SEVDİKLERİNİZİ ALLAH İÇİN SEVİN
Allah için sev
Allah için yaşa
İnsanlara değil,
Allâh'a kendini sevdir.
İnsanların sevgisi biter Fakat
Allâh'ın sevgisi sonsuzdur.
Yaptığını Allah için yap
Sevdiğini Allah için sev.
Önemli olan kalp kazanmaktır.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler,
sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Beni seveni Allah için sevsin.
Çünkü ben sizi
Allah için seviyorum.
Menfaat için değil.
Bâzı insanlar sanki senin ruhundan /
canından yaratılmış gibidir.
Sevgin aşırı, nefretin yok
edici olmasın.
《Hazreti Ömer r.a》
Kul Der Ki:
İşlerimi halledip,
Rabbime yöneleyim.
Allah da Der Ki:
Bana yönelin,
İşlerinizi halledeyim.
Seni çok seviyorum Yârabbi
İyi günde, kötü günde,
hep yanımdasın.
Hayatta en değerli olan zaman'dır.
Kime hediye ettiğine dikkat et.
Allah Korkusu:
Allah korkusu hâşâ bir yaratıktan
canlıdan veyâ bir karanlıktan
korkmak demek değildir.
Allah korkusu;
Sevgililer sevgilisini
kaybetme korkusudur.
Onun Sevgisinden,
Şefkatinden, Merhâmetinden
mahrum olma korkusudur.
Allah için yaşamak O'nun istediği gibi
bir mümin olmak, Allah için yaşamak
ve mücâdele etmek gerekir.
Hayat mücâdele değil,
Mücâdele hayattır.
Birbirimizi Sevmenin ve
Mutluluğun sırrı.
Allâh için yaşa.
Allâh için sev
Allah için affet.
Allah için sabret
Allah için şükret.
Allah, Seni senden çok sever.
Bilmediklerini bilir.
Görmediklerini görür.
Duymadılarını duyar.
Allah bana yeter de
Ruhunu Ferah tut.
Allâh'ım seni ve
yarattıklarını çok seviyorum.
İslam, Allâh'ın yarattıklarına şefkatle merhâmetli davranmaktır.
Merhâmet kalpteki en değerli hazînedir,
Her kalbe misâfir olmaz.
Allâh herkesi anlayışlı saygılı merhametli vefâlı insanlarla karşılaştırsın tanıştırsın.
Şu üç özellik kimde bulunursa imanın zevkini tadar: Allah ve Rasulünü, herkesten ve her şeyden fazla sevmek, sevdiği kişiyi sırf Allah için sevmek, nasıl ateşe atılmak istemezse, küfre dönüşü de O kadar istememek.
(Buhari, "Îmân", 8)
■Allah bir kulu severse, sevdiğine gönderir, terbiye ettirir, azametine yakışacak şekilde ona edep öğrettirir ve nihâyet onu sever.
İnsan, Allâh'ın bir mekânıdır.
Gönlümüz, Allâh'ın ucunu
tuttuğu bir merdivendir.
Kolaydır Allah'ı sevmek çünkü O kusursuzdur. Asıl olan kusurlu,
hatalı ve günahkar da olsa
kulu sevmektir.
Bunun yolu şudur.
Kendini seven; Herkesi sevebilir.
Kendini bilen ise Rabbini bilir.
İnsanın özü Allâh'a bağlıdır.
İnsan özünden uzaklaştıkça
Allah'tan yüz çevirdikçe çürümeye
ve bozulmaya mahkumdur.
Rabbim bizi özümüze döndürsün.
İşin hakikatine erdirsin.
İnsan ilk önce kendini tanımalı.
Kendini tanımayan
Allâh'ı tanıyamaz.
Hayâtı öğrenemez.
Hayâtı öğrenemek istiyorsan;
Allâh'ı, Peygamberi, Peygamberlerini Kuran'ı Kerim'i ve Kendini tanımalısın.
Bunları tanımadan hayâtı öğrenemezsin.
Allah'sız, Kitapsız, yaşayamazsın.
Bir insanın ulaşacağı
en yüksek mevki
İNSAN olmaktır.
İnsan olmak iyilik yapmakla mümkündür.
■Ben kendimi iyilik yapmaya adadım.
İyiliğe adanmış hayatlar.
Nasıl ki ışık olmayınca karanlık oluyorsa
İyilik olmayınca da kötülük olur.
Dünyânın süsü, insandır.
İnsanın süsü, ilimdir.
İlmin süsü, ameldir.
Amelin süsü, ihlastır.
Yaptıklarınızı Allah için yapmıyorsanız,
Boşuna yorulmayın.
Allah için ne yaptığın kadar,
Allah için neden vazgeçtiğinde önemli.
Dünyâ için yaşayanlar,
Âhiret için yaşayanları anlayamazlar.
Dünyâya fazla bağlanma ki,
Allah seni sevsin,
İnsanların elindekilere göz
dikme ki insanlar seni sevsin.
(İbn Mâce, Zühd, 1)
İnsanı inciten kişinin
Allâh'ı incittiğinden
haberi yoktur.
Kalp Allah'ın evidir.
Kalp kıranların düşmanı
Allah'tır.
Seni inciten bir kalbi bile sev,
Fakat seni seven kalbi hiç bir zaman
incitme çünkü o kalpte Allah vardır.
Kalp temizliği,
Allâh'tan gelen bir rızıktır.
İşin sırrı sevmeyi bileceksin
Sevginin açmadığı kapı yok.
Allah rızâsı için birbirimizi sevmeliyiz.
Biz büyük olana değil ,
insan olana, saygı duyarız.
Büyüklük şu ya da bu olmak değil,
Kendin olmaktır.
İnsan ölürken, beynindeki bütün bilgiler unutulur. ama "Kalbindeki Sevgiler"
aynen kalır.
Kalbinde hangi sevgi varsa,
onunla ölür ve kıyâmet günü
O sevgiyle kalkar mezarından.
(Seyit Ahmet Mekki k.s)
Kişi sevdiğiyle beraberdir.
Amellerin en faziletlisi nedir
Yâ Rasûlallâh?
Allah İçin Sevmek,
Allah İçin Buğzetmektir.
Size ne oldu ki birbirinize
yardım etmiyorsunuz.
(Saffat Süresi, 25. Âyet Cüz: 23)
EBU DERDÂ (R.A.) DER Kİ:
Niye biribirinizi sevmiyorsunuz?
Niye biribirinize doğru yolu tavsiye etmiyorsunuz? Oysa ki sizler Allah'ın dîninde ortak olan kardeşlersiniz.
Arzularınızın birbirlerinden ayrılmasının sebebi, içinizin bozukluğudur,
Oysa iyilikte birleşseniz
biribirinizi severdiniz.
Size ne oluyor ki,
dünya işleri ile ilgili birbirinize nasihat
verdiğiniz hâlde âhiret konusunda
birbirinize nasihat etmiyorsunuz?
Hatta hiç biriniz sevdiği ve
desteklediği kimseye bile âhiret konusunda
nasihat vermiyor.
Niçin iyilikten önce kötülüğün
acele gelmesini istiyorsunuz?
Merhâmet edilmeniz için
Allâh'tan bağışlanma dileseniz ya!
(Neml, 46. Âyet Cüz 19)
(Şûrâ, 36.37.38.39.40. Âyet Cüz: 25)
Sizi imtihan olarak hayır ilede şer ile de
deniyoruz. ancak bize döndürüleceksiniz.
(Enbiyâ Sûresi, 35. Âyet Cüz: 17)
Sizden kim zulüm ve haksızlık ederse
ona büyük bir azap tattırırız.
(Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için
imtihan aracı kıldık. (Bakalım)
sabredecek misiniz?
Rabbin hakkıyla görendir..
(Furkan Sûresi, 19 - 20. Âyet Cüz:18)
[Ayrıca bak: Bakara, 271]
(O gün) zulmetmiş olan herkes,
eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa,
kendini kurtarmak için onu fidye verir.
Azabı gördüklerinde, için için derin bir
pişmanlık duyarlar.
Onlara zulmedilmeksizin aralarında
adaletle hükmedilir.
(Yunus Suresi, 54. Âyet)
Sevginin büyüdüğü yerde HAYAT gelişir,
Nefretin ortaya çıktığı yerde FELAKET vardır.
Dünya insan olmayanlarla dolu.
İnsan olduğunu unutanlar var.
Hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye.
Bir insan ancak,
Değerini bilenin yanında kıymetlidir.
Sakın kendisine verdiğin kıymeti
sana vermeyenle arkadaş olma.
Kendinizi yormayın ve yıpratmayın.
Yalvarmayın ve Tehdit Etmeyin
Değerinizi düşürmeyin.
Herkes aynı değil ki azîzim,
Yüzlerce kalbi ziyân eden de var,
Bir kalbi yüzbin defâ seven de....
İnsan, Bâzen büyük hayallerini
Kalitesiz küçük insanlarla ziyan eder.
Kalitesiz basit frekansı düşük
kalbi beyni zihniyeti çürük
insanlarla uğraşma
Unutma Kartal sinek avlamaz.
Kartallar yalnız uçar.
Kaliteli insanlar yalnızdır.
Herkese kötü gözle
kötü niyetle bakmak
masumlara zulümdür.
İnsanlar aslında birbirlerini
Tanımadan severler
Şaşırtıcı değil mi??
Tanıdıktan sonra birbirlerinden
Nefret ederler.
Tanıdığın her insanın içinde
Tanımadığın ve Bilmediğin
Bir insan vardır.
Dikkat et.
İnsanlar göründüğü gibi değildir.
Yüzlerinde ya maske var.
Ya makyaj var.
Yâni görünen insan
birde görünmeyen insan var.
Allah bir kulunu severse.
Ona etrâfındakilerin
hakîki yüzünü gösterir.
Yanlış insanlar size her zaman
en doğru dersi verir.
Bozuk para insanın cebini deler,
Bozuk insan da kalbini.
Kalbi güzel insanları hayâtımızdan
eksik etme Allâh'ım.
Hayâtında karışıklık istemiyorsan
Eşyâları aldığın yere koy,
İnsanları da hak ettiği yerde bırakacaksın.
KİMSEYİ ŞIMARTMA!
İnsanlara aşırı yüz veripte onları şımartmayın. Unutmayın ki haddinden fazla ilgi gösterdiğiniz her insan, bir gün size karşı haddini aşmaya başlayacaktır.
Sizi hayal kırıklığına uğratacaktır.
Senin İmtihânın olacaktır.
Ne kadar kaliteli olursanız olun
Yanlış yerdeyseniz değersizsiniz
İmam Şâfîi'ye göre kendisine karşı
en zâlim olanlar şunlardır:
● Kendisine saygı göstermeyen biri için
kendisini düşüren.
● Faydasız birinden sevgi bekleyen ve
● Kendisini tanımayan birinin övgüsüne
itibar edenler..
(İmam Şafii. Kaynak:
Menakıbu'ş-Şâfii li'l Beyhaki)
Bizi hep merhâmetimizden vurdular HÂFIZ!
Hem de merhâmetsizce.
acıttılar ama acımadılar..
Acırsan acınacak DURUMA düşersin.
Sonradan görmeler acımasız vicdansız merhâmetsiz olurlar.
Ağlamak senin insanlığını kaybetmediğinin
ve Merhâmetinin göstergesidir.
Göz yaşı Allâh'ın dilediği kullarının
kalplerine yerleştirdiği bir rahmettir.
Allah kullarından sâdece merhâmetli
olanlara rahmet eder.
{Buhâri, Merdâ, 9}
Bugün beni ağlatan yârın benden daha
çok ağlar. Ağlamak ve Üzülmek yerine Yaşadığından ve Yaşattıklarından
ders al ve yoluna devam et.
Göz yaşını sileceğine,
Seni ağlatanları sil.
Şefkat ve Merhamet
İnsanı insan yapan değerlerdir.
Hâine merhâmet,
Vatana, Millete ihânettir.
Zâlime merhâmet,
Mazluma İhânettir.
Adâletin olmadığı yerde
Zulüm HÂKİM olur.
Zulme uğrayanlara yardım et
Merhâmet et Allâh'ım.
Sigara sağlığa zararlı.
İnsanlar kadar değil.
Ah insanlar, her şeyi bulup
kendini bulamayanlar.
İyi ile herkes geçinir,
Önemli olan kötü ile geçine bilmek.
Eğer sevgin gerçek olsaydı ona itaat ederdin,
Zîra seven sevdiğine itaatkar olur.
(İmam-ı Şâfîi)
Ne kadar zengin olsan da,
Bir insanın sevgisine muhtaçsın.
Hayat "Para" ile değil,
Saygı, Sevgi, Güvenle
"Anlam" bulur...
Huzur mal mülk'te değil.
Huzur Güven, Saygı, Sevgide.
Müslüman su gibi olmalı,
herkes tarafından
Sevilen ve aranan.
İnsanlık yoksa kul neye yarar,
Rabbini bilmeyen kul neye yarar,
Herkes tutmuş bir yol gidiyor,
Allâh'a gitmeyen yol neye yarar.
■ Ben bir garip insanım
Ne tahtım var, Ne tâcım.
Tut elimden Allâh'ım
Yalnız sana muhtâcım.
Allah'ım Toplum olarak, millet olarak,
sevgiye, saygıya, muhabbete, güvene,
Duâ'ya ihtiyacımız var.
Allah'ım ümmeti Muhammed'e
yardım et.
Ümmeti Muhammed'e Merhâmet et.
Ümmeti Muhammed'i Sev.
Ümmeti Muhammed'i birbirine Sevdir.
Ümmeti Muhammed'i Sevindir.
Râbbim bizleri seven ve
sevilen kullarından eylesin.
Sevdiklerimizle imtihan etmesin.
Allah’ın sevgisi üstümüzden eksik olmasın.
Allah Sevsin Yeter.
Allah, Seni severse kalplere senin
sevgini koyar. Herkes seni severde,
Sen farkına bile varmazsın.
Allah (Celle Celâhu)
bir insanı severse,
Kâinâta sevdirir.
Rabbim, Beni Sev, Sevdir, Sevindir.
Üzme, Üzülme. Sev, Sevil.
Sevilmek istiyorsan,
Seveceksin.
Sevinmek istiyorsan,
Sevindireceksin.
Gönül bir gönlü sevince
Göz kusur görmez.
Kusur gören gözlerimi
kapattım kör ettim.
SEVGİ kusur gören gözü kapatır,
Güzellik gören gözü açar.
Seveceksen öyle SEV
NE kusursuz insan ara,
NE de insanda KUSUR.
■Allah, Sevdiği kulunu
rastgele kişiye sevdirmez.
{ İmam-ı Rabbânî }
Allah sevdiği kulunu yumuşak huylu ve
cana yakın yapar. İnsanlara yumuşak davranmayan cana yakın olmayan
kimsede hayır yoktur.
Cana yakın ol ama yılışık olma.
(Hadîs-i Şerif)
Size cehenneme girmeyecek
kimseleri bildireyim mi?
Cana yakın, uysal,
yumuşak huylu ve
kolay geçinilen herkes."
(Tirmîzi, "Sıfatü'l-Kıyâme" 45)
Biz Peygamber ümmetiyiz
Üzülsek te aslâ üzenlerden
değiliz.
Bir birimizi sevmezsek yıkılır gideriz.
Ancak birbirimizi seversek yaşarız.
İman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de îman etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi?
Aranızda selamı yaygınlaştırınız!"
(Müslim, Îman, 93)
Allah’ım! Bana sevgini, Senin katında sevgisi
bana fayda verecek kimsenin
sevgisini ihsan eyle...
(Tirmizî, "De’avât", 75)
Allah Resulü (s.a.s) bir Hâdis-Şerifinde
îman sahibi olan insanları şöyle anlatır:
Müminler birbirlerini sevmede,
Birbirlerini şefkat ve merhamet göstermede,
Tıpkı bir organı rahatsızlandığında
diğer organları da uykusuzluk ve
yüksek ateşle bu acıyı paylaşan
bir bedene benzer ortak olur.
(Müslim, Birr, 66: Buhâri Edep, 27)
Kalpler sevgiyi paylaşmak
İnsanlar da yalnızlığı
paylaşmak için vardır.
Gerçek yakınlık akrabalık bağı ile değil,
Sevgi bağıyla olur.(Hz Ali)
Îmânın özü Sevgidir
Sevgi kıymet bilmektir.
Sevgi emek vermektir.
Sevgi değer vermektir.
Sevdiğini Kusuruyla sev
Gül bile dikensiz olmuyor.
Sevgi İlaçtır. Şifa'dır. Güçtür.
Sevginin olduğu yerde
Sağlık huzur vardır.
Huzursuzluğu insanın kendi yaratır.
İnsan huzursuz yere giderse
ordaki huzursuzluğu getirir eve
Kendide huzursuz olur,
Evdekileride çevresindekileri de
huzursuz eder.
Unutma! Neyi kalpten istersen
Allah sana onu nasip eder.
Sakın pes etme.
■Nasıl ki gül dalında güzelse,
İnsanda kıymetini bilenin yanında güzeldir.
Koparılan çiçekten,
kırılan kalpten hayır gelmez.
İnsanı inciten kişinin
Allâh'ı incittiğinden
haberi yoktur.
Kalbin sâhibini bilen
Kalp kırar mı hiç?
Kalbiniz gibi geçsin ömrünüz.
●Unutulanlar, unutanları
aslâ unutmazlar.
Benim için ölürmüsün,
Ben senin için
yaşamayı göze almışım.
Kimseye kendinizi
"Sevdirmeye"kalkmayın!
Yapılması gereken tek şey,
Sâdece kendinizi
"Sevilmeye" bırakmaktır...
Sizi bütün dünyânın sevmesine gerek yoktur aslında... Birinin sizi dünyalar kadar
sevmesi yeterlidir...
Sevgi mesâla; Kiminde hebâ olur,
Kiminde vefâ.
Vefâ kendini bilmektir.
Dönüp bakmaktır.
Yapılan iyiliği, verilen emeği unutmamaktır.
Rabbim karşımıza kadir kıymet bilen,
İncitmekten hayâ eden insanlar çıkarsın.
Ateş yanar saatlerce suyu ısıtırda
Su bir sâniyede yanan ateşi söndürür.
Vefâsızlık böyle bir şeydir.
Vefâ Îmandandır.
Vefâsızlık Îmansızlıktır.(H-Ş)
Vefâlı olanlara selâm olsun
İnsan yaptığı fedâkarlıktan değil,
Gördüğü Vefâsızlıktan yorulurmuş.
( Hayal kırıklığına uğruyor insan)
Vefâ demek?
Gerek hayatta iken ve
Gerekse öldükten sonra
Sevgi ve ilgiyi devam ettirmek demektir.
Gözlerdeki acıyı göremeyen,
Yürekteki sevgiyi nasıl görsün.
Sevgi değer vermektir.
Değersiz bir sevgi
Yol ortasında duran taşa benzer,
Herkese zarar verir...
Bir çiçeğe, gereğinden fazla su verirsen çürür.
Bir insanada haddinden fazla
değer verirsen kudurur.
Cehennem, İnsanın yüreğinde
Sevginin bittiği yerdedir.
Çiçek öldükten sonra
su versen neye yarar.
Mezara dikilen çiçek
Ölüyü diriltmez.
Ölüler yaşayanlardan
daha çok çiçek alır.
Ölülerin sevgiyle anıldığı,
Dirilerin sevgisizlikten öldüğü
yerin adıdır dünya.
Mutluluğu sende bulan senindir,
gerisi misafir.
Affettiğim şeyleri ben yapsam,
Affetmezlerdi.
Kendimi üzdüğüm kadar
Kimseyi üzmedim bu hayatta.
Kendimden özür diliyorum.
Temiz kalpli insan
Sevgisini belli eder,
içi dışı birdir.
Fesat insan burun kıvırır,
iğneleyici konuşur.
Sinsi genelde susar ve açığını kollar.
Allah bizi hayırlı iyi insanlarla
iyi müslümanlarla
buluştursun tanıştırsın.
Gözünle bakarsan bana
"BENİ" görürsün.
Gönlünle bakarsan
"SENİ" görürsün.
■ Lâyık olmayan kimseye dil dökme;
Kendini boş yere rezil edersin.
Ben sevilmeye lâik bir
yaratan değil miyim.
《Bakara Süresi, 138. Âyet》
İnsanın özü Allâh'a bağlıdır.
İnsan özünden uzaklaştıkça Allah'tan yüz çevirdikçe çürümeye ve bozulmaya mahkumdur. Rabbim bizi özümüze döndürsün.
İşin hakikatine erdirsin.
■Yanlış insanın hayâtındaki melek olsan,
kanat sesinden rahatsız olur.
Ehline denk gelmeyen herşey ziyan olur.
■Bir insanı sevmeniz, onun her yanlışını kabul edeceğiniz anlamına gelmez!..
Sevgi; Zorlukları aşmak içindir.
Yanlışları örtmek için değil.
■Kazana yanaşırsan, karası bulaşır.
Kötüye bulaşırsan, Belâsı bulaşır.
■İnsan, belâyı diliynen kendine çeker.
Mıknatıs demiri çektiği gibi.
❤️Niyet ettim Allâh'ım senin rızân için
Nefsime zulmetmemeye
VİDEO İZLE
https://vt.tiktok.com/ZS6utMmty/
♥️ ♥️ ♥️
ZAMANININ VE SAĞLIĞININ
DEĞERİNİ BİL
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَالْعَصْرِۙ ﴿٢﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍ٣
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ
وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, îman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve
sabrı tavsiye edenler başka
(Onlar ziyanda değillerdir)
Allâh'ım bizleri zamanının ve sağlığının kıymetini bilen, Sâlih amel işleyen, Hakkı ve sabrı tavsiye eden kullarından eyle.
Zaman, her canlı için Yüce yaratıcı tarafından ezelden takdir edilip belirlenmiş olup
vakti geldiğinde de son bulan ve
en kıymetli nimetlerden birisidir.
İnsan kendisi için takdir edilen zamanı,
nerede ve nasıl harcadığından da
hesaba çekilecektir.
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed
Mustafâ (S.A.S) Buyuruyor ki:
Akıllı kişi aklını muhafaza ettiği müddetçe, zamanını üç kısma ayırmalıdır.
Bir kısmını, Rabbine İBADET.
Diğer kısmını, NEFSİNİ muhâsebe
ve yaptığı işleri TEFEKKÜR
♥️ ❤️ ♥️
EN BÜYÜK ZENGİNLİK AKIL
EN BÜYÜK NÎMET AKIL
AKIL GİBİ NÎMET VARMI
Resûlullah Efendimiz ( S.a.v.) buyurdular: Cehâletten daha şiddetli bir fakirlik,
Akıldan daha faydalı bir sermâye yoktur.
(Kuzâî, Müsnedü'ş-Şihâb)
İnsanı insan yapan, diğer canlılardan ayıran akıldır. Akıllı zeki insan söz ve davranışlarıyla
Usul ve Üslubuyla
belli eder kendini.
Akıllı adam deliyi azarlamaz.
Yüce Rabbim! Bizleri işitip akleden,
düşünüp kavrayan, adâletle tedbir alan kullarından eyle!
Cenâb-ı Hakkın insana lütfettiği en büyük nîmetlerden biri de akıldır.
Akıl; hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, faydalı olanı zararlıdan
ayırt etmemiz için bize ihsan edilmiş üstün bir meziyettir. İnsan, bu sâyede Allah’ın ayetlerini kavrayıp hayatına anlam kazandırır.
Kötülükten sakınıp iyiliğe yönelir.
Eğer aklını güzel işlerde kullanırsa ahirette büyük mükâfata erer. ama aklıyla fenalık planlarsa sonu hüsran olur.
Allah insanı yarattı.
Ona beyânı düşünüp
ifâde etmeyi öğretti.
(Rahmân, 3-4. Âyet Cüz: 27)
İnsanın gözü görüyor,
Kulağı işitiyor,
Ağzı konuşuyor,
Ayağı yürüyor,
Allah insana kelam verdi, beyan verdi,
şuur verdi, yüzlerce binlerce hissiyat taktı ve
Allah insanı mucize olarak yarattı…
Cenabı Hakk’ın yerde ve gökte en mucize eseri, en büyük sanatı insan.
Bizi yaratan rabbime
sonsuz şükürler olsun.
Cenabı Allah bizi
Ülfetten muhâfaza etsin.
Cenabı Allah (c.c.) bize kul olma şuuru versin. Cenabı Allah bizi kendisine hakiki kul,
Hz Muhammed Mustafa (s.a.s)'e
Hakiki ümmet eylesin.
اَلَّذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍۚ
Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır.
Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir.
Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz.
(Secde Suresi, 7. Âyet)
♥️ ♥️
İNSANLIK BİR NÎMETTİR
KİMSEYE NASİP OLMAZ
İnsana verilen en büyük emânet
kendi varlığıdır.
KUL, Allâh'ın vemükelleftir
korumakla mükelleftir.
Allah sana değer vermişken.
Sen neden kendine değer vermiyorsun.
Sen Allâh'ın bir tânesisin
Senden bir tâne daha yok.
Her sıkıntı bir yükselişin habercisidir.
Unutma! İyilerin imtihânı kolay olsaydı yaradan Resûlünü
en sevdiğini zorluklarla
imtihan etmezdi.
Bir insanın ulaşacağı en yüksek mevki İNSAN olmaktır.
Adınızın hiçbir önemi yok!
İnsanlık bir kimliktir.
(Victor Hugo)
İnsan olmak, ne din işidir,
ne eğitim, ne para,
insan olmak sâdece
vicdan işidir...
Vicdan insan olmanın
en önemli
Yaratılış gerçeği.
İnsanı insan yapan vicdandır.
■Her işin gizli şâhidi vicdandır.
(Hz Ömer)
Kalp herkeste bulunur,
Vicdan herkeste bulunmaz.
Kimde vicdan varsa,
O acı çekecektir..
Dış görüntün nasıl olursa olsun,
İçindeki iyi niyet; Seni dünyanın
en güzel insanı yapar.
(Hz Ali r.a)
Birbirimize saygı ve sevgide kusur etmemek insanlığın gereğidir.
Îman güven demektir.
Birbirimize güvenimizi yitirmeyelim.
Hayatta herşey olabilirsin,
Önemli olan iyi bir insan olabilmen.
Arada bir aynaya bakmalı insan,
Güzel miyim diye değil,
İnsan mıyım diye bakmalı.
Aynaya baktığında şükretmeli.
Kendini sorgulamalı.
Kaliteli Karakterli iyi insan,
İyi müslüman olacağız.
Arayan değil aranan olacağız.
Hayırlı iyi insan olmayı,
İyi müslüman olmayı,
Râbbim bizlere nasip etsin.
Ağızdan çıkan kulaktan döner.
Kalpten çıkan kalbe gider.
Sözün doğru olması, Güzel olması,
Allah rızası için söylenmesi şart.
Öğüt verdim tesir etmedi?
Neden tesir etmedi? Bilir misin?
Doğru söylemedin, Kalpten söylemedin?
Allah rızâsı için söylemedin demek ki.
Yüreğin güzel olursa,
Sözün de güzel olur.
Yolun da güzel olur,
Sonun da güzel olur.
Sözünde tesirli olur.
Allah yolumuzu da,
Sonumuzu da
güzel eylesin inşaallah.
Allâh'ım yazılarımı ben insanların
Gözlerine ve Kulaklarına
Duyuruyorum hitap ediyorum.
Sende akıllarına ve Kalplerine
İndir hissettir sevdir faydalandır.
Hasret kalmışız güzel yürekli insanlara.
Güzel yürekli insanlar aslâ kaybetmezler...
Sen yeter ki yüreğini temiz tut.
Ne kadar güzel deme,
Ne kadar güzel yaratılmış de.
Güzel insanlar nîmet gibidir.
Kıymetini bilmezsen Allah geri alır...
Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmazlar.
Dünya da en büyük en değerli melek insan. Melekler secde etti insana.
Dünya da en kötü hayvandan daha
aşağı olanda insan.
Dünya da en değerli insan.
Sen insana ulaşmadan
Allah'ı nasıl arıyorsun.
(Muhammed İkbal)
Allah'ı seven insanlarıda sever.
İnsanları sevmeyen Allah'ı sevemez.
Sevgi menfaat için olmamalı.
Allah rızası için olmalı.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!
Kendinizi başkasına anlatmayın.
Sizi sevenin buna ihtiyacı yoktur.
Sevmeyen de zâten inanmayacaktır.
Kimsenin hayâtında hiç kimsenin
yeri garanti değildir.
Gün gelir rüzgar tersine eser.
Sevilmenin değerini bilmeyeni,
Yalnızlık terbiye eder.
Seveni Allah sevsin,
Sevmeyeni Allah sevdirsin.
Söz ve davranışlarında haddini aşanlar,
Taşkınlık yapanlar helak olmuştur.
(Müslim, İlim, 4)
Hak etmediğin bir muâmele gördüğünde unutma, O kişi senin değerini görmeden ölmez.
(Hadîs-i Şerif)
Öyle yaşayın ki, Sizi kimse
Allah'a şikayet etmesin,
herkes sizi Allâh'a emânet etsin.
Sizin söz ve davranışlarınıza bakıpta müslümanlığa özenen insanlar yoksa
îmânınızı gözden geçirin.
(Hz Muhammed s.a.s)
Îman Zayıflarsa;
1- İşlediği günâha pişman olmaz.
2- Kalp katılaşır Kur'an okumayı istemez.
3- Namaz vs ibadetleri zorâki yapar.
4- Sünnetleri ihmal eder.
5- Zikretmek zoruna gider.
6- İslam'a muhâlif işlerden rahatsız olmaz.
7- Kaba, cimri vs servet düşkünü olur.
8- Kendi yapmadığını başkasından ister.
9- Başkasının mutluluğuna ya da
mutsuzluğuna ortak olmaz.
Îman edenlerin
Allah sevgisi çok kuvvetlidir.
(Bakara Suresi, 165. Âyet)
Îmânınızı ve Aklınızı kimseye teslim etmeyin. Şeytanın vesvesesi ile ve başkasının lafıyla
hareket etmeyin.
Yoksa ezilirsiniz, üzülürsünüz ve
harcanırsınız.
insanlar acımasız.
Şu fâni dünyada
nice harcanmış hayatlar var.
*Lütfen Dikkat Edelim
Millî Piyango Demeyelim.
Piyango Diyelim.
Bizim milli mânevî değerletimiz var.
Değerlerimizi düşürmeye yerler altına almaya çalışan iç ve dış düşmanlar var
HARAM olan bir şeye
Milli diyemeyiz ve dememeliyiz.
Müslümanca inanıyor.
Hıristiyanca yaşıyoruz.
İşte milli piyango, İşte Yılbaşı kutlaması
Tam gavur işleri yapıyoruz ama
Cenneti istiyoruz.
Yaşantımız câhiliye döneminin
başka bir versiyonu...
Kalbimizin ve Aklımızın
dengesi bozuldu...
*Câhiliye döneminde Putlara taparlardı şimdi ise o neder bu neder Kahralosı putlara tapılarak hayâtı çevremizdeki insanlara
zehir ediyoruz.
Hayâtı yaşanmaz hâle getiriyoruz.
Allâh'ım! Îmânı bize sevdir.
Kalplerimizi îmanla süsle.
Onun güzelliğini gönüllerimizde hissettir.
Küfrü, fasıklığı ve isyanı ise bize itici kıl.
Bizi doğru yolda olanlardan eyle.
(Hâkim, Deâvet, 1868)
Az insan, Çok huzur verir.
Çok insan tanı, Az insan sev ama
Hiç birine güvenme.
DEĞERLİ OLAN İNSAN
-MÜTEVAZİ OL; Saygınlaşırsın.
-ÇALIŞKAN OL; Nasiplenirsin.
-NAZİK OL; Hatırlanırsın.
-CÖMERT OL; Rızıklanırsın.
-MERAKLI OL; Öğrenirsin.
-GÜVENİLİR OL; Değerlenirsin.
-AFFEDİCİ OL; Hafiflersin.
-KENDİN OL; Mutlu olursun...
■
Bu âlem bize emânet
Bizde birbirimizi emânetiz.
Senin bir merhabanla
çiçek açacak çok gönül var."
? Bir sözle hayâta bağlanan,
Bir söz ile hayattan kopan çok kimse var.
İnsan psikolojisini bozmak veyâ bozacak
söz ve davranışlarında bulunmak
o insanı öldürmek kadar günahtır ve
Kul hakkıdır.
Söylediğimiz her bir sözün
ne kadar önemi var.
Başıma gelenlere
Ben hiç üzülmüyorum ki,
Yaşadıklarımdan ders alıyorum,
Yazıya döküyorum
İnsanlarla paylaşıyorum,
paylaşdıkça insanlarla yakınlaşıyorum.
Bu güzel bilgileri PAYLAŞ
İnsanlarla YAKINLAŞ
İYİ DÜŞÜNCELER.
Cefâsını ben çekiyorum
Sefasını siz sürün.
PEYGAMBER METODU
Bir insanın kafasına girebilmen için
Önce onun gönlüne girmen lâzım.
Gönüllere girmeden kafasına giremezsin.
İnsanın bir hasreti vardır, Sevildiğine ve önemsediğine insan yerine konulduğuna inanmaktır. En mutlu olduğumuz an
sevildiğimiz andır. Kötü insan yoktur.
Kötülüklere itilmiş insan vardır.
■ Gözün gördüğüne aldanmayın
İnsanın makâmı KALBİDİR.
Kalbin sâhibi Allâh'tır.
Kalbinde merhâmet olmayana
Cennet yoktur.
Kalbi temiz olanın dilide Temizdir.
■Şeytan boş insanı vesvese ile
Kötü düşünce ile doldurur.
■Akıl kalpten beslemezse,
Şeytanın emrindedir.
■İnsana düşman olarak nefsi yeter.
●Şeytanın çalışma odası,
Câhillerin boş kafasıdır.
●Etrâfında çok insan olmasın,
Etrâfındakiler insan olsun yeter.
●Sâdece hayatta kalmak önemli değil,
asıl önemli olan unutulmaz
iz bırakan insan kalmak.
●İnsan o kadar dünyevileşirki
Mezar kazan bile öleceğine inanmaz.
Müslüman, edepli, kültürlü, saygılı,
görgülü, nâzik, kibar, güler yüzlü,
güzel sözlü olmalı.
Her yerde ve her zaman"Buyurun,
Efendim" demeden konuşmamalıdır!
Peygamber Efendimiz, Evlatlarınızı edepli, terbiyeli yetiştirin. buyuruyor.
(Tirmizî)
Çocuklara insan sevgisini kazandırın.
İnsana değer veren çocuklar yetiştirin.
Çocuk, anne-babaya Yüce Allah’ın bahşettiği büyük bir nimet ve kıymetli bir emânettir.
Bu itibarla, çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirilip güzel ahlak ile terbiye edilmeleri,
onlara karşı en temel sorumluluktur.
Öğrenilmesi gereken ilk dil,
Tatlı dil ve güzel usul ve üslup'tur.
Birbirimize saygılı olalım.
Usul hatâsı yapmayalım.
Üslûbumuza söz ve davranışlarımıza
dikkat edelim.
Özür dileyeceğin söz ve davranışı yapma.
Kişi bir şeye inandığında bunu dili ile
ifâde eder, söylediğinin
doğruluğunu da eylemleriyle
ortaya koyar; Dil kalbin tercümanı,
davranışlar da dille söylenenlerin kanıtıdır.
(Râzî, XXV, 104)
Ne Güzel Demiş Mevlâna;
Kendine bak kendine...
Özüne, Sözüne, Benliğine.
İlgilenme kimseyle, Kim ne yemiş,
ne giymiş Bundan sana ne.
Sen kendini besle Bilgiyle,
Sevgiyle, Şefkatle.
Ancak o zaman ulaşırsın,
İnsan olmanın erdemine...
Dünyâda ki bütün insanları şu fâni dünyada huzura barışa sevgiye kardeşliğe dâvet ediyorum.
Mü'minin mûmine duâsı,
Dünya ve Ahiret için iyilik güzellik istemektir. Mü'minin duâsı mümine şifâ'dır"
Yâ Râbbi Biz râzıyız senden,
Sende râzı ol bizden,
Hayırlar yaz başımıza,
İyileri çıkar karşımıza.
Sakın kendisine verdiğin kıymeti
Sana vermeyenle arkadaş olma.
Kendini eğitmeyen, Başkasını eğitemez.
Kendini sevmeyen, Başkasını sevemez.
Kendine saygısı olmayanın,
Başkasına saygısı olmaz.
Kendine ne kadar saygı duyarsan,
Başkaları da sana o kadar saygı duyar.
Kendinize saygınız yoksa mutlu olamazsınız
Saygı görmek istiyorsan: Saygı göster.
Saygı ve Sevgi göstermediğin kişiden,
Saygı ve sevgi bekleme buna hakkın yoktur.
(Hz Ali r.a)
Saygı herkese: Sevgi layık olana verilir.
Sevildiğini bil, Sevdiklerine yanlış yapma.
Sana yardım eden insanları asla unutma.
İlimsizlik bilgisizlik yüzünden,
Cehâlet horlayıp çıkar mı çıkar...
Sevgisizlik saygısızlık yüzünden
İnsan insandan bıkar mı bıkar...
Saygı sevgiyi getirdiği gibi
Saygısızlık da sevgisiyi bitirir...
Bence insanlara fazla yüz verdiğimiz için,
Sınır mesâfe koymadığımız için,
Saygı görmüyoruz.
En güzel köprü,
Gönüller arasında kurulandır.
En güzel göz her şeye Sevgiyle bakandır.
En güzel ırmak Dost bahcesine akandır...
Hakiki sevenlerden, hidâyete erenlerden ve Günahları aff edilenlerden olmak dilegi ile,
İyi insanlara,
iyi müslümanlara selâm olsun.
Selâmun Aleyküm VE
Aleyküm Selâm.
İnsanların en âcizi duâ etmeyen,
En cimrisi de Selâm vermeyendir.
(Hz Muhammed s.a.v)
Yaptığınız da kendisiyle birbirinizi seveceğiniz
şeyi size söyleyeyim mi?
Aranızda selâmı yayınız.
Birbirinize yemek yediriniz.
(Hadis-i Şerif)
Gururlu bir insan
başkasının masasında
bedava yemek yemez.
Kendi ayaklarının üzerinde dur.
Beslenmeyi bekleyen değil,
Başkalarını besleyen insan ol.
Evlere girdiğiniz zaman birbirinize,
Allah katından mübârek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.
(Nur Suresi, 61. Âyet Cüz: 18)
Fakirlikten Kurtulmak İçin
Evine girdiğinde selam ver ve
İhlas Suresini oku.
Selâmın kalkması,
Ruhların ölümüne alâmettir.
وَاِذَا حُيّ۪يتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِاَحْسَنَ مِنْهَٓا اَوْ رُدُّوهَاۜ
اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ حَس۪يباً
Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin.
Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını
gereği gibi yapandır.
(Nisâ Sûresi, 86. Âyet Cüz: 5)
Ey îman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip izin alıp
ev sâhiplerine
Selâm vermeden girmeyin.
Bu davranış sizin için daha hayırlıdır.
Düşünüp anlayasınız diye böyle öğüt veriliyor.
(Nur Sûresi, 27. Âyet Cüz: 18)
Allah'ım! Her giriş ve çıkışımda senden hayır diliyorum. Allah'ın adıyla evimize girer,
Allah'ın adıyla çıkarız ve
Rabbimize dayanıp güveniriz.
(Ebû Dâvûd, "Edeb", 112)
Allâh'ın ilk selam gönderdiği
kadın Hz Hatice
İlk namaz kılan
kadın Hz Hatice
Kur'an okuyana ve Dinleyene.
Ezân okuyana ve Dinleyene.
Hutbe ve Vaaz edene ve dinleyene
selâm verme. İbâdeti bölme.
Sizden biriniz bir topluluktan kalktığı vakit
Selam versin; bu sebeple ona bin iyilik yazılır,
bin hâceti giderilir, anasından doğduğu gibi
günahları temizlenir.(H-Ş)
Selâm Allâh'ın ismi,
Selâm bizim kimliğimiz.
Selam Duâ'dır.
Selam, İnsanlarla iletişim kurmaktır.
Selâm Benden sana zarar gelmez.
Selam vermek Sünnet almak Farz'dır.
Selam vermek Sadaka'dır.
Sonbahar'da ağacın yaprakları nasıl dökülürse Selâm veren ve Selâm alan insanın günahları da öyle dökülür.
Lütfen müminler olarak
herkes birbiriyle selamlaşsın.
Selam derdine derman olur.
Selamün Aleyküm ANLAMI:
Rabbim, Dünyâ ve Âhiret iyilik
güzellik sağlık sıhhat huzur versin,
Âhirette de cennetini,
Cemâlini görmeyi nasip etsin.
Düşmanla karşılaşmayı aslâ istemeyin,
ancak karşılaştığınızda da sabırlı olun!
(Buhâri, Cihad, 156)
Sizi üzenlere hâlâ selâm veriyorsanız,
Bu vicdânınızın sadakadır.
Kim selam vermeden önce konuşursa
Cevâp vermeyin.
Önce selâm, sonra kelam.
(Câfer-i Sâdık)
Selam bir emânettir.
Gönderilen emâneti
Selâmı yerine ulaştırmak gerekir.
Emânetin yükü ağır olur.
Selâmı yerine ulaştırmazsan
kul hakkı ve günah olur.
Aramızda selamlaşmayı yaygınlaştıralım.
Geceleyin namaz kılalım.
Birbirimize yemek ikram edelim.
Birbirimize hediye verelim.
Hediye insanı mutlu eder,
Kin nefreti, Kötü düşünceleri yok eder.
Aramızdaki sevgi ve muhabbet böylelikle gelişir.
Müminler Allah için birbirini sevmeli.
Allah için birbirini seven insanlar
Şehitlerin bile kıskanacağı
makama ulaşırlar.
İyilikle kötülük bir olmaz,
kötülüğe iyilikle karşılık verin.
Mü’minler birbirini sevmeli,
birbirine kin beslememelidir.
Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde
müminlere karşı kin bırakma.
Rabb'imiz! Şüphesiz sen şefkatlisin,
merhâmetlisin'(Haşr; 10)
Herkesi seven insan,
Herkes tarafından sevilir.
Sen iyisen herkes iyidir.
Hiç biriniz kendisi için arzu ettiğini,
(Mümin) kardeşi için de istemedikçe
(gerçek mânâda) îman etmiş olmaz.
(Müslim, "İman",71)
Kendimiz için sevip istediğimiz şeyi
başkaları için de istemeliyiz...
Başkalarının bize nasıl muâmele etmelerini istiyorsak, biz de onlara aynı şekilde davranmalıyız...
Sevilmek ve takdir kazanmak için,
herkese samimi bir alaka göstermek,
selam vermek, hal hatır sormak.
yapmacık hareketlerden de
kaçınmak gerekir...
Kardeşiz Demek Yetmez
Habil misin. Kabil mi?
Onu netleştirmek lazım.
Evet hepimiz din kardesiyiz ve
Birbirimizi sevmeliyiz..
Allah insanları sevgiyle yaratmış ve
yaşamanın özü Sevgidir...
Dînimiz sevgi dinidir...
Küsmek ve darılmak için
Bahâneler aramak yerine
Sevmek ve sevilmek için çâreler arayın.
Din ile, kin bir arada olmaz.
(Hz Mevlâna Celâleddin Rumi)
Sevgi olmadan samimiyet olmaz.
Samimiyet olmadan da bir araya gelinmez.
Sevgi ve samimiyete dayalı olmayan ilişkiler, menfaate dayalı günü birlik ilişkilerdir.
Toplum fertlerinin birbirlerine güvenmeleri, birbirlerine sevgi ve saygıyla yaklaşmaları iyi bir dayanışma içerisinde olup ve güçlü bir bütün olabilmeleri; her türlü çıkar ilişkisinden uzak samimi duygularla
birbirini sevmeleriyle mümkündür.
Mümin mümini her şeyden önce bir
din kardeşi olduğu için sevmelidir.
Zîra din kardeşliği nesep kardeşliğinden daha önde kabul edilir. Sevgi kuru bir sözden ibâret değildir.
Müminin din kardeşini sevmesi,
Yaratıcısını sevmesiyle doğru orantılıdır.
****Müslüman sâdece müslümanı değil,
Müslüman olmayanıda sevmeli.
Çünkü o insan her ne kadar müslüman olmasa da tabiatında inanma ihtiyacını barındıran bir canlıdır. Onun inanmayışı belki de müslümanın
bir kabahatidir. Çükü Müslüman islâmın
bütün güzelliklerini yaşantısıyla ortaya koyup karşısındakini de bu güzelliklere
dâvetle sorumludur.
Müslüman olmayanı hor görme
çünkü bir gün îman edebilir.
Sende gururlanma müslümanım diye,
Allah göstermesin ayağın kayabilir.
İnsan-ı hor gören
Cenneti zor görür.
Özellikle, ilişkilerin maddi ölçülerle şekillendiği günümüz dünyasında, hayatı monotonluktan kurtarıp, Ruh ve bedenin huzurla yaşayabileceği seviyeye getirmek için sevmek ve sevilmeye daha çok
ihtiyacımız vardır.
Allah Taala kıyâmet gününde,
Benim için birbirini seven kullarım nerede?
Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı
bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim.
Bir kimse kardeşini sevdiği vakit,
onu sevdiğini kendisine bildirsin.(H-Ş)
Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhâmet etmekte ve birbirlerine şefkat göstermekte mü’minlerin durumu, insan bedenine benzer. Ondan bir uzuv rahatsızlandığında,
bedenin diğer uzuvları uykusuzluk,
ağrı ve ateşle ona ortak olurlar.
(Buharî, "Edeb", 27)
İnsanlık onuru, Sizin başınıza gelene değil,
Başkasının başına gelen -bir şey'e- karşı,
Sizin nasıl tavır aldığınızdır.
Mümin; hem seven, hem de sevilendir.
Sevmeyen ve sevilmeyen kimse de
hayır yoktur.
Seveni Allah sevsin.
Sevmeyeni Allah sevdirsin.
Sevenleri birbirinden ayıran,
Ne insan olur, Ne İflah olur,
Sonu da berbat olur.
Sevenleri ayıran
Sevdiğine kavuşamamıştır.
Sevmediğin kişi,
Aslında ihtiyaç duyduğun kişidir.
Sevdiğini kusuruyla sev!
Gül bile dikensiz olmuyor...!
Sevdiklerine bağlı ol ama Bağımlı olma.
Fedâkar ol, ama kendini fedâ etme.
Dünü unutma ama saplanıp kalma.
Sabret ama katlanma.
Eleştir ama suçlama.
İste ama ısrar etme.
Ve en önemlisi
hiç kimseye biat etme.
Bir gün hepimizin öleceğini de
aslâ unutma....
>Bu 4 Ayrıma Dikkat Etme
1- Laubâlilik samimiyet değildir.
2- Asık suratlılık, ciddiyet değildir.
3- Hakâret etmek, Eleştirmek değildir.
4- Küstahlık özgüven değildir.
Beni sâhiden seven ve beni yarı yolda bırakmayacak tek kişi yine benim......
Hz Yusuf'un Duâsı
Yâ Rabbi beni gözünden düşürme.
ALLAH-I seviyorum sanırdım!
Ama anladım ki,
esas olan onun sevmesi imiş.
ALLAH bir kulunu severse onun
kalbini kendisiyle meşgul edermiş...
(Beyazid-i Bestami Hz)
Allâh'ın, Sevdiği kullarından
olmak dileğiyle.
Allâh’ım! Senden seni sevmeyi,
Seni sevenleri sevmeyi ve
Senin sevgine ulaştıran
ameli yapmayı isterim...
(Tirmizî, De'âvât, 73)
Allâh’ım! Senin sevgini, bana canımdan,
ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.
(Tirmizî, "De’avât", 73)
Allâh'ım, Ümmeti Muhammed'e
Hidâyet Nasip Et.
Ya Rabbi! Bizi sana layık kul eyle.
Habibi Edibine lâyık ümmet eyle...
Ashâb-ı Kirâm’dan birisi, güzel bir vâdiden geçiyordu. Vâdideki suyun tadı çok hoşuna gitmişti. Manzaradan da oldukça etkilenmişti. “İnsanlardan uzaklaşıp şu vadiye yerleşsem” diye düşündü. Resûlullah’a giderek niyetini açıkladı.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), ona böyle bir şey yapmamasını söyledi. İnsanlarla omuz omuza verip Allah yolunda mücâdele etmenin, Evinde tek başına yıllarca ibâdet etmekten daha faziletli olduğunu buyurdu.
(Tirmîzi, Fedâilü'l-cihad, 17)
İslam’ı hakkıyla yaşamak; hem Allah’a karşı görevlerimizi yerine getirmek hem de insanlarla ilişkilerimizde dînimizin hayat yüklü mesajlarını rehber edinmektir. Toplumdan kopmak, yalnızlaşmak, bencil ve bireysel hayâtı tercih etmek asla doğru değildir. Nitekim namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi ibâdetlerin temelinde, Allah’a karşı sorumluluğumuzun yanında insanlarla tanışma, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma gibi nice hikmetler vardır.
Modern çağda ne yazık ki kendi dünyamıza hapsolduk. Bireyselleştik ve yalnızlaştık. Bencilleştik ve kendimizden başkasını düşünemez olduk. Evlerimiz birbirine yaklaşırken gönüllerimiz birbirinden uzaklaştı.
Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk ilişkilerimiz azaldı. Allah’ın selamını vermeyi,
hal hatır sormayı, gönül alıcı tatlı bir sözü, muhabbet dolu bir tebessümü birbirimizden esirger hâle geldik. Kimi zaman yanı başımızdaki komşumuzun hastalığından
hatta vefatından dâhi haberimiz olmadı.
Dijital dünya bizlere pek çok imkân sundu.
Ancak sanal âlemin câzibesine kapılıp kendimizi kaybettik. Dijital ortamlarda
güzel ahlâkı muhâfaza edemedik;
hakkı, hukuku gözetemedik.
Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi
iletişim kurarken aynı evi,
aynı ortamı paylaştığımız ailemizle,
Çocuklarımızla, komşularımızla
hasbihal etmeyi unuttuk.
Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize hitâben şöyle buyurmaktadır: “Allâh’ın rahmeti sâyesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın.
Eğer kaba, katı yürekli olsaydın,
onlar senin etrafından
dağılıp giderlerdi…
(Âl-i İmran Suresi, 3/159)
O halde, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimizin ahlâkını örnek alalım.
Şefkati ve merhameti, fedâkârlığı ve
kanaatkârlığı, tatlı sözü
ve güler yüzü şiar edinelim.
Ailemizden başlayarak akrabalarımızla, komşularımızla ve bütün insanlarla iyi ilişkiler kuralım. Huzuru ve mutluluğu; bireysellik ve bencillikte değil, Rabbimizin rızâsında ve kardeşlerimizin duasında arayalım.
Allah asık suratlı kuluna buğz eder.
Allah Resûlü (s.a.s)’in mümini târif ettiği
Hadis-i Şerifi: Mümin cana yakındır.
İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.
Mümin, (kolayca) kaynaşılan kişidir.(İnsanlarla)kaynaşamayan ve kendisiyle kaynaşılamayan kimsede hayır yoktur."
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 400)
Allah sevdiği kulunu yumuşak huylu
cana yakın yapar. İnsanlara yumuşak davranmayan cana yakın olmayan
kimsede hayır yoktur.
Cana yakın ol ama Yılışık olma.
(Hadîs-i Şerif)
Cana yakın ol ama Yılışık olma.
Cana yakın olmak ayrı şey
Yılışık olmak ayrı şey...
Size cehenneme girmeyecek kimseleri bildireyim mi? Cana yakın, uysal,
yumuşak huylu ve
kolay geçinilen herkes.
(Tirmizî, "Sıfatü'l-Kıyâme", 45)
Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi
(saf ve temiz) olan insanlar girecektir.
(Müslim, "Cennet" 27)
♥️İNCİTMEMEK VE İNCİNMEMEK♥️
Kullarıma söyle birbirlerine karşı sözü en güzel bir biçimde söylesinler; çünkü Şeytan aralarını açmak ister. Gerçek şu ki, Şeytan insanın apaçık düşmanıdır.
( İsrâ sûresi, âyet 53)
Mü'minler; çağımızda incitmemek, tahkir etmemek, kötülememek yolunu tercih etmiş olsalardı, sanırım, farklı bir dünyada yaşardık, incinmez, hiç bir fani bize saldırırcasına üzerimize üzerimize gelmezdi.
Gönül adamı olmak, ehli gönül cihetini tutamadığımız için, karşı cephenin bizi anladığı, anlayışla karşıladığı görülmemektedir.
Sürekli atışma, çatışma, vuruşma, kırışma halinde asırların, zamanların tükenip gitmesine, heba olmasına sebep olmaktayız. Ayette: Bana uyman gerekmiyor muydu?
Şimdi sen emrime karşı gelmiş olmadın mı?(Tâhâ sûresi, âyet 93)
Her şeyimiz sevgi kokmalı
sevgi dolmalı, sevgiyle haşir
neşir olmalıyız.
Sokaklarımız; kavga yerine, döğüş arenası olma yerine barışın, muhabbetin fink atmış olduğu meydanlar, alanlar olmalıdır.
Zaten, aziz dinimiz bunu emretmekte,
bunları yapmamızı istemiyormu?
Tabii ki, Müslümanların ayeti kerimeleri,
Aziz Kur'an'ın emirlerini baş tâcı ederek,
hadisi şerifleri bayraklaştırarak
yaşamamız bizden istenmiyor mu?
Millet olarak, Anadolu insanı olarak,
Türkiye'li olarak tarih boyunca kan ve kıtalı da görmüş, yaşamış bir milletiz!.. Hal böyle iken, bu günkü ortamda niçin birbirimizle didişiyor, kapışıyor,
kırışıyor ve vuruşuyoruz?
Halbuki, Dedem Korkut Ata yaşanan
bu tür tüm kaosları bize
yasaklamadılar mı?
kaçınmamızı istediler,
arzu etmediler mi?
Geliniz, hep birlikte sevgiye koşalım, onu yakalamak için, bulmak için ömürler tükensin, alınlar terlesin ve bedenler yorulsun!
Yeter ki, birlik için, bir olmak için yüce Allah'ın emirlerini dinleyip, Rasul'ün sünnetini kılavuz yapalım. Müçtehid imamlarımızı dinleyip onların cehdlerinden, çalışmalarından müstefid olarak yolumuza devam edelim.
Ebu Hanife'yi dinleyip, İmam Şafii rehber yapalım!.. Ahmed Bin Hanbel bizlere liderlik yapsın, İmam Malik yolumuzu aydınlatsın, Matüridi; ümmete rehber olsunlar İnşaallah!
Ebedi kurtuluş
Kimseyi incitmemededir.
Tasavvufta ilk ders kırmamaktır,
Son ders ise kırılmamaktır.
❝Tasavvufta kalp kırmak,
Kâbe'yi yıkmakla eş tutulmuştur.❞
Tasavvuf tahsilinin ilk dersi
İNCİTMEMEK Son dersi İNCİNMEMEKTİR.
İncinmemek incitmemekten zordur çünkü.
yâni incinmek bir kusurdur hem de
incitmekten daha ağır bir kusur.
İnci tenden incinme incitenden
kemâlde noksan imiş incinen incitenden..
Sakın sana eziyet edenlerle uğraşma!
Sen Allah ile meşgul ol,
O seni mudafaa eder.
(İmam Şaravi)
❤️YÂ İLÂHÎ♥️
Hamdini sözüme sertac ettim,
Zikrini kalbime mi'rac ettim,
Kitabını kendime minhac ettim.
Ben yoktum var ettin,
Varlığından haberdar ettin,
Aşkınla gönlümü bîkarar ettin.
İnâyetine sığındım, kapına geldim,
Hidâyetine sığındım lütfuna geldim,
Kulluk edemedim afvına geldim.
Şaşırtma beni doğruyu söylet,
Neş'eni duyur, hakîkatı öğret.
Sen duyurmazsan ben duyamam,
Sen söyletmezsen ben söyleyemem,
Sen sevdirmezsen ben sevemem.
Sevdir bize hep sevdiklerini,
Yerdir bize hep yerdiklerini,
Yar et bize erdirdiklerini.
Sevdin habibini, kâinata sevdirdin;
Sevdin de hilat-i risaleti giydirdin
Makam-ıİbrahim'den makam-ı Mahmuda erdirdin.
Server-i asfiya kıldın.
Hatem-i enbiya kıldın.
Muhammed Mustafa kıldın.
Salât-ü selam,
Tahiyyat-ü ikram,
Her türlü ihtiram ona,
Onun Al-ü Ashab-ü etbaına ya Rab...! Âmîn Vesselâm
♥️
DOST İSTERSEN ALLAH YETER❤️
Dost istersen Allah yeter
Yâren istersen Kur'an yeter.
Mal istersen kanaat yeter.
Düşman istersen nefis yeter.
Nasihat istersen ölüm yeter.
Dost, yanımızda olmadığı halde içimizde konuşmaya devam eden kişidir.
Dost dediğin seni Allâh'a götürmeli.
Allah ile dost ol gerisini boşver.
Allah ile dost olursan
O mutlaka seni korur.
En tehlikeli düşman,
senin kötülüğünü isteyen
düşmenizi bekleyen dostundur.
Allâh'ım kimin dost,
Kimin düşman olduğunu ben bilmiyorum. Bana dost olana dost ol.
Düşman olana düşman ol.
Ya da hidâyet nasip eyle.
Doğru yolu göster.
Yaradan dost olduktan sonra
Kul düşman olmuş ne yazar.
Olmuşsun bana düşman
Allah etsin seni pişman.
Ne kadar zorsun âhir zaman.
Ne dost belli, Ne düşman.
Başın dara düşmeden
Yürek yara almadan
Gündüz kara olmadan
Kimseye bu benim dostum deme.
FARKINDA MISIN?
Dost acı söyler,
SONU TATLI.
Düşman tatlı söyler,
SONU ACI.
Ne kadar iyi olursan ol
Aslâ dikkatleri üstüne çekme.
Dikkat et.
Dikkat çeken,
Düşman çeker
Gerçek dost yanlış yaptığında
seni uyaran, Sonrasında ise koruyan kişidir. Yaptığın yanlışı herkese duyuran değil.
Hatâsız dost arayan dostsuz kalır.
Kusursuz insan olmaz
Kul hatasız olmaz.
■Kusur gören gözlerimi kapattım
kör ettim.(Hz Ali r.a)
Allâh'ım Yardım et.
Şu fânî dünyâda at izi,
İt izine karışmış.
Kimin Hızır, kimin Hınzır
Domuz olduğu belli değil.
Düşmanlarınızla oturup kalkan
Sizin dostunuz olamaz.
(Sâdi Şirâzi)
Eski düşmandan
Adama dost olmaz.
Düşman sizi vuracağı yeri biliyorsa,
dostunuzla dost olmuş demektir.
Yılan sokması seni sâdece canından eder.
ama kötü dost hem candan
hem de îmandan eder!
(Mevlana)
Bir dosta sâhip olmak istiyorsan,
İlk önce sen iyi bir dost ol.
Sen iyi isen herkes iyidir.
Etrâfınızda yüz tâne faydasız kişi olacağına bir tâne candan dostun olsun yeter.
Dostun az olanı makbuldür
önemli olan sayı değil kalitedir.
Dostun seni satmazsa,
Düşman sana ulaşamaz.
Yüzüme melek olup arkamdan Şeytanlık..! Yapanları gördüm çoğu dostumdu...
Hayrımı isteyen hayra ersin.
Şerrimi isteyen şerre denk gelsin.
Bâzı insanlar, seninle sâdece boş zamanlarında konuşur.
Bâzı insanlar ise seninle konuşmak için
vakit ayırırlar.
Farkı anlayın.
Hayatta parayla alınamayacak en değerli şey; senin derdini kendi derdi gibi gören dosttur.(LA EDRİ)
Başınız sıkıştığında dostlarınızın kapısını çalın, Kapı açılmazsa gözünüzü açın.
Düştüğünde yanında olan değil
Kalkman için el uzatan dosttur.
Unutma
Kötü günde katkısı olmayanın
İyi günde hissesi yoktur.
(Dostoyevski)
Gerçek dost gölge gibidir.
Düşsende kalksanda
Seni yalnız bırakmaz.
Gerçek dost, senin sevincini
paylaşan değil, acını bölüşendir.
[Ömer Hayyam]
Gerçek dost kötü günde belli olur.
İyi günde herkes dost.
■Kardeş, dost olmaya bilir ama
dost, her zaman kardeştir.
Dostu da severim düşmanı da
Çünkü dost gücümü,
düşman ise ödevimi gösterir.
Dost dediklerinizi iyi seçin
TUZ da ŞEKER de aynı gözükür.
Sakın unutma!
Düşmanın akıllısı
Dost gibi görünür...
Dostun seni saymazsa
Düşman sana ulaşamaz.
İyi Bir Dostu Olanın
Aynaya İhtiyacı Yoktur.
1- Ayna bizi olduğumuz gibi gösterir.
Yalan söylemez. Yüzümüzde leke varsa,
Saçımız bozulduysa aynı şekilde bize gösterir. Bizde kendimizdeki
bu kusurları düzeltiriz.
2- İyi dost ayna gibidir.
Bizim hatâ ve kusurlarımızı yalana başvurmadan, bizim iyiliğimiz için söyler.
Bu sâyede hatâlarımızı bilir, düzeltir ve zor durumlara düşmekten korunmuş oluruz.
İnsanlar hayatta birçok şeye muhtaçtırlar. Bunlarda en önemlisi yalnızlığın giderilmesidir. bunun için arkadaşlık
ve dostluk kurarlar.
İnsanların birbirlerine destek olmalarından
dolayı dostluk kavramı ortaya çıkmıştır.
Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin”
sözüyle toplumdaki güven duygusunu
yok ettiler.
İnsanların birbirlerine güvenmemesi
korkunç bir durumdur.
Güven taşımayan bir beden cesetten farksızdır. Güvenin olmadığı yerde şüphecilik, vefasızlık ve yapmacılık baş gösterir.
Güven duygusunun yetim bırakıldığı yerde hiçbir duygu etkili olamaz.
Güven duygusunu yetim bırakmak dinimiz gereği de bize yakışmaz. Güvensizlik iyi ruhları öldüren bir cinâyettir. Oysa ki güven yaşamaktır, yaşatmaktır, aşktır, sevgidir.
Güven, samimiyettir, vefâkarlık, fedakarlıktır. Dürüstlük, saflıktır, sorgulamamaktır güven.
En önemlisi de dostluktur güven.
Bize samimi dostluklar gerek güven kokan.
İnsan yaratılış gereği tek başına bir hayat sürdüremez. Hayatın bir yerinde bir eksiklik vardır ve bu sebeptendir ki insan, yaşam serüveninde sürekli bir dost arayışı içindedir.
Hiçbir insan dostsuz iyi bir hayat yaşayamaz. Hiç şüphesiz insanin ihtiyacı olan samimi bir dosttur. Ne güzel demiş Mevlana, “İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.” Dostluk, dostunun derdiyle dertlenip gözleri uzaklara dalmaktır. Dostunun sevinciyle sevinip, hüzünle gözlerine bakmaktır. Dostluk iki insan arasında gönül köprüsüdür.
Dost ile kurduğun gönül köprüsünden dertlerin, sevinçlerin karşıya geçtikçe omuzlarındaki yük hafifler, rahatlar ve en ömenlisi de şükredesin. Çünkü dost şükür sebebidir. Dostuna derdini anlattığında, samimi bakışlarıyla sana bakması, elini elinin üzerine koyması, sıcak kucağını açıp sana sıkıca sarılması, derdine çözüm bulamasa da ‘buda geçer üzülme’ demesi tüm dertlerine dermandır. Bir dostu olmalı insanın, yanında olamasa da hissettiği. Ve bir dostu olmalı insanın hata yaptığında o hatayı kimse görmeden örten ve öğütlerle ona ışık olan. Gerçek dostluk için daraldığında gidebileceğin birçok yerin varken ilk gidip de sığındığın limandır. Dostluk avucunuzun içindeki kum taneleri gibidir. Bilir bilmez avucunuzu acarsanız, parmaklarınızın arasından kayıp dört bir tarafa savrulur ve toplaması zor olur. Dostluk, koca yüksek dağ gibidir. Mühim olan zirveye çıkmak değil o zirveye nasıl çıkıldığıdır. Eğer ki kendi amaçlarınız doğrultusunda çıkar da, zirvede duran taşları birer birer aşağıya iterseniz, dostluk yıkılır, ipler kopar ve siz hiç ummadığınız bir anda uçurumun kenarından düşmüş ve
yıktığınız taşlar arasında kendinizi yerle
yeksan olmuş bulursunuz.
Tüm kalabalıklarda yalnızlaşır ve kaybolursunuz. Çevrende arkadaşların, kardeşlerin, ailen olur ama onlar sana iyi gelmezler. İnsana iyi gelen dostluktur. Yitiriverirsin elinde avucunda dosta dair ne varsa. Garip bir insan olur çıkarsın. Çünkü "Garip insan, hiç dostu olmayandır." diyor
Hz. Ali.
Dostluk, dostunu ararken kendini bulmaktır. Dostluk seni sen yapandır.
Bazen de kendini sen yapandır.
Gerçek dostluk insanı güzel ahlâkı için sevmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v)
Güzel ahlak, dostluğu sağlamlaştırır." diye buyuruyor, böylece güzel ahlak üzerine kurulan dostluk seni Hakka ve
hakikate götürür.
Dünyadaki hayatın dışında ahiret
Hayatını da düşünen sana dost olur.
Dostluklar, Allah rızası için ve çıkarsız olursa sürekli olur. Birbirini Allah için sevenler hakiki dostturlar ve dostlukları ahirette onlara cennetin kapılarını aralar.
Allah Ayet-i Kelimede şöyle buyurmuştur.
Dostlar (dünyada günah işleme üzerine ahbablaşanlar) o (kıyamet) gün(ü) birbirine düşmandır, Takva sahihleri (Allah yolunda O'nun taati üzerinde dost olanlar) müstesna. (Çünkü onlar sadık dostlardır ve dostlukları ebedîdir.) Ey Benim ayetlerime iman edip de müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur. Siz mahzun da olmayacaksınız." Allah’a olan iman, sevgi, samimiyet paylaşmayı arttırır. Ensarın gözünü kırpmadan muhacirle malını, mülkünü,
evini, sevgisini paylaştığı gibi.
Ve Hz. Ebu Bekir’in Efendimiz (s.a.v)’le hayatını paylaştığı gibi. Dostluğun akla ilk getirdiği dostluk hiç şüphesiz
“sıddık” sözcüğünün sahibi Hz.
Ebu Bekir’le, “emin” kelimesinin sabi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in dostluğudur…
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Ebu Bekir (r.a)
ile Dostluğu. Hz. Ebu Bekir (r.a) ilk erkek Müslümandır. Hz. Ebu Bekir alçak gönüllü, yumuşak huylu, sevgi dolu, merhametli
ve şefkatli bir insandı.
Asla büyüklük taslamaz, insanların dertleriyle dertlenip, sevinçleriyle sevinirdi. Başkaların haklarını gözetip her zaman haklının yanında yer alırdı. Bütün servetini İslam yolunda harcamış ve kendisi sâde bir hayat sürmüştür.
Dürüst, güvenilir ve sadık bir kişiliğe sahipti.
Hz. Ebu Bekir’in sadık bir kişiliğe sahip olduğu için kendisine,
Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından
“sıddık” ünvanı verilmiştir.
Peygamber Efendimiz’in en yakın dostlarından biridir. yol arkadaşıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde “Allah’tan başka dost edinebilseydim,
Hz. Ebu Bekir’i dost edinirdim. Buyurmuştur.
Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimizi
yaşamı boyunca desteklemiştir.
Hem maddi hem de manevi olarak. Efendimiz’e, Peygamberlik verilmeden önce de Hz. Ebu Bekir kendisine dostluk etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir iş yapmadan önce yakın dostu olan Hz. Ebu Bekir’e danışırdı. Hz. Ebu Bekir’e danışmadan hiçbir iş yapmazdı.
Hz. Ebu Bekir (r.a) Peygamber Efendimiz’i o kadar çok sever ve güvenirdi ki, Efendimiz’e Peygamberlik verildiği zaman bunu ilk olarak Hz. Ebu Bekir ile paylaşmıştı ve Hz. Ebu Bekir hiç sorgusuz Efendimiz’e inanmış ve kendisini bu yolda hiç yalnız bırakmamıştr.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği sırada dostu, Hz.
Ebu Bekir (r.a)’da kendisine eşlik etmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hicret edeceği gece yakın dostu Hz. Ebu Bekir’e gider ve Hz. Ebu Bekir Mekkeli müşriklere yakalanmamak için tüm tedbirleri alır.
Gerekli ihtiyaçlarını da aldıktan sonra Efendimiz ile beraber Sevr Mağarasına doğru yol alırlar. İki yol arkadaşı çeşitli sıkıntılarla karşılaşarak mağaraya ulaşmışlardır.
Efendimiz ve yakın dostu Hz. Ebu Bekir mağaraya ulaştıktan sonra onların izlerini süren müşrikler de mağaraya vardılar. Hz. Ebu Bekir müşriklerin sesini duyunca büyük üzüntü içine düşer. Onu gören Peygamber, “Hayır, üzülme. Allah bizimle beraberdir.” diyerek onu teselli etmeye çalışır.
Hz. Ebu Bekir’de, “İşte mağaranın ağzındalar, eğilseler bizi görecekler.” der. Bu söz üzerine Peygamber Efendimiz dostu Hz. Ebu Bekir’e cesaret vermek için, “Üçüncüsü Allah olan iki kişiye kimse zarar veremez.” diye buyurur. Ama müşrikler mağaraya gelene kadar; bir örümcek ağlarıyla mağaranın ağzını örer ve ardından bir güvercin örümceğin ördüğü ağlara yuva yapıp yumurtlar. Bunu gören müşrikler büyük bir yenilgiyle evlerine geri dönerler. Efendimiz ve sevgili dostu Hz. Ebu Bekir üç gün mağarada kaldıktan sonra hicret yolculuğuna devam ederler…
Dost güle bülbül olmak,
gülü dikeniyle sevmekti.
Bazen yolunu şaşırmış gemiye
liman olmaktı.
Bazen ensara muhacir olmaktı.
Kimi zaman Mevlana olup dönmek,
Şems olup yanmaktı.
Yusuf’a kuyu, Yunus’a okyanus olmaktı,
İsmail’e bıçak, Musa’ya Harun olmak,
İbrahim’e ateş.
Mağaraya örümcek gibi perdedar olmaktı.
Aslında dost, Muhammed’e
Ebu Bekir olmaktı…
Hayat Herşeye Rağmen
Yaşamaya Değer Dostum.?
Hz Muhammed'in Dâmâdı VE
Yeğeni Hz Ali
(Allah ondan râzı olsun) derki;
Hakîki dost; Sıkıntılı zamanlarda,
Senin gurur ve izzet -i nefsini kırmadan,
Sana yardım edendir.
İnsanlık onuru sizin başınıza gelene değil, başkasının başına gelen 'bir şey'e karşı
sizin nasıl tavır aldığınızdır."
İnsan dostunu düşmanından
daha zor affediyor.
{Nietzsche}
Allah'tan başka dost ve
yardımcı yoktur.
Allah herkese “iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve fakirlikte “yanında olacak dostlar nasip etsin…
Rabbim! dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et.
Sen bağışlayanların en iyisisin…"
(A’râf, 7/156)
(Âmîn Âmîn Âmîn)
Duâmızı kabul buyur
Bizi eli boş çevirme Allâh'ım.
Dua edenle, Âmîn diyen sevapta ortaktır.
(Hz Muhammed Mustafâ sav)
[Âmîn demek]
Duâ etmeye izin vermişse
Râbbim! Kabul etmiş demektir.
Ben Allâh'ı duâmı kabul edeceğine inanıyorum güveniyorum demektir.
❤️RUH SAĞLIĞI VE İNSAN❤️
İnsan ruh ve bedenden müteşekkil mükemmel bir varlıktır. Bu mükemmel yapının sağlıklı işlemesi insanın bu iki kanaldan doğru ve iyi beslenmesiyle gerçekleşir. Ruh doğru şekilde beslenmiş sağlıklı bir beden üzerinde sağlıklı olduğu gibi, beden de doğru şekilde beslenmiş bir ruhu taşıdığında doğru ve düzgün işler. Birisindeki eksik veya aksaklık otomatik olarak diğerini etkiler ve bu mükemmel yapıyı bozar. Bu sebeple dînimiz her iki tarafında doğru bir şekilde işlemesi için prensipler ortaya koymuş ve bunlara uyulmasını tavsiye etmiştir. Bundan dolayı maddi bünyenin sağlıklı devamı için insan fıtratına uygun, alın teri ile kazanılmış,
helal, temiz,
nezih ve ölçüsünde tüketilmiş besinler emredilirken, manevi bünyenin sağlığı için de doğru ve sağlam bir inanç, sahih bilgiye dayalı ibadet ve bütün tavır ve davranışlara giydirilmiş güzel ahlak tavsiye edilmiştir.
Bu eksiklikler günümüzde şu tür
sorunlara yol açmıştır.
Ruhunun ihtiyacı olan inanç ve
ibadeti doğru yerlerden ve yeterince karşılayamama kişilerde
bu sorun şu şekilde tezâhür ermiştir; Çözümü inançlarını istismar eden kişi ve ortamlarda arama, bir kısımlarında ruhun bu ihtiyacına kayıtsız kalınmak suretiyle inançsızlık karanlığına sürüklenme, bir çoğunda da hayatı yeme içme ve eğlenmeden ibâret görme gibi bedeni ihtiyaçlarla yetinmek şeklinde ortaya çıkmıştır. Bunun topluma faturası ise, huzursuz ve güvensizlik, her şeyi madde, para, makam, mevki ve sahip olunan meta ile ölçme, yardım, merhâmet ve acıma duygularındaki aşınmadır. Bu çerçeve de doğru, sağlam bir inanç ve imanla, yeterli bir ibadet ve ahlakla zinetlenememiş kimseler de genellikle şu problemler ortaya çıkmaktadır:
İnançsızlık Girdabı: Fıtraten bir ihtiyaç olan inanma ve ibadet gereksinimini doğru yollarla karşılayamayan kimseler genellikle boşluğa düşer inançsızlık girdabı ile karşı karşıya kalırlar. Bu kimseler, kendilerine karşı bile güvensiz hale gelir ve gönülleri ümitsizliğin karargahı haline dönüşür. Çünkü iman aynı zamanda ümit demektir.
Bu kişiler böyle bir ruh haletine kendilerini kaptırınca korkak hâle gelir ve herkesten kuşku duymaya başlarlar. Bunlar için hayat, endişelerle yüklü bir kıpırdanış halini alır. Acılar içinde kıvranan ruhları, bir
dayanak ve manevî bir sığınak arar.
Haset ve Çekememezlik: Başkalarının elindeki nimeti ve evindeki saadeti çekemeyen hasetçi, onlardaki huzuru gördükçe, huzuru kaçar ve huysuzlaşır.
Bende olmadığı halde onda neden var? Sorusu ve inanç dünyasından alıp buna veremediği cevap onu Allah'ın takdir ve ihsanına karşı isyana sürükler. Sonunda madem ki bende yok, onda da olmamalıdır diyerek, o şahsı bu nimetlerden mahrum bırakmak için, her çâreye baş vurur ve her çeşit ahlaksızlığı sergiler. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu tür hasetçilere şu uyarıyı yapmıştır.
Haset, ateşin odunu yediği gibi,
iyilikleri yer ve tüketir”
(Feyz'ül-kadir, c.3, s. 413)
İmam Gazali merhum ise,
İhyaü Ulûmid-dîn adlı eserinde,
hasetçi gam ve kederden ebedî olarak kurtulamaz tespitini yapar.
Kin ve İntikam Hissi: İnsanlarla iyi geçim sahibi olmak,aynı zamanda iyi bir Müslüman olmak anlamına gelir. Halk ile uyum sağlayamayan ve geçimsizler en ufak problemleri intikama dönüştürürler. Bu tür kimseler fırsatını bulunca iyilikle çözemediği sorunlarını düşman bellediklerinden intikam alma yoluyla çözmek isterler. Oysaki dindarlık ile kindarlık, birbiri ile barışmayan iki zıt durumdur.
İntikam hissi ile kendini ruhî sarsıntılara kaptıran kimsenin gözü, hakkı görmez; kulağı, nasihat dinlemez olur. Onun hayâtı ya bir hastahanede veya bir hapishanede son bulur.
Ruhu rahat, vücudu istirahat ve kalbi sükunetten mahrum olarak yaşar.
Öfke: İmanı kavi, akl-ı selim sâhibi bir mü'min, öfkesi kolayca yener. O bir ki kontrolünü öfkesine teslim eden kimse isâbetli karar veremez.
Öfkenin karar ettiği kafadan akıl firar eder. Çünkü akıl, vücut şehrinin karar vericisi durumundadır. Onun emri altında hareket eden uzuvlar, aklın kontrolünden kurtulacak olursa zarara açık hale gelir. Yine O bilir ki “Öfke ile kalkan zarar ile oturur.”
Makam ve Mevki Hırsı: Arzuladığı işe ehliyeti olup olmadığına bakmaksızın bir görevi elde etmek için her yola başvurur. Arzu ettiği görev ve makamı hayatının gâyesi haline getirir. Bu yanlış noktadan hareketle yola çıkanlar, arzuladığı makama ulaşmak için şeref ve haysiyetini rencide edecek hale düşmekten de çekinmez. İstediğini elde etmedikçe huzura kavuşmadığı gibi onu elde ettiğinde de mutlu olamaz ve bir başkasını istemeye başlar. O artık doyumsuz bir tatmin duygusunun kölesi haline gelir.
VİDEO DİNLE
https://www.facebook.com/reel/872682437812444?sfnsn=scwspmo&mibextid=FBR205
Video Dinle
https://vm.tiktok.com/ZM6eejE9M/
❤️
Ruh Sağlığının Önemi
İnsan; beden, ruh ve akıldan oluşan özel bir varlıktır. Günümüzde ‘sağlık’ dendiğinde akıllara -maalesef- sâdece bedensel sağlık; ‘hastalık’ dendiğinde ise; akıllara sâdece şeker, kolesterol, tansiyon, ağrı, sancı gibi bedensel bir kusur veya noksanlık hâli gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık; ‘’bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali’’ olarak tanımlanır.
İslam dîni bedensel ve zihinsel sağlığın yanı sıra ruhsal sağlığa da son derece önem vermektedir. Zira Ruh insana Rabbimizden bahşedilmiş en değerli hazînesidir.
Yüce Allah, Sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!(Secde; 32/9)
Kendimize, ailemize ve topluma yararlı bireyler olabilmek ve sorumluluklarımızı eksiksiz ve verimli bir şekilde yerine getirmemiz için bedensel ve zihinsel sağlığımızın yanı sıra ruhsal sağlığımıza da dikkat etmemiz gerekir.
Nasıl ki bedenin herhangi bir organı ağrıdığında bu acıdan tüm bedenimiz etkileniyorsa, mânevi, duygusal ve ahlaki bir dengemiz bozulduğunda bu durumdan ruhumuzun da olumsuz etkilendiğini unutmamamız gerekir.
İnsanı psikolojik olarak en çok etkileyen etkenlerin başında kaygı ve korkular gelir. İnsanoğlu çoğu zaman Allah’ın kendisine en yakın olduğunu, kendisini daima gözetip koruduğunu unutur ve zamanla kendini yalnız hisseder.
Rabbinden uzaklaşan insanın da birçok farklı kaygı ve korkusu olur.
Allah’ın her zaman ve her yerde olduğu inancını içselleştiren insan,
kaygı ve korkulardan emin olur.
Ruhsal anlamda sıkıntı yaşayan insan sürekli kaygı, korku ve endişe içindedir. Kendine olan güven, sevgi ve ilgisi kaybolur. Bu durumda olan bir insan hem Rabbine karşı hem de insanlara karşı görevlerini tam ve sağlıklı bir şekilde yerine getiremez.
Ruhsal sıkıntılar da tıpkı bedensel rahatsızlıklar gibidir. Ansızın gelir,
bize bir süre eşlik eder ve geri gider.
Bu hususta bir düşünürün şu tespiti
ne kadar da güzeldir: ‘’Hastalıklar misafirimizdir. Hastalıkları baştâcı yapmayın; ağırlayın, gereken tedâviyi/terapiyi uygulayın ve
onları uğurlayın.’’
Ruhsal hastalıklarımızdan kurtulmak için; mâneviyâtımızı güçlü tutmalı, ahlaki değerlerimizi korumalı; sevgi, merhamet, özgüven, azim, hoşgörü ve mutluluk gibi güzel duygularımızı beslemeliyiz. Bizi mutsuz eden, sıkıntı ve keder veren, baskılayan, yıpratan, motivasyonumuzu olumsuz etkileyen unsurları hayatımızdan birer birer çıkartmak için çaba sarf etmeliyiz. Mânevi ve ruhsal anlamda üstesinden gelemediğimiz konularda ise mutlaka alanında uzman kişilerden yardım almalıyız. Fiziksel anlamda kalbimiz sıkıştığında işini iyi bilen kalp doktoruna müracaat etmek nasıl gerekli ise; ruhumuz daraldığında da bu işin uzmanlarından psikolojik destek almayı aynı şekilde lüzumlu görmeliyiz.
İnsan Gösterişle Değil,
Samimiyetle Yücelir
Sağlığımızı korumak, Yüce Allah’ın bir emâneti olan bedenimizin üzerimizdeki hakkıdır çünkü…
Fakat insan sadece bedenden ibâret değildir. Bedenden daha esaslı ve ölmeyecek bir varlığa sahibiz.
Ruhumuz da, beden gibi Yüce Allah’ın bir emânetidir bize. Bu sebeple, kişiliğimizi ve mâneviyatımızı korumak ve kollamak da önemli bir sorumluluğumuzdur.
Bedenimize ârız olabilecek mikrop ve virüslere karşı nasıl dikkatli olmamız gerekiyorsa, ruhumuza, karakterimize ve mâneviyâtımıza zarar verebilecek görünmez virüs ve mikroplara karşı da aynı dikkat ve hassasiyeti göstermek zorundayız.
Bilinmek, takdir edilmek insanın doğasında yer alan önemli bir duygudur. Fakat her şey gibi, terbiye edilmediğinde, bu doğal özelliğimizden çirkin ve zararlı bir hastalık ortaya çıkmaktadır: Gösteriş. Gösteriş, basit bilinme ve takdir edilme isteğinden öte, bir kişilik bozukluğudur. Günümüz insanının, yani bizim, en fazla maruz kaldığımız hastalıklardan biri de maalesef budur.
Gösteriş hastalığının tedâvisi samimiyettir; doğal yaşamaktır; içtenlik ve dürüstlüktür; Yüce Allah’ın bizi bizden daha iyi bildiğine yürekten îman etmektir; kalplerimize çeki düzen vermektir. Gösterişle ancak kendimizi kandırabileceğimizin farkına varmaktır; bu dünyadaki her iş ve sözümüzde ihlas ve samimiyet sınavından geçtiğimiz şuuruna ermektir; ikiyüzlülükten, gösteriş ve bencillikten uzak durarak sâdece Rabbimizin güven ve hoşnutluğunu aramaktır.
Başarı ve Mutluluk İçin;
Hayata Gülümse.
Hedef ve Hayallerin İçin;
Başarıya Gülümse
Hikmetli Bir Hayat İçin;
Geleceğe Gülümse.
İşlerin iyimi SUS, Mutlumusun hiçbir şeyini kimseye anlatma, SUS,
Dikkat çeken, Düşman çeker.
Namaz 5 vakit, Ahlak 24 saat;)
Müslümanlar ne zaman müslüman olur?
Kalp kırmaz, Gıybet etmez, iftirâ atmaz, Saptırmaz, Haksızlık yapmaz,
Yalan söylemez, Dürüst olur o zaman müslüman olur.
VİDEO DİNLE
https://vt.tiktok.com/ZSjyAAWR1/