Kılıççı Köyü
  CANIM AÎLEM
 
Anne Baba Demek,
Cennet'e Açılan Kapı Demektir
.

Cennetin iki kapısı var, 
Biri ana, Biri baba.

Anne, Babayı sevmek cenneti sevmektir.
Anne baba cennete açılan kapıdır.
Dileyen kırsın, Dileyen muhâfaza etsin.
Onları üzmemek, incitmemek,
Onlara sert bakmamak şefkat ve sevgi ile bakmakRızalarını kazanmak için elimizden geleni yapmalıyız.

Ana-babanın rızasını alan mümine
Cennet'ten iki kapı
Üzenede Cehennemden iki kapı açılır.
(Beyheki)

Çocuk için Anne ve Baba
Cennet Kapısıdır.
Anne'ne, Baba'na bağırma! Bir gün toprağını öpersin, zoruna gider. 
Ne büyük bir nîmet oldukları ancak ölünce anlaşılır. Eşinden, İşinden, Aşından, karındaşından dolayı Cennet kapısı olan annesine kızıp, uğramayan, hâl hatır sormayan, hizmetinde bulunmayan, duâsını almayan ne nasipsiz bir insandır.

Merhamet Anne Babamızı yalnızlığa terk etmemektir. Onlara şefkat kanatlarımızı germektir. Eşimize karşı anlayışlı ve güler yüzlü olmaktır. Gönül alıcı bir söz söylemektir. Çocuklarımıza karşı affedici, Hoş görülü ve adil davranmaktır. Merhamet bir yetimin bir öksüzün başını şefkatle okşamaktır. Yolda kalmışa dara düşene yardımcı olmaktır.  
 ve açıkta olan bir yoksulla lokmamızı paylaşmaktır.

Merhamet edene Râhman olan Allah da merhâmet eder. Siz yerdeki bütün mahlukâta merhâmet edin ki gökdekilerde size merhâmet etsin.
(Ebû Dâvud, Edep, 58)

Merhâmet acımak değil,
Acıtmamak incitmemek değer vermektir.

Her insana, insan olduğu için değer verin.

Çok kimse
hayatta çektiği sıkıntıların kaynağını bilmez; annesinin babasının kalbini kırdığındandır

Anne gezindiğin bağ, 
Baba yaslandığın dağdır.
Ne yapın yapın
Anne ve Babanızın rızasını alın!!!

(Soru;) Hocam bildiğin gibi değil benim annem babam beni çileden çıkarıyor;
(Cevap;) Siz o zaman okumuyorsunuz İsra Sûresi'ni. İsrâ Süresi öyle diyor senin baban anan seni çileden çıkaracak ama sen onlara öf bile demeyeceksin.

Anayı, babayı, koydular huzur evine,
Evde kedi köpek besliyorlar. 
Huzur evinde, Huzur yok.

Kediden huzuru, Köpekten dostluğu öğrendik ama insanları hâlâ öğrenemedik çözemedik.

Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir:
Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, İçki düşkünü olan kimse;
Verdiğini başa kakan kimse.
(Nesâi, Zekât 69, 5, 81)

Ana - babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah ömrüne bereket versin.
Allah Celle Celâhu birlikte huzur içinde yaşamayı yaşlanmayı nasip etsin.
Benim annem babam dünyanın en iyi insanı.

Peygamber efendimiz Ana-babanın yüzüne merhametle bakana, Hac ve Umre sevabı yazılır buyurunca, Günde bin defa bakarsa da böyle midir? denildi. Cevaben buyurdu:
Günde yüz bin defa baksa da...
R. Nasıhin
Yine Peygamber (sav) Efendimiz buyurdular ki: Ana babanın yüzüne sevgi ve merhâmet ile bakmak ibâdettir.

Yaşlı deyip geçme, yaşlı deyip ezme onlar bir daha genç olamayacak ama sen onlar gibi yaşlı olacaksın ve o gün onları daha iyi anlayacaksın. Yaşlısına hürmet edene, Allâh yaşlılığın da hürmet edecek kimseleri nasip eder.

Yaşlılarımız, geleceğimize ışık tutan âdeta birer deniz feneridirler. Onların görmüş geçirmişliği, fert ve toplumlar için en büyük hazînedir.
Onlarsız bayramların tadı olur mu hiç?
O, yıllara meydan okumuş eller öpülmeden, ağızlarından dökülecek hayır duaları alınmadan yaşamın ne anlamı kalır.

Gençler çocuklar birden bire büyür
Yaşlılarda birden bire küçülür ölür.
İnsan yaşlanınca ölümü gözler.

Bazı insanın yaşı ilerledikçe yaşlandıkça olgunlaşır. Bazı insanda yaşı ilerledikçe yaşlandıkça çocuklaşır.

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafâ Sallallâhu Aleyhi Vesellem Buyuruyor ki:
İçinizde masum çocuklar ve Beli bükük yaşlılar olmasaydı, Belâlar başınıza sel gibi akacaktı.
(Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 227)
Elleri öpülesi ulu çınarlarımız yaşlılarımız, Yüce Allah’ın, dualarına icabet ettiği, ihsan ve ikramına mazhar kıldığı kimselerdir.
Geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli köprülerimizdir. Bizler, Rabbimize olan sevgimizi, Peygamberimize olan muhabbetimizi onlardan öğrendik. Milli ve manevi değerlerimizi, örf ve âdetlerimizi onlar bize aktardı. Yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağımız hep onlar oldu.
 
Hayatı boyunca yaşlılara ayrı bir değer veren Resûl-i Ekrem (s.a.s), bizlere şöyle sesleniyor:
Bir genç, bir yaşlıya yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona, yaşlılığında hürmet edecek birisini gönderir.” Ümmet-i Muhammed olarak bize yakışan, rahmet ve bereket vesilesi olan büyüklerimizi, fedâkar ve cefâkâr anne babalarımızı yaşlandıklarında yalnız bırakmamaktır. Ömürlerinin en hassas döneminde yanı başlarında olmak, ihtiyaçlarına koşmaktır. Onlara gönül alıcı söz söylemek, “öf!” bile dememektir. Şefkat ve merhametle muamele etmek, hayır dualarına mazhar olmaktır.
Zira yaşlılara hürmet, Cenâb-ı Hakk’ın rızasına sebeptir.
 
Kadınıyla erkeğiyle her insan değerlidir, saygındır, hürmete layıktır. Bununla birlikte ağarmış saçları, bükülmüş belleri ile yaşlılarımız rahmet ve mağfiret vesilemiz, dua kapılarımızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in beyanı gayet açıktır: “Allah Teâlâ, istikamet üzere olan, saçları ağarmış ihtiyar bir Müslüman kendisine dua ettiğinde, duasını kabul etmemekten hayâ eder.
 
Öyleyse geliniz, küçükken elimizden tutup bizleri bu günlere ulaştıran büyüklerimize hürmette kusur etmeyelim. Hal ve hatırlarını soralım,
Her türlü hizmetlerine seve seve koşalım. Yaşlılarımıza hürmetin, hanelerimize huzur, ömrümüze bereket katacağını unutmayalım.

Oğlum Ananı atanı say bereket büyüklerle berâber olmadadır. Büyüğünü bilmeyen Allah'ını bilmez.
(Şeyh Edebali)

Oğlum Ana baba âhı alma.
Ana-baba zehirini içen kurtulamaz.
(Prof. Dr. Ali Fuat Başgil)

Rabbin sâdece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti.
(İsra Suresi, 17/23)

Mal ve Çocuklarınızın sizin için birer imtihân olduğunu ve büyük mükâfatın Allah katında olduğunu bilin.
(Enfâl Sûresi, 8/28)

Ana-babasını razı eden mümin, 
ne yaparsa yapsın Cehenneme girmez,
inciten de Cennete girmez..(Şir’a)

Ana baba duâsı alan evlâdın sırtı yere gelmez! Ana baba bedduâsı alan evlâdında iki yakası bir araya gelmez!

Hak teâlâ, bazı günahların cezâsını kıyamete kadar geciktirir. Ana-babaya isyan bundan müstesnadır.
(Hâkim)

Bir aileyi bir birine bağlayan ANA'Babadır.
Anan, Baban gittikten sonra ailen dağılır.
Kimse kimseyi görmez. arayıp sormaz.
Allah kimseyi anasız ve babasız bırakmasın.

İnsanlar ancak nimetlerin kıymetini kaybettiklerinde anlarlar
Anne Babamızın kıymetini bilelim
Mezar başında Anném Babâm diye ağlayan nice insanlar var
Allah bize kaybetmeden
kıymet bilmeyi nasip eylesin

Anne babanıza hata yaptıysanız 
Onlar sağ iken onlardan af dileyin Yapacaklarınızı bugün yapın. 
Yârına ertelemeyin Yârın hiç olmaya bilir.
Annenizi babanızı kızdırmayın üzmeyin.

Allâh'ın rızası Anne babanın rızâsından geçiyorsa Bunu bir gün değil her gün hatırlayıp rızâlarını almak gerekir. Râbbim lâyık olmayı, 
örnek almayı nasip etsin inşallah.
 
Yüce Allah (cc), insanın ve bütün kâinatın yaratıcısıdır. Anne babalarımız ise dünyaya gelişimizin sebebidirler.
Yeni doğan bir çocuk hayatını devam ettirebilmesi için zaruri ve tabii ihtiyaçlarını karşılamaktan acizdir. Bakıma, himayeye sevgi ve şefkate muhtaçtır. Bu küçücük çocuğa bakacak, Onun her türlü ihtiyaçlarını, olumsuzluk ve imkânsızlıklara rağmen kendi hayatını dahi tehlikeye atarak koruyacak, Himaye edecek, büyütecek, yedirip içirecek olan yegane varlık onu doğuran annedir. Anneler ilahi rahmete benzerhep verirler, karşılık beklemezler
Kendileri yemezler çocuklarını yedirirler, giymezler giydirirler, içmezler içirirler, uyumazlar uyuturlar, gülmezler ama çocuklarını güldürürler. hep fedakârlık yapar annemiz babamız.

Çocuklarının bakımından temizliğine, eğitiminden yetişip büyümesine ve her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasında anne ve babaların gösterdiği ilgi, alaka ve titizliğin derecesini kelimelerle ifade etmek âdetâ imkânsızdır.

Anne babasına merhâmet etmeyen
Allah'tan merhâmet beklemesin.

Allah Resulü Diyor ki: Malının artmasını isteyen Anne babasına ihsan da bulunsun.

Anne babamızın üzerimizdeki hakları şunlardır: Onlara hizmet ederek duâlarını almak: Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuyayakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın.
(Nîsâ Sûresi, 4/36. Âyet)

Biz, insana ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir.
Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarsa, onlara itaat etme. dönüşünüz ancak banadır
Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik...
(Ankebût Sûresi, 29/8)

Ebu Hüreyre (ra) nın rivayet ettiğine, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!” Sahabeler:
Ya Resulellah! Kimin burnu yerde sürünsün” dediler. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de onların hayır duâlarını alıp cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün.
(Müslim, Birr, 9. 2551/9;
Buhâri, Edebü'l-Müfred 21)

Üç Duâ vardır ki bunların kabul olunacağında şüphe yoktur. Bunlar: Mazlumun (haksızlığa uğramış olan kimsenin) duası,
Misafirin (ikramını gördüğü kimseler için) duası ve Anne babanın çocuklarına olan duasıdır.
(Tirmizî Birr)
Kul ana babaya duâyı terk ettiği zaman
rızkının bereketi kaçar.

Babanın Duâsını Al: Babanın duâsı peygamberin ümmetine duâsı gibidir.

Babasız kalmak savaş ortasında
Komutansız kalmak gibidir.

Anne'nin duâsı,
Baba'nın Bedduâsı tutar"

Anne - babaya iyilik ve ihsan çocuklar üzerine Farz'dır: Yüce Allah (cc)
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyorRabb’in kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi,
Ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.
Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf ‘ bile deme; onlar azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.
(İsrâ Süresi, 17/23-24)
(Ahkaf, 15-17. Ayet)

Biz insana, ana babasına iyi davranmasını emretmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak (karnında) taşımıştır.
Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur.
İşte bunun için önce bana, sonra da ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur.
(Lokman Sûresi, 14. Ayet)

Yüce Allah (c.c) yine Lokman suresinde anne babamız hakkında; Onlarla dünyada iyi geçinin.
(Lokmân Süresi, 15. Ayet
(Bakara Suresi, 83. Âyet)

Hz. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın
öfkesine bağlıdır.
(Müslim Birr, 3)

İbn Mes’ud’un (ra) anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber (sav) e, Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle cevap verdiVaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik etmektir. sonra da Allah yolunda cihad etmek gelir.
(Buhâri, Tevhid, 48)

Çocuklara sorulur annenimi seviyon babanımı annemi der ama babanın içi cız eder ama belli etmez Anneler çocuklarını 9 ay karnında taşıyor. Babalar ömrü boyunca aklında zihninde, sırtında taşıyor onun için çocuklar ancak babaları öldüğünde veyâ tam olarak büyüdüklerinde anlaya biliyor.
        
Yalan dünyâ en çok babaları yaralar.

Baba Evlâdına Belki Seni Seviyorum Diyemez Ama Bir Baba Evlâdını Kendinden Bile dahâ Çok Sever.

En ağır iş babalıktır.
Baba evlatlarını hep kalbinde taşır.
Selâm olsun yemeyip yediren,                  giymeyip giydiren babalara.

Anne baba herşeyi bilemez.
Yazılanları silemez.
Yazılanları Yaşamaya devam...

Babasına ve annesine itaatli olan,
Evlâdınıda kendisine itaatli bulur.
(Erzurum'lu İbrahim Hakkı)

Anne babana hürmet etki,
Çocukların da sana hürmet etsin.

Gençliğini eğlenmekle geçiren,
İhtiyarlığını ağlamakla geçirir.
 
Gençliğinde Allah İle İrtibatını Kesmeyen 
İhtiyarlığında da Allah Ondan İrtibatını Kesmez.

İhtiyarlık, gençliğin sonu ve neticesidir.
Netice ise, başa bağlıdır. Gençliğini iyi geçirenin, ihtiyarlığının da iyi geçeceği umulur.

Peygamber (sav) Efendimiz de şöyle buyuruyor:
Ana babaya karşı gelmek, büyük günahlardandır.
(Anne'ne, Baba'na bağırma! Bir gün toprağını öpersin, zoruna gider.
Anne'ne, Baba'na bağırma! Bir gün toprağını öpersin, zoruna gider.
(Buhâri, Edep, 6)
    
Ana babasına asi olan cennete giremez.
(Nesâi, Eşribe, 46)

Anam-babam çok şefkatsiz, onlara nasıl itaat edeyim? diyen bir kimseye, Resulullah (sav) Efendimiz buyurdu ki: Anan seni dokuz ay karnında gezdirdi. İki yıl emzirdi.
Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar birçok zahmete katlandı.
İdâre ve maişetini temin etti. 
sana dinini, îmânını öğretti.
seni İslam terbiyesi ile büyüttü.
Şimdi nasıl olur da, şefkatsiz olurlar?
Bundan daha büyük ve kıymetli şefkat olur mu?(İmam-Gazali)

Ya Resulellâh! Yaşlı anamı elimle yedirip içiririm. Abdestini aldırır, sırtımda taşırım. Hakkını ödemiş olur muyum?” diye soran kişiye Peygamber (sav) Efendimiz buyurdu ki: (Hayır, yüzde birini bile ödemiş olamazsın.
O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, 
sen ise, ölümünü bekleyerek hizmet ediyorsun. Ancak Allah ü Teâlâ, bu az iyiliğine karşılık çok sevap ihsan eder.
(R. Nasihin)

Annesinin ayağını öpen,
Cennetin eşiğini öpmüş olur.
Cennet Annelerin ayakları altındadır.
(Et.terğib, 3/316 Kenzül Ummal, 45439)

Onlara Saygı ve Hürmette
Kusur Etmemek:
Bir adam Peygamber'e geldi ve insanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?
diye sordu. Peygamber (sav) Efendimiz: “Annen’dirbuyurdu. Adam: Sonra kimdir? Peygamber (sav):
Annen’dir”
buyurdu.
Adam:
Sonra kimdir?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz yine;
Annen’dirbuyurdu
Adam yine sordu: Sonra kimdir?
Peygamber (sav) Efendimiz:
Baban’dırbuyurdu.
(Buhâri, 13/5974; Müslim, 2548/1)
 
Büyüğe saygı edeptendir.
Büyüklerinize saygılı olun.
Büyüğüne saygısı olmayanın
Allah'a saygısı olmaz...

Küçüğümüze merhamet etmeyen,
Büyüğümüzün hakkını gözetmeyen
Saygı duymayan bizden değildir.
(Tirmizî, Birr, 15)
(Buhâri, Sahih, 2, 316)

Anne babamız bizi çağırınca,
hemen kalkıp yanlarına gitmek,
buyurun demek gerekir.
Onları bekletmemek,
çağırdıkları zaman acil işimiz yoksa mutlaka yanlarına gitmeliyiz.
Peygamber (s.a.s) Efendimiz bir gün: Size günahların en büyüğünü söyleyeyim mi? diye Üç kere sordu. Bunun üzerine sahabeler, Evet, Ey Allah’ın Resulü.
diye cevap verdik:
Peygamber Efendimiz: Allah’a ortak koşmak ve Anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir buyurdular.
(Buhâri, Edep, 6)

Yüce Allah anne babaya isyandan asla hoşlanmaz.(Ebû Dâvud, Dahaya, 20-21)

Hiçbir çocuk anne Babasının
hakkını ödeyemez.

Âlemlerin rabbi, kıyâmet gününde ebeveynine baş kaldıranın yüzüne bakmayacak.
(Nesâi, Zekat, 69)
Onu cennetine almayacaktır.
(Nesâi Eşribe, 46)

En iyi iyilik, insanın babasının samimi dostuna iyiliği, ihsanı ve ziyareti devam ettirmesidir.(Müslim, Birr, 11 - 12)
(Ebû Dâvud, Edep, 119)
 
Baba duası cehennem ateşinden korur,
Anne duası kaza belalardan korur.
Rabbim anne - baba duâsı alan evlatlardan eylesin.

Kul ana babasına duâyı keserse
Allah da onun rızkını keser (kısar)

Yaşlandıkça Akıl Zayıflar
Kontrol Azalır.
Huy Değişir.
 
Râbbi, Yaşlandığımda bunamaktan (ALZHEİMER)
Hastası olmaktan sana sığınırım.

Allâh’ım! Tembellikten, düşkünlük derecesinde yaşlılıktan, günahtan ve borç yükünden, kabir fitnesinden ve kabir azabından, cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, zenginlik ve fakirlik şerrinden sana sığınırım.
Fakirlik fitnesinden Sana sığınırım.
Deccal Mesih’in fitnesinden sana sığınırım.
(Buhârî, "De’avât", 38;
Nesâî, "İstiâze", 26-27)

رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْٰاخِرَةِ
حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّار
برحمتك يا ارحم الراحمين
Allâh'ım Bize dünyada iyilik güzellik ve nîmet ver, Âhirette de iyilik güzellik ve nîmet ver, Bizi cehennem ateşinden azâbından koru.
Ey merhâmet edenlerin merhâmet edicisi
Bize merhâmetinle muâmele eyle.
رَبَّـنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟
Allâh'ım Beni anamı babamı ve bütûn müminleri inananları hesap gününde herkesin sorguya çekileceği günde bağışla.
(İbrâhim Sûresi 41. Âyet)
(Bakara Suresi, 201. Âyet)
(A'râf Sûresi, 7/156 )
 
BABA OLMAK
Hz. İbrahim misali duâyı dilinden düşürmemektir. İtaatkâr bir kul olabilmek için Allah’a sığınmaktır. 
Salih bir nesil için O’na yalvarmaktır.
 
BABA OLMAK
Hz.Yakup gibi zorluklar karşısında metânetini korumaktır. Ne kadar ağır olursa olsun dünya imtihanını sabır ve tevekkülle karşılamaktır. Evlâdına dâima sevgiyi, merhameti, adaleti ve şefkati aşılamaktır. yanlış yaptıklarında onları uyarmak hata kusurlarının farkına varmasını sağlamaktır. ama hiçbir zaman onlardan ümidini kesmemektir.  

Hz
Yâkup, Kıskançlıkları sebebiyle kardeşleri Hz. Yusuf’u kuyuya atan çocuklarına şöyle seslenmiştir: Hayır! Nefsiniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş; فَصَبْرٌ جَمِيلٌ artık bana düşen güzelce sabretmektir. Anlattığınız şeyler karşısında bana yardım edecek olan ise ancak Allah’tır.
(Yusuf Süresi, 12/18)
 
BABA OLMAK
Hz. Lokman gibi evladına şefkatle öğüt vermektir. Ona doğruyu ve yanlışı, haramı ve helali öğretmektir. Hz. Lokman, Oğluna şu güzel nasihatlerde bulunmuştur: Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma; O’na ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür. Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelen musibetlere sabret. Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez. Yürüyüşünde ölçülü ol,
sesini de yükseltme.
(Lokman Suresi, 31/13-17-19 Cüz: 21)

Allah Resûlü (s.a.s) örnek bir aile babasıydı. Çocukları arasında hiçbir ayrım yapmazdı. Fatıma’yı görünce ayağa kalkar,elinden tutar, şefkatle öper ve kendi yerine oturturdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb143, 144)
 
O sadece kendi yavrularına değil,
Bütün çocuklara anlayışlı davranırdı.
Çocukları severdi. Çocuklarda Onu.
Çocuklara güvenirdi. 
Çocuklarda O'na güvenirdi.
Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Enes, Resûl-i Ekrem’den şöyle bahseder:
Râsûlullah’a on sene hizmet ettim.
Vallahi bana bir kez olsun Öf bile demedi.
(Müslim, Fedâil, 51)
 
Çocuklarımız bizden ilgi ve şefkat bekler. Yanımızda değerli olduklarını hissetmek ister. Hayatı öğrenirken,
kendilerine rehberlik edelim.
Çocuklarımızı ihmal etmeyelim. 
Dinine, vatanına ve bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmek için her türlü fedakârlığı gösterelim. Sevgimizden, ilgimizden ve duâmızdan mahrum bırakmayalım.
Çocuk, Yüce Allah'ın bir aileye verdiği en kıymetli emânettir.
Çocuk benim değil mi?
İstediğim gibi davranırım! deme hakkına hiç kimse sahip değildir.
Çocuk bir emânetse, emânetin sâhibine karşı gün gelip hesap verilecektir: İncitmek mi onu, ihmal ettik mi?
Bir çocuk topluma da emânettir!
Onu koruyup gözetmek,
Haklarını çiğnememek,
büyüyüp gelişmesine, okuyup öğrenmesine destek olmak anne babanın olduğu kadar toplumun da görevidir. Ailesini bir şekilde kaybetmiş, sevgiye, şefkate, ilgiye muhtaç çocukları sâhiplenmek, onları kötüden ve kötülüklerden korumak bizim insanlık vazifemiz değil midir?
O hâlde gönlü kırık ve yalnız çocuklara el uzatmak aynı zamanda îmânımızın da gereğidir.
Zîra verilen emekle sâdece onların değil,
Toplumun geleceği de kurtulacaktır.


❤️CANIM BABAM♥️
Evimizin direği, bedenimin canısın.
Hiçbir zaman üzmedin bizi.
Yaramazlık yapsakda
kırmadın kalbimizi
Sen her zaman bizim yanımızdaydın.
 
Uzakta olsan bile bizden hiç ayrılmadın eve yorgun gelsen bile bizi ihmal etmedin.
Boş vakitlerinde evden çekip gitmedin.
Rabbim seni başımızdan eksik etmesin.
Evimizin huzuru inşallah hiç bitmesin. 
Allah (CELLE CELÂLUHÜ) Seni peygamber efendimize komşu eylesin canım babam.

♥️CANIM ANNEM❤️
Yemez, yedirirsin büyüsün diye,
Ayakta sabahlar uyusun diye,
Rabbe yalvarırsın korusun diye,
Sen her şeyden daha tatlısın anne.
Nasıl unuturum ben annem seni, 
Dokuz ay bağrında taşıdın beni.
Bağışla hakkını helal et emi,
Canımdan azizsin sen bana anne.
Örgülemiş seni merhâmet, şefkat
O sevgin olmazsa zehirdir hayat.
Ayrılık ateşi kalbimde kat-kat,
Duâ et yüzünü göreyim anne.
Anne hasretiyle her gün yananlar.  
Nerdesin, nerdesin ah o zamanlar!
Başımı dizine koyduğum anlar..  
Nasip mi dizine yüz sürmek anne
Ulaşır mı sana bu acı feryat?
Seninle tatlıdır yaşanan hayat.
Gözüm arar seni inan her saat,
Uzat ellerini öpeyim anne…
Sensiz ışığı yok ayın-güneşin, 
Ne çoluk-çocuğun, ne de kardeşin
Sevgide dengin yok, bulunmaz eşin, 
Cennet ayağın…” öpeyim anne…
Cennet annelerin, Ayağı altındadır. 
İlk ninnin beşikte uyuttu beni, 
Terk ederken ruhum mücrim bedeni
son îman telkini dinlesem seni,
Acına dayanmak ne mümkün anne
Acına dayanmak ne mümkün anne.
Anne nefestir, Nefessiz yaşanmaz
!
Rabbim! Annem babam, küçükken beni nasıl terbiye edip yetiştirmişlerse,
şimdi sen de onlara acı.

Evlat, Anne, babanın sırrıdır.
Her insan annesinin eseridir. 

Cennet Nerede Bilir Misin?
Bir Annenin Ayağı Altında
Bir Babanın Duâsında
Bir Fakirin Gülüşünde
Bir Yetimin Saçında
Bir Seccâdenin Başında. 

Anne başa taç imiş,
Her derde ilaç imiş
Bir evlat "pir" olsa da;
Anneye muhtaç imiş!
Ağlarsa anam ağlar,
Gerisi yalan ağlar.

Sözleri annelerimizin hayâtımız için ne mânâ ifade ettiğini çok iyi anlatmaktadır.

Hepimiz günlük hayâtın yoğunluğu içinde çoğu zaman unutsak da, hangi yaşta, hangi makam ve mevkide olursak olalım, yaşadığımız her dertte ve sıkıntıda ilk yüreği sızlayanın, ilk gözyaşı dökenin, ilk dualarını yollayanın annelerimiz olduğunu, bizzat yaşayarak görmekteyiz.

Yılın her gününü çocuklarının sağlığı, esenliği, güvenliği ve geleceğini düşünerek geçiren şefkat timsali annelerimizi yılın bir gününde değil her gününde hatırlamak, hatırlarını sormak, milletimiz için, en temel insani sorumluluğumuz olduğu gibi milli ve manevi mirâsımızın gereğidir.

Evlatlarını önce karınların da sonra kucakların da sonra sırtların da ama
Hayat Boyu Hep Yüreklerinde ve Düşüncelerinde
 Taşıyan Allâh'ın Cennet'i Ayaklarının Altına Serdiği Anne Babamıza Râbbim hayırlı ömür hayırlı ölüm nasip etsin. Elden ayaktan düşürmesin kimseye muhtaç etmesin. 

Annen yok kimsen yok.
Sâdece başkalarını memnun etmeye çalışırsın.

Annem benim hayatımın mîmarıdır.
Annem benim meleğimdir.
Evlat, Anne'nin eseridir.
Anne yetiştirir evlâdını
ki
mse yetiştiremez.
Herkesin Annesi Kendine Özeldir.
Beni benden daha çok sevdiğine inandığım tek insan ANNEM

Yanıbaşındakiler hâlini bile anlamazken
Kilometrelerce uzağında,
Sesinden üzgün olduğunu anlayan,
İnsana ANNE denir...

Anne beni anlayan yok
Omzumda yüklerim çok
Seninkinde yer kaldıysa 
Başımı koysam biraz anne 
Anne derdim dağlardan çok 
Sorma hâlimi hiç gücüm yok 

Çok yoruldum Anne,
Yavruna yardım et,
Duâ et bana.

Anne: Kalbin şifâ'sıdır.
Baba: Her derdin devâsıdır. 
Kardeş: Nefeslenilen menzildir. 
Evlat: Rabbimin verdiği en güzel hediyedir. 
Allah: Hiç birinin yokluğunu yaşatmasın.
Allâh'ım, ümmeti Muhammed'in gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışla. 

Benim en büyük zenginliğim;
Arkamdan duâ eden bir annemin olması.
Annemin Hayır Duâsı Yeter Bana 

Her başarılı insanın arkasında anne - baba duâ'sı vardır. Allâh'ım annemin hiçbir zaman üzülmesine izin verme. Bir tek duâsının dâhi hakkını ödeyemem.

Anne, Baba, Hoca ve Eşini râzı edenin hayır duâsını alanın, Dünya, Âhireti Cennet olur.

Anne ve Babasına hayrı olmayanın hiç kimseye hayrı olmaz. Herkese Anne Babasının hizmetinde bulunmayı tavsiye ederim.
(Hz Muhammed Mustafâ s.a.s)

Yâ Rabbi: Dünyaya gelmemize vesile olan ve bizi büyütüp besleyen Anne babamızdan razı ol. onları cennetine koy. Anne Babamız sağ iken onların kıymetini bilenlerden eyle.

YÂ GAFUR = GAFFÂR: YÂ SETTÂR 
Allah Celle Celâluhü: SETTÂRUL UYUB:
Ey hatâları kusurları Günahları örten affeden bağışlayan Allâh'ım! Sen senden özür dileyen tövbe eden kullarını hemen bagışlarsın. Allâh'ım annemi ve babamı üzdüysem ne olur beni bağışla!

Rabbim hiç kimseyi evlatlarıyla ailesiyle emek verdikleriyle sevdikleriyle imtihan etmesin.
 
Allah Celle Celâluhu: Kendisine emânet edilenleri korur, Allâh'ım benim canım kadar sevdiklerim var sana emânet ediyorum onları koru.

❤️  ❤️  ❤️
CANIM AİLEM
Üzgün hâlimde mutluluk veren,
Hastayken başımda bekleyen.
Beni büyütüp besleyen.
Hep sen oldun canım ailem. 
 
İyi insan olmak için,
Vatanı sevmek için,
Mutlu bir hayat için
Hep uğraştın canım ailem. 
 
Temin ettin aşımı,
Sevip okşadın başımı.
Gözümden akan yaşımı, 
Hep sen sildin canım ailem.

Aile küçük bir devlettir.
Devlet ise büyük bir ailedir.
Güçlü devlet için
Aileyi güçlü tutmak gerekir. 

Devlet, Milletten, Millet Aileden oluşur güçlenir. Ailede baş olması lazım ve iyi organize etmesi gerekir. Örneğin; Akrabalarımız içinde bir fakir varsa birisi öncü olmalı herkes ayda 300 TL verse
Akrabamız sıkıntı yaşamaz ve sıkıntıdan kurtulur.
 
Evlilik neslin korunması için vardır.
Aîle saygı, sevgi, güvenle kurulur.
Adâlet ve merhâmetle korunur
Aile yapısının bozulmasının en büyük nedenlerinden biri, yeni nesillerin İslam’ın aile yapısını ve aile kültürünün köklerini iyi bilmemesidir. 
Her birey gerçek kültürünü, geçmişini ve aile bağlarını öğrenebilmesi için- Anne-baba-dede ve ninesinin ve onlardan önceki kuşakların kültürel birikimine ihtiyacı vardır.
Kültürel değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmalıyız. Bizler kökleri sağlam bir aile tesis etmek istiyorsak çocuklarımızı İslam ahlakı üzere yetiştirmeliyiz.
Bunu yaparkende nefret ettirerek değil, sevdirerek yaptırmaya özen göstermeliyiz. 
Bizler çocuklarımızı sanal ortamların ve sosyal medyanın eline bırakmamalıyız. 
Eğer bizler ebeveyn sorumluluğumuzu ihmal eder çocuklarımızla yeteri kadar zaman ayırmazsak bizim bıraktığımız o boşluğu dolduracak art niyetli kişilere fırsat vermiş oluruz. 
 
Ailenin kurulması kadar korunmasıda önemlidir. Kurduğu yuvayı korumak Kadın-Erkek Her insanın her müslümanın vazifesidir görevidir. 
 
Aile meselemiz mahremimizdir.
Aile kalmak, yuvayı tehdit eden hata ve kusurları terk etmeyi gerektirir. kendi menfaatini değil, ailenin faydasını düşünmeyi ve sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir.
 
Aile olmak,
Birbirine elbise olmak demektir.
(Bakara Suresi, 2/187
 
Ailenin temeli, Sevgi, Saygı, Sabır,
Güven, Muhabbet ve Sadakattir.
Aile elbirliğiyle kötülüğe engel olmaktır.
 
İslam' aile hayatına büyük önem vermiştir. Yüce Rabbimizin insan oğluna lütfettiği en kıymetli nimetlerinden biri aile olmaktır.Aile aynı zamanda insanı geleceğe hazırlayan en önemli kurumdur.
 
Mutluluğun en önemli kaidelerinden bir tanesi adil olmaktır. Mutsuzluğun ve çatışmaların kaynağında, insanları olduğu gibi kabul etmemek ve değiştirmek istemesinde yatmaktadır. 
 
Her insanın karşısındaki istediği gibi olamaz. İnsanların farklı düşünmesi kadar doğal bir şey yoktur. Çatışmanın özü insanların birbirini değiştirmek istemesinde yatıyor.
 
Her insan ayrı bir dünya,
Kimseyi değiştiremezsin bu hayatta.
 
Hiç kimsenin kendisi gibi inanmadığı, düşünmediği, yaşamadığı gerekçesiyle bir başkasına zulmetmeye psikolojik baskı yapmasına hakkı yoktur.
Bu gibi davranışlar müslüman'a 
Ehli Sünnete yakışmaz.
Allah Celle Celâluhü cümlemizi
Ehli sünnetten ayırmasın.
 
Enerjini kendini mutlu etmek için kullan.
Mutluysan güzelsin. 
Nasılsın diye sorana; Elhamdülillâh iyiyim daha iyi olacam de. 
 
Mutlu olmak istiyorsak kin, nefret, kıskançlık zan gibi kötü duygulardan uzak durmamız gerekiyor. 

Ağacı kurt, İnsanı dert yer..!
Rabbim kimseye dermansız dert vermesin..
 
Sert rüzgarların ve asırların deviremediği kocaman çınar ağaçlarını dört tane kurt
çürütüp yıkabiliyor.
 
İnsanı da yıkan dört tane kurt vardır.
Bunlar; Kin, Nefret, Kıskançlık ve Husumettir.
Mutluluğun sırrı bunlardan uzak durmakta yatar. Sağlıklı yaşamanın sırrı da mutlulukta. Bu vasıfları taşıyan kişi aslâ rahatlık ve huzur yüzü görmez.
 
İnsan yaratılanlar içerisinde en mükemmelidir. Her insanın güzel bir tarafı mutlaka vardır. 
Önemli olan kötü tarafların arasında güzeli bulabilmektir. Mutluluk cepleri para doldurarak sağlanamaz.
Mal ve Para hırsı olan insan başarılı olamaz.
Bir baba evinin ziline bastığında içeriden 'Yaşasın babam geldi' sözlerini duyabiliyorsa başarılı bir babadır.
Eğer içeriden gelen ses eyvâh babam
geldi' ise O baba başarısızdır.
 
Baba güneş gibi olmalıdır.
Eve gelmediği zaman ihtiyaç duyulmalı ve özlenmelidir. 
 
Kendimize Soralım:
Peygamberimizi örnek alarak aile değerlerimize sahip çıkabiliyor muyuz?
 
Sevgiyle kurduğumuz yuvalarımızı adâlet ve merhâmetle koruya biliyormuyuz?
Şiddete asla müsâmahâ göstermeyerek, sorunlarımıza aklı selim ile çâre bulabiliyormuyuz?
Komşularımızın, Akrabâlarımızın,
Yoksulların, Öksüzlerin, Yetimlerin
Engellilerin Haklarını gözete biliyor muyuz?
 
Rabbimize olan bağlılığımızı, sevgi ve itaâtimizi güçlendirmek için sadaka veriyor muyuz? paylaşıyormuyuz. Günahlarımıza pişman olup tövbe edip namazlarımızı kılabiliyor muyuz?
 
Yapılan işlerde İhlas, Samimiyet,
Aşk ve Heyecânın olması gerekir.
 
Bu dört kavram kimde olmazsa o ne yaparsa yapsın yaptığının herhangi bir karşılığı olmuyor. yaptığımız şeylerle söylediğimiz şeylerin mutlaka birbirine uyması gerekiyor.
Cenab-ı Hak ayağımızı kaydırmasın,
Sabit-kadem eylesin. 
Hem bu dünyada hem de öbür dünyada ayağımızı kaydırmadan bu görevimizi hakkıyla tamamlamayı nasip eylesin.
 
Para İhtiyaç'tır.
Para insanı huzurlu yapmaz ama
Parasızlık insanı huzursuz yapar.
Araçların olmaması yaşamda insana sıkıntı oluşturur. Araban yoksa, evin yoksa, giderlerini karşılıyamıyorsan.
Huzursuz olursun, Mutsuz olursun ama bunları karşılarsan musmutlu oluyorsun anlamına gelmiyor. Mutsuzluktan kurtuluyorsun.
 
Ne yaparsan yap,
Kimseyi mutlu memnun edemezsin.   
Ancak mutmain huzurlu edersin.
   
Hayat bana güzel değil, 
Siz yaşamayı bilmiyorsunuz.

Her şeyin zamânı yaşadığınız andır.           
Mutlu olmayı ertelemeyin. 

Mutlu hayat yoktur, Mutlu anlar vardır.
Mutlu etmiyorsan, Meşgul etme.
Mutlu ve huzurlu bir yuva için bol bol ibâdet ve duâ et. İbâdeti olmayan bir insanın nuru ve huzuru olmaz.
İbâdetsiz insan meyvesiz ağaca benzer. İbâdet yapan insan ile yapmayan insan arasındaki fark ölü ile diri gibidir.
 
Evlilikte iyi günler de vardır,
kötü günler de…
Hayat olumlu, olumsuz bir çeşnidir.
Hayatımda olumlu olaylar olacak diye hayal kurarsınız olumsuz olay olduğu zamanda hayal kırıklığı yaşarsınız. Hâlbuki hayatın bir çeşni olduğunu bilmek gerekiyor. Sofradaki yemekler gibi acı, tatlı, ekşi her şey var. Hayat da böyledir. Böyle düşünerek bir insan evliliğe girerse bunlar kabullenerek girerse o evlilik olgunluğu vardır demektir.
 
Aile, toplum hayatının temel taşıdır.
Dünyaya gelen her insan aile içinde yaşamaya başlar, ailesi tarafından korunur, yetiştirilir, İlk terbiyesini ve bilgilerini burada alır.
Onun için islam aile hayatına büyük önem vermiştir. Çekirdek aile anne-baba ve çocuklarından oluşmakla beraber geleneğimizdeki aile şekli ebeveyn ve çocuklarından başka Dede-Nine, amca, dayı, hala,teyze ve yeğenleri de kapsar.
 
İnsanlığın temel taşı Aile'dir
Ailede huzur olursa toplumda huzur olur,
Âilede huzur olmazsa toplumda huzur olmaz. Ailemizi düzeltmeden toplumu düzeltemeyiz.

Allah size evlerinizi huzur yeri yaptı;
(Nahl, 80)
 
اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَام
Allah katında din İslam'dır
(Âl-i İmrân Süresi, 19. Âyet)
İnsanlığın huzuru ancak İslamdadır.
Öyleyse, insanlığın huzur ve mutluluğu İslam'a, İslâmî aile hayatına bağlıdır.
 
Hiçbir şey bilinmeden yaşanmayacağına göre, bu mutlu hayatı yaşayabilmek için islâmi aile hayatının nasıl olmasının gerektiğini öğrenmek icâbet eder. 
 
Hz Ali (r.a) bir akşam üzeri eşi Hz Fatımayı ağlarken görür. Yanına gider ve yüzüne bakarak; Ey Rasûlullâhın en güzel çiçeği neden ağlıyorsun?
Hz Fatıma biraz bekler ve şöyle der Yâ Ali; Bugün gülümsemeni görmeyince "Benden razı değilsin" sandım.
İşte bağlılık. İşte Sevdâ,
İşte Aşk. Yürekten sevenler,
Sevdiğinin üzülmesine dayanamazlar.
Gönül almayı bilmeyene,
Can emânet edilmez. 
Seven sevdiğinin gönlünü etmeden
Su bile içmez.
(Hz Fatıma r.a) 
 
Evlenecek olan kıza günümüz anne babanın Nasihatı; Kızım sakın kendini ezdirme, İpleri hep elinde tut.

Kızım Fâtıma sen Ali'ye eş ol ki, 
oda sana köle olsun diyor peygamber efendimiz.
Şimdikiler ise;) Ayaklarının üzerine dur,
Kendini ezdirme. VEYÂ Kız çocuğuna, Oku, oku da el oğluna muhtaç olma diyor daha evlenmeden tahrik ederek kızını dâmâdına düşman ediyor farkında değil.
Evlenince de aile olamıyorlar.
Bir sene sonra boşanıyorlar.
Çocukları öksüz yetim bırakıyorlar.
Bu gibi sözler yanlış. Olumsuz sözlerle
Yuvaya çöp sokuyor eşleri birbirine kışkırtıyor düşman ediyor, bozgunculuk yapıyor fitne çıkarıyorlar.
Allah'ım sen ümmeti Muhammed'i
fitne ve fesattan muhâfaza eyle.
Bu gibi söz ve davranışlar câhilliktir.
Türk örf âdet, kültürümüze ve
İslam ahlakına göre yanlıştır.
Bu gibi sözleri söyleyenleri uyaralım.
Yâ Râbbi hayırlı eyle.
Mübârek eyle.
Bizi mahcup eyleme.
 
Her derdi içinize atarsanız,
Sonunda ayağa kalkamazsınız!
Dert insana yol gösterir.
Üzülme duân varsa duyanda var.

Sabır, Hastalıkta Eyüp, Hasrette Yâkup,
Zindanda Yusuf, Ateşte İbrâhim olmaktır. Ulaşamadığına Tevekkül, Ulaştığına Râzı, Kaybettiğine sabır gösteren kişi takvâ ehlindendir.
Takva demek doğru yaşamak
Allâh'ın emirlerine uymak demektir.
 
Sabrın başlanğıcı acıdır.
Sonu her zaman hayırlıdır.
Sabırlı olmayı bilin. 
Sabret: Sabır sabır sabır.
Sabrın sonu selâmettir.
Sabır acı meyvesi tatlıdır.
Sabrın başı soğan gibi acıdır,
Sonu şekerden baldan tatlıdır.
Zaman herşeyin ilacı. 
Allâh'ın dünyasında, Allâh'ın dediği olur.
Allah Kerîm'dir. Allâh'ım sana inandım,
Sana güvendim. Sana tevekkül ettim.

Allâh’a güvenen hiç yarı yolda kalmadı, 
Yarası iyileşti ama insanlara güvenen hep pişman oldu, acısı hiç dinmedi…
 
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.
(Âl-i İmran Suresi - 173)

Derdi Allah olanın başka derdi olmaz.
İşin Allâh'a kaldıysa olmuş bil.
(Şems-i Tebrizi)
 
 وَاصْبِرْ Sabret
(Nahl, 127. Âyet)
 
 فَصَبْرٌ جَمِيلٌ
Artık bana düşen güzelce sabretmektir.
(Yusuf Süresi, 83. Âyet)
 
GÛLÜ İNCİTME GÖNÜL
Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.
 
Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de, ya da sus.
Dili incitme gönül.
 
Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.
 
Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.
 
Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.
 
Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sâhibi hürmetine
Kulu incitme gönül.
(Yunus Emre)

KADINDAN KAYNAKLANAN GEÇİMSİZLİK PROBLEMLERİ VE HADÎS-İ ŞERİFLERLE
ÇÖZÜM YOLLARI
Ailede geçimsizliğin kaynağının kadın olması hâlinde kocaya düşen sabır ve metânetle
sorunu çözmektir. Aileyi yöneten biri olarak boşanmaya hemen karar vermesi ve bu yola
girmesi doğru değildir. Zîra İslâm’a göre boşanmak en son başvurulması gereken bir çâredir. Kur’ân geçimsizliğin sebebi kadın olduğunda çözüm olarak şu tavsiyede bulunmaktadır: Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün.
Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
(Nîsa Süresi, 34. Âyet)
Aslında bir nîmet ve sükûnet kaynağı olan kadın, bâzen de sorunun merkezi olabilmektedir. Nasıl ki, kadının halim selim ve güzel ahlaklı oluşu büyük nimetse zıddı da katlanılması zor olan bir husustur. Nitekim Hz. Peygamber, Hz. Ömer’e: “Ömer! Sana dünyanın en kıymetli hazinesinin/ en kıymetli birikiminin ne olduğunu haber vereyim mi? Hz. Ömer, evet cevâbını verince sâliha kadındır, “Sâliha kadın; kocası kendisine baktığı zaman onu hoşnut edecek, emrettiği zaman itaat edecek ve evinden uzaklaştığı zaman malını ve namusunu koruyacak! Hz. Peygamber saliha kadının altın ve gümüşten daha hayırlı olduğunu beyan etmiştir. Zira altın ve gümüş ile sağlanan mutluluk geçici ancak sâliha kadının vereceği huzur ise süreklidir. Kadın merkezli sorunlardan biri de aile reisinin bütçesinin üzerinde külfete yol açacak düzeyde harcama yapılmasıdır.
 
Aile, israf ve gösterişten uzak imkânları ölçüsünde ve toplumun ekonomik düzeyini de göz önünde bulundurarak harcama yapmalıdır.
Her ne kadar, İslâm’da erkeğe biçilen sorumluluk kadına göre daha fazla ise de bu husus, kadının sorumsuz davranmasını gerektirmez.
Erkek evin maddi ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumlu; eşini ve çocuklarını başkasına muhtaç etmemelidir. Buna mukâbil kadın, evini geçindiren erkeği, maddî anlamda zor durumda bırakacak harcamalardan uzak durmalıdır.
Tüketim çılgınlığına karşı gerektiğinde evin yöneticisi olan erkeği uyarmalıdır.
Doyumsuz ve aç gözlülüğün aile ilişkilerini zayıflatacağını hatırlatmalıdır.
Harcamaların ölçülü, mutedil ve meşru dairede kalması için gayret göstermelidir.
Kur’ân, infakta bile ölçülü davranmaya dâvet etmektedir: Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır.
Şeytan da rabbine karşı çok nankördür.
(İsrâ, 17/26-27)
Bu ayette ifade edilen hakikat,
aileyi bir arada tutan önemli bir ilkedir.
Günümüz insanında var olan temel eğilim; ihtiyaca bakmaksızın yeni olan herşeye sâhip olma hırsıdır. Zira sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan tüketim merkezli algının oluşturulması aileyi ihtiraslara kurban etmiştir. Bu algı, tüketimde değişime ve kültürel yozlaşmaya yol açmış ve ailenin yıkımına sebep olmuştur.
Müslüman kadının eşi, evinden çıktığında malı ve namusundan emin olmalıdır. Şu hadiste: “Ben size hazinelerin en hayırlısını haber vereyim mi? En değerli şey Allah’ı devamlı hatırlayan dil, Allâh’ın nimetlerine şükrederek kulluk yapan kalp, îmânı konusunda erkeğine yardımcı olan kadındır” Saliha eşin özellikleri ifâde edilmiştir. Hz. Peygamber, sâliha kadın için “Bir ayağında beyazlık bulunan karga gibidir” buyurmuştur.
Hz. Peygamberin karganın ayağında beyazlık bulunmasının çok nadir olması hasebiyle bu benzetmeyi yaptığı söylenebilir.
Kadın sorun olmaktan öte çözüm üreten olmalıdır. Elbette insanların birlikte ömür geçireceği insan ile imtihan olması zordur. Dünyada eşleriyle sınanan kadınlar, isyan etmeden ve bunun bir imtihan olduğunun bilinciyle hareket etmelidirler.
Hz. Peygamber, “Kadın beş vakit namazını kıldığı, ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve eşine gereği gibi itaat ettiği zaman kendisine, ‘Cennetin kapılarından dilediğinden gir’ denilir” buyurmuştur.
Kadının eşini râzı etmesi, cennetin kapısını açan bir anahtardır.
Kocası kendinden razı olarak ölen kadın cennete girer” İlâhî rızayı elde etmek isteyen kadının, eşinden sadır olan bazı kusurlara karşı hoşgörü sâhibi olması gerekir, tespitinde bulunmuşlardır. Zîra yuvanın devamı ancak bu şekilde sağlanabilir.

Eşlerin
Kusurlu ve Hatalı Olabileceklerini Kabul Etmeleri:
Aile kurumunun zarar görmemesi için bu müessesenin her bir ferdinin, zihin dünyasına, hiçbir insanın mükemmel olmadığı gerçeğinin yerleştirilmesi gerekir. Zira her bireyin kendine özgü üstün yönleri ve eksiklikleri vardır. Günümüzde aile kurumunun dağılmasındaki etkenlerden biri de, insanların mükemmel eş istemeleridir. İnsanların karşısındakinin iyi özelliklerinin yanında, eksik taraflarının da olabileceğini görmezlikten gelmeleri büyük bir handikaptır. Hz. Peygamberin eğitiminden geçen sahâbe de bu konuda hassas davranmıştır. Nitekim Hz. Ömer zamanında hanımıyla tartışan bir adam Hz. Ömer ile istişare etmek için evine gelmişti. Kapıyı çalacakken içeriden Hz. Ömer’in hanımının
bağırarak konuştuğunu duydu.
Adam Hz. Ömer’in bile karısına söz geçiremediğini düşünerek geri döndü.
O sırada Hz. Ömer kapıda birinin olduğunu fark edince dışarı çıkıp dönen adamı geri çevirdi. Niçin geldiğini, neden geri döndüğünü sordu. Adam derdini Hz. Ömer’e anlattıktan sonra “Görüyorum ki siz de benimle aynı derttesiniz” dedi. Hz. Ömer, adama: “Bak, hanımların kocaları üzerinde pek çok hizmeti ve hakkı vardır.
Bunun için kendilerine tahammül etmemiz gerekir. Onlar bizim evimizin düzenini sağlarlar. Soframızı hazırlar ve çocuklarımıza annelik yaparlar. Bizim üzerimizde bu kadar hizmeti olan bir kadınla neden iyi geçinmeyeyim? Kardeşim, eşinle iyi geçin, ona karşı anlayışlı ve sabırlı ol. Dünya hayatı çok kısadır. Gelir geçer” demiştir.
 
Aile içi tartışmalarda suçlu aramak yerine, aile fertlerinden her birinin hatalı olabileceklerini kabul etmeleri aileyi güçlendiren bir etken olabilir. Zira sorunu çözmek temel amaç olursa, kimin haklı kimin haksız olduğunu düşünmeye fırsat kalmayacaktır. Günün birinde Hz. Peygamber eşi Safiye’nin yanına geldiğinde onun ağladığını görür ve sebebini sorar. Safiye bunun üzerine Âişe ile Hafsa’nın kendisi hakkında söz söylediklerini aktarır ve kendisinin çok incindiğini belirtir. Allah Resûlü, onu dinler ve Hz. Safiye’ye “Sen onlara babam Harun, amcam ise Musa Peygamberdir ve şu anda da bir peygamberin nikâhı altındayım demedin mi? Sana bunu diyenler hangi konuda sana karşı övünüyorlar? deyip onu teselli etmiş ve eşlerinden sadır olan bu davranışı hoş karşılamasını tavsiye etmiştir.

Sorumluluk Bilinci
Bir bütünün, iki eşit yarısı olan eşlerin, aile içinde görevleri vardır. Eğer taraflardan biri bu görevlerini yerine getirmezse bütünlük bozulur ve bu durum yuvanın dağılmasına sebep olabilir. Aslında Müslüman birey, hayatının her alanında sorumluluk sahibi olduğunun bilincinde olmalı, ancak ailede üstlendiği mesuliyetinin ihmal edilemeyecek derecede mühim olduğunun da farkına varmalıdır. Hz. Peygamber “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı da sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi de
sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.
Evin hanımı da sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Zira sorumluluk; bir şeyi korumak ve güzel bir şekilde idare etmektir.

Hz. Fatma ile Hz. Ali sorumluluk alanlarını belirlemesi için Hz. Peygamber’e başvurmuşlar. Allah Resûlü de Hz. Fatma’ya evdeki işlerin ona, dışarıdaki işlerin de Ali’ye ait olduğuna hükmeder. Ev hanımı olan bir kadının, evdeki vazifesini yerine getirmeyip, işinden yorgun gelmiş olan eşine “evin işlerinde bana yardımcı olmuyor”
şeklindeki sitemi yersiz ve anlamsızdır. 

İŞTİŞÂRE: Eşler arası iletişimi kuvvetlendiren ve dağılmayı önleyen en etkili çözüm yollarından biri de istişaredir. “İstişare yapmak bireyi küçük düşürmez bilakis yüceltir. Birbirlerine danışan eşler, karşılıklı düşüncelere değer veren eşler demektir. Kişinin (kadın-erkek) eşine herhangi bir konuda danışması karşısındakini mutlu edecektir. İnsan doğal olarak olayları bâzen iyi analiz edemeyebilir.Kadının düşündüğünü erkek, erkeğin düşündüğünü hanımı düşünemeyebilir.
Aslında istişarede önemli olan, olaylara karşı farklı bakış açıları yakalamaktır ve bu da zenginliktir.
Eşi ile istişare eden ona değer verdiğinin göstergesidir. Hz. Muhammed’e ilk vahiy geldiğinde durumu Hz. Hatice’ye anlatması önemli hadiselerin ilk önce eşe anlatılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Hz. Hatice’nin “Allah seni
utandırmaz.” cevâbı eşlerin desteğini ifade etmesi açısından üzerinde durulması gereken
önemli bir husustur. Öte yandan istişareye başvurmak zevc ve zevce için birbirlerine değer vermek gibi bir anlam da taşır. Bu değer de aileyi ayakta tutan, birbirine kenetleyen kuvvetli bir bağdır. Hz. Peygamber, ilk hadisesinde Zeynep binti Cahş ile istişare yapmıştır. 
 
Sadık eşler
Sırlarını dipsiz kuyuya atarlar.

Eşler arasındaki sözler ve gizli kalması
gereken hususlar, birer emanettir.
Her ikisinden birinin, açığa çıkmasını istemediği veya toplumun değer yargıları açısından hoş karşılanmayan sırların ifşası ihanettir, demektedir.
Erkek ya da kadından kaynaklanan sorunlar çözülmezse boşanmak kaçınılmaz bir sonuç olur.

İslâm, her ne kadar boşanmayı hoş karşılamamışsa da, evliliğin ürüyemeyeceğinin anlaşılması halinde boşanmaya izin vermiştir.
Allah’ın, helal kıldıkları arasında en sevmediği şey talaktır.

İslâm, eşine fiziki veya psikolojik şiddet uygulayan kişiye karşı kadına nikâh akdini feshetme (hul‘) hakkını vermiştir,
Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus; çok basit sebeplerle yuvanın yıkılmamasıdır. Hz. Peygamberin şu
sözleri her zaman hatırda tutulmalıdır.
Ciddi bir sebep olmadan, kocasından hul’ (maddi bir karşılık verme) yoluyla boşanan kadın, cennetin kokusunu alamaz.
Aile'de erkekten kaynaklanan tüm bu sebeplere rağmen erkeğe düşen temel görev ve sorumluluk, düzen içinde aileyi ayakta tutmak ve asla yıkan taraf olmamaktır.

Eşleri boşanmaya teşvik etmeyiniz.
 
Kârı-Koca Birbirinize çamur atmayın
kendinizi bataklıkta bulursunuz
Sonra helak olursunuz.
 
Kârı - Koca arasına girilmez,
Girilsede taraf olunmaz.

Hayatta 3 şeyi yapma;
1- Tek taraflı birini dinleyip yarğısız infaz yapma. (Yâni Suçluma)
2- Her duyduğunu doğru kabul etme.
3- Mazlumun âhını alma.
Mazlumun âhı indirir şâhı.
Büyük konuşma kimseyi kınama
Kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz. 
 
Herkesin yaşattığı herşey,
Bir gün kendi sınavı olacak.
Güzel yaşayıp, Güzel yaşamamız dileği ile...

Her zaman anlayış kazanır,
Bugün ona yârın sana.  

Üç Çeşit sabır vardır. 
Günahlara karşı sabır. 
İbadetlere karşı sabır.
Belâ ve musîbetlere karşı
sabır ile mücâdele etmektir. 
Sabır acı bir ottur. Hem can yakacak. 
Hem olgunlaştırarak tecrübe kazandırıyor

Affedemediğin duygular seni zehirler!
Yaşadıklarından ders al, 
Bir daha ona o fırsatı verme.
Yoluna devam et. 
Zihnini de hayâtını da meşgul etme.
 
Başkasıyla geçmişte yaşadığınız kötü olayları: Hatırlama ve Hatırlama.
Hatırlatırsan onu üzmüş olursun,
O üzülünce sende üzülürsün. 
Geçmişten ders al. Özür dileyeceğin, mahçup olacağın, aynı hatâyı bir daha yapma.
HZ YUSUF ÖRNEK'TİR.
*Hz Yusuf'u satan, kuyuya atan, kendi öz kardeşleriydi ama Hz Yusuf ne dedi onlara? Sizi kınamıyorum, utanmayın, 
Benden özür dilemeyin, Bana yaptığınız zulmü kötülükleri Allah size unutursun ki, Beni gördükçe mahçup olmayasınız..diye size duâ ediyorum.
OLGUN İNSAN KİMDİR?
Geçmişte yaşadığı olayları affeden hatırlatmayandır. Geçmişi ile anne babasını suçlamayandır.

Her insana,
İnsan olduğu için değer verin.

Empati, Hüsnü-ü Zan ve Affetmek
İslam’ın birçok problemin çözümünde öne çıkardığı en önemli çözücü yöntem, empatidir. Kendini onun yerine koymak, “kendin için istemediğini başkasınada istememek, kendi için istediğini kardeşine de istemek” ilkesi her konuda çözücü bir üce sahip olduğu gibi, aile problemlerinde de aynı güce sahiptir.

Bir problem veya olumsuzluk karşısında ilk yapılacak husus kendimizi karşımızdakinin yerine koymaktır. “Bu bana yapılsaydı ne hissederdim, ne yapardım, karşımdaki kişiden ne yapılmasını isterdim” şeklindeki bir sorunun cevabını bu empati yöntemiyle çözmek, problemin büyümesine fırsat vermeden, onu yerinde imha etmektir.
Özür dilemekle imhaya başlayan bir problem affetmekle nihayet bulması İslam ailesinin
temellerini oluşturan Kur’an ve Hz. Peygamber’in müminlere yaptığı temel uyarılarıdır. Zira Allah’ın isimlerinden biri de “Afuv” yani affedici olmasıdır. Hz. Peygamber’in Hz. Aişe annemize öğrettiği duada: “Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!”deyip Allah’ın en sevdiği amelin de affetme olduğunu düşünmesi, affetmeye muhtaç olan bir insanın da affetmesini bilmeli ve
bu bilginin uygulanmasının en haklı olduğu yerin de aile olduğu unutulmamalıdır.
Hz. Peygamber en sevdiği annemiz Hz. Aişe’ye Beni Müstalik seferinde atılan iftira konusunda henüz netleşmediği ve dedikoduların yaygın olduğu bir zamanda babasının evinde hasta yatan Hz. Aişe’yi teselli ederek; “Ey Aişe eğer masum isen Allah seni temize çıkaracaktır, bir günah işledin ise tövbe et, affını dile, Allah af dileyenleri bağışlar”deyip ona af yolunu göstermiş ve bir eş olarak kendisi de bu
duruma sabretmiştir. Aynı olayda münafıklar tarafından yayılan ve âdete bütün Medine’nin gündemine oturduğu bir zamanda Hz. Peygamber Mescide giderek; Hz. Aişe hakkında hüsnü zannını dile getirmiş, bu konuda en ufak bir tereddüt geçirmemiştir. Zira konu ile ilgili inen Nur Suresindeki 12. ayette; “Bunu işittiğiniz zaman mümin erkekler ve kadınların birbiri hakkında hüsn-i zan beslemeleri ve"bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?” diyerek Müslümanların hüsnü zanna sarılıp iftiranın her türlüsünden uzak durmaları hatırlatılmaktadır. İlahi ve Nebevi emirler ile kurulmuş ve o ilkelerle dünyanın cenneti haline gelmiş bir İslam
ailesinin istikameti ve sonucu da cennet olacaktır.
 
Empati Kurabilmek
İnsanın tabiatından kaynaklanan kusurlardan dolayı eşlerin birbirlerine karşı anlayışlı
olmaları gerekir. Bu itibarla eşlerin aralarındaki ilişkilerde empati kurmaları önemlidir. Kadın, erkeğin; erkek, kadının nazarından bakarsa, olaylar büyümeden çözülür ve yuvayı bozmama adına önemli adımlar atılmış olunur.
Empati kurmak, aslında sadece evlilikte değil, bütün sosyal ortamlar ve tüm münasebetler için gereklidir. Elbette erkek ve kadın duygusal anlamda birbirinden farklı eğilimlere sahiptirler.
Erkek için önemli olmayan bir şey,
Kadın için önemli olabilir. 
Kasâni: Aile içi ilişki ve iletişimin sağlıklı yürüyebilmesini empatinin varlığına bağlamaktadır.

İnsanın ailesini, eşini, çocuklarını ihmal etmesi, onların duygularını dikkate almaması, beklentilerine cevap vermemesi, daha çok ibadet etme adına onların haklarını ihlal etmesi bencilce ve empatik olmayan bir davranış örneği olduğu için Hz. Peygamber bunu yasaklamıştır.
 
Ailede anne, baba ve çocuklar arasında iş birliği sistemi kurulmuşsa o ailede sorun olsa da çözülür. Problemlerin çoğu sorun çözme stilini bilmemekten kaynaklanıyor.
Yanlış çözüm metotları olan kişiler vardır orada. İş birliğinin altın kurallarından birisi altın orta nokta kuralıdır. 
Yani her iki taraf da adım atacak ortada buluşularak çözüm bulunacak. 
Kadın ve erkeğin birbirinin iyi taraflarını görmeye çalışmaları lazım. Biz kusurlarını çok görüyoruz. Sevgiyi arttırmanın formülü aslında iki tarafın birbirinin olumlu yönlerini görmeyi başarmasıdır.

Sevmek mücâdele etmektir 
Vazgeçmek değildir. 
Sevginin en güçlü temeli bir birlerini
Allah için sevmektir. 
 
Saygısızlık sevgiyi bitirir.
Sohbet birbirini seven insanlar
arasında olur.
 
Birini güzel olduğu için sevmezsinki
Sen sevdiğin için güzel olur..
Sevmek rahmâni, Kin ise şeytâni

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ۚ
ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ
 فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
İyilikle kötülük bir olmaz.
Kötülüğü en güzel bir şekilde sav.
Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.
(Fussilet Süresi, 34. Âyet)
Kârı - Koca arasındaki muhabbet için
Huzur ve mutluluğun sağlanması için
Evlilikte eşler arası ufak tefek sebeplerden dolayı problem oluyorsa kavga çıkıyorsa
Gün içerisinde bol bol Abdestli olarak Allah'ım evliliğimizin üzerindeki kötü enerjiyi yok edeceği niyeti ile 3 kez veya daha fazla okunabilir. İnanarak ve Allah'â güvenerek okunur.
Vedud Allah Celle Celâhu
 Gaviyyu Allah Celle Celâluhü
Muksit: Allah Celle Celâluhu
Bakara Süresi, 102. inci
Duhân Sûresi 25.
Tâ-Hâ Süresi, 39. Âyet
Kur'an Kerim-in Kalbi Yâsin-i Şerif
Âyetel Kürsi
Salaten Tefriciye
Abdestli olarak Allah'â güvenerek ve
Karı-Koca arasındaki geçimsizlik için
Sâkinleşmeye yardımcı olmak için oku.
 
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
MÂNÂSI: Onlar geride nice bahçeler, 
nice pınarlar bıraktılar.
(Duhân Sûresi, 25. Âyet Cüz: 25)
 
وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِّنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَى عَيْنِي
MÂNÂSI: Sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.
(- Süresi, 39. Âyet Cüz; 16

Evinde geçimsizliği kavga ve Huzursuzluğu olan varsa Musa Aleyhisselam Duasını okusun
فَقَالَ رَبِّ اِنّ۪ي لِمَٓا اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَق۪يرٌ
Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım”
(Kasas Süresi 24. Âyet)
  
Evlilikle ilgili sorunlarımız da çözüm yollarını dînimizde arayalım:
Her insanla aramızda problem olabilir,
Önemli olan problemleri konuşarak çözebilmektir.
İnsanlar konuşa konuşa.
   Hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır. 
> Erkeklik problemleri konuşarak çözebilmektir.
Erkekler kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.
Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Birde erkekler kendi mallarından harcamakta ve Ailenin geçimini sağlamaktadırlar.

İyi kadınlar itaatkardırlar.
Evlilik yükümlülüklerini reddederek başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, Onları yataklarında yalnız bırakın. Onları hafifçe dövün. Eğer itaat ederlerse,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
(Nisâ Sûresi, 34. Âyet)
 
وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَٱبْعَثُوا۟ حَكَمًا مِّنْ أَهْلِهِۦ وَحَكَمًا مِّنْ أَهْلِهَا إِن يُرِيدَآ إِصْلَٰحًا يُوَفِّقِ ٱللَّهُ بَيْنَهُمَآ ۗ 
إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًا
Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.
(Nisâ Sûresi, 35. Âyet Cüz: 5)
 
Kadınların iyiliğini isteyin,
Durumlarının iyileşmesi için çaba sarf edin...Öğüt verin. Duâ edin.
 
Eşinize öğütleri iyi bir şekilde yapın,
Onlara karşı iyi davranın.
(Buhâri Nikah, 80)
 
Eşinize ve çocuklarınıza öyle bir davranın ki, Eşiniz ve çocuklarınız eve koşarak gelsinler.
 
Erkek o kişidir ki,
Evine girdiğinde çocuk gibi olur.
(Hz Ömer r.a)
 
Eşler, birbirlerine karşı
Çocuğa davrandığı gibi davranmamalı.
Sınır mesafesi olmalı.
 
Ailesine ve çocuğuna merhâmeti olmayan
bir insanın hiç kimseye merhâmeti olmaz.
 
Kadınlar, kocalarına; Ben senden çok para değil, Helal para kazanmanı istiyorum' dese Türkiye değişir.
(İsmet Özel şair)
 
Kadın: Eşini duâlarla işe giderken uğurlamalı eve gelince güler yüz ve güzel sözle karşılamalı.  Dışardan üzgün veyâ öfkeli geldiğinde ise sıkıntılarını paylaşmak anlatmak istemiyorsa ısrar etmemeli.
 
Erkek: Evin kapısından girince öfkesini değil, Allah'ın selâmını vermeli ve güzel söz söylemeli Güler yüzünü göstermeli. Dışardaki yaşadıklarını, duyduklarını, gördüklerini kötü olumsuz olayları evine taşımamalı, evinin huzuru kaçırmamalı.
 
Aile Kurmak, hayat kurmak demektir.
Aile sevgiyle kurulur, Ahlaki değerlerle korunur. Cenab-ı Hak kadın ve erkeği birbirine sevgi ve merhâmet bağlarıyla bağlamış ve aile olmayı lütfetmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) bizlere nasıl iyi bir aile olacağımızı öğretti. Nefsinle eşini. Şefkatinle çocuklarını. Kalbinle Rasulullah'ı Ruhunla Allah'ı seveceksin.
(Hz. Fatıma R.anh)
 
Allah, evlerinizi sizin için bir sükûnet huzur yeri yaptı.
(Nahl, 16/80. Âyet)
(Rûm, 21. Âyet Cüz 21)
(Necm Sûresi, 45-46. Âyet Cüz 27)
 
İnsanın kendini, hayatı, varoluşu ve kâinatı öğrendiği İnançlar, değerler,
iyi davranışlar, güzel alışkanlıklar öncelikle aile içinde kazanılır.
Hayatın ve geleceğin inşâsının başlangıç noktası çocukların eğitimidir.
Eğitimin başlangıç noktası ise ailedir. 
   
Aile çocuğun ilk mektebidir.
Anne-baba bu mektebin hem yöneticisi hem öğretmeni hem de öğrencisidir. Mü’minlerin îman bakımından en mükemmel olanı, onların ahlak bakımından en güzel olanlarıdır, onların en hayırlıları da aile fertlerine karşı hayırla muâmelede bulunanlarıdır.
 
Kişinin kendine ve çevresine karşı sorumluluk bilinci aile de gelişir. Dolayısıyla Allah’ın en güzel şekilde yarattığı insan için belirlediği hayat düzeni ve sorumluluklar aile olmayı daha önemli hale getirmektedir. 
 
Özellikle görerek öğrenmenin etkili olduğu ilk yaşlarda aile bireylerinin tutum ve davranışları çocukların dış dünya ile ilişkilerinde belirleyici bir konuma sahiptir.
 
Son iki asırdır batı merkezli ortaya çıkan ve bütün yeryüzünü etkileyen egemen bakış, Aileyi itibarsızlaştırdığı için insanlık değerlerini korumakta hayli zorlanmaktadır. Rabbim bizi değerlerini koruyan, sahip çıkan güzel eğiten kullarından eylesin.
 
Allâh'ım beni ve ailemi dünya ve ahirette
her an sana ihlasla bağlı kıl.
Ey yücelik ve ikram sahibi...
(Ebû Dâvud, Vitir, 25)

Allah herkesi yarı yolda bırakmayan,
Şüphe ettirmeyen. Günü için değil,
Ömrü için isteyen 
İnsanlarla karşılaştırsın.

 
♥️ ♥️ ♥️ ♥️ 
اَعُوذُ بِالّٰه مِنَ الشَّيْطَانِالرَّج۪يمِ
Kovulmuş Şeytandan Allâh’a sığınırım”

 بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Rahmân ve Rahîm Olan
Allâh'ın Adıyla 

قُلْ لَنْ يُص۪يبَنَٓا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَاۚ هُوَ مَوْلٰينَاۚ
وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler,
yalnız Allah’a güvensinler.
(Tövbe Sûresi, 51. Âyet)
(Ayrıca, Şura Sûresi 30. Âyete bak)

Allâh'ın izni olmaksızın hiçbir musîbet başa gelmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
(Teğâbun Sûresi, 11. Âyet Cüz: 28)
(Ayrıca bak; Hadid, 22. Âyet Cüz; 22)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ وَاَوْلَادِكُمْ عَدُواًّ لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْۚ وَاِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا
فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan da size düşman olanlar vardır, onlardan sakının. ama affeder, hoşgörülü ve bağışlayıcı davranırsanız, şüphesiz Allah da çok bağışlayıcı ve engin merhâmet sahibidir.
(Teğabun, 14. Ayet
(Ayrıca bak:
Lokman Sûresi, 33-34. Âyet Cüz: 21)
 
اِنَّـمَٓا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُٓ اَجْرٌ عَظ۪يمٌ
Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah’ın katındadır.
(Teğâbun Sûresi, 15. Âyet Cüz: 28)
(Ayrıca bak
(Kehf, 46 Enfal, 28. Âyet)

Kim kötülük yaparsa,
onunla cezâ görür. 
(Nìsâ, 123. Âyet)

Âyet ve Hadislere baktığımızda sen suçsuzsun diyemem: Kendi nefsindeki hatâyı kusuru günahı görmezsen ve Kendini masum suçsuz görürsen.
Karşı tarafı suçlu görürsen
Allah muhafaza sen diyorsun ki benim suçum günahım yok Allah bana zulmediyor.
Allah muhafazâ bu çok tehlikeli bir söz
Allah izin vermezse yaprak kıpırdamaz
Kimseyi suçlama düşün kendi nefsine bir sor ben kimin âhını aldım ne günah işledim kimi kınadım diye ve pişman olduysan helalleş ve tövbe et.

Yaşadıkların ya imtihan,
Ya günahlarının cezâsı
Ya da kınadıklarının cezâsı.

Allah'ı kızdıracak ne yaptın ki
Bu kadar musîbet geldi başına. 

Rasûlullâh Şöyle Buyurdu;
Size derdinizi ve Onun devâsını bildireyim mi? DİKKAT EDİN:
Derdiniz günahlar.
Devânız Tövbe istiğfar.

O halde gücünüz yettiğince Allâh'a saygısızlıktan sakının; dinleyin itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere başkaları için harcayın. Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecek onlardır.
(Tegâbûn Süresi, 16. Âyet Cüz: 28)

Ey îman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allâh'ı zikretmekten alıkoymasın.
Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyâna uğrayanların ta kendileridir.
(Münâfikun Süresi, 9. Âyet Cüz: 28)
 
Âhiret de dünya da Allâh'ındır.
(Necm Sûresi, 25-26. Âyet Cüz 27)

Dünyâ hayâtı ancak bir oyun ve eğlencedir.
Eğer inanır ve Allâh'a karşı gelmekten sakınırsanız O, size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı tamamen sarf etmenizi istemez.
(Muhammed Suresi, 36. Âyet Cüz: 26)
(ayrıca bak: Hadîd, 20. Âyet Cüz 27)
(Ankebût, 64. Ayet)
(Şuara, 86-87-88. Âyetler)

Yakınlarınız ve çocuklarınız size aslâ fayda vermeyecektir. Kıyâmet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
(Mümtehine Sûresi, 3. Âyet Cüz: 28)

Sizden biriniz mal ve (evlat) hususlarında kendisinden üstün olan kimselere baktığında bir de kendisinin üstün olduğu daha aşağı kimselere baksın"
(Müslim, "Zühd", 8)

Şûphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi,
Rahme atıldığında az bir sudan meniden yaratmıştır. Şûphesiz tekrar dirilmek de O'na aittir. O halde Rabbinin nîmetlerinin hangisinden. Şüphe ediyorsun ey insan. Haydi Allah'a secde edin ve O'na kulluk edin. 
(Necm, 45-46-47-55-62. Âyet Cüz: 27)
(Nahl Suresi, 80)
(Rûm Süresi, 21. Âyet Cüz: 21
(Vakiâ, 58. 59. Âyet Cüz 27)
(Yâsin Sûresi, 77. Âyet Cüz: 23)
(Zâriyat Süresi, 49. Âyet Cüz: 27)
(Şûrâ Sûresi, 11. Âyet Cüz: 25)
(Hucurat Sûresi, 13. Âyet Cüz: 26)

ِسْمِِِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
اَلْخَب۪يثَاتُ لِلْخَب۪يث۪ينَ وَالْخَب۪يثُونَ لِلْخَب۪يثَاتِۚ
 وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّب۪ينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِۚ
 اُو۬لٰٓئِكَ مُبَرَّؤُ۫نَ مِمَّا يَقُولُونَۜ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ۟
Kötü kadınlar, kötü erkeklere;
Kötü erkekler de kötü kadınlara;
Temiz kadınlar temiz erkeklere,
Temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır.
O temiz olanlar, iftirâcıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır.
(Nur Sûresi, 26. Âyet)

SİGARA ve STRES,
Damar sertliği, 
Obezite ve Uykusuzluk yapar. Kötü bir evlilik kanser yapar.

ALLÂH'IM, Herkesin içinde saklı bir derdi var; kimi eşiyle, kimi evlâdıyla, Kimi anne ve babasıyla kimi komşusuyla, kimi arkadaşıyla, Ya Rabbi! Kalbimizde saklı derdimizi yalnız sen biliyorsun, Sen dertli kullarına yardım eyle. Allâh'ım, derdi olanlara devâ, Hasta olanlara şifâ, Borçlu kullarına eda, Sıkıntıda olanlara ferahlık ver. Bizleri sevdiklerimizle imtihan etme.(Âmin)

أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوب
Biliniz ki kalpler ancak,
ALLÂH'I anmakla huzur bulur.
(Rad Sûresi, 28. Âyet Cüz: 13)

Allâh'ı zikreden kalbinde huzur bulur.
 Kalp Allâh demezse ritim bozulur.
 
Allah'tan Peygamberden habersiz yaşayan insan'ın sonu hüsrandır.

Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki, bu onu yok etsin. İyilikler kötülükleri yok eder. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.
(Tirmizî, “Birr”,55)

Ey îman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yârın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın.
Allâh'a karşı gelmekten sakının.
Şüpesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Allâh'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla berâber olun. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allâh, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Kim Allâh'a karşı gelirse bilsin ki, 
Allâh'ın azâbı şiddetlidir. Allâh'a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
(Haşr, 18. 4. Âyet Cüz: 28)
(Ayrıca bak: Hucurat, 13-18. Âyet Cüz: 26)
(Tevbe, 119)(Talak Suresi, 4 Âyet)
(Kamer Suresi, 54. Âyet Cûz: 27)


❤️ ❤️ ❤️ ❤️ ❤️
İSLAM’DA ŞEYTAN NEDİR?
İslâm’da şeytan; gözle görülmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kötülükte çok ileri giden, kibirli, âsi, insanları saptırmaya çalışan cin demektir.
Kur’ân’da ilk şeytandan “İblis” diye bahsedilir. İblis, hased, kibir ve hırs yüzünden azmış ve isyan ederek sapıklığa düşmüş cinlerdendir. Onun, cinlerden ve insanlardan yardımcıları vardır.
Bir zamanlar kendisine melekler arasında yer verilen bu ilk ve en büyük şeytan, sonradan kibre kapılarak Allah’a isyân etmiş ve ilâhî rahmetten kovulmuştur.

Bâzen hâlimize Melek'ler imrenir,
Bâzen de hâlimizden Şeytan bile iğrenir.
(Hz Mevlânâ)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ
وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ
اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
Ey inanan îman Edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin;
çünkü o, apaçık düşmanınızdır. 
(Bakara Suresi, 208. Âyet) ayrıca bak:
Kehf, 50 ve İsrâ, 76)
            

Şeytanın Arkadaşı. (İbretlik Bir Kıssa)
Eskiden adamın biri tek başına yolculuk yaparken, şeytan, insan kılığında yanına gelip, arkadaş olur. Adam öğle namazını, ikindi namazını, akşam namazını ve yatsı namazını kılmaz. Şeytan, herkesin namaz kıldığı bir ülkede, onun namaz kılmamasına hayret eder. Her seferinde, belki vaktin sonunda kılar, belki unuttu, kazâ eder diye bekler; ama adamın namazla alakası yoktur. Uyuma vakti gelir, adam yatıp uyur.
Sabah olur, adam sabah namazını da kılmayınca, şeytan adamdan ayrılmak istediğini belirtir.
Adam, (Ne güzel, yol arkadaşlığı yapıyoruz,
seni üzdüm mü? suçum ne?) der.
Şeytan cevap vermez.
Adam ısrar edip, söylemeden bırakmam) der. Şeytan, (Benim kim olduğumu biliyor musun?) der. Adam, (Söylemiştin ya filancasın) der.
Şeytan, (Hayır ben şeytanım.
Tam 80. bin yıl ibâdet ettim. 
Bu kadar zaman içinde bir kere Allâh'a âsi oldum ve ondan dolayı da kovuldum. Sense bir günde tam beş kere isyan ettin. Belki şimdi sana azab-ı ilâhi gelir. Senin yanındayken, ben de azâba uğramaktan korkuyorum) diyerek uzaklaşır. 

Duâcı Melekler Mİ?
Azgın Şeytanlar MI?
Şeytanlar hem azgındırlar,
Hem de başkalarını azdırmaya çalışırlar.
Ancak kur'an, onların hilelerinin zayıf olduğunu bildiriyor ve onlardan korunmanın yolunu gösteriyor.
Yüce Allah, Sevdiği kullarını bu dünya üzerinde bir imtihâna tâbi tutmuş, ancak onları şeytanlar karşısında sâhipsiz bırakmamıştır.
Kendisini kötülüğe çağıran şeytana karşılık, müminin elinde, bütün doğruluk ve mutluluk yollarını apaçık gösteren kuran ve sünnet vardır.
Kuran'ı indiren Allah, kullarına şeytan karşısında sığınılacak yer olarak kendi rahmetini göstermiş, kendisine sığınan ve güvenenler üzerinde şeytanın hiçbir gücünün bulunmadığı da açıkca bildirmiştir.
Göklerde olsun, yerde olsun.
Büyük veya küçük her meleğin îman eden herkesle bir dostluk bağı vardır. Bunun yanı sıra dünyamız, Hem sayısı az, hem de hilesi zayıf bir miktar düşmanda barındırmaktadır. Bunlardan hangisini kendimize dost olarak seçeceğimiz ise bize bırakılmıştır.
İsteyen Melekleri kendisine duâcı yapar,
İsteyen de Şeytanın peşine takılıp onun âkıbetine ortak olur. Allah'ım bizleri şeytanın vesvesesi ile değil, Aklı selim ile düşünerek hareket eden Kullarından eyle. En büyük imtihanlardan biriside insanın nefsiyle mücâdelesidir.
Nefis dâima kötülüğü emreder; Şüphesiz, Râbbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
(Yusuf Süresi, 12/53)

Neden İblis Secde Etmedi?
> Büyüklendiği için.
(Bakara Suresi, 34. Âyet)
> Kendisinin daha hayırlı olduğunu düşündüğü için. Ateşten yaratılmasının üstünlük alâmeti olduğuna inandığı için.(Âraf Sûresi, 7/14)

Âdem'in kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara bir balçıktan yaratıldığına inandığı için.(Hicr, 14/33)
Rabbinin emrinden dışarı çıktığı için.
(Kehf, 18/50)
İblisi Allâh'a isyâna sürükleyen iki tâne hastalık var. Asabiyet ve Kibir.
Şeytanın ocağını batıran bu iki hastalık bizimde ocağımızı batırır.
Bugün en büyük imtihânımız bu ikisi.

Cenab-ı Hak insanı en güzel şekilde yaratmış onu selim bir akıl, Sağlam bir irâde ve engin bir gönül ile donatmıştır. Doğruyu yanlıştan ayırt etmesi için ona Kur'an ve Peygamberlerin örnekliğini bahşetmiştir.

Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa bırakanda ziyâna uğramıştır.
(Şems Sûresi, 91/7-10)

Nefis, iyiyle kötünün mücâdele alanıdır.
İnsanlık tarihî, nefsine uyup kendini ve yaşadığı toplumu felâkete sürükleyen nice örneklerle doludur. Hz Adem'in çocuklarından biri olan Kâbil, Hırsına, hasedine yâni nefsine uymuş ve kardeşi Habil-i öldürmüştür.
Hz Yâkup'un oğulları nefislerinin esiri olmuş. Kıskançlıkları yüzünden kardeşleri Hz Yusuf'u kuyuya atmıştır.
Firavun'lar, Nemrutlar, Kârunlar,
Ebû Cehiller, Ebû Lehepler, Hep nefislerinin peşinden koşmuş, Allah'ın emirlerine vahyin emirlerine sırtlarını dönmüş. Kimi tahtına, Kimi gücüne, Kimi servetine, Kimi de benliğine güvenmiş, Hem dünyada (Rezil) Zelil olmuş hemde âhirette azâba düçar olmuşlardır.
İblis inat etti; Şeytan oldu.
Kâbil inat etti; Kâtil oldu.
Firavun inat etti; Rüsvay olsu.
Karun inat etti; Hasf oldu.
Cinler inat etti; Tard oldu.
İnat etme ey nefsim; Sende helâk olursun.
Nefse uyan kimse rüsva olmuştur.
Artık onun yoldaşı şeytandır.
(Ahmed Yesevî k.s)

Mü'min için asıl olan,
Nefsini lânetlemesi değil, 
Onu terbiye etmesi ve
güzel huylarla donatmasıdır.
Allah'ın çizdiği sınırlara, ve ahlâka ve vicdâna aykırı olan her türlü isteğine karşı, nefsini kontrol altında tutmasıdır. İyiliğin ve iyilerin tarafında, kötülüğün ve kötülerin karşısında yer almasıdır.

HÂBİL; Teslimiyet ve samimiyetiyle hakkın yanında yer almış. Kıyâmete kadar Hâbil iyilerin ve iyiliğin öncüsü. 
KÂBİL; İse hırsı ve kıskançlığıyla bâtılın tarafını seçmiştir. Kâbil: işlediği cinâyetle kötülerin ve kötülüklerin sembolü olarak anılmaya devam edilecektir.
Allâh'ım: Ebû Cehil ve Kâbil gibi düşünceli insanların şerrinden
(beni) bizi koru.
Allâh'ım bizleri Hz Muhammed'in ve
Hâbilin yolundan giden iyi kullarından eyle. Ebû Cehil ve Kâbil'in yolundan giden kötülerden eyleme. Ebû Cehil ve Kâbil gibi olan insanların şerrinden ümmeti Muhammed'i koru.

Aklımızı, irâdemizi, sabrımızı dâima canlı tutalım. Hayatın bir İmtihân olduğunu. Ölümün ve hesâbın ansızın gelebileceğini Hâfızamızda canlı tutalım.
Yüce Rabbimizin gizli açık her hâlimizi gördüğü şuuruyla yaşayalım.
Peygamber efendimiz Allah'ım nefsime takvayı ver. Nefsimi arındır;
Onu en iyi arındıracak olan sensin.
Onu koruyan da, Onun sâhibide sensin.
Allah'ım faydasız ilimden, Huşu duymayan kalpten, Doymak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen duâdan sana sığınırım.(Müslim, Zikir ve Duâ ve
Tevbe istiğfar 73)


Hayat boşluk kabul etmez.
Hayırla doldurulmazsa
şerler onu istilâ eder.

Melek, Cin ve Şeytanı dışarıda aramayın. Cennette sende, Cehennemde sende. Allah, Bizi direk cennete girenlerden eylesin. 

Nefsine köle olma.
Nefsinin peşine koşma.
 
Allâh'ın size verdiği aklınızı ve îmânınızı sakın kimseye teslim etmeyin.
Aklınızla düşünerek hareket edin.
Şeytanın vesvesesi ile ve başkasının lafıyla hareket etmeyin. Başkasının lafıyla hareket eden insan, ezilmeye, üzülmeye, mahkumdur.

Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allâh'ı anmayı unutturmuştur.
İşte onlar şeytânın tarafından olanlardır.
İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyâna uğrayanların ta kendileridir.
(Mücadele Sûresi, 19. Âyet Cüz: 28)
 
Allah'ı unutan ve bu yüzden de Allah'ın da Kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fâsık kimselerin ta kendileridir.
(Haşr Süresi, 19. Ayet)
(Ayrıca bk) Tâ-Hâ, 126-127. âyet)
 
Unutulmamanın yolu,
Unutmamaktan geçer.
 
Yalnızlık, insanlar seni unutunca değil; 
sen Allah'ı unutunca başlar.

Yalnızlıktan şikâyet etme sakın.
Öyle bir dostun varki,
Şah damarından daha yakın.
 
Rabbim! Beni yalnız başıma bırakma,
Sen varislerin en hayırlısısın."
(Enbiyâ Sûresi, 21/89)
 
Kim, Rahmân'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık O, onun ayrılmaz dostudur.
(Zuhruf, 36. Âyet Cüz: 25)
 
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan Saptırırlar. onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.
(Zuhruf Sûresi, 37. Âyet Cüz 25)
 
Şüphesiz bu Kur'an sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, Kur'an'dan hesaba çekileceksiniz.
(Zuhruf Süresi, 44. Âyet Cüz: 25)
 
Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin.
Çünkü O, size apaçık bir düşmandır.
(Zuhruf Süresi, 62. Ayet Cüz: 25)

Gönlünüze, şeytanı sokmamaya çalışın;
Çıkarması çok zor.

Kim şeytanın adımlarına uyarsa bilsinki
O hayasızlığı ve kötülüğü emreder.
(Nur, 24-21. Ayet)
 
Şeytan insana, "inkâr et"kötülük et der,
insan inkâr edince kötülük edince de, şüphesiz ben senden uzağım. çünkü ben âlemlerin rabbi olan Allah'tan korkarım der"Nihâyet ikisinin de (azanında, azdıranın da âkibeti ebediyen ateşte kalmaları olmuştur.
İşte zâlimlerin cezası budur.
(Haşr Sûresi, 16-17. Ayet)

Arkadaşı olan şeytan der ki: Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi. Allah, şöyle der: Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu konudaki uyarıyı size önceden yaptım. benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.
(Kâf Sûresi, 27-28-29. Âyetler)
 
Her haltı yiyorsunuz onsan sonra
Şeytana iftirâ atıyorsunuz...

اِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّاۜ
اِنَّمَا يَدْعُوا حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ اَصْحَابِ السَّع۪يرِۜ
Şeytan sizi Allah'ın adıyla kandırmasın.
Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır.
Öyle ise siz de onu düşman tanıyın.
O' kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır.
(Fatır Süresi, 5-6. Âyetler)

Allah, o şeytana lânet etti ve oda,
Andolsun ki senin kullarından
elbette belirli bir pay alacağım"dedi. 
Onları mutlakâ saptıracağım, 
Mutlaka onları kuruntulara sokacağım.
Şeytan kimin arkadaşı olursa
O ne kötü arkadaştır.
(Nîsâ Sûresi, 118-119 ve 38. Ayet Cüz: 4)

Kim Allah'ı gönlünden çıkarırsa,
Şeytan ona musallat olur.
Şeytan ona arkadaş olur. yoldaş olur.
Şeytan boş insanın aklını vesvese ile doldurur.
Kim Allah'ı gönlünden çıkarırsa.
Kalbi taş olur. Beyninde vesvese olur.
 
Kur'an çarpsın diye yemin ediyorlar:
Kur'an çarpmaz, Kur'an Şifâ'dır.
Kur'an çarpılmış olan insanları düzeltir.
Cin, Şeytan ve Kötü düşünceli insanlar çarpar insanları.

Vücuda Saklanan Cinleri Yok Eden Rukye
اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Ancak onlardan söz kapan olur.
Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder)
(Saffat Süresi, 10. Âyet)

Mü’minun Sûresi 97.-98. Âyeti Kerîmeleri okumak, hem vesveselerden kurtulmanıza, hem de bütün kötülüklerden Allâh’ın izniyle emin olmanızı sağlayacaktır.
اَعُوذُ بِالّٰه مِنَالشَّيْطَانِالرَّج۪يمِ 
بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
.وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَٰتِ ٱلشَّيَٰطِينِ
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.
(Mû'minün Sûresi, 97-98. Âyet Cüz: 18)
 
Eğer şeytandan gelen kötü düşünce seni dürtecek olursa hemen Allâh'a sığın. çünkü O, herşeyi işitir ve bilir. 
(Fussilet Sûresi, 36. Âyet Cüz: 24)

Allah şeytanın vesvesesini giderir.
(Hac Sûresi, 52. Âyet)

Vesveseye kapılmazsan şeytan kahrından ölür.(Sâdi Şirâzi)

Vesveseye kapılan insan eûzü besmele çekmelidir. ŞeytânAllah zikredilince kaçar
Zikredilmezse vesvese vermeye devam eder. Vesvesesi olan, zihni durmadan konuşan; Salavat getirip sağ eline
Fettâh, Hafîz,
Mâni, Allah, Selâm, El- Guddûs 
Allah Celle Celâhu; Her kim Allah'ın İsmi şerifini zikretmeye devam ederse Allâhü teâlâ onun gönlündeki vesveseleri giderir, 
İçini ve dışını güzelleştirir,
ayrıca her türlü kötülüğe düşmekten onu muhâfaza eder. ayrıca okuyup üfleyerek elini başına koyarsa, vesvese inşallah susacaktır. Kalbe gelen vesvese hüküm değil hayaldir. 

Muhakkak ki şeytan, insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşır. Ben, şeytanın sizin kalplerinize kötü bir şüphe atmasından endişe ettim.
(Müslim, Selam, 24;
Buhâri, Farzu'l-humus, 4)


O kötü fısıltılar îman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır.
Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, mü'minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise müminler ancak Allah'a tevekkül etsinler.
(Mûcâdele Süresi, 10. Ayet Cüz: 28)
(Ayrıca: 19 ve 20. Âyetlere bakınız)
 
 
Allah'ım! Beni, Senin rahmetinden kovulan şeytanın şerrinden koru.

Şeytan Ezan okunduğu zaman dönüp kaçar.(Müslim)

"Eüzübillâhimineşşeydânirracîm"
"Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım"
Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rabbine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.
Şeytanın hâkimiyeti, sâdece onu dost edinenler ve Allâh'a ortak koşanlar üzerindedir.
(Nahl Sûresi, 98-99-100. Âyet Cüz: 14)
 
Andolsun, insanı biz yarattık ve
Nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.
(Kaf, 16. Âyet)
 
İki melek insanın sağında ve solunda oturârak yaptıklarını yazmaktadırlar.
(Kâf Sûresi, 17-18. Ayet)
(Ayrıca bakınız: İsrâ, 71. Âyet Cüz: 15)

Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın. (Allâh'a sığınma, "Eüzübillâhimineşşeydânirracîm"diyerek yapılır. "Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım" demektir.
* Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. *Şeytanın hâkimiyeti, sâdece onu dost edinenler ve Allâh'a ortak koşanlar üzerindedir.
(Nahl Sûresi, 98-99-100. Âyet Cüz: 14)
 
Sakın dünya hayâtı sizi aldatmasın.
O aldatıcı şeytan da Allâh hakkında sizi aldatmasın. 
(Lokman Sûresi, 33. Âyet)
 
Çok İlginç
Cehennem ehli, cehennem kapısında şeytanın yakasına yapışarak şöyle diyecek: Senin yüzünden geldik buraya ey melun! 
İblis onlara, Bir dakika...
Siz Dünya da beni gördünüz mü?
Sesimi duydunuz mu diye soracak.
Cehennem ehli, "Görmedik ve duymadık" diyecekler. Şeytan devam edecek: Peki siz Dünyada hiç Allah'tan söz eden insan, hoca görmediniz mi? Siz hiç Kur'an, Hadis-i Şerif okumadınız mı? Dinden, Allah'tan söz eden duymadınız mı? Cehennem halkı, "Gördük, okuduk ve duyduk" diye cevap verecek.
İblis diyecek ki: "Yâni siz şimdi, gördüğünüze ve duyduğunuza değil de, görmediğinize ve duymadığınıza tâbi olup mu buraya geldiniz? 
Siz gidin kendinizi ayıplayın.
Benimki sâdece vesveseden ibârettir.
Siz gerçeklere değil de bir fısıltıya itibar ettiniz.

Ey Âdemoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü O, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?
(Yâsin, 60-61. Âyet)
 
Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayasızlığı emreder. Allah ise size kendi katında mağfiret ve bol nimet vâ'dediyor. Şüphesiz Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
(Bakara Suresi, 268. Âyet)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَاِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكٰى مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ اَبَدًاۙ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يُزَكّ۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder.
Eğer Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
(Nur Sûresi, 21. Âyet Cüz: 18)

Şeytan, içinizdeki aktif kötülük duygularıdır. İlâhi irâde ile sosyal hayat arasındaki bağınızı koparmayı hedefler. Bilinmelidir ki Allah, uygulanamayacak hüküm göndermez. Aklınıza yatmayan bilgileri tekrar araştırın. 
 
Açıktan iblis'e lânet edip de gizlice ona itaat edenlerden olma.
(Ömer Bin Abdülaziz)
 
O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir:
Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!"
"Yazıklar olsun bana, keşke falanı
(şeytanlaşmış kimseyi) dost edinmeseydim!"
"Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.
(Furkan, 27.28.29. Ayet Cüz: 19)

Allâh'ım göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsime bırakma.
(Ebû Ya'la Zikir ve Dua, 914)

Sen nefsini hak ile meşgul etmezsen
Nefis seni bâtıl ile meşgul eder...

Size üç şeyden sakınmanızı tavsiye ederim, Nefsinizin arzu ve isteklerine uymaktan. Kötü arkadaştan ve
kendini beğenmekten.

Nefistir seni yolda koyan,
Yolda kalır nefse uyan!
(Yunus Emre)

Ne yaparsanız yapın
nefsi doyuramazsınız.
Eğitilmemiş nefis
sizi cehennem'e götürür. 
Ebû cehil gibi yaşıyoruz ama
Cennet'i istiyoruz.
Müslümanız deyip
Müşrikçe bir hayat yaşıyoruz.
Müslümanca inanıyor 
Hıristiyanca yaşıyoruz.

Şeytan onlara birçok vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.
İşte onların barınağı cehennemdir. 
Ondan bir kaçış yolu bulamazlar.
Allah, Sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak yeter.
Allah, yardımcı olarak yeter.
(Nîsâ Sûresi, 120-121 ve 45. Âyet Cüz: 5)

Mesele dîni bilmek olsaydı,
Şeytan hepimize hoca olurdu.
Mesele bilmek değil,
Bildikleriyle amel etmektir yaşamaktır.
ALLÂH'IM Bildiklerimizle amel etmeyi, Bilmediklerimizi öğrenmeyi bize nasip et.

Şuanda yaşadığımız dinin müslümanlıkla insanlıkla alakası yoktur!
Müslümanlar şeyh ve siyâsi liderlere tapan putperest oldular. 
O' neder bu neder düşüncesine tapan. kendisine ve çevresine hayatı zehir eden
putperest oldular.
                   
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.
(İsrâ, 17/26-27)

Şeytanın en büyük tuzağı
kendini kendine tâbi
olanlara inkar ettirmektir.

Kim şeytanın adımlarına uyarsa bilsin ki 
O hayâsızlığı ve kötülüğü emreder.
(Nur, 24-21

Hz Adem aleyhisselam saygısından dolayı
Allâh'a saygısından dolayı Allâh'a secde etmiştir. Allah'ın emrini yerine getiren üstündür. Allah'ım üzüntüden sana sığınırım.
Allah’ım! Kesin îmandan sonra şüpheye düşmekten Sana sığınırım. Şeytanlara yakın olmaktan sana sığınırım ve din gününün azabından sana sığınırım.
(İbn Ebî Şeybe, "Dua", 1, No: 29135)

Allah'ın adıyla, Allâhım, her türlü pislikten ve pis olan şeylerden (erkek ve dişi şeytanların şerrinden) sana sığınırım.
(İbn-i Mâce, "Taharet", 9)

Allahın adıyla Onun adıyla (hareket edildiğinde) yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
(Tirmizî, "De'avât",13)

Her insan nefis taşır.
Fazla nefsine güvenme.
Nefis daima kötülüğü emreder .   

Akıllı kişi nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için hazırlık yapandır. Zavallı kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hâlâ Allâh'tan iyilik temenni edendir.
(Tirmizî, Sifâtü'l-kıyâme, 25)

"İnsanın bildiğini şeytan bilmez"  

"Nefsini bilen, Rabbini bilir"

Nefislerimizin bitmez tükenmez kötü arzu ve isteklerinden, heva ve heveslerimizin peşinde koşmaktan, şeytanın vesvese ve şerrinden; bizleri bildiğimiz bilmediğimiz bütün yarattıklarının şerrinden emin ve muhâfaza eyle Allah’ım!

Ey gizli âşikar herşeyi bilen. gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'ım! Senden başka hiçbir ilah olmadığına şâhitlik ederim. Şeytanın beni şirke sürüklemesinden sana sığınırım.
(Ahmed B. Hanbel, Müsned, I, 10)
 
Yarattığı şeylerin kötülüğünden,
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden,
Haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden,
Sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.
(Felak Sûresi, 113-1-5)

De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.
(Nas Suresi, 114/1-6)

De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.
(Mü'minûn, 23/97)

Yeryüzünde insan kılığında binlerce şeytan var Rabbim bizleri onlardan korusun.

Yârabbi
Bizleri; Nefislerimize esir olmaktan,
Doğru yoldan şaşmaktan,
Garip ve gurebanın âhını almaktan,
Kul hakkıyla ölmekten,
Düşmanlarımızın şerrinden,
Evlatlarımızın kahrından,
Affı olmayan günahlardan,
Ölümden sonraki azaptan,
Cehennemde yanmaktan,
Senden başkasına muhtaç olmaktan
bizleri koru.

 İlâhî! Dil verdin; zikrinden ayırma!
Gönül verdin; fikrinden çevirme!
Îman verdin; dâim eyle!
İhsan verdin; kaim eyle!
Sağlık ve huzurumuzu daim eyle!

Ey bize bizden yakın olan yüce Allâh'ım!
Acı günümüzde sabırdan,
Tatlı günümüzde şükürden ayırma!
Her hâlimizde bizi rahmetinle sarıp sarmala, mağfiretinle bağışla! 
Hayatı ve ölümü hakkımızda hayırlı eyle!

Allâh'ım bizi cehenneme koyup şeytanı sevindireceğine cennet'e koy Hz Muhammed Mustafa'yı ve ümmeti muhammed'i sevindir.
 
TÂĞUT NE DEMEKTİR?
Çibt, put, sihirbaz, kâhin, şeytan, nefis,
Allâh'ın haram kıldığı herşey ve Allâh'tan başka tapılan herşey demektir.
Kısaca, Haddi aşan demektir. 
İnsanları azdıran, Allâh'tan uzaklaştıran Allah ve peygamber sevgisinin önüne geçen herşeye tâgut denir. Ebû Cehil, Ebû Leheb, Firavun, Şeytana denir ve İnsanları, Allâh'tan uzaklaştıran,
Kadın, Mal, Eş ve Evlat sevgiside Tâguttur.
Tâğut için ayrıca bakınız:
Bakara Süresi, 256-257; Âyetler
Nîsa, 60-76. Ve Zümer, 17. Âyet
Mâide, 60. Ve Nahl Süresi, 36. Âyet

صَدَقَ اللّهُ العَظِيم
"Sadagallâhûl Azîm"
Yûce Allah doğru söyledi"

صدق رسول الله
Sadaga Râsûlullâh"
Resûlullah doğru söyledi"

Araştırmacı
Hâfız, Müezzin, Yazar
Murat UÇAR

VİDEO DİNLE 
https://fb.watch/nW6Wz-fgQv/?mibextid=2Rb1fB
 
  Bugün 51784 ziyaretçi (193328 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol