Bak Evlat; Bir esnafı asık surat
Bir şöförü aşırı sürat
Bir aileyi hayırsız evlat
Bir yiğidi süslü hanım YIKAR..
Duvarı nem insanı dert yıkar.
Evlilik Zor Bir İbadettir .
Emânete ihânet etmeyin.(Ailenize)
Hâlinizden şikayet etmeyin.
Büyüğünüze emretmeyin.(Ricâ edin)
Boş şeylerde ısrar etmeyin.
Cahillerle sohbet etmeyin.(Değeriniz düşer)
Nefesinizi boşa tüketmeyin.
(Enerjiniz tükenir)
İnsanları bekletmeyin.
Etrafınızı kirletmeyin.
Îmânınızdan şüphe etmeyin..
İnsanları katletmeyin..
Hayatınızı mahvetmeyin..
Kimseye minnet etmeyin..
İnsanları yüzüne karşı methetmeyin.
Kimseye küfretmeyin.
(Kötü söz sâhibine aittir)
Kötülüğe meyil etmeyin.
Mâlınızı israf etmeyin.
Kimseye bedduâ ve lânet etmeyin.
Sırrınızı kimseye demeyin.
Kimse kimsenin sırrını saklamaz.
Kimseyi merak etmeyin.
Suçunuzu inkâr etmeyin.
Sabırlı olun.
Sabrın başı soğan gibi acıdır.
Sonu şekerden baldan tatlıdır..
Bilginizle amel edin..
Nefsinizin peşine koşmayın.
Kalpleri fethedin...
Herkese tebessüm edin..
Çocuklarınızı terbiye edin.
Fakirleri Sevindirin.
İyi insan, İyi müslüman olalım.
Millî ve Mânevi değerlerimizi bilelim ve koruyalım. Sorumluluğumuzu bilelim ve yerine getirelim.
Allâh'a karşı sorumluluğumuzu unutmayalım yerine getirelim.
Bu Öğütler Hayatınızı Değiştirecek!
Her yemekten önce ve sonra
ellerini ve ağzını yıka.
Yemeğe Besmele ile başla.
Yemekten sonra şükret Elhamdülillâh"de
Seni seven insanları koru.
Sevinçlerini sakın erteleme.
Her gün 30 dakika yürüyüş yap.
Her gün 3 bardak su içmeyi unutma.
Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlardan kork. Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
Aileni ziyâret et.
Sıla-i rahim yap.
Araban güzel, Evin geniş olsun.
Kendine yapılmasını istemediğin
hiç bir şeyi başkasına yapma.
(Empati yap) İşini ve Eşini iyi seç.
■Eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
(Allah ve Eşin ile aran iyi olsun)
{Allâh'ın işine ve Başkasının imtihanına karışma konuşma ve yorum yapma
●İyi ve başarılı bir evliliğin iki
şeye bağlı olduğunu unutma.
Doğru insanı bulmak ve
Doğru insan olmak.
Güzel Yaşamak İçin Önce iyi bir plan program yapmak zorundayız.
Plansız bir yaşam hebâ edilmiş bir hayattır. Çünkü plansız bir zaman şeytan ve nefse bırakılmıştır.
İlk Hedef Günahı Terk.
Bizi günaha sokacak etkenleri
terk edeceğiz
⚫ Bir Müslümanın hayâtını
berbat edecek 3 önemli etken
Hedefsiz ve gâyesiz insanlar.
Televizyon ve İnternet
Televizyon prensiplerimiz
⚫ Sohbet ve hatim programları dışında:
⚫ Dizilerden
⚫ Tartışma programlarından
⚫ Gereksiz haber programlarından
⚫ Bidat ve hurafe saçan programlardan Ve hatta öncelikli İslami hedefleri ve Müslümanların gerçek sorunlarını gündeme taşımayan programlarından
bile uzak duracağız.
İnternet prensiplerimiz
⚫ Sosyal medya orucu:
⚫ Bizi haram bakışlara yönlendiren
⚫ Gıybete İftirâya teşvik eden
⚫ Tartışmaya kapı aralayan
⚫ Kul hakkına yönelten
⚫ Zamanımızı boşa harcayan
⚫ Gereksiz bilgilerle gündemimizi işgal eden her sosyal medya faaliyetinden uzak duracağız.
Hedefsiz ve gâyesiz insanlara
karşı tavrımız
⚫ Boş vaktini bizimle öldürmek isteyen
⚫Bizi gıybete ve
dedikoduya yönelten
⚫ Bizi tartışmalara ve
kalp kırmaya yönlendiren
⚫ Bizi zikirden, ibâdetten ve
Kur’an tilâvetinden alıkoyan
her insandan uzak duracağız.
Unutmayalım!
⚫İlk hedefimiz günahlardan
uzak durmaktır.
⚫ Günahtan uzak durmak için
ilk önce bizi günâha sürükleyen insanlardan uzak durmak gerekir.
⚫ Bizi günaha sürükleyen zeminleri ve insanları terk etmeden günahlardan uzak durmak mümkün değildir.
Evimizde üç şeye
çeki düzen vereceğiz:
Televizyona, internete ve telefona.
⚫ Çünkü bu üç şeyi kontrol edemezsek gözümüzü haramdan, vaktimizi gafletten, kalbimizi kasvetten kurtaramayız.
Evimizde üç şeyi yasaklayacağız:
Gıybet, tartışma ve küskünlük.
⚫ Çünkü gıybet, yaptığımız sâlih amellerimizi yiyip bitirir.
⚫ Tartışma, kavganın, gürültünün,
Kin ve nefretin kapılarını açar.
⚫ Küskünlük, hayatı bize zehir eder.
Küserek problem çözülmez.
Problemleri çıkmaza sürükler.
Küsmek ilişkileri yıpratır;
Küseni de, küsüleni de duygusal tükenmişliğe sürükler.
İnsanlarla küserek değil,
Konuşarak problemleri çözmeyi
öğrenmeye çalışalım.
Örneğin: Cenâze varsa ortada kaldıralım yoksa cenâze kokar
herkesi rahatsız eder.
Evimizde üç şeye devam edeceğiz:
Cemaatle namaza, Kur’an tilâvetine ve haftalık sohbete.
⚫ Çünkü cemaatle namaz,
evin düzenini sağlar,
mânevi atmosferi oluşturur.
⚫ Kur’an tilâveti, kalplerimize şifa, evlerimize huzur bereket olur.
⚫ Sohbet, ruhumuza gıda,
ailemize nasihat olur.
Evimizde üç şeyi çoğaltacağız:
Dua, istiğfar ve zikir.
⚫ Çünkü duâ ibâdetin özüdür.
Ailecek yapılan duâlar
aileyi birbirine bağlar.
⚫ İstiğfar, belâ ve musibetleri engeller ve Allâh’ın rahmetine
kapı açar.
⚫ Zikir ise kalbimizi yumuşatır, yüzümüzü nurlandırır ve
mânevi derecelerimizi artırır.
Evimizde üç şeyi azaltacağız:
Çok yemeyi, çok uyumayı,
çok konuşmayı.
⚫ Çünkü çok yemek hastalığa,
çok uyumak tembelliğe,
çok konuşmak
çok hatâya sebep olur.
⚫ İşte bu yüzden yemek israfından, uyku israfından ve söz israfından kaçınacağız.
Evimizde üç huyu terk edeceğiz:
Eleştiriyi, kınamayı ve iğnelemeyi.
⚫ Çünkü sürekli eleştiri sevdiklerimizi bizden uzaklaştırır.
⚫ Sürekli kınama aramızdaki muhabbeti öldürür.
⚫ İğneleyici konuşmalar nefislerimizi harekete geçirir.
⚫ Eğer bu huylardan vazgeçemezsek evde Huzur’dan bereketten bir şey kalmaz.
Evimizde üç huyu kazanacağız:
Yumuşak huyluluk, kolaylaştırıcılık, bağışlayıcılık.
⚫ Çünkü yumuşak huyluluk,
huzur ve mutluluğun kapısıdır.
⚫ Dünya işlerinde kolaylaştırıcılık, âhiret işleri için bolca vakit bırakmak demektir.
Evimizde üç şeyden kaçınacağız:
Kalp kırmaktan, ayıp araştırmaktan,
kul hakkına girmekten.
⚫ Çünkü kalp kırmak evin huzurunu, ayıp araştırmak kalbin huzurunu, kul hakkına girmek ise dünya ve âhiret huzurunu kaçırır.
⚫ Özellikle eşlerimizin kalbini kırıp, ayıp ve kusurlarını yüzlerine vurup, kul hakkına girmekten kaçınacağız.
Evimizde üç şeyi ihmal etmeyeceğiz:
Helalleşmeyi, özür dilemeyi,
teşekkür etmeyi.
⚫ Çünkü helalleşmek
kalplerdeki kini bitirir.
⚫ Özür dilemek, sevdiklerimize kıymet verdiğimizi gösterir.
⚫ Teşekkür etmek, her türlü hayrı
ve iyiliği teşvik eder.
Evimizde üç bağlantıyı kesmeyeceğiz:
Akrabalarla, komşularla ve gariplerle.
⚫ Çünkü akrabayla münasebet
rızkın ve ömrün bereketidir.
⚫ Komşularla güzel geçim, ahlakımızın gereğidir.
⚫ Gariplerle münâsebet
rahmetin vesilesidir.
Evimize üç şeyi sokmayacağız:
Faizi, haksız kazancı ve haram
katkılı gıda maddelerini.
⚫Çünkü eve giren fâiz haram para belâ ve musibetleri de peşinden getirir.
⚫ Haksız kazanç, huzuru ve
bereketi kaçırır.
⚫ Haram lokma dualarımızın kabulüne engel olur.
Evimize üç duânın girmesine gayret edeceğiz: Ana babalarımızın duası, gariplerin duası, sâlihlerin duâsı.
⚫ Çünkü ana-baba duası, huzurlu bir Ramazan için bulunmaz bir fırsattır.
⚫ Gariplerin ve ihtiyaç sâhiplerinin duası, belâ ve musîbetlere karşı kalkandır.
⚫ Sâlihlerin duâsı evimiz, rızkımız ve ömrümüz için berekettir.
Evimizde üç şeyi teşvik edeceğiz:
Sabrı, şükrü ve kanaati.
⚫ Çünkü sabredene dayanma
gücü verilir,
⚫ Şükredene nîmetler artırılır,
Az Şikâyet, Çok Şükür.
Seni Mutluluğa Götürür.
⚫ Kanaat edene zenginlik
kapıları açılır.
وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ
وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ
لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibârettir. Âhiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur.
Keşke bilselerdi!!
(Ankebut, 29/64)
(Ayrıca bak:
Hadîd Sûresi, 20. Âyet)
O söylediği (mal ve evlâd gibi)
şeyleri de hep elinden alacağız
ve o, tek başına bize gelecektir.
(Meryem, 80. Âyet)
Mal ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Bâki kalacak sâlih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
(Kehf Suresi, 298. Âyet)
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer (fitnedir) imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
(Tegâbun,64/15)
Dünyalar kadar malın olsa ne fayda,
ancak nasibin kadar yersin...
İnsan bir günde (29000) yirmi dokuz bin defâ nefes alıp veriyor.
Bir günde (2000) defa Göz kapaklarımız açılıp kapanıyor.
Allah'ın nîmetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Allah gerçekten bağışlayıcıdır, merhâmetlidir.
(Nahl, 16/18)
O halde rabbinizin hangi nîmetlerini yalanlıyorsunuz.
(Rahmân Sûresi, 28. Âyet)
Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenâsip kılan, istediği şekilde seni terkip eden,
çok cömert olan Rabbine karşı
seni aldatan nedir?
(İnfitar Süresi, 6-7-8. Âyet)
Gelende gidende,
Allâh'ın ikrâmıdır.
Allâh’a Hamd olsun, de!
(İsrâ, 111)
Bütün hamd ü senâlar,
âlemlerin Rabbi
Allâh’a mahsustur.
(Yûnus, 10)
Her türlü hamd ve övgü, kuluna Kitab’ı indiren ve onda hiçbir yanlışlığa yer vermeyen Allah’a mahsustur.”
(Kehf, 18/1)
Zikrin efdali, «Lâ ilâhe illâllah»; duânın efdali de, «Elhamdülillâh» sözüdür.
Allâh’a şükretmenin ilk şartı,
O’na hamd etmektir.
Allâh’a hamd etmeyen bir kimse,
O’na şükretmemiş sayılır.
Öyleyse mü’minin görevi,
Allah Teâlâ’ya her yerde ve
her zaman hamdini sunmaktır.
Musîbetlerde hakkın bir hediyesidir.
"Musìbet, Nîmettir
اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلٰى كُلِّ حَالٍ
سِوَى الْكُفْرِ وَالضَّلَالِ
Mânâsı: Her hâlimiz için
Allah'a hamdolsun.
Allah ne verdiyse
hepsine hamd olsun.
Yaradana hamd olsun.
Yaratıp imtihan edene.
İmtihandan geçirip sabırlar verene
Sabırlar verip bilinçleri bileyene
Zafere erdirene hamd olsun.
Senden gelene gelmeyene.
Ne şekilde belirlemişsen kaderime.
Elhamdulillâh.
Sıkıntı ve üzüntü hâlinde olsun,
Neşe bolluk ve sevinç hâli olsun
Mümin dâima Allah'a hamd etmelidir.
Mü’minin her işi, hayırdır.
(H-Ş)
Nimete şükreder, hayra kavuşur.
Belâya uğrayınca da, sabreder,
yine hayra kavuşur.
MÜLK ALLÂH'IN'DIR
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِؕ
وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحٖيطاً
Göklerdeki her şey,
Yerdeki her şey Allâh'ındır.
(Nisâ Sûresi, 126. Âyet)
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
Göklerdeki ve yerdeki her şey,
Mülkün sâhibi, Allah'ı tesbih eder.
(Cum'â Süresi, 1. Âyet Cüz: 28)
قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ
وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ
وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ
بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Ey mülkün gerçek sâhibi olan Allâhım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın.
Her türlü iyilik senin elindedir.
Hiç kuşku yok sen her şeye kādirsin.
(Al-i İmran, 26. Âyet)
Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır" diyen Hz. Peygamber bizleri bu konuda uyarmıştır.
(Tirmîzi, Zühd, 26)
Dünyâ tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır.
Dünyaya aldanmaktan sakının.
KADINLARA kapılmaktan korunun.
Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.
(Hz Muhammed sav)
Kârun kadar servetimiz olsa da ahiretteki tek sermayemizi îmânımız ve salih amellerimizin oluşturacağını unutmayalım.
İlim Peygamberlerden mîras,
Mal firavundan mîras.
(Hz Ali r.a)
Mal hırsı insanın elindekini bereketsiz hâle getirir.
Mal ve makam delisi olan mutlaka azar. Yârabbi bizi azanlardan eyleme.
Allâh'ım! Mal, aile, çocuk olarak insanlara verdiklerinin hayırlısını dilerim, sapıtan ve saptıranları değil.
(Tirmizî, Deavât, 124)
(Muhammed, 36. Âyet)
Allâh'ı hatırlatan zorluk,
Allâh'ı hatırlatan bolluktan iyidir.
Erkeği bollukta,
Kadını yoklukta
Arkadaşı yolculukta
Evlâdı yaşlılıkta
Dostu zor günde gör.
Allah kimseyi zor güne bırakmasın.
Birinin sizi çok sevdiğini zor günde anlarsın. Biri sizi seviyorsa zor gününüzde yanınızda olur.
İyi günde herkes dosttur.
Benim en iyi dostum kendim
İnsanlar maske kullanıyor,
İçi başka, Dışı başka
İnsanların dışı hoş içi boş
Biz hiç bir insanın
iç âlemini göremiyoruz.
فَمِنَ اللّٰهِ ثُمَّ
اِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَاِلَيْهِ تَجْـَٔرُونَ
Size ulaşan her nimet Allah’tandır.
Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O’na yalvarır yakarırsınız.
(Nahl Suresi, 53. Âyet)
Fakirin yanında malından söz etme.
Hastanın yanında sağlığını övme.
Dertlinin yanında mutluluğunu anlatma. Mahkumun yanında özgürlüğünü söyleme.
Yetimin yanında anne, babandan bahsetme.
Çocuksuz kimsenin yanında çocuklarından söz etme.
Mal ve Çocuklarınızın sizin için birer imtihân olduğunu ve
büyük mükâfatın
Allah katında olduğunu bilin.
(Enfâl Sûresi, 8/28)
Mü'min erkek ve kadının Allah'a günahsız olarak, tertemiz kavuşuncaya kadar, canın da,
çoluk çocuğunda ve malında
sıkıntı eksik olmaz.
(Tirmizî, Zühd, 56)
Allâh'ım! Cehenneme götüren fitneden, Cehennemin azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.
(Ebu Dâvûd, "Vitr", 32)
Hz Süleyman Aleyhisselam'ın Duâsı
Ey Rabbim! Beni bağışla
Bana benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk
(hükümranlık) bahşet!
Şüphesiz sen çok bahşedicisin...
(Sâd Sûresi, 35. Âyet Cüz: 23)
♥️ ❤️ ❤️
ŞÜKÜR NÎMETİ ARTIRIR BEREKETLENDİRİR.
Şükreden huzur bulur.
Güzellikler şükrettikçe çoğalır.
Uyandırdığın her güne.
Verdiğin her nefese Elhamdülillâh.
İnsan yediği lokmanın, nîmet olduğunu bilmezse haram olur.
Şükretmesini bilmezsen,
iki yakan bir araya gelmez.
Gerçekten üzerimizdeki nîmetleri görebilmeyi, gözlerimizdeki perdeyi kaldırabilmeyi, kulaklarımızdaki ağırlıkları kaldırabilmeyi ve gerçekten Allâh'ın kulu olduğumuzu
"Bu evin sâhibine kulluk edin" emrinde olduğu gibi.
Bu elin sâhibine kulluk et.
Bu gözün sâhibine kulluk et.
Şükredebiliyorsan,
İbâdet edebiliyorsan
Allah seni seviyor.
Şükrünü edâ etmediğiniz nîmetler
için de Şükür etmek lâzım.
Geçmişte, şükrünü edâ edemediğin nîmetlerin şükrünü kazâ etmek gerekir.
Allâh'ım, beni yarattığın günden, yaşatacağın güne kadar,
farkında olduğum, olmadığım,
bildiğim, bilmediğim,
senin bildiğin, benim hiç bilmediğim. farkında bile olmadığım bütün nîmetler için her bir nîmet için
ayrı ayrı her birisi için sonsuz şükürler sonsuz.
hamdlar sana olsun.
Yâ Rabbi! Râzı olmadığın
ne yaptıysak Affet.
بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّـذ۪ٓي اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ
وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِـوَجا۔ًۜ
Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur. Hamd olsun Allah'a ki, O, (insanları) kendi tarafından çetin bir azap ile ikaz etmek, iyi iş ve davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için, içinde ebedî kalacakları (cennette) güzel bir ecir bulunduğunu müjdelemek ve «Allah evlât edindi» diyenleri de uyarmak için kuluna (Muhammed'e), kendisinde hiçbir (tezat ve) eğrilik bulunmayan dosdoğru Kitab'ı indirdi.
(Kehf Suresif, 1.2.3.4. Âyet)
Yokluğu görmeyen,
Varlığın kıymetini bilemez.
Nîmete şükredersen
fazlasını bulursun.
Aç gözlülük edersen
Nîmetten de olursun.
Bu toplum da aç yok,
Aç gözlülük var.
■Bizler açlıktan karnına taş bağlayan Peygamberin doymak bilmeyen
şükürsüz ümmetiyiz.
Bizler nîmetler yüzünden değil,
nîmetlere karşı az şükrettiğimizden
uğradık bu hâle...
(Bişr-i Hâfi)
Hamd, bizden hüznü gideren Allâh'a mahsustur. Şüphesiz rabbimiz
çok bağışlayandır,
şükrün karşılığını verendir.
(Fâtır Sûresi, 34. Âyet)
Şükretmek, Kişiliği geliştirip özgüveni artırır. Şükürsüz bir insanı doyuramazsınız.
Şükürsüz bir insanda kanaat olmaz.
Şükürsüz bir insan hırstan kurtulamaz.
Şükürsüz insan mutlu olamaz.
Şükürsüzlük mutsuzluk getiriyor.
Şükretmeyen insan mutsuzdur.
Bu kadar nîmetin içindeyiz yine
Şükürsüz ve Suratsızız.
İlahi Takdire Râzı Olmak
Kanaatkârlık, insanın sâhip olduklarına rıza gösterip şükretmesi ve bunlarla yetinmesidir. Bu tavrın zıddı olan tamahkârlık (açgözlülük) ise kişinin sâhip olduklarıyla yetinmeyip başkalarının elindekilere göz dikmesi ve her dâim daha fazlasını istemesidir.
Sâhip olma tutkusu ve daha iyisini isteme, fıtri bir duygudur.
Ne var ki insanın isteklerine
karşı ölçü koyması gerekir.
Peygamberimizin (s.a.s.)
İnsan oğlunun iki vâdi dolusu
malı olsa bir üçüncüsünü daha ister...
(Buhârî, Rikâk, 10)
İnsan elinde olandan daha fazlasını istemeye meyillidir. İnsan, kanaat etmeyecek ve isteklerine bir sınır koymayacak olursa, elindekilerle yetinmediği için mutluluğu ve huzuru bulamaz. Ayrıca kanaatsizlik bir süre sonra "Nasıl olursa olsun, nereden gelirse gelsin; yeter ki benim olsun. " anlayışıyla kişiyi kumar, rüşvet, hırsızlık gibi gayrimeşru işlere de sevk edebilir. Asıl zenginlik mal çokluğu değil gönül tokluğu iledir. Kanaatkâr kişi büyük bir rahatlık ve sükûnet içinde olur. Çünkü kanaat etmek, aynı zamanda kadere de rıza göstermektir.
Ne kadar az şeye sahip olursan
o kadar özgür olursun.
Eşler ve Aileler Arasındaki Huzursuzluk Nedenleri;
Kalpteki sıkıntının,
Evdeki huzursuzluğun,
Rızıktaki bereketsizligin,
Ana nedeni; Allâh'ı unutmak,
onun zikrini ve kuran'ı terk etmektir. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki; Kim benim zikrimden Kur'an'ımdan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayâtı olacaktır.
(Tâ-Hâ, 124)
Allah'la konuşmayı denedin mi?
Kimseciklere söylemeye cesâret edemediğin problemlerini bir bir rabbine say ve içindeki bütün sıkıntıları rabbine arz et.
İnsanlara anlatırsan derdini onlara mâzeme vermiş olursun ama rabbine anlatırsan sıkıntılarını onları giderir ve yerine daha güzellerini koyar. Rabbimiz kendisiyle dertleşe bilen kullarından olmayı hepimize nasip eylesin.
Evinizde olan biteni sıkıntılarınızı
Yakınlarınızdaki insanlara anlatmayın Çünkü şu ihtimal çok oluyor O yakınınızdaki kişi yârın düşmanınız olabilir. Arkadaşlığınız bozuluyor
O bilgileri size karşı kullanabiliyor
Sizin ona verdiğiniz bilgiler Aslında onun size karşı kullanacağı KoZ oluyor.
Keşke insanlar böyle arkadaş olmasalar ama böyle insan çok var.
Ateşinizi kimseye göstermeyin,
Kimin odun atacağı belli olmaz.
Nesillerimizi perişan edenler,
Gençlerimizi ailemizi harap edenler,
Haramlarla şuurlarını,
zürriyyetini bozanlar,
Kalplerinden îmanlarını sökenler,
Mahşer günü kıskıvrak tutuklanıp cehenneme atılacaklar.
Hz Mevlânâ derki; Toplumsal bunalımların, kavga gürültü ve huzuru bozan ortamlarının tek doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun tedavi yolu ise SEVGİ ve "HOŞGÖRÜ" dür.
Hoş görülü olur ve "Yaratılan"Yaratan"dan ötürü severseniz, Sizde sevilirsiniz.
Bu yolda çalışır ve sebat ederseniz huzura kavuşursunuz.
Gönlünüzden sevgi,
Hânenizden huzur eksik
olmasın inşaallah. Âmin
Gâyeniz Mevlâ'nın rızâsı değilse
Şeytana mahkum olursunuz.
Huzur İslamdadır.
Rasulullah Sallallâhu
Aleyhi Vesellem Şöyle Buyurdu:
Hoş Görki Hoş Görülesin.
(İbn-i Hanbel 1, 249)
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ
لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ
Andolsun ki Biz Lokman’a derin bir ilim ve hikmet bahşederek,
ona şöyle vahyetmiştik:
Ey Lokman, Allah’a tüm varlığınla şükret! Allah’ın verdiği bütün nîmetleri sâdece O’na kullukta kullan. Her kim O’na şükrederse, ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, yalnızca kendisine zarar vermiş olur. Çünkü Allah, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla, hiç kimsenin şükür ve ibâdetine ihtiyacı yoktur, asıl buna muhtaç olanlar, insanlardır. Ve kimse O’nu övüp yüceltmese bile, O kendi zatıyla Yücedir, gerçek anlamda yüceltilmeye, şükredilmeye ve övülmeye lâyık olan sadece O’dur.”
Hani Lokman oğluna -öğüt vererek- demişti ki: “Ey oğlum (hiçbir şeyi ve hiçbir güç sahibini, sakın) Allah'a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.
(Lokman Sûresi, 12-13. Âyet Cüz 21)
وَتَجْعَلُونَرِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُون
Allâh’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
(Vâkı'a Sûresi, 81. 82. Âyet Cüz: 27)
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
Şükreden kişiye rahatlık,
güzel rızık ve
Nâim cennet'i vardır.
(Vâkı'a Sûresi, 88-89. Âyet Cüz: 27)
Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafâ Sallallâhu Aleyhi Vesellem Buyuruyor Ki; Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmesi ahlâkî bir görevdir. İyilikte bulunanı övmek ve ona dua etmekte bir teşekkürdür. İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmemiş olur.
(Ebu Dâvûd, "Edeb", 12)
(Tirmîzi Birr, 35)
O, halde, mü'min kendisine yapılan
hiçbir iyiliği küçük görmez;
nankörlük ve kibir göstermez.
İslâm bizlere kişiyi takdir et.
Teşekkür et.
Güzel düşün, güzel söz söyle.
Kötü düşünme olumsuz söz söyleme.
Olumlu düşün güzel iş yap,
güzel yaşa diye emrediyor.
Aileni çocuğunu takdir et.
Ailende huzur bul.
Anne Babası, eşi ve çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü herkese teşekkür etmekle mutlu olur insan.
Kim benim zikrimden yüz çevirirse,
artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyâmet günü kör olarak haşr edeceğiz.
(Tâ-Hâ Sûresi, 124. Âyet)
Allah'ı anın,
Allah'ı anmak Şifâ'dır.
Hamd edin. Şükredin.
Şükreden insan Rabbini bilir.
Rabbini bilen haddini bilir.
Rabbim haddini bilenlerden eylesin.
Rabbim bizleri hâlinden şikayet eden değil, Hâline şükreden, Hamd eden kullarından eylesin.
Güneş ile bizi bedeva aydınlatan
ısıtan rabbimize sonsuz şükürler olsun Elhamdulillâh.
"OTTAN, Samandan SÜT yapan
X xAllah'a hayran kalmıyorsunda
kâfirin elektriğine hayran kalıyorsun.
Edison'un lambasına hayran kaldılar.
Anlata anlata bitiremediler.
Edisun elektriği buldu diye öve öve bitiremiyorlar. Allah'ın ayından, yıldızından, güneşinden bütün nimetlerinden faydalanıyoruz haberimiz yok. Şükretmiyoruz...
RABBİM! Bu nîmetlerin hesabını sorduğunda nasıl hesap vereceğiz.
Sorsan herkes müslüman
Ne şükür var ne namaz.
Allah'ım bana öyle bir,
Kapı aç ki, Kapanan tüm kapılar
Şükrüm olsun...
Biz varlıkla imtihan ediliyoruz...
Herşey çok, bereket yok
Besmele çeken yok.
Karnı doyan yok.
■Bizler o kadar nîmetin içindeyiz ki
Nîmetin kıymetini bilmediğimiz için
Sâhibinide (Rabbimizi de unuttuk)
Farkındayız ama Farkında değiliz.
■ İnsana nîmet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur.
(Fussılet Sûresi, 51. Âyet Cüz: 25)
Şükürsüzlüğün ve Günahların
Mânevi Hayâtımıza Etkileri var.
Rabbim bize samîmi bir şekilde şükretmeyi, tövbemizde samîmi olmayı nasip etsin.(Âmîn ecmaîn)
Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve
hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
(Hac, 22/77)
Allâh'a yemîn ederim ki,
Kıyâmet günü bütün bu nîmetlerden
hesâba çekileceksiniz.
(Tirmîzi Zühd, 39)
Kıyâmet günü Cennete ilk çağrılacak, varlıkda ve darlıkda Allah'a çok
Hamd edenlerdir.
(Hz Muhammed s.a.s)
Size verdiği nimetlerden ötürü,
Allah'ı sevin. Allâh'ı çok zikredin.
Ey güzel Allâh'ım: Verdiğin her nimet için sana sonsuz Şükürler olsun. Hamd olsun.
Allah Şükredenleri sever. mükâfatlandırır.
(Kamer Suresi, 35. Âyet)
Biz şükredenleri Mükâfatlandıracağız.
(Ali İmrân Suresi, 144-145. Âyet)
Eğer Şükrederseniz,
Size nîmetimi daha çok vereceğim.
(İbrâhim Sûresi, 7. Âyet Cüz: 13)
وَءَاتَىٰكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ ۚ وَإِن تَعُدُّوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ لَا تُحْصُوهَآ ۗ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allâh'ın nîmetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.
Şüphesiz insan çok zalimdir,
Çok nankördür.
(İbrâhim Sûresi, 34. Âyet Cüz: 13)
Artık siz düşünmez misiniz?
Hâlbuki Allâh'ın nîmetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şûphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Allah, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.
(Nahl Suresi, 17-18-18-19-23.
Âyet Cüz: 14)
اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَاكِراً وَاِمَّا كَـفُوراً
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse
şükreden olur,
isterse nankör.
(İnsan Süresi, 3. Âyet)
Bana şükredin,
nankörlük etmeyin.
(Bakara Suresi, 2/152. Âyet)
Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbim her bakımdan sınırsız zengin, cömerttir.(Neml Sûresi, 40. Âyet)
Ne kadar az şükrediyorsunuz.
(Mü'minun Sûresi, 78. Âyet)
Allah'a Kulluk et ve
Şükredenlerden ol.
(Zümer Sûresi, 66. Âyet)
Allâhu Teala, Şükredene
bol bol nîmet verir.
(Fâtır, 30. Ayet)
Şüphesiz ki Allah, verdiği nîmetin eserinin kulunun üzerinde görülmesinden hoşlanır.
(Tirmizî, 54)
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَداًۙ
اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۘ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَس۪يتَ
وَقُلْ عَسٰٓى اَنْ يَهْدِيَنِ رَلِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَد
Allah izin verirse" demeden hiçbir şey için Şu işi yarın yapacağım" deme! Unuttuğun takdirde rabbini an ve "Umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir" de.
(Kehf Sûresi, 23. 24. Âyet Cüz: 15
Hiçbir şeyi ben yaptım deme.
Ele geçirdiğin tüm kaleler;
Kazandığın tüm başarılar
Allah'ın bir lütfudur.
(Kanunî Sultan Süleyman)
Nîmete ulaştığında bunu hak ettim deme, Allâh'ın lütfudur ikrâmıdır
Elhamdülillâh de.
Her nîmet şükür gerektirir.
Her şükürsüzlük hezîmettir.
Eğer şükreder ve îman ederseniz,
Allah size niye azap etsin ki?
Allah, şükrün karşılığını verendir,
Hakkıyla bilendir.
(Nîsâ Süresi, 147. Âyet)
Yeryüzü insanın hizmetine âmâde kılınmışken, İnsan mâlesef yeryüzünün ve eşyânın esiri olmuştur.
En güzel ev, Sâde olan evdir.
Sâde yaşamak îmandandır.
(Hadis-i Şerif)
Mutluluk Elinizde Bulunan Şeylerin Değerini Bilmekle Olur. Elinizde Olmayan Şeylerin Peşinden Koşarak Hayâtı Kendinize Zehir Etmeyin.
Bir adam Allâh'ın rızâsını umârak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için
birer sadaka olur.
(Buhârî Îmân, 41)
Mutlu insanlar, Her şeyin en iyisine sâhip olanlar değil, Sâhip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.
Kimse elindekinin değerini bilmez
Sâhip olduğu sürece ama bir gün elinden ucup gittiğinde Tek bir söz kalır.
KEŞKE
Beğenmedin, şikâyet ettiğin yaşam, belkide başkalarının hayâlî ve duâ'sıdır.
İnsanlar sâhip olduklarını küçümser,
Sâhip olmadıklarını önemser.
Nankörlük etme Elindekini küçümseme
Bir zamanlar buna sâhip olmayı istemiştin
ALLAH'TAN. Duâ etmiştin.
Duâ ettiğin şeye kavuştuğunda,
Allâh'ı unutma. Hamd etmeyi,
Şükretmeyi unutma.
Allah herkesin gönlüne göre versin...
Kim neye layıksa Rabbim onu verir.
Allah herşeyi görüyor
Melekler yazıyor
Ömür bitiyor.
Kendini, eşini, çocuklarını, boyunu,
kilonu, fiziksel özelliklerini, giyimini, kuşamını, evini, aracını, ilişkini, evliliğini başkalarıyla kıyasladığın sürece mutsuz olursun...
Sâhip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur.
Sâhip olduklarına şükrettiğin zaman
En mutlu sen olacaksın.
Kendini başkalarıyla kıyaslama depresyona girersin sonra mutsuz olursun.
Allâh'ın sana verdiği nîmetlerin
önce farkına varmak gerek.
Şükür ve memnuniyetle
yaşamak ümidi ile…
Hayâtımızdaki iyi kimseler, rızıktır.
Allah rızkımızı artırsın.(Âmîn)
İnsana fırsat sunan
hayat değil Allah'tır.
Ya şükreder bahtiyar olur,
Ya da nankörlük eder bedbaht olur.
Sevilen bilseydi sevenin kıymetini,
Seven kör, Sevilen nankör olmazdı.
Allâh iyi kullarını nankörlerle imtihan eder ama onlara yar etmez.
Şükür ne kadar güzel bir kelime
Değil mi? Bâzen bulduklarına şükredersin,
Bâzen de kurtulduklarına.
Sekiz Yerde Oturanın
Sekiz Şeyi Artar...
1. Zenginlerle oturanın,
dünyaya hevesi artar.
2. Fakirlerle oturanın Şükrü artar.
3. Amirlerle oturanın Kibiri artar.
4. Kadınlarla oturanın onlara meyli artar.
5. Çocuklarla oturanın oyuna meyli artar.
6. Günahkârlarla oturanın cüreti artar.
7. Salihlerle oturanın ibadete hevesi artar. 8. Alimlerle oturanın ilmî ve takvası artar.
وَاَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّر۪يقَةِ لَاَسْقَيْنَاهُمْ مَٓاءً غَدَقًاۙ
Eğer insanlar ve cinler, Allah’ın yolu üzerinde dosdoğru yürüselerdi,
onlara bol bol yağmur verir,
rızıklarını genişletirdik.
لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۚ
وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّه۪
يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًاۙ
Aslında verdiğimiz bu nimetlerle
onları imtihan ediyoruz.
Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Allah onu gittikçe artan çetin bir azaba uğratır.
(Cin Suresi, 16. 17. Âyet)
اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا
وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.
(Secde Suresi, 15. Âyet)
Bizi doyurup yedirip içiren ve
bizi Müslümanlardan eyleyen
Allah'a hamd olsun.
(Tirmizî, "De'avat",56)
(Ebû Dâvud, Et'ime, 52)
Allah kulunun bir şey yiyip içmesinden dolayı kendisine hamdetmesinden hoşnud olur.(Müslim, "Zikir",89)
Allâh’ım! Senden nîmetlerine şükretmek ve ibâdetlerini en güzel biçimde yapmak istiyorum...
(Allâh'ım!) Bizi nîmetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenlerden eyle ve
bize nimetlerin devamını
ihsan eyle.
(Hâkim, "Te’min", No:977;
İbn Hıbbân, "Ed’ıye", No: 996)
Allâh'ım! Beni sana çok şükreden,
Seni çok zikreden, Senden çok korkan,
Sana itaat eden, Sana saygı gösteren,
Sana yönelen ve tövbe eden kimse yap...
(Tirmizî, "De’avât", 114; İbn Hıbbân, "Ed’ıye", No: 947; İbn Ebî Şeybe,
"Dua", 42, No: 29381)
Allâhım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.(Ebu Dâvûd, “Salât”, 361; Nesâî, “Sehv” 60; Ahmed b. Hanbel, V, 245)
Allâh'ım bana verdiğin nîmetlere bereket ihsan et. Verdiğin şeylerin kötülüğünden koru...(Dârimî, Salât, 214)
Allâh'ım! Bizleri nimetlerine şükreden, takdirine rıza gösteren, belâ ve musibetlere sabreden, korktuklarından emin, umduklarına nâil olan bahtiyar kullarından eyle Allah’ım!
Allâhım! Bana hidâyeti nasip ettiğin gibi, Müslüman olarak bu hidâyet üzere hayâtıma son verene kadar benden bu büyük nîmeti çekip almamanı niyaz ediyorum.
Allâh'ım! Senden; güven, îman, sabır,
şükür, zenginlik ve iffet istiyorum.
(İbn Ebî Şeybe, Musannef,, 6, 25)
Allâhım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve
ahiret azabından bizi koru.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 181)
Allâh'ım! Dünya da ve ahirette
senden esenlik isterim; Allâh'ım, dînim, dünyam, ailem ve malım konusunda Senden af ve esenlik isterim. Allah'ım, ayıplarımı ört. Korkularımdan beni emin eyle. Önümde, ardımda, sağımda, solumda, üstümde olanlardan beni koru. Altımdakilerden de Senin azametine sığınırım.
(Ebû Davud)
Allâh’ım! Bize dünyada da iyilik ver,
Âhirette de iyilik ver.
Bizi cehennem ateşinden azâbından koru.(Buhârî, Tefsîr 38, Daavât 55; Müslim,
Zikr 23)
Allâh'ım gözlerimizi kör etme.
Bizleri dünyada da Ahirette de
gözü gönlü açık olan kullarından eyle
Yâ Rabbi!
Vazgeçme; Allâh'a sığınmaktan,
Duâ etmekten, Şükretmekten, Sabretmekten, Allah’a her an,
her saniye güvenmekten.
MÜLK SURESİ
Mülk sûresi, gizlesek de söylesek de bütün sözlerimizi, kalbimizden geçenlerin tamamını Allah’ın bildiğini haber vermektedir.
Bize düşen, elimizi, dilimizi, zihnimizi ve gönlümüzü Rabbimizin razı olacağı yollarda kullanabilmektir.
Her türlü kötülükten uzak durmak, iyiliği ve hayrı yeryüzüne yaymak, kendimizi hesap gününe hazırlamaktır.
Mülk sûresi, Allah’ın bize bahşettiği sonsuz nimetlerini de hatırlatmaktadır. O, yeryüzünü bizler için yaşanılır kılmıştır. Yediğimiz her lokmayı, içtiğimiz her damla suyu bize O lütfetmiştir. Hakkı idrak edebilmemiz için kalbimizi, hakikati görebilmemiz için gözümüzü, doğruyu işitebilmemiz için kulağımızı bize
O emanet etmiştir.
Bize düşen, Rabbimizin bütün nimetlerine hakkıyla şükredebilmektir.
Ne mutlu, Mülk sûresinin mesajlarını hayatına yansıtanlara. Ne mutlu, Rabbimizin istediği bir mümin olabilmek için gayret gösterenlere.
Ne mutlu, işini en güzel ve en doğru şekilde yaparak Allah’ın rızasını kazananlara.
En büyük nîmet, AKIL
En büyük zenginlik, AKIL
❤️ ❤️ ❤️
HAPŞIRINCA: ELHAMDÜLİLLÂH: de
Allâh'ım! sağlık, sıhhat, huzur ver,
Huzur sende Allâh'ım.
diye duâ edelim.
HAPŞIRAN KİŞİ:
ELHAMDÜLİLLÂH: derse
Duyan kişi:
Sağlıklı, Huzurlu, Mutlu yaşa. İnşaAllah diye dua edelim.
{Melekler duâmıza âmin der}
Yaşlanmışsın?
Kilo almışsın diyene?
Elhamdülillâh. Sağlıklı, Huzurlu, Mutluyum. deyiniz.
❤️. ❤️ ❤️
بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
رَبَّنَٓا اِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْف۪ي وَمَا نُعْلِنُۜ
وَمَا يَخْفٰى عَلَى اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِ
Rabbimiz Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin.
Yerde ve gökte hiçbir şey
Allah’a gizli kalmaz.
(İbrâhim Sûresi, 38. Âyet Cüz 13)
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي وَهَبَ ل۪ي عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَۜ
اِنَّ رَبّ۪ي لَسَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ
İhtiyar hâlimde, bana İsmâil'i ve İshak'ı lütfeden, Allah'a hamdolsun.
Şüphesiz Rabbim duâyı işitendir.»
(İbrahim Suresi, 39. Âyet Cüz: 13)
(Ayrıca bak Zâriyat, 24-30. Âyetlere)
(Nahl Sûresi, 70. Âyet)
رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَٓاءِ
Rabbim Beni namaza devam eden
bir kimse eyle. Soyumdan da
böyle kimseler yarat.
Rabbimiz! Duamı kabul eyle.
(İbrahim Süresi, 40. Âyet)
رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟
Allâh'ım Beni anamı babamı ve
(Bütûn) müminleri inananları
hesap gününde herkesin sorguya çekileceği günde bağışla.
(İbrahim Suresi, 41. Âyet Cüz: 13)
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ
اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ
Ey Peygamber! Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.
(İbrahim, 42. Âyet Cüz: 13)
Ayrıca: Zâriyat, 29. Âyet'e
bakınız Cüz: 26)
❤️ ❤️ ❤️
Toplumda Saygı, Sevgi, Güven,
Hoş görü kalmamış Neden?
Îman eksikliği olduğu için
birbirimize güvenmiyoruz.
■ Kişinin bir işi
Allah rızası için yapması
îmânın yansımasıdır.
Allâh'ın rızâsı,
İnsanların rızâsından geçiyor.
Güven Bitince: Saygı, Sevgi,
Herşey Biter.
O’NA GÜVEN DOSTUM
Derdim çoktur diye sakın ağlama
Hangisine yanayım diye inleme
Bismillah deyip çek bir besmele
O’na hamdet gerisine karışma.
Unutma ki dertsiz insan yok imiş
Derdi veren dermanı da verirmiş
Meğer derdin sana derman imiş
O’ndan bekle başkasına güvenme.
Tarihe bak en büyük dertler kimin
Peygamberler, sıddikler, nebilerin
Sabret sen de o makama eresin
O’nu birle başkasından bekleme.
Seven sevdiğine bazen naz yapar
Sonunu görür de cilveler katar
Senin sınavın da imanın kadar
O’na güven başkasına meyletme.
Bilgimizle amel edelim.
İnsanlara söz ve davranışlarımızla
Örnek ve önder olalım.
İçimiz, Dışımız, özümüz,
sözümüz bir olsun.
Ahlâkımız yüzümüzden okunsun.
Sağlıcakla kalalım.
Görelim Mevla neyler,
Neylerse güzel eyler.
Lütfen beğenip paylaşalım,
Daha çok insana ulaşalım.
Daha faydalı olalım.
❤️■ ■❤️
Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi.
Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek,
“Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz.
(Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!
(Bakara Suresi, 102 - 103. Âyet)
İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız!” buyurmuştu. Sahâbîler:
Ey Allâh’ın Rasûlü, onlar nelerdir?” diye sordular. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle cevap verdi: Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü, muska yapmak, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zinâ iftirasında bulunmak.
(Buhârî, Vasâyâ 23; Tıb 48;
Hudûd 44; Müslim, İman 145)
Aileme kötülük yapmak isteyenlere
mâni ol Allâh'ım.
Âilede, karı - koca arası iyi olursa,
toplum da sağlam ve kuvvetli olur.
Fakat ikisi arasındaki münâsebetler
kötü olursa, bütün toplum bozulur.
Bu sebeple yahudiler,
en büyük kötülüğü yapıyor,
kişiyle hanımının arasını ayırıyorlardı.
Allah Resûlü (s.a.s.), bu husûsun ehemmiyetini anlatmak için şöyle buyurur: Her şey Allah’ın kudret elindedir. İnsanlar yaptıkları yanlışın büyüklüğünü ah bir bilselerdi.
Câhiliye devrine âit muska, nazarlık, hayvan tırnağı ve kemiği gibi şeylerin asılması yasaklanmaktadır.
Böyle şeyler yapanları Allah, o güvendikleri şeylere havâle eder,
yardım ve rahmetinden
mahrum bırakır.
Yine Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
Kim bir düğüm atar ve ona üfürürse sihir yapmış olur. Kim de sihir yaparsa şirke düşer. Kim fayda umarak hayvan tırnağı, nazarlık gibi câhiliye âdetlerinden bir şeyi herhangi bir yere asarsa,
o astığı şeye havâle edilir.
Yani Allâh’ın yardımından
mahrûm bırakılır.
(Nesâî, Tahrîmü’d-Dem 19/4076)
Araştırmacı
Hafız Müezzin Yazar
Murat UÇAR