Kılıççı Köyü
  ENGEL OLMA
 

Engelliler Cennet melekleridir

Halka hizmet, Hakka hizmettir 
Engel olma, Destek ol.

Engellilere saygı câmi ve 
okulda başlar. 

Engellilik; Karşılığı Cennet Olan
Büyük Sınav

Engellilik: Cennete Kavuşturan İmtihan. 

En Büyük Engel;
Yaşama Engel Olmaktır!


Engellilerin önündeki

Engelleri kim kaldıracak?

Allah katında insanı değersiz
kılan şeyin, bedensel eksiklikler değil, mânevi eksiklikler olduğuna iman ettik.

Bizler, Rabbimizin kullarına bedenlerine
ve mallarına göre değil, kalplerine ve davranışlarına göre muâmele edeceğine îman ettik.(Müslim, Birr, 34)

VİDEO DİNLE 
https://www.facebook.com/share/r/tddPY1Jw97VPVxay/?mibextid=xCPwDs

بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

وَاللّٰهُ اَخْرَجَكُمْ مِنْ بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ لَا تَعْلَمُونَ شَيْـٔاًۙ
وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۙ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
(Nahl Süresi, 78. Âyet)
(Mülk Suresi, 23-24. Âyetler Cüz: 29 bk
)‌‌‌‌‌‌‌‌‌

  بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ
وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً
وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Her nefis ölümü tadacaktır.
Sizi imtihan olarak hayır ilede şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.
(Enbiyâ Sûresi, 35. Âyet Cüz: 17)

  بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ 
Yemin olsun ki biz sizi biraz korku biraz açlık, Mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz. Ey peygamber sabredenleri müjdele.
(Bakara, 155. Âyet)

Herhangi bir Müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan diken batmasına varıncaya kadar her ne gelirse, Allah bütün bunları o Müslümanın hatalarına keffaret kılar.
(Buhârî, "Merdâ", 1, 3; Müslim, "Birr", 49)

Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme…

Yüce yaradan insana taşıyamayacağı yük sorumluluk yüklemeyeceğini buyuruyor.
(Bakara Suresi, 286. Âyet)

Allah kuluna taşıyamayacağı
yük yüklemez.

Kul sâdece yükünü
nasıl taşıyacağını bilemez...

Allah; dış görünüşünüze ve
mallarınıza değil,
amellerinize ve
kalplerinize bakar.
(Müslim, Birr, 34)

Allah sizin için kolaylık diler,
fakat zorluk dilemez.
(Bakara Suresi, 2/185)

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ
Hiç kuşkusuz biz insanı zorluklarla mücâdele etme gücüyle yarattık.
(Beled Sûresi, 4. Âyet)

Allah katında en değerli olanınız,
O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.
(Hucurât Süresi, 48/13. Âyet)

İnsanlar sizi, sâdece; Canları aynı yerden yandıklarında anlar.

Herkesin yaşattığı herşey
Bir gün kendi sınavı olacak.

Engelli olmak çok ağır zor bir imtihandır, 
Allah (Celle Celaluhu)
Engelli kardeşlerimize ve ailelerine 
sabır ve mükâfat versin. 

Engellileri ancak, engelli ve yakınları anlar. Dünya bir imtihan yeridir ve herkesin imtihanı da kendisine göre ağır ve zordur. Rabbim sabır versin.
Sabrediyorsan yanında Allâh var.

Allâh'ım sen darda kalan kullarına yardım eyle. Allah'ım şuan kimin nerede çâresiz bir derdi varsa sen çâre ol.

Engelli vatandaşlarımızın sorunları bizim sorunlarımız. Onlar bizim için her zaman değerli.

Bir engelli kardeşimizin kendisini değerli hissetmesini sağlamışsak ve hayata topluma kazandırmışsak ne güzel ne mutlu bize.

Her şeyin en doğrusunu Yüce Allah bilir.
O, hikmet ve adâlet sahibidir.
Her zaman Allah'a sığınmak gerekir.

Hayâtı ve ölümü, kullarının nasıl davranacağını ölçmek ve kendisine en güzel kulluğu kimlerin yerine getireceğini ortaya çıkarmak için yaratmıştır.

Engelli olmak da imtihanın bir yansımasıdır. Esâsen herkes her an engelli olma tehlikesiyle yüz yüzedir. Sebebi ne olursa olsun engelli olmak, şu dünya hayatının görmezden gelemeyeceğimiz ve kaçınamayacağımız gerçekleri arasında yer almaktadır. Öyleyse bize düşen şey, engelli olmanın psikolojik baskısı altında ezilip kötümser olmak değil, onunla yaşamayı bilmek ve onu yönetebilmektir. Bu bilinçle Yüce Allah’a yönelmeli, ona dayanmalı ve ibadetlerimizi yani kulluk görevlerimizi elimizden geldiğince aksatmadan eda etmeliyiz.

Unutmayalım ki, böyle bir bilinç ve davranış Allah Teâlâyı hoşnut eder.
Onun hoşnutluğu da sonsuza dek sürecek olan âhiret hayatında cenneti kazandırır. Âhiret yurdu olan cennet, dünyadan ve içindeki her şeyden elbette daha hayırlıdır.

Takvâ sahiplerinin yurdu olan
O' Cennet ne güzel yurttur!
(Nahl Sûresi, 16/30)

Cennet bedeni değil, Kalbi engelli olanların giremeyeceği yerin adıdır.

Cenâb-ı Hak Buyuruyor:
Kendinizi övüp övüp temize çıkarmayın.
Allah, kimin takvâ sahibi olduğunu çok iyi bilir.(Necm Sûresi, 32. Âyet)

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor: Allah, Sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.
(Müslim, Birr, 34)
(İbn Mâce, "Zühd" 9) 


Harabat ehlini hor görme zâkir 
Onda nice divâneler var. 

Dış görünüşe önem vermeyin
zîra tuz da şekere benzer.

Allah batan bir diken dâhi olmak üzere müslüman'ın başına gelen her bir musibet sebebiyle hatalarını günahlarını örtmekle kalmaz, Onu bir derece de yükseltir. Günahlarına keffaret olur.
(Müslim, Birr, 46-47-49)
(Buhâri, Merdâ, 1)

İnsan değerli bir varlıktır.
Allah katında engelli insanın vücutla değil, anlayış ve kalple ilgili olduğunu bilmeliyiz. Asıl, engellilik aklını, gönlünü, elini ve dilini, şefkat ve merhâmete kapatmaktır. 

Merhâmetsiz insanlarla yolculuk bile yapmayın uzak durun. 

İnsanın kalbi engelli olmasın,
Zîra bizi insan yapan
kolumuz bacağımız değil Kalbimizdir... 

İslam, Allâh'ın yarattıklarına şefkatle 
merhâmetli davranmaktır. 

Güvenme güzelliğine, Bir sivilce ile biter.
Güvenme zenginliğine Bir kıvılcım ile biter. Rabbine güven o herşeye yeter.
(HzMevlânâ;)
Allâh c.c ondan razı olsun.

Unutmayalım ki;
Her sağlıklı insan bir engelli Adayıdır...

Engelli Vatandaşlara Acıyarak Bakmamalıyız...

Aynı Bahçenin Farklı Çiçekleriyiz.

Birbirimizin Farkında Olalım
Her birimiz bir imtihandayız.
Dünya ve ahiret mutluluğunun peşinde,
zorlukları aşabilmenin gayretindeyiz.
Yaratılışımız gereği sevinci hüznü, neşeyi, kederi, hastalıklar ve sıkıntılarla birlikte yaşamaktayız.

Yaşanan her zorluğun, çekilen her zahmetin, öğretici ve insanı geliştirici bir boyutu vardır. 

Zorluk ve sıkıntıları göğüslemek, her hâlimizde Allah Teâlâ’nın rızâsını gözetmek, insanda kemal sıfatlarının açığa çıkmasına vesile olur.

Engelli kardeşlerimizin ve ailelerinin,
hayâtın hiçbir alanında kendilerini yalnız hissetmemeleri için hepimize sorumluluklar düşmektedir. Kardeşlerimize karşı duyarlı olmak, gereken desteği göstermek, hayatlarını kolaylaştırmak dîni ve insani görevimizdir.

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir.
(Tevbe Suresi, 9/71)

O halde birbirimizin farkında olalım. Kardeşlerimizle insan onuruna yakışır bir ilişki ve samimi bir yakınlık kuralım.
Sonra da ellerimizi Rabbimize açalım,
tam bir teslimiyet içinde O’na boyun eğip sabır ve şifâ dileyelim.
Bizleri hem bu dünyada hem de ahirette mesut ve bahtiyar kılacak bir kulluk bilincine eriştirmesini O’ndan niyaz edelim.

Mümin, mümin kardeşi için birbirine sımsıkı kenetlenmiş tuğlalardan oluşan bir binâ gibidir.
(Buhârî, Edep, 36)

İnsana Yüce Rabbimiz katında değer kazandıran, şöhreti, kudreti, güzelliği, sağlığı ya da zenginliği değildir. İnsan zaten varlıkların en şereflisi olarak Allah katında değerlidir ve bu değeri yükseltmesinin yolu ancak îman, ibâdet, iyi davranışlar ve güzel ahlâk ile mümkündür. Dolayısıyla doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan hastalık ve engellilik hâlleri, hayatın gerçeği olup insanın noksanı değildir. Bilâkis sabır, sebat ve gayretle sonu cennete ulaşan birer imtihan vesilesidir.

Yüreğimizde beslediğimiz sevgiyle engelli kardeşlerimize umut aşılamak, onlar için hayatı kolaylaştırmak hepimizin vazifesidir.

Toplum olarak, Millet olarak,
Bilgiye ve Farkındalığa açız.

Derdi ne olursa olsun, Göremeyene göz, Konuşamayana dil, İşitemeyene kulak, Yürüyemeyene ayak, Tutamayana el olmak, Bizler için onur, huzur ve ecir kapısıdır.

Engel elde, ayakta, gözde ve kulakta değil yaşarmayan gözlerde, nasırlaşmış kalplerdedir. Engelleri sevgiyle bir bir aştığımız, herkes için eşit ve erişilebilir bir dünyânın inşasına vesile olsun. 
Bir gün değil, her gün yanınızdayız. 

En güzel şey engellilerin yanında olmak
itici ve hor görmemektir. 
Onları topluma kazandırmaktır.
Onlara yapabileceği iş imkanı sağlamaktır. 
Birlikten kuvvet doğar.
İyi insanlar birlikte olursa 
Bütün zorluklar aşılır. 

Engellilik; görememek, konuşamamak, yürüyememek değildir. Asıl engellilik, hakkı duymamaktır.
Hakikati görmemektir. 
Doğruyu söylememektir. Kişinin kalbini îmandan, gönlünü İslam'dan, söz ve davranışlarını güzel ahlaktan mahrum bırakmasıdır. İmkânlarını Allâh'ın rızâsı ve insanlığın faydası için kullanmamasıdır. Samimiyetini riyâkarlığa fedâ etmesidir.
Asıl engellilik; insanın, kendi eliyle değerini yitirmesidir. 

Hayâtı paylaşmak için engel yok.
İmkan var. 
Her zaman yanınızdayız 
Engelleri birlikte aşacağız. 
Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın. 

Hor görme, ibret al, empati yap...
Bugün empati günü...
Onların yerine kendini koy...
Unutma ki sen de bir engelli adayısın. 

Bugün hepimize düşen, engelli kardeşlerimizi doğru anlamak ve onlara saygı göstermektir. Sorunlarına ortak olmak, hayatlarını kolaylaştırmaktır. Bütün imkânlardan faydalanabilmeleri için seferber olmaktır. Kardeşlerimizi üzecek sözlerden, hayatlarını zorlaştıracak davranışlardan kaçınmaktır. Unutmayalım ki hayatı birbirimize kolaylaştırdığımız ölçüde kâmil olgun mümin olabiliriz.
 

Siz Hiç Bir Engelli Bireyin Hayâtına Dokundunuz Mu? Konuşan dili, gören gözü, eli, kolu ayağı oldunuz mu?
Onlarla ağlayıp onlarla sevinç gözyaşları döktünüz mü? Acılarını sessiz dünyalarında, nasıl yaşarlar, hiç şâhit oldunuz muKendinizi kısa bir süreliğine, onların yerine koydumuz mu? Konuşmayan dilleriyle, görmeyen gözleriyle nasıl Kuran okurlar, ibadet yaparlar nasıl kulluk yaparlar düşündünüz mü?
Cevabınız hayır ise,
Lütfen düşünün.!!!

Şu fânî dünyâ da, Kendinize bir hayır,
bir iyilik güzellik yapın. VE
ONLARI FARKEDİN!....

Engel olma, Farkında ol, Destek ol. 

Engellilerin gönlünde biz olmalıyız.
Güzel düşün Güzel gör. Güzel yaşa
Yaratılanı sevelim, Yaratandan ötürü.

Bakış açınızı değiştirin,
İnsanlara ışık saçın.
Bakış açısını değiştirerek, acısını değiştirebileceğini anlaması lazım insanların. 

Farkında ol, Fark et.
Kendini sağlam zannedenlere.
Farkındalık oluşturmak da önemli.

Dünya Engelliler Farkındalık Günü
Engel olma. Farkında ol. Destek ol.

Onları anlama ve hayatlarına dokunma günü. Sayısız rabbe şükretme günü.

3 Aralık Engelliler günü'nü kutlamak değil, Bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak amaç olmalıdır.

Engellilik kutlanacak birşey değildir.
maksat engelleri kaldırmaktır,
problemlerini çözmektir.
Farkındalıkla bilinçle, bilgiyle,
istikrarlı mücâdele ile
engel ortadan kalkar.

Sadece (10 - 16 Mayıs) ve 3 Aralık değil,
ARALIKSIZ sevme, anlama farkında olma farketme günü. engellerine, engel olmama destek olma günü. 

Altın kalpli insanlar Mayıs - Aralık Ayında değil, her gün yanınızdayız...

ÖZEL DÜNYALARINA misâfir olma günü.
Ben gibi, sen gibi görme günü.
Kalplerine girme günü...
Benim kocaman bir ailem var.
Onlara yetecek, kocaman bir gönlüm var.
Konuşan ellerim, seslerine ses dillerim var. Onlarada bana da yetecek, Bir çift gözüm var. Hepsini Aralıksız her dâim, sevgiyle kucaklıyorum. sizi anlıyorum. önemsiyorum ve aynı BEN gibi görüyorum. 

Acımıyorum. Anlıyorum. İyi ki varsınız kocaman yürekliler. sizi zerrelerime kadar seviyorum. Cennet melekleri. 
Rabbim, beni sizinle beraber aynı Cennetine  koysun.. Size engel olanları da Bugün Tövbe ile buluştursun.

Sizden biriniz mal ve halk (evlat) hususlarında kendisinden üstün olan kimselere baktığında bir de kendisinin üstün olduğu daha aşağı kimselere baksın"
(Müslim, " Zühd", 8)

İnsanları dilleri ile arkalarından çekiştiren ve kaş, göz hareketleri ile onları aşağılayan herkese yazıklar olsun.
(Hümeze, 104/1)
 

ENGELLİLERİ ANLAYALIM
TOPLUMSAL HAYATTAN DIŞLAMAYALIM
Engellileri en çok dışlanma yaralıyor.
Engellilere ikinci sınıf insan muâmelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz.

En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. 

En büyük engel; Sevgisizlik, Saygısızlık, 
Psikolojik destek olmamaktır. 

Engelli olmak yaşama engelli 
Olmak demek değildir!

Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar.

Engellileri en çok toplumsal engeller rahatsız ediyor. Empati yaptığımızda şunu görüyoruz: Engellileri en çok rahatsız eden bedensel engelleri değil, toplumsal engelleridir.
İnsanların önyargılarıdır.

Bu engeller ve önyargılar engellileri daha çok üzmekte ve daha çok yaralamaktadır.

Engellerin ortaya çıkardığı zorlukların aşılmasında anne, baba, aile, din görevlisi ve öğretmen tutumları önemlidir.

Engelli çocuklarda liderlik önemli.
Öğretmenin,  Din Görevlisinin liderliği önemli ve anne babanın liderliği önemli.

Engellilere ikinci sınıf insan muâmelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz. 

En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. Engellilere karşı oluşturulan en büyük görünmeyen engellerden biri de duygusal körlük ve duygusal sağırlıktır. Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar. Empati yapamadıkları için de sağlıklı bir iş ilişkisi, arkadaş ilişkisi ve aile ilişkisi kuramazlar.

Çoğu zaman yalnız kalırlar.
Uzun süre mutsuzdurlar ve
bunun farkında değildirler.

ENGELİ Üzerinde İletişim Kurulmamalı
Engellilere karşı bakış açısının çocukluk yıllarından itibâren geliştiğini ve İnsan ilişkilerinde bazı konuların aslâ konuşulmaması gerekir.
Kişilerin özrüne, engeline, özeline ve kutsalına aslâ dokunmamak gerekiyor. Kimliklerimizin yanı sıra alt kimliklerimiz de vardır. Yâni engelli bir kimseyle engeli üzerinden değil, uğraşıları, mesleği gibi konular üzerinden iletişim kurmak gerekiyor.

Bunun da ailede öğretilmesi gerekiyor.
Engellileri anlamak gerekiyor.

Onlara engelinle savaş diyoruz.
Yanlışlardan bir tânesi budur: Engelle savaşılmaz. İnsanın gücünün yettiği şeyler kadar yetmediği şeyler vardır. Kontrol edebileceği şeyler kadar bunu kontrol edemeyeceği şeyler de vardır. Gücünün yetmediği, kontrol edemeyeceği bir şeyle insan savaşırsa acı çeker. 

Varoluşun hakîkatini bilen insan, engelini düşman gibi görmez ki. Varoluşun hakikatini bu insanlar çalışsın.
Yani yaratılışta adâletsizlik yoktur.
Her insan zengin olamaz, güçlü olamaz, sağlıklı olamaz, her insan yakışıklı olamaz, güzel olamaz fakat her insan,
iyi insan, iyi müslüman olabilir.

Bu nedenle biz hedefimizi yanlış seçersek yâni illâ da zengin olacağım dersek bu sentezine ulaşamadığı zaman hayal kırıklığı olur.

Ciddi bir kapitalist rekâbetin mağduru oluruz, kurbanı oluruz. Doğru hedefler seçtiğimiz zaman hem mutlu oluruz hem başarılı oluruz.

Mevlâna’nın dediği gibi dünyada yaşamıyoruz, dünyadan geçiyoruz. Dünya bir sınav, kimisine zenginlikle sınav oluyor kimisine yoksullukla oluyor kimisine engelle oluyor kimisine de fiziksel sağlıkla oluyor. Önemli olan bu doğru anlam katacak doğru hedeflere yönelik kullanabilmek. Varoluşsal fabrika ayarlarına uygun yaşayabilmek önemlidir.

Engelli kardeşlerimizin, engelsiz bir hayâtı yaşamaları bizlere büyük bir mutluluk veriyor. 

Engelli bir kardeşimizin kendisini değerli hissetmesini sağlamışsak ne güzel, ne mutlu bize. 

Kötülerin ve önyargılı insanların her yerde var olduğu dünyâmızda kendi başlarına ayakta kalmaya, hayata tutunmaya çabalayan engellilere acımak değil, değer verilmeli ve incitilmemeli. Merhâmet acımak değil, acıtmamak incitmemek değer vermektir.. 

Engelli vatandaşlarımızın sorunları bizim sorunlarımız. Onlar bizim için her zaman değerli.  

Engelli kardeşlerimiz hayatlarını dört duvar arasında değil, diğer insanlar gibi çarşıda pazarda, Camide, Mahallede, Toplumda aramızda olmalı.

Engelli kardeşlerimizin yanlarında olmak, onlara hayâtı kolaylaştırmak
dîni ve insâni bir sorumluluktur. 

Değerli Engelli Kardeşim;
Bir insan bakış açısını değiştirmeden,
acısını değiştiremez.
Değerli Engelli Kardeşim:
Aramızda engel yok, engele takılma,
Engelinin sana ne kazandırdığına bak
Hâline şükret Hamd et. beterin beteri var. İsyan etme duâ et, Herşeyi bir gören var.

Engellilere bakıp hâlimize şükredelim
Engelli insanlar şükrü hatırlatır.

Kulluğa engel yok
Kulluk için yok engel
Yeter ki sen de gel aramıza katıl.

Îman Engel Tanımaz
En büyük engel sevgisizliktir.
Empati ve Sevgi ile yârınlara hep birlikte
Engelleri Sevgiyle Aşarız.

İyi insanlar birlikte olursa,
Bütün zorluklar aşılır.
Engel yok, imkan var.

Engel olma, Farkında ol, Destek ol. 
Engelli Kardeşlerimiz Topluma Emânet’tir.
Dünya bize, Biz birbirimize emânetiz.

Hiç kuşkusuz biz insanı zorluklarla mücâdele etme gücüyle yarattık.
(Beled Sûresi, 4. Âyet)

Hayat insanı yormaz.
İnsanı insanlar yorar.
Hayat bir topraktır,
Kuyuyu insanlar kazar.

Hayat demek, Mücâdele demektir.
Mücadele hayat demektir. 
Hayat zor, yaşamak daha zor,
İnsanlar daha zor.
Allah yar ve yardımcımız olsun.

Her insanın hayâtında engeller vardır,
Önemli olan Engelleri aşabilmektir.
Ben engelliyim ama engelleri aşan biriyim. Kendini sağlam zanneden kalbi ENGELLİLER engel olmazsa ben işlerimi görevimi daha iyi yaparım. 
Engelli olmak bir imtihandır.
Engellilerin, Engelsiz yaşamalarını sağlamakta, engelsizlerin imtihânıdır.
Engelli kardeşlerimize gereken hassâsiyet ve ihtimâmı göstermek herkesin boynunun borcudur.

İnsanın kendisi kendisine engel olur,
Başkası insana engel olamaz.

Bir insanın yarasına dokunursanız,
Canı acıdığı için size tepki verir.
Verdiği tepkinin nedeni sizi sevmemesi değil, Yarasının kanatılmasıdır.

İmtihan dünyâsında yaşıyoruz önemli olan ruhlarımızın ve gönüllerimizin engelli olmaması.

Engelli olmak bir eksiklik kusur değildir.
Yeterki engel vicdânımız da olmasın. 

Kalp Herkeste Bulunur,
Vicdan Herkeste Bulunmaz.
Vicdan, İyi ile kötüyü ayıran bir ışıktır.
Her gizli işin şâhidi vicdândır.!!!
Polis vicdânı olmayanların karşısındadır.
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafâ Sallallahu Aleyhi Vesellem Buyuruyor ki: Merhâmeti olmayan birinin vicdanı hiç olmaz. Vicdanı olmayan birinin îmanı hiç olmaz. Îmânı olmayan biri ne bilsin insanlığı ve kul hakkını.

Peygamberimiz Ortapedik Engelli Muaz (r.a) Yemen'e Vâli
Âğmâ olan gözleri görmeyen sahabi Abdullah İbn Ümmü Mektum (r.a) Medine'de kendi yerine vekil tayin etmiş, bütün bu tasarruflarında bilgi, yetenek, akıl ve beceriyi esas almıştır.

Engelli sahabiler asr-ı Saadette Hz. Peygamberin yanında sâdece merhametle değil Güven ve Saygıyla muâmele görmüşlerdir.

Toplum olarak Engellilere karşı herkesin sorumlulukları vardır. Onları kabullenmek, Toplumsal hayattan dışlamamak gerekir.

Toplumumuzda birbirinden farklı engellerle yaşayan insanların sayısı az değildir.

Kendi engelleri ile yaşamaya çalışan bu insanların asıl zorlukları, çevrelerinde bulunan gönül engelli insanların ortaya çıkardığı zorluk ve sıkıntılardır.

Ailelerin çoğu zor durumlarla karşılaşmamak için, gerektiğinde engelli yakınını eve kapatmış ve toplumdan tecrit etmiştir.

Allah Resûlü (s.a.s), engellilere ayrı bir değer vermiş ve onlarla bizzat ilgilenmiştir.
Engellilere öğretmenlik, müezzinlik, Medine dışına çıktığında şehrin idaresine vekil bırakmak gibi çok önemli görevler vermiştir. Peygamberimizin inşa ettiği İslam medeniyetine baktığımızda da sözü ve sanatı, bilgisi ve keşfi, tecrübe ve birikimiyle insanlığa hizmet sunmuş, tarihe adını yazdırmış nice engelli kardeşimiz olduğunu görürüz.

Allah Rasulü, hayâtı boyunca engellilere sâhip çıkmış, onları aslâ hafife almamış, engelleri sebebiyle ayıplamamış, kınamamıştır.

Engellilere yapılacak her türlü yardımın bir sadaka olduğunu söylemiştir.
(İbn Hanbel, V169)

Sahâbeden Enes bin Malik
Hz peygamberden naklettiği Hadîs-i Şerif
Ben kulumun iki gözünü alırda sabreder ve ecrini Allâh'tan umarsa sevap olarak Cennetten başka bir şeye razı olmam.
(Buhâri, Merdâ, 7, VII-4
Tirmizî, Zühd,57. IV602-3)

Resûl-i Ekrem (s.a.s) Görme engelli bir insana yol göstermen sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır.
(İbn Hanbel, V, 152)

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem:
Engellilerle özel ilgilenmiştir,
Bunlardan sâdece bir tanesiydi
Abdullah ümmü mektum, Efendimiz ona özel ilgi göstermediği için Allah tarafından Abese Suresinin ilk ayetleri nazil olarak peygamberimiz uyarılmıştı. ayrıca merhâmet Peygamberi, görme engelli olan Abdullah ibni Ümmü Mektum’u Müezzinlik görevine getirdi.
Sefere çıkarken 13 defa kendi vekâletini verdi.
(Tirmizî, Şemâil 104)


Çok çirkinim diye üzülüp duruyorsan 
Aklına şu âyet gelsin: 
O ki yarattığı her şeyi güzel yarattı. 
(Secde Suresi, 7. Âyet)

Allah Resûlü, Rahatsızlığı sebebiyle topluma katılmaktan çekinen ve bu yüzden çölde yaşamayı tercih eden, Zâhir isminde ki bir sahâbeye her gördüğünde ona iltifat ederdi.

Bir gün, Zahir’in kendisinin hiçbir değeri olmadığını söylemesi üzerine Peygamberimiz şöyle dedi: Hayır! sen, hiç de değersiz değilsin! Allah katında çok kıymetlisin!

Bazı Ailelerin en yakınları tarafından suçlandığı, engelli doğan çocuktan dolayı dışlandığı ve sorumlu tutulduğu görülmektedir. 

Kuran-ı kerim insanları engelliler ve engelsizler olarak ayırıma tabi tutmamaktadır. sosyal hayattan aslâ dışlamamaktadır.  

Hangi insan engelli olmak ister ki!
Engellilik gerçekten zordur,
Elbette sabrı gerektirir, manevi açıdan bakıldığında belki insan için üzücü olarak değerlendirilebilir. 

Hak, hukuk tanımayan, vicdan ve gönlü kararmış, yaratılış gayesine aykırı düşüncelere mahkûm bir insanın hakikate erememesi cahillik engellilik değil midir?

Engeller zihinlerde ve uzuvlarda değil,
Onları eksik gören ruh ve Kalplerdedir.
Kalbini Bozan Kendini Bozar

Kalp kör olduktan sonra,
Gözlerin görmesinde hiçbir fayda yok.

İnsanın kalbi engelli olmasın.
İnsanı insan yapan kalptir.
Allah Celle Celâluhü, insanı imandan, Kur'an'dan, Allah'tan, Peygamberden ibâdetten mahrum etmesin.

Engelli olmak; Seçim değil, Kaderdir.

Engel, Allah’ın kuluna verdiği hediyedir.
Rabbim yeter ki, gönüllerimizi engelli eylemesin. 

Lütfen bizler dışarı çıktığımız da,
Bizleri dışarda gördüğünüz de,
Bir canavar görmüş gibi bakmayın.
Bizlerde sizler gibi normal bir insanız.
Bizleri anlamaya çalışın ne olur empati kurun. 

Kalbindeki Engeli Kaldır.
Engelleri Hep Birlikte Sevgiyle Saygıyla Aşalım. Hayat bizim içimizde, Biz hayâtın içindeyiz, Hayâtı paylaşmak için engel yoktur.
Engelsiz güzel yârınlara, Empati, Sevgiyle, Saygıyla hep birlikte. En büyük engel sevgisizlik ve Saygısızlıktır.
Saygı ve Sevgi varsa engel yoktur.

Birbirimizi seversek.
Birbirimizde hata kusur görmeyiz.

Îman Engel Tanımaz:
Hayâta, Topluma katıl, 
Engelleri sevgiyle empatiyle aşarız.
İyi insanlar birlikte olursa,
Bütün zorluklar aşılır.
Engelleri aştığımız bir dünya dileğiyle.

İnsan ya engellidir.
Ya engelli yakını vardır.
Ya da engelli adayıdır.

Her sağlıklı yaşayan bir engelli adayıdır.

Hepimiz bir gün muhakkak engelli olacağız Çünkü Yaşlanacağız.
Herşeyin çâresi var,
Yaşlılığın ve Ölümün çâresi yok.

Ne gariptir ki: Toplum olarak aklı yavaş olana değil de, ayağı yavaş olana; Yüreği kör olana değil de, Gözü kör olana acırız…

Engelliye acıyarak değil:
Hayranlıkla bakmalıyız.

ENGELLİ, Hasta, Yaşlı, Dul, Öksüz, Yetim ve Müslümanlara zarar veren, Sevenleri birbirinden ayıran, Ölüye acımayan arkasından konuşan, ne insan olur, ne iflah olur. Zulmedenin sonu berbat olur.
Bu insanlar kanadı kırık kuş gibidir.
Bu insanlara merhâmet etmeyen
Allah'tan merhamet beklemesin. 

İnsanlara merhâmet etmeyene
ALLAH merhâmet etmez.
Hz Muhammed Mustafâ s.a.v

Dindarlığını Allâh'a göster.
İnsanlara, insanlığını merhâmetini göster. Unutmayın! Merhâmetsiz olan herkes kaybeder.

Kişinin ibâdeti kendisini bağlar,
Muâmelesi insanları.

Engelliye saygı göstermediğimiz sürece engelliyiz. Engelli bir insana merhâmeti olmayanın, Hiç kimseye merhâmeti olmaz. 

Ne olursan ol ama hiçbir zaman
merhametini insanlığını kaybetme.

Kim olursan ol. Eğer insanlığın ve Merhâmetin yoksa Sen hiç kimsesin.

Kimse Allah'tan dahâ merhametli değildir. Kimse hiç kimseye Allahtan daha da yakın değildir.
Allah yarattığı her kuluna, yarattığı her canlıya Allah herkesten daha yakındır. Vallahi kulunu en çok Allah sever.
Vallahi kuluna en çok Allah kızar. 

Dünyalar kadar merhâmete sâhibim  ama dünyanın sonuna kadar affetmeyeceğim insanlar var. 

Bizi hep merhâmetimizden vurdular HÂFIZ!
Hem de merhâmetsizce.      

Allâh'ım merhâmetsizleri bize musallat etme.
(Hz Muhammed s.a.s)

Merhamet etmeyen, merhâmet görmez.
(Buhâri, Edep, 18)

İnsanlık, merhâmet üzerine kuruludur: Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder.
(Hz Muhammed Mustafa s.a.v)

Bir insana en çok merhâmet yakışır.

Merhamet acımak değildir,
Merhamet acıtmamak,
İncitmemek değer vermektir.
Merhâmet göstermek bir mümine yakışan en güzel davranıştır.
(Hz Mevlana)

Merhâmet; Muhâtabını anlamayı ve (empati) kurârak kendini onun yerine 
koymayı gerektirir.

Müslüman karıncayı dâhi incitmez.
Müslüman yapıcıdır, Yıkıcı değildir.
Müslüman örtendir, Açan değil.
Yârın hakka varınca,
Hakkını alır karınca 

İSLAM, Allâh'ın yarattıklarına şefkatle
merhâmetli davranmaktır. 

Malı mülkü değil,
Merhâmetidir bir insanı güzelleştiren.

Merhâmet etmekle,
Merhâmet bulur insan.

Merhamet edene Râhman olan Allah da merhâmet eder. Siz yerdeki bütün mahlukâta merhâmet edin ki gökdekilerde size merhâmet etsin.
(Ebû Dâvud, Edep, 58)

Rabbim merhâmetimizi arttırsın.

Bir insana değer vermek, Özen göstermek,
Onun kıymetini bilmek bir kültürdür.
Bunun eğitimi yok, kitaplarda yazmaz.
Yolu insan olmaktan geçer.

Allâhu Teala’nın yarattığı mahlukata kötü gözle bakılmamalı.
Hayâta küstürülmemeli.
Bir insanı hayâta küsdürmek, Bir aileyi veya bütün insanları hayâta küsdürmek kadar günahtır Vebaldir.
Bir insanı hayâta topluma kazandırmak
Bir aileyi veya bütün insanları hayâta kazandırmak kadar sevaptır. 

Birisine engelininden dolayı dalga geçmek, Küçümsemek onur kırıcı davranıştır.

Kınayan Sınanır.

Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz. Kim müslüman kardeşinin ayıbını kusurunu kınar da hor görürse o kusuru işlemeden, görmeden ölmez.
(Tirmizî, Kıyâme, 53)

Kul hakkı çok geniştir.
Hiç tanımadığın bir kimseye
dudak büksen, hesâbı sorulacak.

Rabbe’l-Âlemin! Dünyânın her neresinde olursa olsun ezilen, üzülen, horlanan, işkence gören; açlık, kıtlık ve sefâlet çeken mazlumlara,
biçârelere imdat eyle, himmetini,
yardımını üzerlerinden esirgeme!

Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafâ Sallallahu Aleyhi Vesellem, Hoş görüyü insanlar arasında tek taraflı değil, Karşılıklı uyulması gereken bir davranış biçimi olarak görülmüştür. Sen hoş görülü davran ki, Sana da hoş görülü davranılsın.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 248)

Ey Oğul: Ölü olsun, diri olsun sakın kimseyi küçük görme; sonra helak olursun. Çünkü bilemezsin, belki o senden daha hayırlı biridir.
(İmam-ı Gazâli)

Allâh'ım Bizleri birbirini hor gören değil,
Hoş gören kullarından eylesin.
Hor görme, Hoş gör.
Hoş gör ki, Hoş görülesin.
Yaratılanı sev, Yaratandan ötürü.
Sevgiyle bakıp, sevgiyle görüyorsan,
İnan ki bahtiyarsın.
Kusur arayan kusur bulur.
Kusur aramak en büyük yara.
Müslüman kardeşinde kusur değil huzur ara. Kusur aramak şeytanın alâmetidir.
Kul kusursuz olmaz.
Kusursuz insan olmaz.
Kusursuz olan Allah'tır.
Ben huzur aradım, sen kusur,
Şimdi bensiz kudur...

Kimsenin kusuruyla alay edecek kadar haddini aşma. Sende kusursuz değilsin. Kimsenin günâhını eleştirecek kadar böbürlenme,
Sende hatasız kusursuz günahsız değilsin.
Empati yap: Kendini o insanın yerine koy düşün sana yapılmasını ve söylenmesini istemediğin bir şeyi sende başkasına yapma söyleme. Kişiselleştirme.

Kusur gören, aslında kendi kusurunu anlatıyor. Baktın ve kusur gördün öylemi
Sen, kendi kusurunu itiraf ediyorsun aslında. Çünkü, güzel insan güzel görür.
Sen, güzel görüyorsan güzelsin.

Eskiden insanlar birbirlerinin yanında huzur bulurdu. Şimdi birbirlerinde kusur buluyorlar. Herkes kusurlarıyla kusursuz peşinde.

Çocuğunuzun veyâ Başkalarının bedeni, malı, nâmusu hakkında konuşmaktan ve yorum yapmaktan kaçının uzak durun. Bedenine değil, kendine değer ver,  gönlünü olgunlaştır! Çünkü kişi; Bedeni kadar değil, Ruhu kadar insan'dır.
(İmam-ı Gazâli)

Allah katında şirk ten sonra en büyük günahlardan biriside insanlarla alay etmek kınamak hor görmek ve küçümsemektir.

Küçümseme kimseyi!
NOKTA da küçüktür ama bitirir cümleyi.

Her insan da Allâh'ın nuru vardır,
Bakmasını bilene.
Nefis gözüyle bakarsan hor görüp kusur bulursun. Allah ile bakınca güzel görürsün.
Bütün sıkıntılar Allâh'ı bilmemektir.
İnsan Allâh'ın yarattığı özel varlıktır.
Allâh' insanı cennet için yaratmıştır.

İyiyi ara, doğruyu ara, Güzeli ara,
Fakat kusur arama.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.

Kendi Kusurlarıyla meşgul olmaktan başkalarının kusurunu göremeyenlere
ne mutlu!

İnsan sevdiğinde kusur göremez. 
 

Allâh'ım bizlere akıl, îman, sağlık, sıhhat huzur ver. Huzur sende Allâh'ım.

İnsanlara lakap takmak Hucurat Suresinin 11. ayetiyle haram kılınmıştır, bu sebeple engelli kişilere Kör, Topal, Sağır, Çolak, Kel, Aptal, Deli, Kambur gibi ifadelerle hitap etmek ya da onların aleyhlerinde (arkalarından) böyle sözler söylemek Müslüman’a yakışmaz, böyle davranışlar Allah'ı ve peygamber efendimizi de incitir O ki ümmetine gözleri görmeyen birine yol göstermek sadakadır buyuruyor. Yârın Allah'ın yüzüne nasıl bakarız.

Üç şeyden sakın;
1- Mazlumun âhını alma.
2- Büyük konuşma.
3- Kimseyi kınama.
Gülme komşuna, gelir başına 
Başkalarının kusurlarını kınamayınız.

Ağzından çıkan söz kaderin olur?
Hiç kimseyi yaşadıkları için kınama,
Kınadıkların imtihanın,
Güldüklerin gözyaşın olur.
İncittiğin yerden incinirsin.
(Hz Mevlana)

Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme sonra ALLAH ona merhâmet eder      seni o şeyle imtihân eder.
(Hz Muhammed sav)

Gülme sakın sen ona,
İyi değildir sana,
Kişi neye gülerse,
Başa gelen olur.
(Yunus Emre)

Güzel ahlâklı bireyler yetiştirmek isteyen bizler Toplu taşıma araçlarında engelli, hasta, yaşlı, hamile olan kardeşlerimize duyarlı olup onlara
yer verilmesi gerektiğini çoçuklarımıza,
gelecek nesillerimize bizzat kendimizde
tatbik ederek öğretelim.

Metro, Otobüs, Minibüs, Hızlı tren gibi toplu taşıma araçlarında: Hasta, Yaşlı, Hamile, Engelli kardeşlerimize yer verdiğiniz için teşekkür ederiz.

Engelli kardeşlerimizin hayâta dört elle sarılmaları ve geleceğe umutla bakabilmeleri için sorumluluklarımızın idrâkinde olalım.
Engelleri nedeniyle, fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan zorluklar yaşayan kardeşlerimizle içten ve samimi bir yakınlık kuralım.
Engelli kardeşlerimizin hayatlarını zorlaştıran bütün engelleri hep birlikte ortadan kaldıralım. Onlara hayatı kolaylaştıralım. Yollarımızı, sokaklarımızı, binalarımızı ve bütün hayat alanlarımızı engelli kardeşlerimizin kullanabileceği şekilde planlamaya özen gösterelim. Engelli rampalarını ve kaldırımlarda bulunan yürüyüş bantlarını işgal etmekten kaçınalım. Engellilere ayrılan otoparklara araçlarımızı park etmeyelim. Onlara zorluklar yaşatan kimseler olmayalım. Unutmayalım ki insan olma açısından engelli olmak ve olmamak diye bir fark yoktur. Engelli kardeşlerimiz, eşit kimseler olarak onların farkında olmamızı, insan onuruna yakışır şekilde davranmamızı beklemektedir.

Engelli vatandaşlarımız hayatlarını dört duvar arasında değil, Diğer insanlar gibi,
Camide Mahallede, Çarşıda, Pazarda,
Parkta, Toplumda aramızda olmalı.
Aramızda engel yok.
Kulluğâ engel yok.
Kulluk için yok engel.
Yeter ki sende camiye gel.
Engelleri sevgiyle birlikte aşarız.

Sen Allâh'ın bir tânesisin,
Senden bir tâne daha yok. 

Allah Celle Celâluhü sana değer vermişken Sen neden kendine değer değer vermiyorsun. 

ENGELLİNE Kızıp'da
Bütün bedeninden vazgeçme.

Kabul, boyun eğmek değildir;
kabul herşeyin başladığı noktadır. 

İyi insanlar birlikte olursa,
Bütün zorluklar aşılır.
Sevgi, Saygı ve Hoşgörü engel tanımaz.

İyilik yapın çünkü dünya
iyi insanlara ihtiyaç duyuyor. 

Engel ruhumuzda değil, Bedenimizde bu bizi maneviyata yönlendirir. Allah'ın verdiği emânetlerin değerini bilmemizi sağlar ve şükretmemize vesile olur.

Allâh'ın aldığı bir âzâyı düşünüp isyan edip duracağına, Allâh'ın verdiği bütün nimetler için, âzâların için Allah'a şükret.

Şikâyet etme, Şükret.
Engelli olan insanlar şükrü hatırlatır.
Engellilere bakıp halimize şükredelim, Hamd edelim.

Allah'ım bizleri halinden şikayet eden değil,
hâline şükreden hamd eden kullarından eylesin.

Allah’ım bizleri, deprem, sel, yangın,
Trafik gibi kazalardan cezalardan belâlardan musîbetlerden hastâlıklardan korusun.

"...Kederleri gideren, sıkıntıları kaldıran, zor durumda kalanların dualarını kabul eden, dünya ve ahiretin rahmanı ve rahîmi olan Allah’ım! Bana ancak sen merhamet edersin, bana Senden başka hiç kimsenin merhametine ihtiyaç duymayacak bir merhamet ihsan eyle.
(Hâkim, "De’avât", No:1898)


Şehid ve Engelli Bir Sahâbe:
Amr bin Cemüh (r.a)

Cennetin arzuladığı engelliler…

Amr b. Cemuh r.a Şehitlik özlemiyle Uhud’a katılan ve Cennete (Ortapedik) Engelli bacağıyla şahâdet arzusuyla yanan Cennet adayı …Bedensel engelli olmak Cennet sevdalısı olmaya engel değil...             

Uhud Şehitlerinden olan
Amr b. Cemuh, Medine’nin iki büyük kabilesinden Hazrec’in Seleme boyunun reisi idi.

Câhiliye döneminde putlara aşırı bir bağlılığı vardı. Bu sebeple ensar arasında  islamla geç tanışan Müslümanlardan.
Akabe biatlarından sonra kendi oğlu ve bazı arkadaşlarının, onun çok sevdiği Menâf adlı putu birkaç defa Medine civarındaki bir çukura atıp taptıkları putların kendilerini dahi korumaktan aciz olduklarını kavradıktan sonra Mümin ve Müslüman oldu.
Hicretin ilk yıllarıydı, ilk arzusu Müslümanların ilk gazvesi olan Bedire katılmaktı.
Ancak fazla topallaması sebebiyle rahatça savaşamayacağından oğulları Hz. Peygamber’in de müdahalesiyle Bedir Savaşı’na katılmasına engel olmuşlardı. Engelli bacağıyla Bediri kaçıran 
Amr bCemuh bir sonraki savaşa yani Uhud için hazırlıklara başladı.  

Amr İbi Cemûh (r.a) artık ne pahasına olursa olun Uhud'a katılmak istiyordu.
Fakat çocukları yine Uhud Gazvesine katılmasına engel olmaya kalkınca,
Siz beni Bedir Seferi’nde cenneti kazanmaktan alıkoymuştunuz” diyerek onları Hz. Peygamber’e şikayet ederek "Yâ Resûlallah! Çocuklar benim Engelli olduğumu bahane ederek Uhud'a katılmama engel oluyorlar. Cenab-ı Hak'tan dileğim şudur ki, harbte şehit olayım ve cennete kavuşayım. Beni Cennet yolundan mahrum etmeyin!.." diyerek yalvardı. Efendimiz onun bu yakarışı karşısında onu çok istekli gören Hz. Peygamber sas. çocuklarına: "Fazla ısrar etmeyiniz. Belki de ona şehâdet ve Cennet nasiptir." buyurdu ve  Uhud gazvesinde mücahid olmasına izin verdi. Bu müsadeyi alan Amr Bin Cemûh (r.a.) o halinde büyük bir aşk ve sevinçle hazırlığa başladı. Ordu harekete geçmeden önce ailesine bir daha dönmemek üzere vedâ etti. 
Devamlı şu duâyı yapıyordu:
"Allah'ım! Bana şehitlik ver.
Beni, şehitliği kaybetmiş olarak ailemin yanına döndürme". Amr b. Cemûh cesaretle ve kahramanlıkla çarpıştı.
Savaşın sonlarına doğru müslüman saflarında dağılma başladığı zaman bile o sebat edip düşmanla mücadeleye devam etti ve sonunda hep arkasında savaşarak onu korumaya çalışan oğluyla birlikte şehid oldu.
Yeteri kadar kefen bulunamadığı için çok sevdiği arkadaşı ve kayınbiraderi Abdullah b. Amr b. Harâm ile aynı kefene sarıldı ve
aynı kabre kondu. 

Hasılı bir kez daha öğreniyoruz ki; dünyanın en güzel erkeği seçilmek, en güçlü erkeği olmak  olabilirsin ama kalbin iman konusunda engelli ise cennette nasibin olmuyor.

Evet bedensel engelli olmak Uhud da İman ettiği Peygamberiyle Hz. Muhammed sas. ile cennetle müjdelenmiş aşere i mübeşşere, ensâr ve muhacir  ile omuz omuza cihad etmeye engel değil. Evet bedensel engelli olmak uhud şehidi olmaya engel değil.

Cennet bedeni değil kalbi engelli olanların giremeyeceği yerin adıdır Vesselam.
Engelliler cennet melekleridir.

DUÂ
Allah Rızası İçin
Öksüz, Yetim, Dul, Engelli, Hasta, Yaşlı, Fakir İhtiyaç Sâhibi Ailelerin Çocuklarına, Maddî ve Mânevi Destek Yardım eden herkesten Rabbim razı olsun. Duâ eder - Dua beklerim

Öksüz, Yetim, Dul, Engelli, Hasta, Yaşlı, İhtiyaç sâhiplerini sevindirenleri, Sen sevindir Allâh'ım. Hânelerine ülfet muhabbet bereketler ihsân eyle.

Toplu Taşım Araçlarında:
Engelli, Hasta, Yaşlılara yer
verdiğiniz için teşekkür ederiz 

❤️VİDEO 
https://www.facebook.com/reel/1402306327298307?sfnsn=scwspmo&mibextid=FBR034

 
  Bugün 51791 ziyaretçi (193337 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol