Kılıççı Köyü
  TÖVBE
 

TEMİZLİK İMANDANDIR.

"Temizlik îmânın yarısıdır."
(Müslim, "Tahâret" 1)

Allah Temizdir, Temizliği Sever
İslam, Temizliği Emreder.

İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi?
Hâlâ inanmayacaklar mı?
(Enbiyâ, 21/30)(Ayrıca Bak;
Kâf, 6-7-8-9.10.11.15. Âyet Cüz: 26)
 
Canlı olan her varlık sudan yaratılmıştır.
Allah, bütün canlıları sudan yarattı.
(Enbiya Süresi, 30. Âyet Cüz: 17)
(Nur Suresi, 45. Âyet Cüz: 18)
(Rum, 46.47.48.49. 50. Ayetlere bakınız.

Su: Gökten inen mübârek bir nîmet.
 
En büyük hayır su hayrıdır.
Su yenilenmedir, Su temizliktir.
Su yeryüzündeki bütün nîmetlerin başında gelmektedir.
Çünkü onun vesilesiyle pek çok bitki, meyve ve hayvan hayatta kalabilmekte ve
hayat suyla devem etmektedir. 

Su hayattır, Susuz hayat zordur.
 
Kış olmazsa yaz olmaz,
Kış olacak ki rahmet olsun,
Yaz bereketli olsun.  
Hastalık olmasın. 

SU DİYORKİ
Önce akardım yabana
Sonra çıkardılar meydana
Cennet mekan olsun
Benden abdest alıp namaz kılana.
 
Karınca Duâsının Sırrı
Hayvanlarla konuşma özelliğine sahip olan Hz. Süleyman (Aleyhisselâm) bir kıtlık döneminde bir toplulukla şehrin dışına yağmur duâsına doğru çıkmaktadır.
Yolda bir karınca dikkatini çeker.
Zavallı hayvan sırtüstü yatmış, ayaklarını göğe doğru uzatmış, çırpınırken dua etmektedir. Hz. Süleyman (a.s) karıncanın duasına kulak kabartır. Karınca şöyle duâ etmektedir; 
 
Allah’ım bizi Sen var ettin… Ve
Senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız ya bize su verirsin ya da bizi helak edersin. Emir, ferman senindir.
 
Hz.Süleyman ‘ın gözleri yaşarır. Ve az sonra Hz Cebrail’ın (a.s) getirdiği bir haberle de coşar, taşar, ağlamaya başlar. Cebrail, o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir. Peygamber yanındaki topluluğa döner: Dönün” der. “Siz başkasının duâsıyla sulanacaksınız. Yağmur duâsı yaptık;
Günahsız elleri Allah boş çevirmedi
Duâmız kabul oldu Yağmur yağdı. 

Ölü toprak onlar için bir delildir.
Biz ona yağmurla hayat verdik.
Biz, onu diriltir ve ondan tâneler çıkarırız da onlardan yerler. 
(Yâsin Süresi, 33. Âyet)

Allah gökten su indirip onunla ölmüş toprağa hayat vermektedir.
Kuşkusuz bunda dinlemesini bilen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.
(Nahl Sûresi, 65. Âyet) 
(Ayrıca bakınız:
(Furkan Sûresi, 48.49.50.53. âyet)
(Hicr, 15/22)(İsrâ, 44. Âyet Cüz 15)

Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır.
(İbrahim, 14/32)
(Ayrıca bak:
(Zuhruf Sûresi, 11. Ayet Cüz: 25)
(Nâzi'ât, 31.32.33. Âyet Cüz: 30)
 
Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik.
(Lokman Sûresi, 10. Âyet Cüz: 21)

O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın.
(Bakara Suresi, 22. Âyet)
 
Görmediler mi ki, biz yağmuru kupkuru yere gönderip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yiyeceği ekinler çıkarırız.
Hâlâ görmeyecekler mi?
(Secde Suresi, 27. Âyet Cüz: 21)

De ki: "Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir akarsu kaynağı getirir?
(Mülk Suresi, 30. Âyet Cüz: 29)

وَاَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّر۪يقَةِ لَاَسْقَيْنَاهُمْ مَٓاءً غَدَقًاۙ 
Eğer insanlar ve cinler, Allah’ın yolu üzerinde dosdoğru yürüselerdi, Onlara bol bol yağmur verir, rızıklarını genişletirdik.
لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۚ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّه۪ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًاۙ 
Aslında verdiğimiz bu nimetlerle onları imtihan ediyoruz. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Allah onu gittikçe artan çetin bir azaba uğratır.
Cin Suresi, 16-17. Âyet)
 
Tövbe edin,  Namaz kılın,  Duâ edin. 

Tövbe edin, Bağışlanma dileyin ki,
üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.
(Nuh Suresi, 10-11. Âyet Cüz: 29)

İçtiğiniz suya ne dersiniz? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 
Dileseydik onu acı bir su yapardık. 
O hâlde şükretseydiniz ya!...
(Vâkı'a Süresi, 68-69-70. Âyet Cüz: 27)
 
Allâh'ın varlığının delillerinden biri de şudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla yetendir.
(Fussilet, 41/39)
 
وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَاۜ اِنَّ اللّٰهَ لَغَفُورٌ رَح۪يمٌ
Allah'ın verdiği nimetleri tek tek saymak isteseniz, imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız. Fakat Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Allah, sizin gizlice yaptıklarınızı da bilir, açıkça yaptıklarınızı da.
(Nahl Suresi, 18 - 19. Âyet)
 
ŞEYH SÂDİ DERKİ;
İnsanlar, rızıklarına bağlandıkları kadar o rızkı veren Hak Teâla'ya da bağlansalardı,
Meleklerin makamlarının üstüne yükselirdi.

Bizi doyurup yediren içiren suya kandıran, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran müslümanlardan  eyleyen Allâh'a hamdolsun.(Müslim, Zikir, 64)
(Tirmizî, "De'avat",56)
 
Herşeyin başı sağlıkO varsa herşeyin tadı varO yoksa dünyâ senin olsa kıymeti yok.
Sağlıkla uyandığımız her güne, aldığımız verdiğimiz her nefese sonsuz şükürler olsun. Hamd olsun Elhamdülillah.
 
Zaman ve sıhhat birer nîmettir.
Her nîmet birer emânettir.
Hakkını vermek. koruyup kollamak gerekir.
Sağlığımızı korumak ve gerektiğinde tedâvi yollarına başvurmak rabbimizin emri, Peygamberimizin Sünnetidir
 
Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz.
Doğrusu ben, sizin yaptığınız
şeyleri tamâmen bilirim.
(Mü'minün Süresi, 51. Âyet Cüz: 18)

İslam; Bizlere sağlığımızı tehlikeye atan,
aklî dengemizi bozan, malımızı hebâ eden, ailemize ve vücudumuza zarar veren her türlü kötü alışkanlığı yasaklar. 
 
Aklımızı ve irâdemizi Allah’ın razı olacağı
helâl ve güzel işlerde kullanalım. 
Îmânına ve umuduna sarılarak çalışan, erdemlerine sâhip çıkan, düşünen ve üretenbir müslüman olalım. 
Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir geleceği hep birlikte inşâ edelim
 
Maddi - Manevi her türlü pislik ve
kötülükten uzak dur.
(Muddessir Süresi, 5. Âyet)
(Buhârî, Tefsîr, 74 (1-5);
 
Müddessir Suresinin bu ilk ayetleri,
Sevgili Peygamberimize hem maddi anlamda giysilerini ve bedenini temiz tutmayı, hem de mânevi anlamda batıl inanışlardan ve günahlardan uzak durarak arınmayı emretmektedir.
 
Hastalıklardan korunmak için,
Ellerimizi günde birkaç defa sabunlu suyla ovalayarak yıkayalım. Ellerimiz kirli iken gözümüze, burnumuza ve ağzımıza dokunmayalım. Bedenimizin zayıf düşmemesi için bol sıvı tüketelim. Bol su içelim. Dengeli beslenelim ve düzenli uyuyalım. Hapşırırken ya da öksürürken bir mendille, mendil yoksa dirseğimizin içiyle ağzımızı kapayalım.
Yaşadığımız mekânları sık sık havalandıralım. Dinimizin haram kıldığı ve bedenimizi hastalıklara açık hâle getiren sigara, alkol, uyuşturucu ve benzeri zararlı maddelerden ve Stresten uzak duralım. Stres sigaradan daha zararlıdır. Zarârın neresinden dönersek kardır. Sigara içerek kendimizi zehirlemeyelim.

Sigara içmek haramdır zehirdir.
Paranızı ve Sağlığınızı çöpe atmayın. 
Herkes kendinin doktoru olmalı. 

Yasaklar tatlı olur, istek doğurur,
Heyecan yaratır insana.

Sigarayı açıktan içme;
Büyüklerimize saygılı olalım. Küçüklerimize örnek olalım. 

 
Çevremize olan saygımızı, yakınlarımıza olan sevgimizi ve Allah'â karşı sorumluluğumuzu gösterelim.
 
Sağlık Dünyalara Değer Nîmet
Sizden kim huzuru yerinde bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceğide yanında olarak güne başlarsa, sanki dünyâlar ona bağışlanmış gibidir.
(Tirmîzi, Zühd, 34)

Hastalık müminin günahlarına bir kefaret, Amel defterine bir bereket,
Cennetteki mertebesinin yükselmesine bir vesiledir. Allah CELLE CELÂLUHÜ şöyle buyurdu: Mümin kullarımdan birine bir belâ ve hastalık verdiğimde Bana hamd eder ve verdiğim bela ve hastalığa sabır gösterirse, yatağından kalktığında annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenmiş olarak kalkar. Allah hafıza meleklerine şöyle buyurur: Ben bu kulumu yatağa esir ettim ve ona belâ verdim. O halde ondan önce sıhhattayken kendisine yazmış olduğunuz sevapları yazmaya devam edin.
(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 28/344:
Tebaran, el-Mu'cemül, Evsat, 5/73)
 
Gözün görmez hale gelmesi, günahlara kefarettir. Kulağın işitmez hale gelmesi, günahlara kefarettir. Bedenden eksilen diğer şeyler de bunun gibidir. Ölçülerine göre günahlara kefaret olurlar. Mümin bir hastalığa yakalanır, sonra da Allah ona o hastalıktan şifa verdiğinde, bu geçmiş günahlarına kefaret ve ileride işleyeceği kusurlar için de bir ikaz olur. Münafık ise hastalanır, sonra da sıhhate kavuştuğunda sahibi tarafından bağlanan sonra da salı verilen, fakat niçin bağlandığını ve niçin salı verildiğini anlamayan deve gibidir. 

Her hastalık müslümana şifâ'dır.
Bazısı nefsini temizler,
Bazısı da günahlarını.
(Hz Ebûbekir r.a)
 
İki Nîmet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır.
Sağlık ve Boş vakit.
(Buhâri Rikak, 1)
 
Beş şey gelmeden önce diğer beş şeyin değerini bil: 1- Ölümünden önce hayatının,
2- Hastalığından önce sağlığının, 
3- Meşguliyetinden önce boş zamanının.
4- Fakirliğinden önce zenginliğinin
5- İhtiyarlığından önce gençliğinin,
(Hâkim, Müstedrek, IV, 341)

Allah ihtiyarlık hariç her hastalığın şifâsını veya devâsını yaratmıştır.
(Tirmizi, Tıp, 2)(İbn Mâce Tıb, 1)

Allah hastalığı da Şifâyı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Tedavi olunuz.
(Ebû Dâvud, C.4. H. No: 3874)

Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'dur.
(Şuarâ, 80)

Allah Teâlâ Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedâvi olun.
ancak haram olan şeyle tedâvi olmayın.
(Ebu Dâvud, “Tıbb”, 11)

Bir hastalığın en iyi çâresi o hastalığa yakalanmamanın yollarını öğrenmektir. 

Sağlığınızı ihmal etmeyin?
Sağlık ihmâle gelmez?
Tedâviyi sonraya ertelemeyin. 
Atalarımız, Teşhis konulmuş Hastalıklarımız için en az üç doktora görünün diyor.
Bu söz araçlarımız içinde geçerlidir
en az 3 ustaya göster veya ekspres sok.

 ❤️Yüzünü TUZLU SU ile yıka. Sivilce ve yara izi kalmıyor yüzünüz pırıl pırıl oluyor. 

Göz şişmelerine, Göz morarmalarına ve 
Sivilcelere SALATA sürün.(Buz koyun)

♥️1 Bardak soğuk sütün içine yarım Limonu sıkıp Buzdolabında bekletin.
4 saat sonra yoğurt gibi olur.
Bunu her zaman yemeye özen gösterin. 
1 ay gibi kısa bir süre de kas ve kemik ağrılarınızdan eser kalmayacak.
 
♥️Dize Akciğer veya Kuyruk Yağı Sar
Kuyruk yağının tüketilmesi kas ve kemik gelişimine büyük ölçüde katkı sağlar.
Yiyecek olarak tüketmenin yanı sıra akciğer ve kuyruk yağının dıştan kullanılması da etki eder. İbn-i Sina 
Kemik Düzelten Yağ, KUYRUK YAĞI;)
Kuyruk yağını ağrıyan dize eritilip YUMURTA sarısı ile birlikte sürüldükten sonra bandaj ile sarılıp 5 saat bekletilmesi bölgede oluşan kasılmaları, kas ağrılarını ortadan kaldırır.
Öncelikle mutlaka doktorunuza danışınız. 
Not: Yemeklere az bişe kuyruk yağı katın lezzet verir.

♥️Aç karnına, yarım yemek kaşığı sirke içmek, kalbi güçlendirir ve
kalbin ritmini düzenler.
Üzüm veya Elma sirkesi fark etmez.

Uykusuzluk, Halsizlik, Yorgunluk,
Rahat uyumak, Baş ağrısı, Stresten,
nem ve nutubetten kurtulmak için:
Bir tabağın içine, LİMON'u dörde böl içine kaya TUZU koy ve Bir çay bardağı da Elma sirkesi koy, yatağınızın baş ucuna koyun. 
Yatmadan 2 tâne HURMA yeyin.

Patates kızartması yaparken 
Patateslerin çıtır çıtır olmasını 
İstiyorsan yağa un kat.

❤️Bulaşık makinesine Limon Tuzu koy
Pırıl pırıl olacak bardaklar.

♥️Çörek otunu çiğnemeden yutmak kandaki kurtları öldürür, Basuru giderir ve bedendeki kötü kokuya sebep olan marazları giderir. 

♥️Sarmısak yutmak kansere, alerjiye, ağır enfeksiyonlara ve genetik mutasyonlara karşı bedenin direncini arttırır.

♥️Evde mayalanan doğal yoğurtla salatalıkla beraber yenirse, yüksek ateşi dindirir. Soğan da katılırsa enfeksiyon hastalıklarına iyi gelir.
  
Ayak ağrısı ve parmak yaraları için:
4 kaşık kına ve Elma sirkesini karıştır.
Ayaklarına SÜR çok faydasını göreceksin ve banada duâ edeceksin inşaallah. 
 
Kına yakın, Zîra o kokusu güzel olup,
Baş ağrısını giderir.
(El-Metalib 2408)

Tereyağı, Süt, Bal, Etin Girdiği Eve
Dert Hastalık Girmez.
Doğal beslenelim.
 
Zeytin yağı yiyin ve ağrıyan yere sürün, Çünkü O mübarek bereketli bir ağacın ürünüdür.
(Tirmîzi, 1851)

Unutkanlığa ve kansızlığa iyi gelir siyah kuru üzüm. Kuru üzüm yiyin. Çünkü O, safrayı, Balgamı bertaraf eder, Damarları takviye eder, Yorğunluğu giderir, Ahlakı güzelleştirir,
Ruha ferahlık verir, Üzüntüyü giderir.
Zekayı güçlendirir.
(Ramuz El Ehadis, 3946)

https://www.facebook.com/reel/1866082080430893?fs=e&s=cl&mibextid=rS40aB7S9Ucbxw6v

Sağlık İçin Hareket Et 
Hareketsiz yaşam, bütün insanlığı tehdit eden önemli bir sağlık problemi...
Kronik hastalıkların ortak nedenlerinden birisi olan hareketsizlik, Dünya genelinde ölüme yol açan risk faktörleri sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor.
Bu yüzden her yıl 3,2 milyon insan hayatını kaybediyor. Sağlık Bakanlığı'nın Kronik Hastalar Risk faktörleri araştırmasına göre Türkiye genelinde Kadınların % 86'sı
Erkeklerin ise %77 'si yeterli ölçüde
Fiziksel aktivite yapmıyor.
İyi beslen, Mutlu yaşa. 
 

DUÂ
الحمد لله   الحمد لله   الحمد لله
Ey güzel Allah'ım bizlere vermiş olduğun bütûn nimetler için sana sonsuz şükürler olsun. Hamd olsun, Hamdü senâlar olsun.
Allah'ım bizleri hâlinden şikayet eden değil,
Hâline şükreden kullarından eyle.

Allah'ım nimetlerinin yok olmasından, Sağlığımın bozulmasından, ansızın gelecek cezadan ve Öfkene sebep olan
 her şeyden sana sığınırım.
(Müslim, Rikak, 9)

Allah'ım bizlere sağlık sıhhat huzur ver.
Sağlığı sıhhati huzuru olmayan insan güzel ibâdet yapamaz. Sağlık sıhhat huzur verki ibâdetlerimizi güzel yapmalım. Devletimize, milletimize, ailemize, kendimize daha faydalı olalım. daha hayırlı güzel hizmetler yapalım.

Allah'ım şuan kimin nerede çaresiz bir derdi varsa sen çare ol. Derdi sıkıntısı problemi olan kardeşlerimizin dert sıkıntılarını gider. (Selâmete)
felâha huzura kavuştur. 
Borçlu olan kardeşlerimizin borçlarını ödemelerine kolaylık ver.
Hayırlı bereketli kazançlar ver. 
Bizlere Hayırlı rızık kapılar aç.
Hasta olan kardeşlerimize şifâ ver. 
Refakat edenlere sabır ver. 
mükâfat ver. Ağrı acısı olan kardeşlerimizin, ağrı acılarını dindir.
şifâ ver. 
Allah'ım bizleri hiç kimsenin ne eline, nede diline düşürme senden başkasına muhtaç etme Allâh'ım.
 
Allah'ım! Alaca hastalığından, Delilikten,
Cüzzam (sarı) hastalığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.
(Ebü Davud, Salât, 367)
 
Allâh'ım, Ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, Şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalık nedir bırakmasın."
(Buhârî, "Tıb", 37; Müslim, "Selam"46;
Ebu Dâvûd, "Tıb", 17; Tirmizî, "De’avât", 111)

"Allah'ım! 
Bedenime sağlık ver, gözüme sağlık ver, sağlığı benim varisim kıl (son nefesime kadar beni sağlıklı eyle). Halîm ve kerîm olan Allah'tan başka ilah yoktur. Ulu arşın sahibi Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur"(Tirmizî, "De’avât", 66; İbn Ebî Şeybe, Dua, 23, No: 29305)

 Birisine dua edecekseniz lütfen
 Sağlığı ve huzuru için dua edin...
 Gerisi boş, dünya.



♥️ TÖVBE KALBİ TEMİZLER♥️
 Allah (Celle Celâhu) günahlarımızı bağışlamak için Tevbe etmemizi ister.

Tövbe îmandan sonra en büyük nîmettir.

Şüphesiz Allah kalplerde olanları hakkıyla bilendir O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir. Allah, iman edip sâlih amel işleyenlerin duâlarına karşılık verir; tövbe etmek kalbi temizler
Yüce Allah, Müslümanlara cennete gidebilmeleri için tövbe etmelerini emretmiştir. Nefsine yenik düşüp günah işleyenler, Hatasından dolayı Allah’tan af dileyip kalben tövbe etmelidir.

Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâla’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zaman ki sevincinden çok daha fazladır.”
(Buhârî, "De'avat", 80)

Günahlarınızı biliyoruz da
Tövbelerinizi bilmiyoruz.
Sizi ayıplamanın vebâli
bizi bulmasın diye susuyoruz. 

Toplum olarak biz başkasının gözündeki ÇÖPÜ görüyoruz ama kendi gözümüzdeki MERTEĞİ görmüyoruz.
                      
Evvelâ kendi nefsime, Sonra da size tavsiyede bulunacam: Günah işlemek Allâh'a isyan etmektir. İsyan ettiğin zaman onun rızkını yeme.

Peygamber Efendimiz Soruyor:
Akıllı Adam kimdir biliyor musun?
Akıllı kimse nefsine sâhip olandır.
Günah vakti geldiğin de,
Nefsini kontrol edebilendir.

وَمَنْ يَعْمَلْ سُٓوءًا اَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ
ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ اللّٰهَ يَجِدِ اللّٰهَ
غَفُورًا رَح۪يمًا
Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur.
(Nisâ Süresi, 110. Âyet)

فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهٖ وَاَصْلَحَ
فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِؕ
 اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, hâlini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
(Maide Suresi, 39. Âyet)

Rabbim! Günahlarımı bağışla,
Bana rahmet kapılarını aç.
[Hadîs-i Şerif] Tirmîzi, Salât, 117)

Günahlarından samimiyetle tevbe eden kişi, hiç günah işlememiş gibidir.
(İbn Mâce, Zühd, 30)

Tövbe Kapısı Hâlâ AÇIK 

Dünya kadar günâhın olsa da gel.
Allâh seni affedecek!

Allah (Celle Celâluhü) buyurdu ki:
Ey Âdemoğlu! Günâhın, bulutlar kadar olsa da istiğfar ettiğin takdirde günâhının çok oluşuna bakmam, affederim.
(Tirmîzi, Deâvât, 109)
 
Allah Teâlâ Hazretleri diyor ki:
Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip,
(affımı ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim.
Ey âdemoğlu! Senin günâhın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey âdemoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiçbir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım.
(Tirmizî, Deavât, 106)

"Mü’min, günahını, üzerine yuvarlanmasından korktuğu bir dağ zanneder. Günaha dadanmış kişi, günahını burnunun ucuna konmuş,
ona bir şey söylediğinde uçacak bir
sinek gibi görür.
(Buharî, “De’avât”, 4)

❤️Video Dinle 
https://youtube.com/shorts/Y0r4hX9JG-U?si=t3dbL7IyqHGJyhev

Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları
Tevbe edenlerdir. 
(Tirmizî, “Kıyâme”, 49;
İbn Mâce, “Zühd”, 30) 

İnsanlar En Büyük Hatâlarını
Kafaları Karışık Olduğu Zaman boşluktayken Yaparlar.
 
(İnsanların Akıl ayarlarıyla oynama)

Yeryüzünde ilk tövbe eden ve tövbesi kabul olan Hz Âdem'dir. Estağfurullah, Estağfurullâh Estağfurullâh.
El azim el kerim errahim Ellezi lâ ilahe illlâhu El hayyel gayyume ve etübu ileyh.
Ey Tövbeleri kabul eden Allâh'ım.
Bizim tövbelerimizi kabul et ve
bizi bağışla.

Ayağımdan başıma,
Doğduğumdan bu yaşıma. 
Bütün günahlarıma tövbe ya Rabbi.

Kim Tevbe istiğfara çokça devam ederse
Allah onun her üzüntüsünü sevince çevirir. Her sıkıntısına bir çâre bulur ve
onu ummadığı yerden rızıklandırır.
(Ebu Davud, Sünen, 1518;
İbni Mâce, Sünen, 3819;
Hâkim, Müstedrek, 7677)

Kul işlediği günah sebebiyle bol
rızıktan mahrum bırakılır.
(Abdulkâdir Geylâni)

Geçiminde darlık, rızkında zorluk ve hâlinde dağınıklık gördüğün zaman,
bu hâlin Allâh'ın emirlerini terk edip nefsinin hevâsına uyduğundan dolayı olduğunu bil.

Tövbe İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz.
(Kaynak: Tirmizi)
 
Amel defterinde çok istiğfar
bulunana müjdeler olsun.
(Kaynak: İbni Mace, No: 3818)

Mü'min bilerek veya bilmeyerek işlediği günahlardan dolayı tövbe eder.
Affı ve mağfireti için Allah'a yalvarır. Peygamberimiz, gelmiş geçmiş bütün günahları affedilmiş olmasına rağmen, günde 100 kere tövbe eder,
Allâh'tan af dilerdi.
(Müslim, Zikir, 12-41-42)
 
Allah'tan ümit kesmek günaha girmekten kötüdür. Allah'tan kork, fakat ümit kesme. Unutma ki Allah affederse kimse ona niçin affettiğini soramaz.

Günahlar açıktan işlenmeye başlanınca,
İyi kötü herkes genel bir azâba mâruz kalır.
(Teberâni)
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Âdemoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, kendisinin diğer bir vadisi daha olmasını ister Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah (ihtirastan) tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder.
(Müslim, “Zekât”, 117)
 
وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
(Nur suresi 31. Âyet)
 
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ تُوبُوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ يَوْمَ لَا يُخْزِى ٱللَّهُ ٱلنَّبِىَّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَعَهُۥ ۖ نُورُهُمْ يَسْعَىٰ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَٰنِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَآ  أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَٱغْفِرْ لَنَآ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Ey inanan iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte îman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır gider.
Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla,
bizi bağışla çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.
(Tahrim Sûresi, 8. Âyet Cüz: 28)
 
Tövbe Nedir?
Tövbe, işlenen günâhın, yapılan hata ve kötülüğün farkına vararak pişmanlık duyma hissi, dönüş yapma irâdesi ve kararlılığıdır.
Tövbe, Dil ve Kalp ile yapılır.
Allâh'ım işlediğim günahlardan ve yaptığım kötülüklerden pişmânım, Tövbe ettim, mağfiretini diliyorum, beni affet! demek.

Tevbe kapısı insan ölünceye kadar açıktır.
 
Pişmanlık duymadan sâdece dille yapılan tövbenin hiçbir değeri yoktur.
 
Günah işleyen insanın günahından hemen tövbe etmesi Allâh'ın kesin emridir.
(Nisâ Sûresi, 17-18. Âyet)
 
Kim tövbe etmezse işte onlar, 
Zâlimlerin ta kendileridir.
(Hucurat, 11. Âyet)

Günah işlemek insanı cehenneme götürmez. Tövbe etmemek cehenneme götürür. Her insan günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir.
 
Tövbe edip doğru yolu bulanlar,
Allah'ın sevgili kulları olurlar.
 
Tövbe edenlerle oturun,
Onların kalpleri yumuşak olur. 
(Hz Ömer)
 
Günahlar, kişiyi Allâh'tan uzaklaştırır.
Cehenneme yaklaştırır.
 
Hiçbir mümin "Ben günah işlemedim, niye tövbe edeyim! diyemez. Çünkü kul kusursuz olmaz, "Kusursuz olan ALLAH'tır"
Bilerek veya bilmeyerek işlenen pek çok günah vardır. Yüce Allah, Kendinizi temize çıkarmayın. Buyurur.
(Necm, 32. Âyet)
 
Tevbeni yârına ertelemeyesin.
Yârın olurda, Sen olmaya bilirsin.
(Hz Ali r.a)
 
İnsan ateşi görünce tövbenin kıymetini anlayacak. İnsanı ateş değil,
kendi gafleti yakar.
 
Kalbimizin cilâsı tövbe istiğfar'dır.
Tövbe ve istiğfar, insanın Rabbinden bağışlanma dilemesidir. acziyetini dile getirmesidir. merhâmetlilerin en merhâmetlisi olan Yüce Allah’a iltica etmesidir. Tövbe ve istiğfar, insan olmamız hasebiyle elimizden, dilimizden, gözümüzden velhasıl bütün bedenimizden sadır olan günahlardan temizlenme vesiledir.
Tövbe ve istiğfar, âdeta hayâta yeniden başlamamız için Rabbimizin bizlere bir ikrâmı ve açtığı rahmet kapısıdır.

Tövbe edin, Bağışlanma dileyin ki,
üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.
(Nuh Suresi, 10-11. Âyet Cüz: 29)
 
İşlediğimiz her bir günah: 
Kafamıza giren her bir şüphe
Kalp ve Ruhumuzda yaralar açar. 
Kötü düşünce, şüphe pisliktir hastalıktır.
 
Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce ve şüphe seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
(Fussilet Sûresi, 36. Âyet)

Allah şeytanın vesvesesini giderir.
(Hac Suresi, 52. Âyet)
 
Gençlik güzeldir ama bir an önce atlatmaya bak. İnsanın başına ne gelirse gençlikte gelir. Belâların çağı gençlik çağıdır.
Gençlik mayın tarlasıdır. 
Gençlik şemsiyenin olmadığı bir çağdır
belâ gelir. Bu yaşıma geldim. 
Gençliğimi düşünüyorum ne belâlardan geçmişimde gafletten farkında değilim. 
Yaşı ileride olan Hayat tecrübesi olan kişileri ciddiye almak lâzım onlar görmüş geçirmiş bilgili insanlar birşeyler biliyorlar. Meyveleri toplamak suretiyle istifâde edin

Kulun en büyük hatası;
Gençliğini eğlenceye verip,
İbâdetleri yaşlılığa bırakmasıdır.

İnsanlar günahlarıyla övünüp
sevaplarıyla alay ediyorlarsa, 
şeytan yüreklerinde tavaf ediyor demektir.
 
Gülerek günah işleyenler,
Ağlayarak Cehenneme girecekler.
 
Bize kalmayacak dünya için, 
Bize kalacak günahlar biriktiriyoz.

Allah bütün insanları cennet için yaratmıştır.
Hiçbir insan kötü değildir.
Bütün isyanlar, günahlar, ârizi durumlardır yâni insana sonradan bulaşmış lekelerdir. Lekelerin temizlenmeye pişman olup tövbeye ihtiyacı vardır. Herkes iyi bir insan, iyi bir müslüman olmaya Cennet'i hak etmeye adaydır. Hz Ömer ve Ebû Cehilin oğlu bir örnektir.
 
Allah Celle Celâhu: 
Kulum Tevbe et, ben de kabul edeyim. diyor İnsanlar yaşlanınca yaparız diyor...
Allah Celle Celâhu
Namaz farzdır, kılın. diyor...
İnsanlar: Vaktim yok, benim kalbim temiz diyor...
Allah Celle Celâhu
Örtünün, korunun. diyor...
İnsanlar: "Ne olacak yâ, bunlar moda diyor...
Allâh Celle Celâluhü
Âhiretiniz için hazırlık yapın. diyor..
İnsanlar: Dünyaya bir daha mı geleceğiz, eğlenelim. diyor..

Dünyaya bir daha mı geleceğiz?
Deyip her türlü harama bulaşanlara söyleyin, Âhirete iki defâ mı gideceğiz.?
 
Ölüm senin peşindeyken, 
Sen neyin peşindesin Ey insan...
 
Râbbim, eğer beni sen'den uzaklaşmış olarak görürsen, beni güzel bir dönüşle sana döndür.

Allah insana, Anne ve babasından kendinden daha şefkatli ve
daha merhâmetlidir.
 
Aklım her gün tevbe eder
Nefsim her an tevbemi bozar.
Arada kalmış biçâreyim
İyi ki senin kapın var Allah'ım. 
 
Geçmiş tövbe ister; keşke değil,
Şeytanı bıktırıncaya kadar:
Tövbe et, İyilik et,
duâ ve ibâdet et. 
 
Bir insanın geçmişi
nasıl olursa olsun
geleceği tertemizdir. 

Geçmişle meşgul olmak,
Geleceği zayi etmek demektir.

Zarârın neresinden dönersen kardır.
Hata yanlış yapmazsan, 
Doğruyu nasıl öğreneceksin.
İnsan yanlış yapacakki doğruyu öğrensin.

En güçlü insan, hatalarıyla yüzleşendir. Geçmişten ders alıp geleceğe emin adımlarla yürüyendir.
 
Hiçkimse bir başkasını Fâsık ya da Kâfir olmakla itham etmesin. Zîra itham ettiği kişi fâsık ya da kâfir değilse o vasıflar, itham eden kişiye döner.
(Buhârî, Edep, 44)
 
Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor.
Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.
(Nisâ Sûresi, 27. Âyet Cüz: 5)

Nefse uyan kimse rüsva olmuştur.
Artık onun yol arkadaşı şeytandır.
(Ahmed Yesevî k.s)

Biz nefsimizin esiri olmuşuz.
 
Biz, bu Kitab’ı kullarımızdan seçtiklerimize mîras olarak bahşettik: onlardan bazısı (günaha dalıp) kendilerine zulmeder; bazısı [doğru ile yanlış arasında] bir yol izler, bir kısmı da Allah’ın izniyle hayırlı işlerde başı çekenlerden olur:
İşte bu en büyük fazilettir!”
(Fâtır Sûresi, 32. Âyet cüz: 22)
 
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ تَـوَّابٌ حَك۪يمٌ۟
Allah'ın size lütfu ve merhâmeti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sâhibi olmasaydı, Hâliniz nice olurdu?
(Nur Sûresi, 10. Ayet cüz: 18)
 
Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz,
melekler gibi temiz olsaydınız
Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek, fakat tevbeleri sebebiyle mağfiret edeceği kimseler yaratırdı.
(Müslim, Tevbe, 9, 10,11, (2748);
Tirmizî, Da’avât 105, 3533)

Ey inanan îman eden insanlar!
Siz Allâh'a muhtaçsınız. 
Eğer Allah dilerse, sizi giderir ve yeni bir halk getirir. Bu, Allâh'a göre zor bir şey değildir.
Hiçbir Günahkâr başka bir günahkarın yükünü yüklenmez. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allâh'adır.
(Fâtır Süresi, 15-16-17-18. Âyet Cüz: 22)
 
فَاتَّقُوا اللّٰهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَاَط۪يعُوا
وَاَنْفِقُوا خَيْراً لِاَنْفُسِكُمْۜ
وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 
Gücünüz yettiğince Allah’a saygısızlıktan sakının; dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere başkaları için harcayın. 
Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır.
(Tegâbun Sûresi, 16. Ayet)
 
وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ۟
Allah'tan korkun,
Allah’a karşı gelmekten sakının ve
Allah’ın cezâsının çetin olduğunu bilin.
Allah’ın azâbı çok şiddetlidir...
(Bakara Suresi, 196. Ayet)
(Haşr Süresi, 59/7)
 
Allah'ın istediği örnek ve
dindar kullar olun.
(Âli İmran, 79. Âyet)

Seni hiç bir zaman terk etmeyecek
biri varsa O, Allah'tır...

Allah'tan başka sığınacak kimse yoktur.
(Tevbe Suresi, 9/ 118)

İnsan, derdiyle başbaşa kaldığında anlıyor Allah'tan başka kimsesinin olmadığını. 
 
Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım Allah'ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
(Zümer Sûresi, 53. Âyet cüz: 23)
 
Tövbe Kalpteki günah kirlerini temizler.
(Hadis-i Şerif)
 
Estağfurullah deyip içten tövbe eden insanı, Allâh (Celle Celâluhü) tertemiz yapar. İnsan beşer şaşar insan hata eder.

İnsanlar tek bir kötü davranışınızla tüm güzel geçmişi siler. Allah ise bir tövbenizle tüm kötü geçmişinizi siler.
(Şa'râvi k.s)
 
Bizde üç yanlış, bir doğruyu değil.
Bir doğru, Bütün yanlışları götürüyor.
"Tövbe"
 
İbâdetlerde sayı değil,
İhlas ve samimiyet önemli.
İbadetlerini sayma, sayacaksan
Günahlarını say ve tövbe et.
 
İbn-i Mesud r.a buyuruyor:
îbadetlerinizi sayıya dökmeyiniz,
Dökecekseniz sayacaksanız,
Günahlarınızı sayınız ve tövbe ediniz.
(Allah Celle Celâluhu ondan razı olsun)
 
Tövbe edin ve ibâdetlerinizi yerine getirin.

Soru: Estağfirullâh ne demek?
Cevap: Ben Allâh'tan bağışlanma diliyorum demektir.
 
 اَسْتَغْفِرُ الله اَسْتَغْفِرُ الله اَسْتَغْفِرُ الله
اَلْعَظِيم اَلْكَرِيم اَلرَّحِيم اَلَّلذِي لآ إِلهَ إِّلاَّ هُو
 اَلْحَىَّالْقَيُّومُ وَاَتُوبُ اِليْهِ
MEÂLİ: Mağfiretini talep ediyorum Allâh’ım! Bağışlamanı diliyorum Rabbim! Kusur ve günahlarımdan beni tertemiz kılmanı istiyorum Yüce Mevlâm! Kerîm olan, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan, dâimâ diri ve her şeyin kendisiyle ayakta durduğu ve varlığını sürdürdüğü Yüce Rabbimin mağfiretini niyaz ederim.
O’na yönelir ve Yüce Zât’ından bizlere tövbe, mağfiret ve hidayet lütfetmesini talep ederim.
 
وَاَن۪يبُٓوا اِلٰى رَبِّكُمْ وَاَسْلِمُوا لَهُ مِنْ قَبْلِ 
اَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ 
Azap size gelip çatmadan önce rabbinize yönelip O’na teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz.
(Zümer Sûresi, 54. Âyet)
 
وَاتَّبِعُٓوا اَحْسَنَ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ
اَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَۙ
Hiç farkında olmadığınız bir sırada azap ansızın başınıza gelmeden önce rabbinizden size indirilen en güzel hükümlere uyun;
(Zümer Sûresi, 56. Âyet)
 
Tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Kim tövbe edip erdemli davranırsa bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş olur.
(Furkan Sûresi, 70 - 71. Âyet)
 
Hz Musâ aleyhisselâmın Tevbesi
Musa (a.s.) birine bir yumruk vurmuş ve adam ölüvermiştir. Musâ, "Bu şeytanın işidir. O, gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır" dedi.
(Kasas Sûresi 15. Âyet Cüz: 20)
Bunun üzerine
قَالَ رَبِّ اِنّٖى ظَلَمْتُ نَفْسٖى فَاغْفِرْ لٖى فَغَفَرَ لَهُ
اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
«Mûsâ, "Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet" dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz O, çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir.»
(Kasas Sûresi, 16. Âyet Cüz: 20)
(Konu ile ilgili olarak ayrıca bakınız:
Şu'arâ Sûresi, âyet, 19-20)

Musâ, şöyle dedi: Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum.
(Kasas Sûresi, 33. Âyet Cüz: 20)

Kardeşim Hârun'un dili benim kinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder.
Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.
(Kasas Sûresi, 34. Âyet Cüz: 20)
 
Allahü teâlâ Davud’a (aleyhisselâm) şöyle vahyetti. Ey Dâvûd! Biliyor musun, kullarımdan kimin günâhını bağışlamayı severim?” diye buyurdu. Dâvûd (aleyhisselâm): Onlar kimdir, Yâ Rabbi?” dedi, Allahü teâlâ: Günahlarını hatırladığı zaman, içi titriyenlerdir” buyurdu.

Allah sevdiği kullarına, Âhirette azap etmemek için Günahlarına kefaret olsun diye bu dünyada sıkıntı verir.
(Hz Ebubekir r.a) 

اَوَلَا يَرَوْنَ اَنَّهُمْ يُفْتَنُونَ ف۪ي كُلِّ عَامٍ مَرَّةً اَوْ مَرَّتَيْنِ 
ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمْ يَذَّكَّرُونَ
Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler,
ne de ibret alırlar.
(Tövbe Süresi, 126. Âyet)

Kul ile Râbbi arasında ilk perde kulun nefsidir. (İmam Gazâli)

Allah'ım beni nefsimden koru.
 
Nefsini arındıran kurtulmuştur,
Onu günaha gömende Hüsrana düşmüştür.
(Şems Süresi, 9-10. Âyet)
(Ayrıca bak, Teğabun, 16. Ayet)

Nefsini temiz tutmayanın,
aklı yok demektir!
(Hz İdris)
 
Allâh'ım göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsine bırakma.
(Ebû Ya'la, Zikir ve Duâ, 914)
 
Bir kimse bir günah işler de ardından güzelce abdest alır, sonra kalkıp iki rekât namaz kılar ve Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah onu mutlaka bağışlar.
(Ebû, Dâvud, Vitr, 26)
 
Günahından tevbe eden kimse,
günahsız kimse gibidir.
(Ebû Dâvûd, İbn Mâce)
 
Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.(İ.Ahmed)
 
Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır.
Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Bu mubârak günler Af ve Mağfiret ayıdır.
 
 اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ
"Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever"
(Bakara Suresi, 222. Âyet)
 
Tövbe edenler, Durumlarını düzeltenler,
Allah'ın kitabına Dinine sarılanlar,
Bunlar müminlerle beraberdirler.
Allah müminlere büyük bir mükâfat verecektir.
(Nisa Suresi, 146. Âyet Cüz: 5)
(ayrıca bak; Nisa, 17-18. Âyet)

İnsanlara karşı kusur işleyen sevgisini kaybedeceği gibi, Allah'a karşı bir günah işlediğinde de Allah'ın sevgisini zamanla kaybedebilir.
 
Ancak Allah Rahman, Rahim ve
Afüvv sıfatlarıyla affedebilmektedir.
 
Ayet-i Kerime'de buyrulan:
Ey insan Kerim olan Rabbine karşı seni kim aldattı” İnfitar, 6) ifadeleri insanın Allâh'ın affetmesi ve keremine karşı yaptığı hatalar hususunda daha fazla dikkatli olmasına apaçık bir işârettir.
 
İnsanlar kendi aralarındaki münâsebetlerde birbirlerine karşı hatalı davranışlarda bulunduklarında birbirlerini affetmeleri zor iken, Allah Teâlâ’nın, kulun pek çok hata ve noksanına rağmen yine o kula ihsanda bulunması; Allah Teâlâ’nın Rahman, Rahim ve Afüv isimleriyle açıklanabilecek bir durumdur.
 
Bir kul bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse. Kıyamet gününde Allâh'da onun ayıbını örter.
(Müslim, Birr, 1/72)
 
Akıllı kimse, başkasının ayıbına bakmaz!
Kişinin aybını yüzüne vurmaz!
Malı çoğaldıkça, mağrûr olup ahlâkını bozmaz!
(Hz İdris)

Bir insanı hayâta kazandırmak,
Bir aileyi hayâta kazandırmak demektir.
Bir insanı hayâta küsdürmek
Bir aileyi hayâta küsdürmek demektir.
Kimsenin âhını almayın.

Hatâdan nefret et ama Hatâya düşenden nefret etme. Hatâ kusur üzerinde durma.
Hiçbir insanın ayıbını kusurunu yüzüne vurma utandırma. İfşa etme. Başkalarına anlatma.
İnsan Psikolojisine zarar verme. 
Ayıp kusurları anlatanları dinleme, günahlarına ortak olma, ayıp kusur örtmekte ibâdettir sevaptır.
Empati kuralım: senin de hatan, kusurun, ayıbın günahın var. Sen başkasının ayıbını kusurunu gizler örtersen Allah da senin ayıplarını kusurlarını örter affeder.
Yâ Gaffâr Allâh Celle Celâhu; Yâ Settâr:
Settârul Uyup: İsminin Anlamı: Kullarının, hatalarını, kusurlarını, günahlarını ayıplarını örten,
gizleyen bağışlayan açığa çıkarmayan, affeden Allah.
(Settârul Uyuba, Muhâlefet etme)
Allâh'ım Hatâlarımın kusurlarımın günahlarımın farkındayım. Yapmış olduğum hatâ kusur günahlardan ben pişmânım keşke yapmasaydım İnşaallah bir daha yapmayacağım.
(Pişmanlık Tövbedir.)
Hata, kusur ve aşırılıklarımızdan dolayı
Sen bizleri yakma Allah’ım!
 
Yâ Settâr” Esmâ-i Hüsnâ’dır
Allah nasıl insanların ayıplarını, kusurlarını, rezilliklerini örtüp gizliyor, açığa vurmuyor- utandırmıyorsa sende sosyal hayatta öyle ol.
Hatasız günahsız kul olmaz,
günahta ısrar etmeyeceğiz”
 
Bütün insanlar hata yapar,
hata yapanların en hayırlısı ise hatasından dönendir. 
İnsan beşer şaşar.
Bende sizin gibi insanım beşerim.
Melek değilim.
(Hadis-i Şerif)

Nasuh Tövbesi Yapanın: Bütün günahları sevâba çevrilir. Nasuh tövbesi demek, bir daha O, günaha dönmemek demektir.

Âhir zamanda öyle insanlar gelecek ki,
Günâh işlemeyi seçecekler,
Tövbe etmeyi unutacaklar.

İnsan oğlu, Neydim. Ne oldum.
Ne olacam. D
emeli ve Hata,
Kusur, Günahlarda,

Israr etmemeli.

Nîmeti unuttuğumuz için
Nîmetinde sâhibini unuttuk.
Allah herşeyimizle bizi hesâba çekecektir. (Günahların mânevi hayâtımıza etkileri)

İbâdetlerinizi sayıya dökmeyiniz, Dönecekseniz günahlarınızı sayıya dökünüz, Tövbe ve Dua, ediniz.

Günahı hatırlamak başka insanlara anlatmak zihni bulandırır,
Unutkanlığı arttırır.
Tövbe et. Günahtan uzaklaş.
Nasuh tövbesi ettiysen, geriye dönüp bakma günâhını hatırlatan şeytana uyma.

Eğer insan hata yaptığında pişman olup özür diliyorsa veyâ yaptığı günâh için pişman olup tövbe ediyorsa o
insanda îman gücü var demektir. 
İnsanın insandan farkı bu işte.
 
اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
Biliniz ki Kalpler ancak
Allah'ı anmakla huzur bulur.
(Râd Sûresi, 28. Âyet Cüz: 13)
 
Bir kul günah işlediği zaman, yanlış yaptığı zaman tövbe edecek ve tövbesini tutacak muhâfaza edecek. Cenab-ı Hak bu konuda hepimizin yardımcısı olsun.

Müslüman olarak hakkı tavsiye edelim.
öğüt, nasîhat verelim ve duâ edelim.
İnsanların, hatâsının yanlışının farkına varmasını sağlayalım. çoğu insan günâha daldığı için ve işlediği günaha bağımlı olduğu için bırakamıyor. kolay değil. şeytanın esîri olmuş. hepimiz insanız. 
hepimizin zaafları bağımlı olduğu kötü alışkanlığı vardır. (Örneğin;) Sigara, içki, kumar, yalan. kavga. gıybet. iftira. zinâ. hırsızlık. kin. öfke. haset. nazar. su-i zan. israf. cimrilik. kibir. uyuşturucu gibi Allâh'ım kötü alışkanlıklarımızı terk etmeyi ümmeti Muhammed'e nasip eyle.

İnsan alışkanlıklarının çocuğudur.
(İbn-i Haldun)

Hiçbir zaman kötülüğe sebep olmayalım.
Her zaman iyiliğe vâsıta olalım.
Millet bizden iyilik görsün.
Bizi örnek alsın ve Bizden gördüğünü yaşasın.

En Güzel Örnek Hz Muhammed Mustafâ s.a.s Müslüman Örnek İnsandır.
En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.
İyi olan herşeyi örnek alalım, 
Örnek gösterelim.
Kötü olan hiçbir şeyi örnek almayalım,
Örnek göstermeyelim.
Kötü bir şeyin probagandasını yapmayalım.
Bir insana kırk gün deli dersen, deli olmasa bile, deli deli hareketler yapar.
Örneğin; İçkinin, Sigaranın, zinânın, kumar'ın hırsızlığın probagansını reklamını yaparsan, beyin bilinç altına alır ve onu uygular. Yâni bir insanın kafasını beynini aklını neye yönlendirirseniz oraya göre çalışır ve onu uygular. Hastalıklar bulaşıcı olduğu gibi, kötü düşünceli bir insanın söz ve davranışları kötü huyu ve kötü alışkanlığıda Akıllı zekî insanlara çabuk bulaşır.

Gece Gündüz: Duâ et.
Temsil et, Tebliğ et,
Hakkı tavsiye et ve
Dâvet et. 

Bize düşen ancak tebliğdir.
(Yâsin Sûresi, 17. Cüz: 23)

Allah'ın en sevdiği şey: hakkı tavsiye etmek. Tebliğ etmek.
(Fussilet Sûresi, 33. Âyet)

Kur'an bütün insanlara bir açıklama,
sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür.
(Al-i İmran Suresi, 3/138)

Sen yine de öğüt ver.
Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.
(Zâriyat Sûresi, 55. Âyet Cüz: 27)


Ey peygamber Rabbindan sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan,
O'nun elçiliğini yapmamış olursun...
(Maide 5/67)

Kendilerine indirileni insanlara açıklayasın diye sana Kuran'ı Kerim'i indirdik.
(Nahl, 16/44)


Bu Kur'an, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler, tam akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.
(Sad, 38/29)

Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edinEğer yüz çevirirseniz, bilin ki elçimize düşen sâdece apaçık bir tebliğdir.
(Teğâbun Sûresi, 12. Ayet Cüz: 28)
 
Kişiye hatâsını söylemezsen,
Kabahâtini hüner sanır.
 
Gerçek dost yanlış yaptığında seni uyaran, Sonrasında ise koruyan kişidir.
Yaptığın yanlışı herkese duyuran değil.
 
Kimseyi kınama:) Günâhından haberin olabilir ama, Tövbesinden haberin olmaz.
Pişmanlık tövbedir.
(İbn Hanbel, I 423)

Bir kul ne kadar günah işlerse işlesin sen sakın hor görme, Belkide rabbim onuda öyle sınava sokmuştur, Benim başıma gelmez dediklerin Rabbim sanada yaşatır,
düşüp kalkmayan tek rabbimdir,
düşmem deme düşersin.

Kişiyi günahından ötürü ayıplama.
alay etme, ayıplayanın kınayanın
başına gelir.

Bir adamı bir günâhından dolayı ayıpladım onbeş yıl sonra o günah gelip beni buldu.
(Hasan Basri r.a)


Bu hayatta ne öğrendin, Başkalarının hayâtını kurcalamamayı öğrendim.
 
Kendisine doğru olmayan, 
Başkasının yanlışını kurcalamaya bayılır.

Bir insanın geçmişini açmak kurcalamak aşağılanmış insanların işidir.
 
Geçmişim bir çöplüktür. 
Ben geçmişimi dürdüm,
büktüm, çöpe attım.
Çöpü karıştırmak köpeklerin işidir.
Çöplükleri sâdece kediler ve
köpekler kurcalar.
(Necip Fazıl Kısakürek)
 
İşlemiş olduğun günahların için tövbe ettiysen, O günahını tekrarlama ve başkasına anlatma. anlatırsan melekleri ve o insanı şahit tutmuş olursun ve o insanı günaha teşvik etmiş olursun.

Kim bir iyilik yaparsa ona on katı vardır.
Kim de bir kötülük yaparsa o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.
(En'âm, 6/160)

Kul bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tövbe edip uzaklaşırsa kalbi arınır. Tövbe etmeyip günah işlemeye devam ederse, o siyah nokta artar ve nihayet kalbin her tarafını kaplar."
(İbn-i Mâce," Zühd",29)
 
Her günahkâr yalancının vay hâline.
Kendisine Allah'ın âyetlerinin okunduğunu işitir de, sonra büyüklük taslayanlara sanki onları hiç duymamış gibi direnir.
İşte onu elem dolu bir azap ile müjdele!
(Câsiye Süresi, 7-8. Âyet Cüz: 25)

Kalbi kirleten günahlardır.
İnsan melek değildir.
Melekten gelen ilham.
Şeytandan gelen vesvesedir.
aklını kullan. aklınla hareket et.
vesvese ile hareket etme.
Aklını başına topla kendine gel.
Vesvese ile hareket eden ve
Başkasının lafıyla hareket eden insan, ezilmeye üzülmeye mahkumdur.
Aklınızı kirâya vermeyin....
Îmânınızı ve Aklınızı, kimseye teslim etmeyin. Allah'ım Aklımızı, Dînimizi, Devletimizi, Milletimizi, Âilemizi, Neslimizi, Nefsimizi ve 
Ahlakımızı Muhâfaza eyle.

Akıl bir kuzu, Nefis bir kurt,
Îman ise çobandır.
Îman kuvvetli olmazsa nefis aklı yer.
(Hz Mevlânâ)
 
Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de
Ziyâna uğramıştır.
(Şems, 9 - 10. Âyet Cüz: 30)
Nefsini yak KÜL ol.
Allah'a dön KUL ol.
İyilik yap GÜL ol.

Odun yanar KÜL olur.
İnsan yanar KUL olur.
 
Allâh'ım! Nefsime takvâsını (günahlardan sakınma duygusu) ver ve onu (her türlü günahtan) temizle, Sen temizleyenlerin en hayırlısısın. Onun koruyucusu ve efendisi de sensin.
(Müslim, Zikir,  73,)
 
Sen nefsini hak ile meşgul etmezsen,
bâtıl seni işgâl eder.
 
Nefsini baş tacı eden,
Dînini hor görür. 
(Şeyh Şamil)
 
İnsana en büyük zarar,
Kendi nefsinden gelir.
 
Allâh'ım bizi nefsine kul olanlardan değil,
nefsine hâkim olanlardan eylesin.
 
Kendi nefsine hâkim olan,
Dünyaya hükmedebilir.
 
Nefsini maddî ve mânevi kirlerden temizleyen kesinlikle kurtuluşa erecektir.
(Şems Sûresi, 9. Âyet)
 
Rabbini yücelt. nefsini arındır.
Şirkten uzak dur.
(Pisliklerden ve günahlardan)
İyiliği, daha fazlasını bekleyerek 
(bir kazanç elde etmek için yapma.
Rabbinin rızasına ermek için yap.(Sabret)
(Müddessir, 4-5-6-7. Âyet Cüz: 29)  

سْمِِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
لَاۤاِلٰهَ اِلَّاۤ اَنْتَ سُبْحَانَك اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Senden başka hiçbir ilah yoktur,
Seni tenzih ederim.
Gerçekten ben kötü işler yapmışım!
(Enbiyâ Suresi- 87. Ayet Tefsiri)
 
Yapacağımız ilk hayır, Şerri terk etmektir.
Zarârın neresinden dönersek kardır.
 
Ev insanın kendi kalbidir.
Kendi kalbi insanın evidir.
İnsan bu yüzden kendinden kaçıp yine kendine sığınandır. Günahlarından utanıp, kendi kalp evine kapanan ve aradığını yine kapandığı o kalp evinde bulandır.
 
Tövbe bütün günahları affettirir.
Tevbe etmek, Allah'a dönmek demektir.
Tövbe istiğfar ibâdettir.
 
Dedi ki; Aklın ölümü nedir?
Dedim ki; Fikri terk etmektir.
Dedi ki; Kalbin ölümü nedir?
Dedim ki; Zikri terk etmektir. 
(Muhammed İkbal)
 
İbâdetlerin meşakkati gider, Sevâbı kalır.
Günahların lezzeti gider, Azâbı kalır.
 
Allah hiçbir günahkar nankörü sevmez.
(Bakara, 276. Âyet)

Ey Oğul; Bir günah işlerken onun küçüklüğüne değil, onu yasaklayanın büyüklüğüne dikkat et.
Küçük günahları küçümseme, çünkü onlardan büyük günahlar budaklanır.
(Hz Mevlânâ)
 
KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR NELERDİR?
- Küfür Etmek, Kaba konuşmak
- Yalan söylemek, Dedikodu yapmak, İftirâ atmak. Gıybet yapmak ve yapanları dinlemek. Hile yapmak - Tutarsız davranmak
- Dürüst olmamak
- Hırsızlık- Kıskançlık- Alay etmek
- Büyüklenmek (Kibir)
- Başkasını aşağı görmek
- Kötü zanda bulunmak
- Başkalarının özel hayatını kusurlarını araştırmak, İfşa etmek.
- Tırnak yemek- Kavga etmek
- Aldatmak, Fuhuş yapmak
- Tecavüz etmek- Kendini beğenmek
- Belâ okumak. Bedduâ, Lânet etmek
- Laf taşımak, ara açmak. 
- Dargın durmak- Kin beslemek
- Öfkelenmek, kızmak (Gazap)
- Cimrilik etmek - Gösteriş yapmak (Riya)
- Sabırsız davranmak
- İnsanlara kötü lakap takmak
- Bencillik etmek
- Selam vermemek, Selam almamak
- Aceleci davranmak- Kalp kırmak
- Emânete ihanet etmek
- İsraf etmek- Çok konuşmak
- İyiliği başa kakmak-
- Cahillikte ısrar etmek
- İnatçı davranmak- Nasihat dinlememek
- Nankör davranmak- İyiliği başa kakmak
- Tembellik etmek- Merhametsiz davranmak
- Borcunu ödememek-
- Çok münakaşa etmek, tartışmak
- Kimse ile iyi geçinmemek
- Misâfire iyi davranmamak.
- Hap ve Uyuşturucu madde kullanmak.
- Sigara içmek.

KUMAR OYNAMAK
Adı ne olursa olsun para veya mal karşılığı oynanan her oyun ve ortak bahis kumar'dır ve kumar haramdır.
Haksız kazançtır.
Kumar, haksız yere başkasının malını almak ve başkasının zararına sebep olmaktır. Kumar, hukukun ve dinin yasakladığı hileli bir kazançtır.
Kumar, kişiyi tembelliğe, toplumu atalete sürükler. Kumar insanın düşünme yeteneğini çalışmaz duruma getiren,
akıl ve irâde gücünü zayıflatan, sağlığını bozan çok zararları ve tehlikeli bir alışkanlıktır. Mal ve zaman israfıdır.
Kumar oynayan kişi kendisine emanet edilen mal ve zamanı gereksiz yerde harcamakta, çoluk çocuğunun hakkını ziyan etmekte, insani ve ahlaki görevlerini ihmal etmektedir.
Ailesine ayırması gereken zamanı,
kumar masalarında ve kahvehane köşelerinde geçiren bir baba,
çocuklarına karşı babalık vazifesini hakkıyla yerine getirmiş olamaz. Kumar kaybetmektir. Kumar insana sağlığını, servetini, zamanını, ailesini ahlak ve maneviyatını kaybettirir. Kumar masasında kazandığını zannedenler, dünya ve ahiretlerini kaybetmişlerdir.
Kumarın kazananı oynamayandır.
Kumar yüzünden trajedik bir şekilde son bulan hayatlar, zorla imzalatılan çekler senetler, açığa atılan imzalar, bir gecede kaybolan servetler, intiharlar, cinnetler kumarla gelen felaketlerdir.
Kumardan, kumarın çeşitleri olan şans oyunlarından kazanıp da huzurlu bir hayat yaşayan, kazandığının hayrını gören, Allâh'ın bir kulu yoktur. Kumardan kazananların çoğunluğunun hayatı altüst olmuştur. Birçoğu sadece kazandığı parayı değil, ailesini, arkadaşlarını yaşadığı yeri,
işini ve itibarını kaybetmiştir.
Hatta bu nedenle hayatını kaybedenler de olmuştur. Gelişen teknolojik şartlarda kumar, maalesef internet ortamına taşınmış ve sanal ortamda rahatlıkla oynanır hale gelmiştir. Sanal kumar katılımı kolay ve masrafsız, girdabına düşünce kurtulması oldukça zor kitlesel bir felâkettir. Çocuklarımız için bu büyük tehlikeye dikkat etmeliyiz. İlk başta bedava olan kumar siteleri, daha sonra gençleri kumarın pençesine düşürüp zehirlemektedirler. Unutmayalım ki, bütün şans oyunları, başlangıçta eğlenmek ve vakit geçirmek için oynanır. İnsan kazandıkça kazanma zevki ve hırsı için, kaybettikçe de kazanmak için oynamaya devam eder. Sonunda da kumarın pençesinde kaybolur gider. Kumar oynuyorsan sürünmeye mahkumsun. Kumar adamı yalancı yapar sahtekar yapar. Tokatçı yapar,
Hırsız yapar. Her türlü şeye musâittir.

Alkol
 İçki Kullanmak 
İnsanı uyuşturan, tembelliğe ve çâresizliğe sürükleyen, kötülüğe âlet eden içkinin toplumumuzu esir almasına aslâ izin vermeyelim. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir geleceği hep birlikte inşa edelim.
-Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:
Sarhoş eden her şey içkidir ve
her türlü içki haramdır.
(Müslim, Eşribe, 74)
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir.
Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
(Mâide Sûresi, 5/90. Âyet)
Cenâb-ı Hak, içki konusunda Kur’an’da bizleri şöyle uyarmaktadır: Şeytan, içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve
kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.
Artık vazgeçtiniz değil mi?
(Mâide Sûresi, 5/91. Âyet)

Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. 
Artık vazgeçiyor musunuz? 
(Mâide, 5/91)

Sarhoşluk veren herşey haramdır.
İçki ilaç değildir Bilakis Hastalık Vericidir.
(Hz Muhammed Mustafâ S.A.S)

Kızını veya Âilesinden birini içki içen ve kumar oynayan biriyle bile bile evlendiren sanki onu cehenneme sürüklemiş gibidir"H-Ş

https://www.facebook.com/reel/1240580786612025?fs=e&s=cl&mibextid=rS40aB7S9Ucbxw6v

 
Günah ve kusur dolu işler, 
Ölümü unutmuş olmanın işâretidir.
 
Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, Sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere cennete koyarız.
(Nîsâ Süresi, 31. Âyet)
 
Büyük günahlara: Kebâir denir.
Küçük günahlara: Segâir denir.

Büyük günahlar şunlardır
Kalp kırmak.
Allah’a ortak koşmak,
Ana babaya itaatsizlik etmek,
Haksız yere adam öldürmek ve
Yalan yere yemin etmek. 
(Buhârî, "Eymân ve’nnüzûr", 16,
"Diyât", 2)
 
"(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulallah? dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmaktır."(Buhârî, "Vasâyâ", 23, Tıbb, 48; Müslim, “Îmân”, 145)
 
Tevbe Etme'nin Faydaları
Tövbe etmek, Allah’ın rızâsını kazanmaya,
Ruhsal ve psikolojik olarak rahatlamaya vesile olur. Tövbe insanı olgunlaştırır, kemâle erdirir ve Allâh’ın râzı olduğu kullar arasına girer.
 
Tevbe edenin rızkı bollaşır ve hayâtı bereketlenir. Tevbe dertlere devâ, Hastalıklarımıza şifa olur.

Allâh'ım seni çok seviyorum hiç bir ayıbımı kusurumu yüzüme vurmuyorsun beni utandırmıyorsun Elhamdülillâh.
 
Günahlar insanı huzursuz eder.
Tövbe ve ibâdetler insanı, nurlu, huzurlu ve mutlu eder. İbâdeti olmayanın nuru ve huzuru olmaz.
İbâdetsiz insan meyvesiz ağaca benzer.
İbâdet yapan insan ile yapmayan insan
arasındaki fark ölü ile diri gibidir.
(Buhâri, Deavât, 66)
İbâdetler insanı kötülüğe iten nefsin şerrinden korur. Aşırı arzularını firenler. 
 
ET-Tevvâb: Allah Celle Celâhu
Tövbeleri kabul edip,
günahları bağışlayan.

EL-Afuvvu: Allâh Celle Celâhu
Affı çok olan, günahları affetmeyi seven.

Rahîm: Allah Celle Celâhu
Âhirette mü'minlere sonsuz ikrâm lütuf ve ihsanda bulunan. 
 
قَالَا رَبَّـنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا
وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik.
Eğer bizi bağışlamaz, Bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!
(Araf, 23. Âyet) 

Allâh’ım! Beni bağışla, bana merhâmet et,
beni cezalandırmaktan vazgeç ve beni affet, şüphesiz Sen çok bağışlayan,
çok merhametli olansın."
(İbn Ebi Şeybe, "Dua", 1, No: 29148)
 
Günah'ın açığını da bırakın, gizlisini de.
Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezâlandırılacaklardır.
(En'âm, 6/120)

وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ
 يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ
وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allâh'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine cezâ verir.
Allah, çok bağışlayandır,
çok merhâmet edendir.
(Fetih Süresi, 14. Âyet Cüz: 26)
 
Allah'ın adıyla, Allah Resulune salât ve selâm olsun. Allâh'ım, günahlarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç.
(Müslim, "Müsafirin", 68)
 
Ey Rahmeti ile bütün varlığı, Bütün kâinatı, bütün insanlığı yaratan, Rahman ve rahim olan ulu Allah’ımız, Tövbelerimizi kabul,
Duâlarımızı makbul eyle!

Allah’ım! Bizi bağışla, bize merhamet eyle, (ibâdetlerimizi, hayır ve hasenâtımızı, Duâlarımızı kabul eyle,
bizi cennete koy,
Bizi cehennemden azat eyle,
Bütün işlerimizi ıslah eyle."
(İbn Ebi Şeybe, "Dua", 135, No: 29342

Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla.
Kötülüklerimizi ört.
Canımızı iyilerle berâber al.
(Al-i İmrân Sûresi, 193. Âyet Cüz: 4)

Allâh’ım! Ayıplarımı ört ve korkularımı gider. Allâh’ım! Beni, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gökten) gelecek tehlikelere karşı koru, altımdan (yerden) tehlikelerden Senin azametinle sığınırım.
(Hâkim, "De’avât", No:1902 ; İbn Hıbbân, "Ed’ıye", 961; İbn Ebî Şeybe, Dua, 22, No29269)
 
Allâh'ım!) Bize kulaklarımızı, Gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, Şüphesiz ki sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin…
(Hâkim, "Te’min", No:977;
İbn Hıbbân,"Ed’ıye", No: 996)

Îman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz.
Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.
(Ankebût, 29/7)

Allah, Kullarından tövbeyi kabul eden,
Kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.
(Şûrâ Sûresi, 25. Âyet Cüz: 25)

Günâhının bağışlamasını iste.
Akşam-Sabah Râbbini hamd ederek tesbih et.
(Mû'min Sûresi, 55. Âyet Cüz: 24)

Hiç bir şey için üzülme
SÂDECE Günahların için üzül.
Bizleri CENNETTEN mahrum edecek olan günahlardan başka hiç birşey ÜZÜLMEYİ hak etmez. O yüzden ESTAĞFURULLAH ve ETUBU İLEYH  

Allâh’ım
! Senden başka ilâh yoktur,
Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim,
Sana hamd ederim, ben kötü bir fiil işledim ve nefsime zulmettim, bana merhamet et,
Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın…
(İbn Ebî Şeybe, "Dua" 19, No: 29242
 
Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim."
(-, 20/82)

Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, bunların senden olduğunu kabul ederim. Aynı şekilde günahımı da kabul ve itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz."(Buhârî, "Deâvât", 2, 15; Ebû Dâvûd, "Edeb", 101)

Allâhım! Senden, beni rahmetine ulaştıracak ve bağışlamana vesile olacak şeyleri, her türlü günahtan uzak kalmayı, her türlü iyiliği elde etmeyi ve sonunda Cennete kavuşup
Cehennem ateşinden kurtulmayı diliyorum.

Allâh'ım! Hidâyetine sığındık, lütfuna geldik, kulluk edemedik affına geldik, mahcup etme bizi, boş çevirme kapından! Lütf-u ihsanını eksik etme üzerimizden!"

Allâhım! Geçmişte işlediğim tüm günahlarımı bağışla. Ömrümün geriye kalan kısmında da beni günah işlemekten muhâfaza buyur. Bana razı olacağın tertemiz işler yapmayı nasip eyle.

Allâh'ım! Rahmetinin gereklerini, mağfiretinin sürekliliğini, her türlü günahtan uzak ve sâlim olmayı, her türlü iyilik ve nimetleri, cennete girerek felâha ermeyi, yardımınla cehennem ateşinden kurtulmayı istiyorum.
(Hakim, "De’avat", No: 1925

Allâh'ım! Senin rahmetini umuyorum,
beni göz açıp kapayıncaya kadar da olsa nefsimle başbaşa bırakma. Hâlimi tümüyle düzelt, Senden başka ilâh yoktur.
(Ebu Dâvûd"Edeb"110)

Allâh’ım! Ben gerçekten nefsime çok zulmettim, günahları ancak Sen bağışlarsın, beni katından bir mağfiret ile bağışla, bana merhamet et, şüphesiz Sen çok bağışlayansın, çok merhametli olansın."
(Tirmizi,"De’avat"98; İbn Ebi Şeybe, "Dua", 35)

Rabbim! Bağışla, merhâmet et. Çünkü sen merhâmet edenlerin en hayırlısısın!
(Mü'minûn, 23/118)

Allahım! Beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da durumum düzelsin. Bana öyle bir rahmet et ki, iki cihanda da mutlu olayım."

Allâh’ım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, işimdeki aşırılıkları ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı bağışla…"
(Buhârî, "De’avât", 60;
Müslim, "Zikir", 70)

İstiğfar Duası Nedir?
İstiğfar, işlenen günahlardan ve hatalardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret niyaz etmek demektir. Kur’an-ı Kerim’de işledikleri kötülüklerden pişman olup tövbe istiğfarda bulunanlar övülmektedir.
(Âl-i İmran, 3/135.)
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Seyyidü’l-istiğfâr” (İstiğfârın en güzeli) diye nitelediği dua şöyledir: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni sen yarattın.
Ben senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla senin ahdin ve vaadin üzere bulunuyorum.
Yaptığım fenâlıkların şerrinden sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim; günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları bağışlamaz.
(Buhari, Deavat, 2.)
Aslında kişinin Rabbine yönelerek içinden geldiği gibi dile getirdiği her türlü bağışlanma duâsı zaten bir istiğfardır.

Günahsız geçen hergün bayramdır. 

Allâh'ım, ümmeti muhammed'i
günah batağından kurtar.

Allâh'ım Duâlarımın kabul olmasını engelleyen tüm Günahlarımı Affet.

DUÂ
Allah'ım 99 ismin hürmetine,
Maddi ve Manevi bütûn sıkıntılarımızı gider. Bize yardım et. Bize merhamet et.
Günahlarımızı affet. tövbe etmeyi. 
kötü alışkanlıklarımızı terk etmeyi bizlere nasip eyle. Dünya ve Ahiret imtihanımızı güzel eyle. Amel defteri kapanmayan kullarından eyle. İbadet ve Duâlarımızı, noksanlarıyla birlikte kabul eyle.
 
Allâh'ım günahlarımızın küçüğünü büyüğünü, açığını gizlisini, öncesini sonrasını hepsini bağışla."Bizi tertemiz yap"
(Müslim, Salat, 216)
(Buhâri, Tevhid, 35)
 
Allâh'ım hangi günahlarımız içimizi sızlatıyorsa O günahlarımızı affet. Allah'ım hangi günahlarımızdan dolayı başımıza bela musibetler geldiyse, gelecekse O, günahlarımızı affet.
Allah'ım bizim hatâmız, kusurumuz günahımız çok ama senin şefkatin, rahmetin, merhametin affın bizden daha çok.
برحمتك يا ارحم الراحمين
Ey merhâmet edenlerin merhâmet edicisi
bize merhâmetinle muâmele eyle. 
اَللّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي
Allâh'ım affedicisin, affetmeyi seversin,
bizleri affet"(Tirmizî, Deavât, 85)

Allâh'ım ölmüşlerimize rahmet et.
Günahlarını affet. Mekanlarını cennet et.
Cenneti hepimize her müslümana nasip et. Allâh'ım cenneti hak edecek kazana bilecek ibâdetler yapmayı sâlih ameller işlemeyi bizlere ve ümmeti Muhammed'e nasip eyle.
 
Allâhümme Ecirnâ Minennâr ve
Edğilnal Cennet'e Meal Ebrâr
ANLAMI: Allâh'ım bizi cehennem ateşinden, azabından koru. peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, (salihlerle) iyilerle beraber cennetine dâhil eyle.
(Müsned, IV, /234)
 
رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azâbını uzaklaştır, gerçekten onun azâbı sürekli bir helâktir.(Furkan Suresi, 65. Âyet)

Allâh'ım; Bizlere hayırlı ömür.
Hayırlı ölüm nasip eyle.
Îman ile, Kur'an ile yaşamayı,
Îman ile Kur'an ile ölmeyi bizlere nasip eyle. Son nefesimizdede,
Kelime-i tevhid ve Kelime-i şahâdet getirmeyi bizlere nasip eyle.
Kelime-i tevhid ki buyurun;
 لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ
اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُه
Allâh'ım bu güzel bilgilerden ve duâ'dan faydalanmayı, amel etmeyi, yaşamayı paylaşmayı bana ve ümmeti muhammed'e nasip eyle.
(Amin, Âmîn, Âmîn)
Duâmızı kabul buyur, 
Bizi eli boş çevirme Allâh'ım.
Duâ edenle, Âmin diyen sevap'da ortaktır.H-Ş

Bir Soru - Bir Cevap - Alsana Cevap 
Evvâbîn Namazı Nedir ve Nasıl Kılınır?
Evvâbin, Tövbe edip Allah'a sığınanlar ve O'na yönelenler anlamına gelir. Hz peygamber (s.a.s) Evvâbîn namazının vaktini kuşluk vakti olduğunu bildirmiştir.
(Müslim, Müsâfirun, 143 ve) bunun yanı sıra Akşam namazından sonra kılınan nafile namaz için de, "Evvâbin namazı tâbiri kullanılmıştır. Resûl-i Ekrem'den nakledilen,
Kim akşam namazından sonra kötü söz söylemeksizin altı rekât namaz kılarsa, bu kendisi için on iki senelik İbâdete denk tutulur.
(Tirmizî, Salât209
Ayrıca Hz peygamber'in kendisinin de akşam namazından sonra altı rekât namaz kıldığı rivâyet edilmiştir. Altı rekâtlık bir namaz olan Evvâbîn namazı, tek selâmla kılına bileceği gibi ikişer rekat hâlinde üç selâmla da kılınabilir.

 
❤️KUNUT DUÂSI
اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيك
 وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْك * وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْك
وَ نُثْنِى عَلَيْكَ اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُك
 وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُك
Allâhumme innâ nesteînuke ve nestağfiruke ve nestehdik. Ve nu'minu bike ve netûbu ileyk. 
Ve netevekkelu aleyke ve nusni aleykel-hayra kullehu neşkuruke ve lâ nekfuruke ve nahleu ve netruku mey yefcüruk.
"Dunut Duâsı" Anlamı:
Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidâyet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz.
Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz.
Hiç bir nîmetini inkâr etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni bırakırız.
 
اَللّٰهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَلَكَ نُصَلّ۪ى وَنَسْجُد
 وَاِلَيْكَ نَسْعٰى وَنَحْفِد
 نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَنَخْشٰى عَذَابَك
 اِنَّ عَذَابَكَ بِ الْكُفَّارِ مُلْحِق
Allâhümme iyyâke na'budu ve leke nusallî ve nescud ve ileyke nes'â ve nahfid nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilkuffâri mulhig
ANLAMI:
Allâh'ım! Biz yalnız sana kulluk ederiz.
Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbâdetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devâmını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.

VİDEO DİNLE 
https://fb.watch/ob9GCGkfzJ/?mibextid=VuxXZ0


♥️ ♥️ ❤️ ❤️
Allah Kuluna, Dertle Ders verir,
İmtihân Eder

Bu hayat bizim için bir imtihan
Dünyâda sınav dünyâsı Allah, (c.c) dünya ve âhîrette sınavımızı kazanabilmeyi geçebilmeyi nasip etsin inşallah.

Hayat acımasız bir öğretmendir.
Önce “sınav” yapar sonra “ders” verir..
Ben yaşadıklarımı bir ders olarak görüyorum.

Her imtihanda Allâh'ın sizlere bir anahtar uzattığını unutmayın.
Rahmet kapısına 
Zahmet anahtarıyla girilir.

Sıkıntılar gelir gider önemli olan gönderenin hatırına sabır etmektir.

Zorluk müslümanın imtihanıdır.
İmtihan içinde, İmtihan vardır.
Derlen toparlan'da
Ufak bir imtihanda satma kendini.

Îmânı Büyük Olan
Büyük İmtihâna Tâbi Tutulur. 

Umutsuz dünya yoktur.
Umutsuz insan vardır. 

Unutmazsan mâziyi,
İntikam alır hâtıralar. 
 
Allah (Celle Celâluhü) Size bir yol açarsa onu kimse kapatamaz. Ümitsizliğe düşmeyin, çünkü ümitsizlik müslüman ahlakından değildir...
 
Ümidini kaybetme.!
Yârını bilen varmı
Yaradan'dan başka.!
(Hasan El Benna)

Yaranın içinde 
Yaradan'ı görmenin
Adıdır Sabır.
Sen "Bittim "Dersin,
O "yettim" der...
 
Allah Teâlâ her hâlimizi görüyor ve biliyor. Sakın Allâh'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma.
(Hicr Süresi, 55. Ayet)
 
İmtihan yollarından yürürken,
Râhmetinden ümit kesmekten
sana sığınırım Rabbim...
 
Hiç kimse kendisi için gizlenen
müjde ve mutluluğu bilemez.
(Secde Sûresi, 17. Âyet)
 
Mü'min korku ile ümit arasında
dengeli bir konumdadır...
 
Hayat bir imtihân.
Hayat bir sır perdesi
Hayatla savaşmazsan kaybedersin.
Hayat demek mücâdele demektir.
Mucâdele et, Gerisini Allah'a bırak.
Allâh'ın dünyasında,
Allah'ın dediği olur.
Allah'ın işine karışma.

Sübhânallâh, Sultan Allah
Tüm dertlere derman Allah.

Farkına var, İmtihandasın...!
Sabret sakın isyan etme...
Ne olursa olsun,
Sen hep "Elhamdulillâh"de
Çünkü seni bu kadar üzüntü ile deneyen Allah sana karşılığını da fazlasıyla verecektir.

Her belâdan sonra bir güzellik vardır...
Her sıkıntı bir yükselişin habercisidir.
Musîbetler günahlara keffârettir.

İnsan bir felâkete uğramadıkça 
Yaşadığı güzel hayâtın kıymetini bilmez.
 
Âlime Sormuşlar;
Zor bir dönemden geçerken ne yapmalıyız?
Âlim, sonsuza denk sürmeyeceğini bilmeli imtihan olduğunu düşünmeli
daha kötüsü olmadığı için dua etmeli ibâdetlerimizi artırıp Allâh'a tövbe etmeli.

Para diyor ki,
Beni kazan herşeyi unut.
Zaman diyor ki,
Beni tâkip et, Herşeyi unut.
Gelecek diyor ki,
Benim için mücâdele et.
Herşeyi unut.
Allah' der ki, Beni hatırla
sana herşeyi vereceğim. 

İnsan neden, Yaram var diye üzülür?
Oysa yara inancın özüdür. 
Yarası olmayan,
Yaradanı görür mü?

Allah (C.C) Sana güzel bir şey vermeden önce seni mutlaka zor bir şeyle dener.
Eğer zor bir sınavdan geçiyorsan,
sonunda çok büyük bir mükâfat
seni bekliyor demektir. Sabret...

Sabır isyan etmek değil,
Yaradanın kapısına diz çöküp
ısrarla beklemektir.

Kul derki sınavım çok ağır
Rabbim de derki sabret.
Cennetin hazır.
 
Allah iyi kullarını nankörlerle imtihan eder ama onlara yar etmez.

Ey insanlar! Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. Bakalım sabredecek misiniz?
Rabbim hakkıyla görendir.
Allah, Sabredenlerle berâberdir.
Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.
(Furkan Sûres, 20. Âyet Cüz: 18)
(Bakara, 153. Ayet)(İnşirah)

"Hayat Hep İmtihan"
Hayat imtihanlardan ibâret....
 
Dünyâya imtihan ve
İbâdet için geldik.
Hesap için döneceğiz.
Dünyâda misâfiriz.
Dirilmek için öleceğiz...!
(Yunus Emre)

Herhangi bir müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan diken batmasına varıncaya kadar her ne gelirse, Allah bütün bunları o müslümanın hatalarına keffaret kılar.
(Buhârî, "Merdâ", 1, 3;Müslim, "Birr", 49)
 
Mü'min erkek ve kadının Allah'a günahsız olarak, tertemiz kavuşuncaya kadar, canında, çoluk çocuğunda ve malında sıkıntı eksik olmaz.
(Tirmizî, Zühd, 56)

Yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde yarattık.
(Beled Süresi, 3-4. Âyet)

Allah kuluna taşıyamayacağı yük yüklemez. Kul sâdece yükünü nasıl taşıyacağını bilemez.

En ağır yük, Taşıdığını kimsenin görmediği yüktür. Boynun bükülsede kalbini dik tut...Allah Büyüktür.
Herkesin Kalbi Kendi Mezarlığıdır.

Allah sizin için kolaylık diler, 
fakat zorluk dilemez.
(BAKARA, 2/185)

Allah, Sabredenlerle berâberdir.
Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.
Râbbine yönel ve yalvar.
(İNŞİRAH SÛRESİ, 5-6-8. Âyet)
 
Sabret, zîra sabırla güçlük kalkar.
Sabır, ferahlığın anahtarıdır.
(Mesnevî, III: 1848)

وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۖ 
وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ ۚ 
وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden
fazla yük yüklemeyiz. katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar.
(Mû'minûn Sûresi, 62. Âyet Cüz: 18)

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ
وَاِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ اَجْراً عَظ۪يماً
Şüphesiz Allah hiç kimseye zerre kadar zulüm haksızlık etmez. Yapılan çok küçük bir iyilik de olsa onun sevâbını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.
(Nîsâ, 40. Âyet Cüz: 5, Sûre: 4)
(Zilzal Sûresi, 7-8. Âyet)

Yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? 
Yığınla mal harcadım" diyor.
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu
(hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
Îman edenler, Sabrı tavsiye edenler,
Birbirine merhâmeti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Âhiret mutluluğuna erenlerdir. "Amel defteri sağdan verilecek kimselerdir. Âyetlerimizi inkar edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.(Amel defterleri soldan verilecek olanlardır.) Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
(Beled Sûresi, 1-2-3-4-5-6-7.8.9.10.
17.18.19.20. Âyet Cüz: 30)

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ فَاِذَٓا اُو۫ذِيَ فِي اللّٰهِ جَعَلَ فِتْنَةَ النَّاسِ كَعَذَابِ اللّٰهِۜ وَلَئِنْ جَٓاءَ نَصْرٌ مِنْ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ اِنَّا كُنَّا مَعَكُمْۜ اَوَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَعْلَمَ بِمَا ف۪ي صُدُورِ الْعَالَم۪ينَ
وَلَيَعْلَمَنَّ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِق۪ينَ
İnsanlardan öyleleri vardır ki,
Allah’a inandık” derler. ama
Allah uğrunda bir ezâya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azâbı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka,Biz de sizinle beraberdik” derler.
Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir? Allah, elbette kendisine îman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.
(Ankebut10-11. Âyetler Cüz: 20)
 
Sıkıntı ve üzüntüler, gü­nahların cezâlarıdır. İnsanın başına gelen kötülük musîbet ve belâlarda üç iyilik ve üç fayda vardır: Birincisi; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir. Yâni o kimse günahlarından temizlenir.
İkincisi; Musîbet ve belâ o kimsenin küçük günahlarına keffârettir.
Üçüncüsü; sıkıntılara dalıp,
Allahü teâlâyı, 
sevgili peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebeb olur.
 
Ben Garibim;) Tövbe;
Allâh'ı tanıyan insan nasıl garip olur.

İnsan Râbbinden ne kadar çok uzak
olursa acı kederi o kadar çok olur
.
 
Musîbet ve sı­kıntı zamanlarında sabırlı olunuz. Böyle vakitlerde Allahü teâlâyı an­makla meşgul olmak kalbe rahatlık verir. Allahü teâlâyı çok anınız.
Bu dünyâya gelen bir gün mutlaka buradan göç edecektir. 

Hastalık ve musîbetler
Allâh'ın insana verdiği Hediyedir. 
 
رَبِّ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Rabbi innî messeniyeddurru ve
ente erhamürrahimin.
An-La-Mı: Yâ Rabbi zarar bana dokundu. 
Sen merhamet edenlerin en merhâmetlisisin.
Bana da merhâmet eyle yarabbi.

VİDEO DİNLE 
https://youtube.com/shorts/tY0hnumX8ww?feature=share

Musîbetler misafir gibidir.
Evde sabrı görmezse.
İbret alınmazsa yatıya kalırlar!
Nimetler de misafir gibidir.
Evde şükrü görmezse çeker giderler.
Allah sabrı ve şükrü bol olanlardan eylesin.
Nîmete kavuşanlara âfiyet olsun!
Şifâ olsun. Dertlerimize dermân olsun.
Ağrı acılarımızı dindirsin.

Allah Resulü şöyle buyurmaktadır:
Kim bir iyilik yaptığında seviniyor,
bir kötülük yaptığında üzülüyorsa
o mümindir.
(İbn Hanbel, IV, 399)
 
Kim başına gelene rızâ gösterirse,
Allah ondan hoşnut olur.
Kim de rızâ göstermezse,
Allah’ın gazâbına uğrar.
(Hadis-i Şerif Meali, Kaynak:
Tirmizî, Zühd 57, (2396)

 تَحْزَنُواْ عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلاَ مَا أَصَابَكُمْ
وَاللّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Elinizden gidene ve Başınıza gelene üzülmeyesiniz. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
(Âl-i İmrân Sûresi, 153. Âyet)

İnsanın Allah katında ki değeri,
Kalbinde ki derdi kadarmış...
O zaman bütün dertlerime bir daha Elhamdülillâh 
Ne demiş peygamber damadı Hz Ali r.a;
Sâlih kullar sıkıntı ve imtihanlarla denenir...

Mü'min huzursuz olsa namaz kılar,
İçi sıkılsa Kur'an okur, derdi olsa duâ eder. İslam terapilerin en güzeli değil mi?

Unutma: Kalbine saplanan o sıkıntı
ağlamakla değil, duâ ile geçer.
Dert büyükse, Dertten büyük Allah var.

Hakk'tan gelen bütün sözler
aslında insana bir tek şeyi öğütler.
Kendine bir ayna bul,
Aynada bir kusur görür isen
aynayı kırma.
Kusuru kendinde bil....

Aklını kirâya verenler, 
Gerçekleri göremezler...
 
وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ
وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ
Başınıza gelen her musîbet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Allah'tan başka hiçbir dost ve
yardımcı yoktur.
Allah kullarından hakkıyla haberdardır
ve Onları hakkıyla görendir.
(Şuâra Suresi, 30-31-28. Âyet Cüz: 25)
 
مَٓا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّٰهِۘ وَمَٓا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَۜ وَاَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولًاۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يدًا
Başına gelen her iyilik Allah'tandır;
Başına gelen her kötülük de kendindendir.
(Nisa Suresi, 79. Âyet Cüz: 5)

Ayağın taşa takılsa,
Kalbini yokla.
(Hacı Bektaş-i Veli)
 
Allah batan bir diken dâhi olmak üzere müslüman'ın başına gelen her bir musîbet sebebiyle hatâlarını günahlarını örtmekle kalmaz, Onu bir derece de yükseltir.
Günahlarına keffâret olur.
(Müslim, Birr46-47-49)

Üzülme: Ayağına batan dikenler,
Aradığın gülün habercisidir.

Çâre de Allah, Hekimde Allah.
Kul, kulu bilmeden yargılamasın.
Yargıç da Allah, Hâkim de Allah

Allâh'ım ne gelirse senden gelir.
Sen istemezsen kimse kimseye zarar veremez.
 
Allah’ın izni olmadan hiçbir musîbet başa gelmez. Kim Allah’a îman ederse Allah onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilmektedir.
Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin.
Sırt çevirirseniz bilin ki elçimizin görevi açık bir tebliğden ibarettir.
Allah; O’ndan başka ilah yoktur; müminler de yalnız O’na dayanıp güvensinler.
(Teğabun Süresi, 11.12.13. Âyet cüz: 28)
(Ayrıca bak: Hadîd Sûresi, 22. Ayet Cüz 27)
 
Onlar, Allâh anıldığı zaman kalpleri ürperen, Başlarına gelen musîbetlerden sabreden, Namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
(Hac, 35. Âyet)

Dertlinin derdi bitmez. 
Dertler derîn ama Allah kerim.
Dertlerimizi Allâh'u Teâlâ ya anlatırsak
ibâdet olur. Başkalarına anlatırsak şikâyet olur. Allâh'ım bizleri hâlinden şikâyet eden değil, Hâline şükreden hamd eden kullarından eyle.

Biri size derdiyle gelirse aslâ geri çevirmeyin Çünkü o ALLAH'a gitmiştir
Allah da size göndermiştir.

Sâhip olduğun yarayı başkalarına şikayet etme! Yara, sâhibinden başkasına acı vermez.
 
Mâdem ki derdi, sıkıntıyı veren ALLAH'tır O halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir.
Sabır genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. 
Allah’tan başka herkes düşmandır.
Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder
hâlinden sızlanırsın öyle mi?
Padişah köleye şikayet edilir mi?
Akıllı ol.;-)
 
Ne Güzel Diyor Hz Ömer;)
Ben derdimi ne dostuma söylerim.
Ne de düşmanıma. Zîra, Dostum üzülür.
Düşmanım sevinir...
Beni en iyi rabbim bilir...

Üzülme, Kalbin yorgunsa
Allâh'ın ikrâmı yakındır inşallah.

Üzeni üzdüğüne muhtaç et Allâh'ım.
Üzülen elbette bir gün mutlu olacak.
 
Sana başkalarının eli ve dili ile saldırıldığını, zâlimlerin ailene ve malına kasd eylediğini gördüğünde, Allah’ın haram ve yasaklarını işlediğini, üzerine düşen hukuku yerine getirmediğin,
dînin hududunu aştığını bilmelisin.

وَلَقَدْ نَعْلَمُ اَنَّكَ يَض۪يقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَۙ
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِد۪ينَۙ 
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ
Doğrusu biz, onların ileri geri söyledikleri kötü sözler yüzünden canının sıkıldığını, göğsünün daraldığını çok iyi biliyoruz.
Sen şimdi Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. Gözlerden perdeyi kaldırıp her gerçeği ortaya çıkaracak ölüm sana gelip çatıncaya kadar da Rabbine kulluğa devam et!
(Hicr Süresi, 97.98.99. Âyet)
 
Kalbinde hüzün, gam, şiddetli sıkıntı ve endişeler toplandığı zaman, Allah’ın sana takdir eylediği şeye itiraz üzere bulunduğunu, senin ve diğer yaratılanlar hakkında Cenabı Hakkın tedbirine razı olmadığını, Hakka itimadından noksanlık olduğunu muhakkak bilmelisin.
 
Sen bu hallerden birini kendinde gördüğünde hemen o hâlini düzeltmelisin
Tevbe edip hâlini düzeltmeye çalışmalısın.

Herşey üstüne geliyorsa
Bil ki ters yöne girmişsindir!!!

Bir musibetle karşılaştığında şöyle de:
>İnnâ Lillâhi ve İnnâ İleyhi Râciuun.
>Subhânallâhî Velhamdülillehi velâ ilâhe illallâhuvallâhu ekber.
Velâ havle velâ guvvete
illâ billâhil aliyyil azîm. 
Hasbunallahu veniğmelvekil,
Niğmel mevlâ veniğmennasîr.
Allah'ü Teâlâ bununla senden çeşitli belâları uzaklaştırır.

Müslümanın zorluklara karşı takınacağı tavır İnsan, yaratılışı gereği sevinci, hüznü, neşeyi, kederi birlikte yaşayan bir varlıktır.
Hayâtı boyunca sevincine vesile olan birçok olayla karşılaştığı gibi üzülmesine yol açacak olaylarla da yüz yüze kalır. İşte böyle durumlarda insan, kendini ayakta tutabilecek bir inanca ve dirence sâhip olmalıdır. müslüman başına gelen musîbetlerin birer imtihan ve sınanma olduğunu Yüce Allah'ın kitabı'ndan öğrenmiştir. Sabredenleri müjdele.
(Bakara Suresi, 155. Âyet)

Müslüman musîbetlerden hem dünya hem de ahiret hayâtına dönük dersler çıkartmalıdır. Yaşanan felâketlerde, insanların ihmalleri, tedbirsizlikleri veya dikkatsizlikleri söz konusu ise, tekrar mâruz kalmamak için tedbirler alınmalı, aynı acılar yeniden yaşanmamalıdır.
aynı şekilde yaşanan felâketler karşısında güçlü olmak için de sabır, metânet ile Yüce Allah'a tevekkül ve sığınmada bulunulmalıdır.

Her sıkıntı, Belâ nîmetin habercisidir.
Sabret: Nasıl bir Doktor yaralarını temizlerken canın acıyorsa.
Allah'da yârınlarını temizlerken canın acıyacaktır.
Unutma, Yaşadıklarına göstereceğin sabır senin ilacın ve şifan olacaktır.
öyleyse sabretmeye devam et.
Sabır herşeyin İlacıdır.
Bu da geçer unutulur yâ hu.
Geçmişte yaşadıklarını nasıl unuttuysan bunu da unutursun inşaallah.

Yüce Allah'ın seninle ilgili hârika planları var. Sâdece sabırlı ol. îman edenler için kötü son diye bir şey yoktur.

Başınıza gelen her kötü olayın içinde hayırlar olduğunu göreceksiniz. Sabredin!

إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Allah, sabredenlerle berâberdir.
Sabret! Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez.
(Bakara, 153. Âyet) (Hud, 115)
  
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْۜ "Râbbin için sabret"
(Müddessir Süresi, 7. Âyet)

Sabrın başı soğan gibi acıdır,
Sonuda şekerden baldan tatlıdır.
 
(Nahl, 127. Âyet (Sabret) وَاصْبِرْ)
 
(فَصَبْرٌ جَمِيلٌ;) Fesabrun Cemîl
Artık bana düşen güzelce sabretmektir.
Hz Yâkup'un Ben tasa ve üzüntümü ancak, Allah'a arz ederim.
(Yusuf, 12/18-83-86)
 
وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ
 إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
Ben İşimi Allah'a havâle ediyorum.
Allah kullarını korur gözetir.
(Mümin, 44. Âyet)

Ben sırtımı Rabbime vermişim
Ben ona öyle güvenmiş TEVEKKÜL etmişim ki; O beni koruyacak sana da başkalarının yardımına da ihtiyâcım yok.
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.
(Âl-i İmrân Sûresi, 173. Âyet)

Derdi Allah olanın başka derdi olmaz.
Yeterki sen Allâh'a teslim ol.
İşin Allâh'a kaldıysa olmuş bil.
(Şems-i- Tebrizi)
 
Hz Ali'ye (r.a) Sordular: 
Başımıza gelen sıkıntılar imtihan mıdır?
Yoksa ceza mıdırİlmin kapısı cevap verdi; Eğer bizi Allâh'a yaklaştırıyorsa imtihandır. Uzaklaştırıyorsa cezâdır.
Dert insana yol gösterir.
Derdini sev, Allah'tan ikramdır. 
Sakın öf bile deme, bilki imtihan'dır.
İmtihan içinde İmtihan vardır.

İmtihanlar üst üste geldiğinde, 
Nasıl olacak deyip çıkmaza girdiğinde, 
bu âyeti hatırla: اَلَّذ۪ي خَلَقَن۪ي فَهُوَ يَهْد۪ينِۙ
Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O’dur. Beni yaratan, elbet yolumu gösterir.
(Şuara Süresi, 78)

İmtihân dünyâsı! Kimin neyle sınanacağını bilmiyoruz.
Kimi kalbi. Kimi Ruhu.
Kimi bedeni. Kimi dîni.
Kimi dünyâsı ile kınamak ve
Akıl vermek kolay.

Her an, Herşeyle sınana biliriz,
Aklı olan başkasının imtihânı hakkında yorum yapmaktan kaçınır.
Herkesin Kalbi Kendi Mezarlığıdır.

Bâzen, imtihân ağırlaşır, şartlar zorlaşır,
sebepler susar...Kelimeler lâl,
yürek müteessir olur...

Allah'tan başka sığınacak kimse bulamazsın.(Kehf, 27)

Gam, keder üzüntü insanı içten kemiren en büyük hastalıktır. Duvarı nem insanı düşünce öldürür. ya da süründürür.
 
Ümitlerin bittiği yerde, abdest al,
namaz kıl, duâ et ve yârını bekle.
Yârının ne getireceğini Allah bilir.
(Muhsin Yazıcıoğlu)
 
Dert sıkıntı, belâ, ile Allah kulunu kendine çeker" Sanma ki dert sâdece sende var. Derdin ne olursa olsun umudun hep Allah olsun. isyân etme, sabret, dert etme, tövbe et, şükret,
hamd et. Tevekkül ve Duâ et.

Birbirimizin hem derdi, hem dermanıyız; 
hem imtihanı, hem mükâfatıyız; 
hem acısı, hem sevinciyiz.”
RABBİM cümlemizi dert değil, derman olanlardan, imtihan değil mükâfat olanlardan, yük değil yük alanlardan, yüzlere tebessüm, yüreklere sevinç ekenlerden eylesin...

Hacı Bayra Veli (k.a) derki
Allah iyi insanları her dâim sınar.
Buna karşılık her şartta şükür edebiliyorsan hâline, elbet bir mükâfâtı olacaktır. O halde tevekkül et ve bekle. Hak, şerleri hayr eyler, Zannetmeki gayr eyler, Ârif ânı seyr eyler, Mevlâ görelim neyler, Neylerse, güzel eyler...

Yaradandan gelen yara,
Sabır, tevekkül ve duayla iyileşir.

Dert, çile, kula Allâh'tan hediye
Ümmet olmak kolay mı Nebi'ye

Dert, Sıkıntı, Ezân Gibidir
İnsanı Allâh'a Dâvet Eder.

Derman ararsan derde
Râbbini zikret her yerde.
Derdi Allah olanın başka derdi olmaz.

Herkesin bir derdi var.
Kimi anlatır dilini yorar...
Kimi susar yüreğini yakar...

Dert insanı söyletir, İnim inim inletir.
Dertler hediyedir aslında Allah'ı hatırlatan.

Derdi Çok Olanlara Müjde;)
Allah bir kulu severse, Onun derdini çoğaltır. Bir kulada buğz ederse,
Onun dünyâsına genişlik verir.

Unutma...
İyilerin imtihanı kolay olsaydı.
Yaradan Resulünü...
En sevdiğini zorluklarla 
imtihan etmezdi...

En büyük dertleri acıları Allâh
Peygamberlere ve sevdiği kullarına vermiştir. Acıyı tatmayan,
Mutluluğu bulamaz.

En ağır imtihana uğrayanlar peygamberlerdir.
Bunlar, Derece, Sabır için yapılan imtihânlardır. Belâ için değil.

Sabır bütün hatırların anahtarıdır.
Sabır boyun eğmek değil,
Mücâdele etmektir.
Hayatta elinden geleni yapacaksın.
Gerisini Allah'a bırakacaksın.
Allah bana yeter.

Allâh'u' Teâlâ kimi çok severse ona daha çok sıkıntı verir. Eğer insan belâ, sıkıntı ve darlığa düşerse, bilsin ki bu, peygamberlerin ve sâlihlerin hâllerindendir. Çünkü onların hepsi bu dünyâda çok sıkıntı çektiler.
 
Eğer insan rahatlığa kavuşursa,
Bilsin ki o büyüklerin yolu rahatlık ve
Lezzetler içerisinde yaşama yolu değildi. 
 
Bâzen namazda veyâ oruçta bulamadığın feyzi, belâ ve mihnette bulursun.
 
Başa gelen belâ ve imtihanlardan ve cümle dert, keder ve sıkıntılardan kurtulmak ancak Allah'ın yardımı iledir. Tövbe istiğfar, Duâ ve Sadaka insanın başına gelecek belâ müsibet sıkıntı hastalık huzursuzlukları önler ve kaderi güzelleştirir.

وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ 
وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ
 يُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ 
وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ
Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur.
Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
(Yunus Suresi, 107. Âyet)
 
Mutluysa şükret, Üzgünsen sabret. ama her zaman duâ et. Unutma çektiğin her çile, Mutluluğa giden kapının anahtarıdır.
Sen gönlünü ferah tut.
Ne mutsuz edip gülen.
Ne de; aldığı ahları
ödemeden ölen yok bu dünya da.
Her âhın sesini duyan Allah'tır.
Herşeye gücü yeten ALLAH'tır.
Allâh'a güven O herşeye yeter.
Ah almayın, Allah öyle bir yerden çıkarır ki kaldıramazsın. Allah âdildir.
kimsenin âhını, kimseye bırakmaz.

Zor sınavlar, güçlü insanlar yetiştirir.    
Zorluğun Sonuna bak;
Ateş: İbrâhim Aleyhisselam'a bahçe oldu.
Kuyu: Yusuf Aleyhisselam'a Saray oldu. 
Hastalık: Eyyüp Aleyhisselam'a şifâ oldu.
Balık: Yunus Aleyhisselam'a binek oldu.
Allah imtihân eder, ama ihmal etmez...Sabret... 
 
Derdin ne kadar büyükse,
Allâh'a o kadar yakınsın.
 
Seni nefsin, çocuğun veyâ malın hususunda yâhut etrâfındakilerin düşmanlığı ile imtihan etmesi Allâh'ın sevgisinin alâmetlerindendir. 

Allah kulunu sevdiği zaman musîbet verir. Her imtihânın sonunda mutlakâ bir mükâfat vardır.
Mesele sabır ve tahammülde.
Üzülme Allah bizimle.
Allâh'ın yazdığına râzı olan
ruhlara ne mutlu.
 
ِسْمِِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
لَاۤاِلٰهَ اِلَّاۤ اَنْتَ سُبْحَانَك اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Senden başka hiçbir ilah yoktur,
Seni tenzih ederim.
Gerçekten ben kötü işler yapmışım!
(Enbiyâ Suresi, 87. Âyet Cüz: 17)
 
فَاسْتَجَبْنَاا لَهُۙ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّۜ
 وَكَذٰلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِن۪ين
Bunun üzerine duâsını kabul ettik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte biz îman etmiş olanları böyle kurtarırız.
(Enbiyâ Sûresi, 88. Âyet Cüz: 17)
(Enbiyâ Sûresi, 83-84-87.89.90. Âyet Cüz: 17)
 
Allah Resulü şöyle buyurdu;
Birinize dert sıkıntı ve belâ gelince, yunus peygamberin balığın karnındaki Duâsını okusun. Allah-u Teâlâ, Onu muhakkak kurtarır.” demiştir.
لَاۤاِلٰهَهَ اِلَّاۤ اَنْتَ سُبْحَانَك اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.(Tirmizî, Deâvât 81)
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170)
 
 
DUÂ
Allâh'ım beni rahatlat.
Felâha huzura  kavuştur.
Allâh'ım yardım et,
Merhâmet et bana.
Muhtâcım ben sana.
Çâresizim Allâh'ım
Çârem sensin Allâh'ım.
Beni çâresiz yardımsız bırakma Allâh'ım Allâh'ım, Daralmış kalplerimize ferahlık ver. Duâdır insanın gönlünü ferahlatan, Duâdır karanlığı aydınlatan, kim bilir kimlerin duâsıdır bizleri ayakta tutan.
Bizlere acımayan, Bizlere haksızlık eden, Zâlim merhâmetsiz insanları başımıza musallat etme.
Zâlimlere fırsat verme. 
Zâlimlerin zulmünden mazlumların âhından sana sığınıyoruz. 
Allâh'ım bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme. Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı sen bizim mevlâmızsın (Zalimler) Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.(Bakara Süresi, 286. Âyet)

إِنَّهُۥ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِى يَقُولُونَ رَبَّنَآ
 ءَامَنَّا فَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ ٱلرَّٰحِمِينَ
Rabbimiz! Biz îmân ettik: Bizi affet,
Bize acı, Sen merhâmetlilerin
en üstünüsün.
(Mûminûn Sûresi, 109. Âyet Cüz: 18)

فَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي نَجّٰينَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَ
Bizi zâlimler topluluğundan kurtaran,
Allâh'a hamd olsun. Zâlimler topluluğu
Allâh'ın rahmetinden uzak olsun.
(Mû'minün Sûresi, 28-41. Âyet Cüz 18) 
 
Zâlimin sonu gelince,
Zulmü artar, daha da azgınlaşır.
(Hz Ali r.a.)
 
YÂ MÜNTEGÎM: (Allâh Celle Celâhu)
Zâlimlerin cezâsını veren,
İntikam
 alan.

Eğer zâlim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır. Eğer mazlumda ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır.
Kaderinin değişeceği noktadır.
(Hz Ali r.a)

 
Bir suçlu aslâ rahat uyuyamaz. 
 
Haksızlığa uğrayıp.
Haklı olanın Dâvâyı kazanması için
ve Düşmanlık Yapanları 
Şimşek Hızıyla Durduran
Perişan eden DUÂ;
(Yâ Rahmân. Yâ Rahîm. Yâ veliyy.
El-Muhsi. YÂ Gaviyyu. Yâ Muğnı.
YÂ Metin. Allah C.C)
Yâ Guddus. Yâ Rauf. Yâ Gadîr.
Yâ Vedud Yâ Celîlu yâ Allah)
(Yâ Cemîlu yâ Allah)
Yâ Latif (Allah Celle Celâluhü)
(Besmele Çek)
(Felhuk mu Lillehil Aliyyil Kebîr)
(Mü'min Sûresi. 12. Âyet)

Allah'ım
bizleri zâlimlerden eyleme.
Allah'ım bizleri hayırlı, iyi insanlarla
İyi müslümanlarla karşılaştır tanıştır.
Güzel Rabbim beni dâhil herkezi iyilerle karşılaştırsın.
 
İyiler için yaşasın cennet,
Kötüler için yaşasın cehennem.
Cennette hâk, Cehennemde hak.
Allâh'ım bizleri cennet'i
hak eden kullarından eyle.

Zâlimler için yaşasın cehennem. 
Zâlimler birbirlerinin dostlarıdır. 
Allah kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur. 
 
Zehirden ŞifâZâlimden vefâ
Merhâmet, iyilik bekleme.

Zehirden daha acı olan nedir?
Sabretmektir.

Zâlimleri bağışlamak,
Yoksullara cefâ'dır.
(Sâdi)

Zâlime merhâmet
Mazluma İhânettir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: «Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.»

Zâlimlerin yanında olmayın;
Sonra ateş sizide yakar.
Allah'tan başka dostlarınız
olmadığına göre bir yerden
yardım da göremezsiniz!
(Hud Suresi, 113. Âyet cüz: 11)

وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ
اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍتَشْخَصُف۪يهِالْاَبْصَارُُۙ
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.
(İbrahim Süresi, 42. Âyet)
 
Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçları, Kendileri için bir zulümden ibârettir.
(İmam-ı Âzam Ebû Hanife)

Kim zulmeder de sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki
şûphesiz ben çok bağışlayıcıyım,
çok merhâmet edenim.
(Neml Sûresi, 11. Âyet Cüz: 19)
 
İnsanların bir tuzağı varsa,
Allah'ın da bir tuzağı var.
Tuzak kuran kişi,
Kendi tuzağının kurbanı olur.
Attığı çamur pislik,
Önce kendi eline bulaşır. 

وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟۟
Onlar tuzak kurdular.
Allah da tuzak kurdu.
Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
(Âyetteki "Allâh'ın tuzak kurması" ifâdesi mecâzi olup, "Allah Mühlet verir
ama ihmal etmez anlamı)
(Al-i İmran, 54. Âyet) ayrıca bakınız:
(Neml Sûresi, 50. Âyet Cüz: 19 Sûre, 27)
 
Onlardan yana üzülme. kurdukları tuzaklardan ötürü de sıkıntıya düşme.
(Neml Sûresi, 70. Âyet Cüz: 20)
 
وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلاَّ بِاللّهِ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ 
وَلاَ تَكُ فِي ضَيْقٍ مِّمَّا يَمْكُرُونَ
Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme. Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanlarla berâberdir.
(Nahl Sûresi, 127-128. Âyet Cüz: 14)
(Ayrıca bak: Kehf, 28. Âyet)
(Şûrâ Sûresi, 36.37.38.39.40.41.42.43.44. Âyet Cüz: 25)

Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Dost olarak Allah yeter,
yardımcı olarak Allah yeter kâfidir. 
(Nisâ Sûresi 45. Âyet)

وَلَوْ يُعَجِّلُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُمْ
بِالْخَيْرِ لَقُضِيَ اِلَيْهِمْ اَجَلُهُمْۜ
 فَنَذَرُ الَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ لِقَٓاءَنَا ف۪ي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de alel'acele verseydi elbette onlara ecelleri hükmedilir,
(hepsi helak olub gider) di.
İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları böyle azgınlıkları içinde serserî serserî dolaşmalarına meydan veriyoruz.
(Yunus Sûresi, 11. Âyet)
 
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَٓابَّةٍ
وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ
فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ
سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ 
Eğer Allah insanları haksızlıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onlara belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor. ama süreleri dolduğunda onu bir an bile ne erteleyebilirler ne de öne alabilirler.
(Nahl Sûresi, 61. Âyet)
 
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلٰى ظَهْرِهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ
فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِعِبَادِه۪ بَص۪يرًا
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları
(hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor.
Nihayet süreleri gelince
(gerekeni yapar) Çünkü Allah,
kullarını görmektedir.
(Fatır Suresi, 45. Ayet Cüz: 22)

Zulüm ve haksızlığa duyarsız kalmak Haram'dır. Bizlere düşen, her türlü zulüm, haksızlık ve kötülük karşısında kararlı bir şekilde durabilmektir. 
Bizim inancımızda kim olursa olsun mazlumun yanında yer almak, 
muhtâca el uzatmak. 
Zulmün ve zâlimin karşısında durmak, 
Kötülük ve haksızlıkla mücâdele etmek. 
Her mümin için Farz'dır! 
Ve aslâ ihmal edilmez. 
Peygamberimiz buyuruyor ki, Mü'minlerin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.
((Hâkim, IV, 352))

Yüce Allah, Ben zulmü kendime ve kullarıma haram kıldım.
O hâlde siz de
birbirinize zulmetmeyin. buyurmaktadır. 
(Müslim, Birr, 55)

Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse ona büyük bir azap tattırırız.
(Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir..
(Furkan Sûresi, 19 ve 20. Ayetler Cüz: 18)

Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler,
ne de ibret alırlar.
(Tövbe Süresi, 126. Âyet)

Allah Der ki; İyi kullarımı,
kötü insanlarla imtihan ederim
ama onlara yar etmem.

Allah kulunu,
Kurda kuşa yem etmez.

İyilerin kıymetini, kötülerle imtihan olduğunuz da anlayacaksınız.
 
Mümin, zulme taraf olmaz ve
zulmü alkışlamaz.
Zulüm karşısında susmaz.
Zâlimin sesi olmaz.
Müminin gönlü aslâ
zulme râzı değildir.
Mümin, Hak ve
adâletin yanındadır,
Zulmün karşısında
dâimâ dimdik ayaktadır.
Mümin, zâlime hısım,
Mazluma umuttur.
Yeryüzünün her neresinde olursa olsun kanayan bir yara gördü mü ciğeri yanar. Zîra o, Hakka tabidir ve Hak yolunun yolcudur. Mümin bilir ki hak ve adâletin hizmetinde olduğu sürece Allah'ın rahmeti ve yardımı kendisiyle birliktedir. Hakkı tutup kaldırdığı sürece zâlimler asla mazluma ve mağdura zarar veremeyecektir.
O halde, mazlumların feryâdı arşa uzânırken, Ümmet-i Muhammed olarak gelin zulme karşı çıkalım. Mazlum kardeşlerimize gücümüz nispetinde destek olalım. Bilelim ki Rabbimizin yardımı her zaman bizimledir.
Zalimlerin sonu berbat olacak,
Huzura ve barışa kastedenler
Er ya da geç cezâsını bulacaktır.

Şûphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da Tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
Îman edip sâlih amel işleyenlere gelince;
onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.
(Buruc Süresi, 10-11. Âyet Cüz: 30)

Bedeli ölüm bile olsa 
Zâlime aslâ boyun eğmeyin.
(Hz Ali r.a)
Sessiz kalan, dilsiz şeytandır. 

Ey îman edenler! Sabredin.
Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin.
Hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.
 (Âl-i İmrân Sûresi, 200. Âyet Cüz: 4)
 
Kimsenin sesini duymadığını sandığın anlarda aklına şu âyet gelsin;
(İnnallâha Semî un Alîm)
 اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Allah her şeyi işiten ve herşeyi bilendir.
(Hucurat Süresi, 1. Âyet)
 
Allah dilemedikçe kimse bir şey yapamaz.
Allah müsaade etmedikçe tek bir yaprak bile kıpırdamaz.
Zuhur eden her şey ancak onun izni ve müsaadesi ile tecelli eder.
Aldığımız nefes de böyledir,
İçtiğimiz su da. Allahü teala;
Bir kuşun kursağındaki buğday tanesinden, bir insanın kalan nefes sayısına kadar her şeyi bilir.
El-Gaviyy; Yâni kudreti en üstün ve
hiç azalmayan Yüce Zat,
kıpırdayan her şeye
O hareketi verendir. 
 
Kötü düşünceli insanlar, 
İnsanların iyiliklerini değil,
kötülüklerini görürler
Kötülüklerini tâkip ederler.
Tıpkı kara sinek gibi!
Kötü insan kara sinek gibidir..
Kara sinek insan vücuduna konduğunda 
Sağlıklı yerlere değil,
Yara olan yere konar.

Kötü düşünceli insan
Zehirli yılandan daha tehlikelidir.

Mazlum ol, Zâlim
olma.
Üzül de üzen olma.
Mahşerde hesap zordur,
Ezilde ezen olma.
Üzme, üzülme
Sev, sevil. 

İncitmemek hüner değil,
asıl incinmemek mahâret.
Asıl kemâlat insana eziyet etmemekte değil, eziyet edenlerin eziyetine sabretmektedir. 
Kerâmet insanın büyüklüğüne eziyet etmez. 

Allah zâlimleri sevmez.
(Şura, 40. Âyet)
(Âli İmrân, 140. Âyet)


Zâlimler aslâ kurtuluşa eremezler.
Zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur.
Biz zâlimleri mutlaka yok edeceğiz.
(Kasas Sûresi, 37. Âyet)
(Ali İmrân Süresi, 192. Âyet)
(İbrahim Sûresi, 13. Âyet) 
(Hac Sûresi, 71. Âyet)

وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلٰى يَدَيْهِ يَقُولُ
يَا لَيْتَن۪ي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَب۪يلًا
O gün zalim kimse, (çâresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir:
Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!" 
"Yazıklar olsun bana, keşke falanı
(şeytanlaşmış kimseyi) dost edinmeseydim!"
"Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakı verir.
(Furkan, 27. 28. 29. Ayet Cüz: 19)

O gün zulmedenlere mâzeretleri fayda sağlamaz, Allâh'ı râzı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez. Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misâli verdik. Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler. Sabret, Şüphesiz, Allâh'ın vâ'di gerçektir.
(Rum Suresi, 57.58.59.60. Âyet Cüz: 21)

Allah (c.c) Zulmü Haram Kılmıştır
Peygamber Efendimiz (s.a.s) Kıyâmette en çok canları yanacak kimselerin insanlara şiddet uygulayıp canlarını yakanlar olduğunu bildirmiştir.
(İbn Hanbel, IV, 90)

İnsanlara zulmedenlerin Allâh'ın azâbına uğrayacağını heber vermiştir.
(Müslim, Birr, 117)

Mazlumun zâlimden öcünü alacağı gün,
Şûphesiz zalimin zulmettigi günden daha çetin olacaktır.(Hz Ali r.a)

Zâlimin zulmü varsa,
Mazlumun Allâh'ı vardır.
Allah zalime mühlet verir ama
ihmal etmez.
Kul unutur da Allah unutmaz.
İçin rahat olsun.
İntikâmı hayat alır,
Sen farkına bile varmazsın.
Allah (c.c)
Yârına bırakır da, Yanına bırakmaz.
Yarın Hakka varınca,
Hakkını alır karınca.

Hak vermeyen zâlim.
Hakkını alamayan mazlum.
Ey müslüman zâlimi sevme
Mazlumu ezme.
Allah her dâim mazlumun yanındadır.

Dünyâdaki en sağır edici ses, Acı çeken bir mazlumun Suskunluğudur.
(Hz Ali r.a)

Mûslüman özeldir 
Müslüman dürüsttür. 
Müslüman'ın her hâli güzeldir.
Ey müslüman kötülük etme.
Gıybet etme. İftirâ atma.
Cimrilik etme. Kul hakkı yeme.

Kaplumbağaya sormuşlar:
Buradan karşı köye ne kadar zamanda gidersinKaplumbağa cevap vermiş: Yağmuru, çamuru, rüzgarı, inişleri, çıkışları, yokuşları, hesap ettim...
Üç günlük yol ama ben altı günde giderim. Altı gün geçmiş ama kaplumbağa karşı köye gelememiş. Aramışlar taramışlar, yolun yarısında bulmuşlar kaplumbağayı... 
Hayrola?.. demişler...
Üç günlük yolu altı günde bile gelemedin?
Kaplumbağa cevap vermiş;)
Sormayın arkadaş...
Yağmuru, rüzgarı, çamuru,
inişi, yokuşu, hesap ettim de,
kötü düşünceli insanları hesap edemedim...Ne zaman hızla ilerlemeye başlasam tutup ters çevirdiler.

"Kötüleri affeden iyilere ceza verir"

Kötülük etme, kötü düşersin.
Kuyu kazma, kendin düşersin.
Kötüye kimse sâhip çıkmaz,
İtibar etmez.
 
Peygamber Efendimiz (s.a.s)
Bir hadisinde şöyle buyurur:
Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile o kötülüğe tavır koysun.
Bu da îmânın asgarî gereğidir.
(Müslim, Îman, 78)
 
Allâh'ın adâleti yerini bulur. 
Kula zulmedenin sonu berbat olur. 

Kulâ belâ gelmez HAK yazmadıkça.
HAK bela vermez kul azmadıkça. 
Hak kuldan intikamını kul ile alır.
Dîni irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.
(Hz Mevlana)

Etme Kulum, Bulursun zulüm.
Mazlumun âhı, indirir şâhı
Mazlumu üzen gülmez oğul.
Dengine düşmeyen gülmez oğul.

Sabır insanın gönül kıblesidir.
Zorlukta ve darlıkta,  O'na yönelip, 
Onun hatrına, herşeye tahammül etmektir.
Zîra hüküm kesindir. 
Allah sabredenlerle berâberdir. 
Bâzen Allah (Celle Celâluhü) bütün kapıları kapattı zannedersin.
Dışarıdaki fırtınadan korunmak içindir belkide. Sabret, Şükret, Duâ et.
Benim küçük bir derdim var
ama büyük bir Rabbim var. 

Eğer insanlar seni zorluklar içinde yalnız bırakmışsa, bil ki Allah seni kollamak istiyor.
(İmam-ı Şâfi)

Allah, kötülerin hakkından gelen
mutlak güç sâhibi değil midir?
(Zümer Süresi, 37. Âyet)

Sen bilmez misin ki;
İnsana yara açan insandır.
Ama toparlayan Allah'tır.
Allah (c.c) karşımıza hep haddini bilen
iyi insanları çıkarsın.

Mazlumun dünyâsında kıyâmet koparken, Zâlime yatağında rahatlık verme Allah'ım.

Yüreğinde yoksa bir parça merhamet,
Ne yapsın sana 6666 ayet.
 
İnsanı en çok yoran şey yüreğinde,
Taşıdıklarından görmediği vefâ.

Zehirden şifâ, Zâlimden vefâ
merhâmet iyilik bekleme.
İyiler iyilik yapmaya doymaz 
Kötüler, kötülük yapmaya doymaz.
İyilerin düşmanı çok olur. 

İyilerle yaŞa ki, Onlardan olasın. 
KöTülerden uzaklaŞ ki, 
Şerlerinden kurTulasın.

Bazı insanlar sizi yaralar ve sonra siz onları yaralamışsınız gibi davranırlar....
 
Hayatta çok şey yaşarsın,
Acısı tatlısı ile ama bir şeyi kaldıramazsın.
Haklı olduğun halde, haksızlığa...
 
Bu zamanın en büyük hilesi,
İnsanları haklıyken haksız duruma düşürmek.

İçinde kötülük barındırmayan insanı mutsuz huzursuz edebilirsin ama
hiçbir zaman yenemezsin.

Bu dünyada neyi çok istersen seversen
O senin imtihanındır.
(Hz Muhammed Mustafa s.a.v)

"Hayat hep imtihan"
 
Karşımdaki insana gösterdiğim iyi niyet
benim insanlığımdı, Onların bunu su istimâli etmesi de onların insanlığı. Benim kafam ve vicdânım rahat, 
Herkes kendine yakışanı yaptı.

Herkes aynı değil ki azizim, 
Yüzlerce kalbi ziyan edende var, 
Bir kalbi yüz bin defâ sevende....

وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُۜ
 وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ
Allah, yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı kesinlikle bilmektedir ve ona göre karşılığını verecektir. Öyleyse, sakın iyilik etmekten uzaklaşarak zulme sapmayın!
Unutmayın ki, zâlimlerin âhirette hiçbir yardımcıları olmayacaktır.
Bu dünyada da sizden aslâ
destek görmemelidirler.
(Bakara Suresi, 270. Âyet)

Yavrum Namazı dosdoğru kıl.
İyiliği emret. Kötülükten alıkoy.
Başına gelen musîbetlere karşı sabırlı ol.
Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.
(Lokman Sûresi, 31/17)

Acı çeken sabretsin, acıyı veren de,
Canının yanacağı günü beklesin.
Eğer
bir yerde bir ciğer yanıyorsa
o ciğeri yakanın ciğerinin yanacağı
günü beklesin.


SABRET, İşleri zora sokan da,
Zordan sonra kolaya çevirende
Allah'tır.
Sen umudunu tâze tut.


Üzülme! Çünkü yaradan umudu
en çâresiz anlarda yollar. 
Unutma!
Yağmurun en şiddetlisi kara bulutlardan 
çıkar...

Ayağın kırıldı diye üzülme!
Allah senden aldığı ayak yerine
belki kanat verecek.

Kötü kişi Allah'a yalvarmasın diye
Allah ona dert vermez.
Unutma Firavun'un başı
bir kez bile ağrımadı. 

Üzülme! Yüreğin yorgunsa
Allâh'ın ikrâmı yakındır.

Herşey geçicidir. Buda Geçer.
Zaman herşeyin ilacıdır. "Unutursun"
Yârın bunun için mi? üzüldüm dersin.

Sıkıntı elbette bir gün bitecek
Üzülen elbette bir gün mutlu olacak.

Hayat her zaman istenildiği gibi gitmez,
Sabır ister, Şükür ister, Duâ ister...

Her üzüntü ve yorgunluğun arkasında 
bir huzur vardır Elhamdulillâh 

Tövbe edin, Namazlarınızı kılın,
Birbirinizle helalleşin çünkü deprem,
sel, yangın, zulümden olur.
(Hz Ömer r.a)

Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyâmet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden önceki ümmetleri helâk etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helâl saymaya sevketmiştir. "
(Müslim, "Birr", 56 

Zulüm Cezâsız Kalmaz
Rabbimiz, Zâlimleri kahru perişan edecektir.
Zulüm, Zâlim için kıyâmet gününde zifiri karanlık olacaktır.
(Buhâri, Mezâlim,

Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir.
Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
(Âl-i İmrân, 3/192)

Ey Rabbimiz! Bizi zâlim toplumla beraber kılma Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür Kâfirlerin duâsı boşunadır.
(A'raf Sûresi, 7/47. Âyet)
(Ali-İmran Sûresi, 151. Âyet Cüz: 4)
(Mü'min Süresi, 50. Âyet Cüz: 24)

Nuh Aleyhisselamın Duâsı
Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma! Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; Sâdece ahlaksız ve kâfir kimseler yetiştirirler.
Rabbim! Beni, ana babamı,
İman etmiş olarak evime girenleri,
Îman eden erkekleri ve îman eden kadınları bağışla. Zalimlerin helâkını arttır.
(Nuh Sûresi, 28. Âyet Cüz: 29)

Allâhım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, Dünyada rezil olmaktan ve
Âhiret azabından bizi koru.
(Ahmed b. Hanbel,
Müsned, IV, 181)


Allah'ım! Açlıktan sana sığınırım.
Çünkü açlık, ne kötü bir arkadaştır.
Hainlikten de sana sığınırım.
Çünkü hainlik, ne kötü bir sırdaştır."
(Ebu Dâvûd, "Vitr", 32; Nesai,
"İstiâze", 19,20;
İbn Mâce, "Et'ime", 53)

Allah'ım! Fakirlikten, yokluktan ve zilletten sana sığınırım; zulmetmekten ve zulme uğramaktan da sana sığınırım.
(Buhârî, "Deâvât" 40; Ebû Dâvûd,
"Vitr" 32; Nesâi, "İstiâze" 7, 8, 25)

Allahım! Çekilmez belâlardan, isyana düşmekten, görülmez kazadan ve düşmanları sevindirecek musibetlerden sana sığınırım.

Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan solumdan ve üstümden
(gelecek her türlü tehlikeden) koru.
Altımdan (gelecek belalarla/deprem ile)
helak olmaktan senin büyüklüğüne sığınırım."
(Ebu Dâvûd, "Edeb", 110;
İbn Mâce, "Dua", 14)

Gönül vesvesesinden ve işlerin dağılıp karmaşık hâle gelmesinden sana sığınırım.
(Tirmîzi, Deâvet, 87)
 
Zalimlerin baskı ve zulmünden,
hâinlerin hile ve hıyânetinden,
kıskançların hasedinden
bizleri muhafaza eyle Allah’ım!
 
Allah'ım! Dönüşü olmayan yollarla,
Halden anlamayan kullarla
İçimize ağır gelecek yorgunluklarla 
İmtihan etme bizi...Âmîn 
 
Allâh'ım..! Bana düşmanımı sevindirecek bir belâ, dostumu üzecek bir musîbet verme...(Hz Ali r.a)

Yâ Rabbi, Âhirette sana bakacak yüzle
Yaşamayı nasip eyle bize.

Zâlimin zulmünden kurtulmak için.
EL-GÂBİD اَلـْـقََابضُ 
129 defa ihlasla okuyunuz.

VİDEO DİNLE 
https://youtube.com/shorts/hQKJibDOdyM?si=epgGwiGrYv_B_Whe

 
  Bugün 51792 ziyaretçi (193340 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol