Kılıççı Köyü
  DÎYÂNET
 

DİYANET'E SORALIM
DİYÂNET FETVÂ HATTI;)
 190

Her türlü dîni sorularınız için Alo 190
Fetvâ hattını arayabilirsiniz...
 

Bir soru - Bir Cevap - Alsana Cevap;)

SORU: Besmele ve niyet unutulduğunda
gusül veya abdest sahih olur mu?
CEVAP
: Abdeste ve gusle başlarken niyet etmek ve besmele çekmek Sünnettir.
Niyet etmeden ve besmele çekmeden alınan abdest ve gusül geçerlidir. Ancak abdest ve gusülden önce besmele ve niyetin unutulması sünnet sevabından mahrum olunmasına neden olur. 

Fetvâ verirken, nefsine göre, menfaatine göre, kafana göre, cemaatine göre, mantığına göre, Fetvâ verme. "Vaaz sohbet ederken Âyet Hadis okurken Kaynak göster ki seni dinleyenler şüphe ile karşılamasın"
(Hacı Bayram Veli ks)

Dinde olmayan bir şeyi dîne sokamazsınız.
Dinde olmayan şeyi soktuğunuz için günah kazanıyorsunuz.
Dîni bozuyorsunuz.

Herkes kendi kafasına göre birşey ilâve ederse dindiye bir şey kalmaz?
Dinde ne var, ölüye duâ etmek ve arkasından hayır yapmak var.
7 ve 40 yemeği diye bir şey yok. 
 
SORU: Buluntu Eşya (lukata)
ile ilgili hükümler nelerdir?
CEVAP: Başkalarının rızâsı olmadan mallarını ellerinden almak caiz olmadığı gibi, kaybettikleri mal ya da eşyayı alıp sâhiplenmek de caiz değildir.
Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sâhibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere olması başkasının malını gasp etmek hükmündedir.
 
> Ekmek Kuran Çarpsın 
> Annemin Üzerine Yemin Ederim
> Ölmüşlerimin Üzerine Yemin Ederim 
> Çocuklarımın Üzerine Yemin Ederim 
> Nâmusum ve Şerefim Üzerine Yemin Ederim
DİKKAT 
!!!
Bu gibi sözler Allâh'a şirk koşmaktır. 
İslam da yemin ifâdeleri değildir.
Rasulullah sav şöyle buyurmuştur;
Allah'tan başkası adına yemin eden kimse Allâh'a şirk koşmuştur.
(Ebû Dâvud 3251)

SORU:
 Kaç çeşit yemin vardır?
CEVAP: Üç çeşit yemin vardır. Bunlar;
Yemin-i Lağv, 
Yemin-i Ğamûs ve
Yemin-i Mün'akide'dir.
Yemin-i lağv; bir şeyin doğru olduğu zannedilerek  veyâ yemin kastı olmaksızın ağız alışkanlığıyla yapılan yemindir.
Bu şekilde yapılan yeminden dolayı kefâret gerekmez. Kur'an'ı Kerim'de, kasıtsız olarak ağızdan çıkı veren yeminlerden dolayı kişinin sorumlu tutulmayacağı bildirilmiştir.
(Bakara Süresi, 2/225; Mâide, 5/89)
Yemin-i ğamûs; yalan yere edilen yemindir.
Bir kimsenin olmayan bir şey için bilerek "oldu" diye veya olan bir şey için bilerek "olmadı" diye yemin etmesidir. Böyle bir yemin kefâretle telafi edilemez. Kişinin, pişman olarak, Allah'tan af dilemesi gerekir. Yalan yemin sebebiyle hak ihlâline sebep oldu ise, bu zararı tazmin edip helallik istemelidir.
Yemin-i mün'akide; mümkün olan ve geleceğe ait bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemindir. Bu yeminin Allâh'ın isimlerinden biriyle veya O'nun sıfatlarıyla yapılmış olması gerekir.
Bu yemini eden kişinin, dînin yasakladığı bir şeyi yapmaya veya emrettiği bir şeyi terk etmeye yönelik olmadıkça ettiği yeminin gereğini yapması gerekir. Yeminini bozarsa kefâret öder.
Sadaka Hatalara Kefârettir.
Hz Peygamber (s.a.s) Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları söndürür.(ortadan kaldırır)
(Tirmizî, Cumâ, 79
Peygamberimiz ticaretle iştigal etmeleri sebebiyle alışveriş esnâsında tüccarların boş söz ve yeminler sarfettiklerini onların bu gibi günahlarına, verecekleri sadakaların kefâret olacağını söylemiştir. Cehennemden bahsettiği bir konuşmasında ise " Yarım hurma sadaka ile bile olsa cehennemden korunun... buyurmuştur.
(Müslim, Zekât, 68)
Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah'ın yolundan çevirdiler.
Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!(Mûnâfikun, 2. Âyet Cüz: 28)
Onlar yeminlerini kalkan yapıp insanları Allâh'ın dîninden alıkoydular.
Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır. Onların malları da evlatları da Allâh'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır.
Onlar, cehennemliklerdir.
Onlar, orada ebedî kalacaklardır.
(Mücadele, 16-17. Âyet Cüz: 28

Yalan söyleyeceğini bildiğin insana
Sende yalan söyletme.
Cevâbını bildiğin soruyu sorma 
En tehlikeli insan
Cevâbını bildiği soruyu soran insandır. 

Doğru söz yemin istemez.
Doğruda olsa yemin etme.
Yemin edenin YEMİNİNE inanmak FARZ'dır.
Yalan söylüyorsa 3 gün oruç tutması gerekir.
Yada 10 fakiri sabah akşam yemek yedirmesi doyurması gerekir.(Hesaplayarak 10 günlük yemek parasını fakirede verebilir. 

Olur olmaz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp iğneleyen, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günahkâr, huysuz ve kaba, üstelik karakteri bozuk kimselere, serveti ve çocukları var diye sakın boyun eğme.
 Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, “Öncekilerin masalları!” der.
 Yakında onun alnına (cehennemlik) damgasını vuracağız!
(Kalem Suresi, 10-16. Âyet)

Üç şey sâhibine döner ve
Sâdece ona zarar verir.
1- Kurulan tuzak ancak, sâhibini bulur. 
2- Taşkınlık yapan sâdece kendine zarar verir. 3- Verdiği sözden dönen ve yemînini bozan, ancak kendine zarar verir...

SORU: 
Secdede burnun yere değmesinin hükmü nedir? Burun yere değmeden kılınan namaz geçerli midir?
CEVAP: Namazın rükünlerinden biri de secdeye varmaktır. Her rekatta iki secde etmek farzdır. Secdede alın ve burun birlikte yere konmalıdır. Zîra Resûlullah (s.a.s) namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz, ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı.
(Tirmîzî, Salât, 89)
Buna göre özürsüz olarak Secdede alnın yere konulup da burnun konulmaması mehruhtur.
Bununla birlikte namaz geçerlidir.
Alın yere konulmazsa namaz geçersizdir.

■Müslüman kadının başını örtmesi Farzdır. Açık gezmek günahtır biz bunu söyleriz ama herkesin özgürlüğü elinde istediğin gibi yaşarsın bacım.

SORU
CEVAP

♥️ VİDEO DİNLE MÎRAS 
https://youtu.be/DOu5MXv05sg

♥️https://youtube.com/shorts/4jQZ22GgVc0?feature=share

İslam'a göre mal paylaşımı: Baba Sağ iken mîras verecekse, kız erkek ayırım yapmadan eşit verecek.
Vefat etmişse,
Erkeğe tam. kıza yarım.     
Mekkeli müşrikler gibi
kıza pay yok demeyin. 

Mirası vermeyenler, Helallik
 almadan
Cennet'e giremeyecekler.

Ölüm Hak Mîras Helal'dir
Mîras: Her Hak Sâhibine Hakkını Vermektir. 

"Benim malım mîras değil alın teri"

Osmanlı zamanında dünya malını çok sevene dünya malına tapana. dünyada kalıcı mısın denirmiş?
Dünya malına düşkün olan insan herşeyde hile yapar.
Mirasta da hile yapar.  
Ticarette de hile yapar.
Aldatan aldanmıştır.
Haram tatlıdır sonu acıdır. 
 
NOT: Mîras İçin bak: Nîsâ Sûresi, 10. 11.
 7. 9. 30. 31. Fussilet, 30-32. Ayetlere bak

لِلرِّجَالِ نَص۪يبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَۖ وَلِلنِّسَٓاءِ نَص۪يبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ اَوْ كَثُرَۜ نَص۪يباً مَفْرُوضاً
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
Anne babanın ve yakınların miras olarak bıraktıklarından erkeklere pay vardır; yine anne babanın ve akrabanın miras olarak bıraktıklarından kadınlara da pay vardır; azından çoğundan, belli pay.
(Nisâ, 4/7)

Her kim öldükten sonra geride mal bırakırsa, o mal mirasçılarınındır.
(Buhârî, Ferâiz, 25)

İslam’ın titizlikle üzerinde durduğu haklardan biri de mirastır.
Dinimiz, Hayatın her alanında olduğu gibi, mîras paylaşımında da adâleti öngören ayrıntılı hükümler getirmiştir.
Mümin, ahiret yolculuğuna uğurlanırken geride bıraktığı maldan, Önce cenaze masrafları karşılanır. Sonra, eğer varsa borçları ödenir. Ardından üçte biri aşmamak kaydıyla mirasçıların dışındakilere yönelik vasiyeti yerine getirilir.
Bütün bunlardan sonra ise 
miras varislere intikal eder.

Olmuşla ölmüşe çâre yok. 
Fazla mal adamı düşman eder.
Her işimizi konuşarak halledelim.
Bir yakınımız öldüğünde herşeyini düzgün yapacağız. Yıkanması, kefenlenmesi, cenazenin kılınması, defnedilmesi, mîrâsının düzgün ve adâletli bir şekilde yapılması-paylaşılması gibi...

Miras taksim edilirken her hak sahibine hakkının verilmesi, kadın-erkek, büyük-küçük hiç kimsenin mağdur edilmemesi esastır. Kadınlara miras verilmemesine yönelik örf ve âdetler, dinimize göre adaletsizliktir, zulümdür, asla meşru değildir. Allah’a ve O’nun indirdiği Kur’an’a iman eden her müslüman, mirastan payına düşene rıza göstermeli ve kardeşlerinin hakkına el uzatmaktan sakınmalıdır. Nitekim Rabbimiz mirasla ilgili hükümleri beyan ettikten sonra bizleri şöyle uyarır: “İşte bu, Allah’ın koyduğu sınırlarıdır.
Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar.
İşte bu büyük başarıdır. Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar.
Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
(Nisâ, 4/13-14

Mîrâsın emânet olduğunu,
Mîras ve kul hakkı arasında ince bir sınır bulunduğunu unutmayalım. Hırslarımıza yenilerek o sınırı aslâ çiğnemeyelim. Mîras söz konusu olduğunda merhameti, insafı, adâleti ve hakkâniyeti elden bırakmayalım Mîrası paylaşmayı geciktirmek sakıncalıdır.

Mîrâsı vermeyenler 
Helallik almadan 
Cennet'i göremezsiniz.

Müslümanın, Yüce Allah’ın koymuş olduğu hükümlere uyması gerekir;
aksi takdirde mânen sorumlu olur.

Müslümanlar mîras paylaşımını islam hukukuna göre yapmaları farzdır. 
Yoksa kul hakkına girerlerde haberleri olmaz. Çok hassas bir konu.
Allah hepimize şuurlu bir şekilde dînimiz İslam’ı yaşamayı nasip etsin. 
(Âmîn)

Kadının mirastaki durumu nedir?

Kız tek ise mirasın yarısını alır.
Kızlar
birden fazla olduklarında ise
mirasın üçte ikisini alırlar.
(Nisa, 4/11)

e) Vefat edenin anne bir kız kardeşi olarak kadın: Bu durumda anne bir kız kardeş bir tane olunca altıda bir, erkek veya kız birden fazla olunca üçte birde ortak olur.
(Nisa, 4/12)

Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur.
Eğer kız kardeşler iki iseler,
(erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
(Nisa Sûresi, 176. Âyet)

Ey inananlar! Birbirinizin mallarını bir
(Hırsızlık, gasp, kumar ve faiz gibi) haksız yollarla yemeyin; ancak, karşılıklı anlaşmaya dayalı bir alışveriş, yahut hediye, miras, vasiyet, sadaka, mehir, tazminat gibi meşrû yollarla elde ettiğiniz kazançlar hariç. Bununla birlikte, ilk bakışta karşılıklı anlaşmaya dayalı bir alışveriş gibi görünen, fakat aslında, bir tarafın bilgisizliği, tecrübesizliği yahut çâresizliği sebebiyle aldatıldığı, açıkça zarara uğratıldığı ticârî ve hukukî işlemler de haksız kazanç kapsamına girer. Çünkü bir kişinin kendisine yapılan haksızlığı kabullenmesi, bunu zulüm olmaktan çıkarmaz.
Bir de, haksız yere birbirinizin canına veya intihar ederek kendi canınıza kıymayınDoğrusu Allah, size karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.
Siz de O’nun merhâmetine lâyık 
olmaya çalışın.
(Nîsâ Süresi, 29. Ayet Cüz 5)
(Ayrıca bak;
Nîsa, 30.31.32.33.34.36.37.Ayet)
 

اِنَّ الَّذٖينَ يَأْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامٰى ظُلْماً 
اِنَّمَا يَأْكُلُونَ فٖي بُطُونِهِمْ نَاراًؕ
وَسَيَصْلَوْنَ سَعٖيراً
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe cehenneme gireceklerdir.
(Nîsâ, 10. Âyet Cüz: 4)


Haramdan mal kazanıp biriktiren çocuklarına Ailesine mîras olarak bırakan kendine yazık etmiştir.
Öldükten sonra da ona hep
günah olarak yazılacaktır.

Mal toplayan ve onu durmadan sayan insanları arkadan çekiştiren kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!
(Hümeze, 1-2)

Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyâmet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
(Mümtehine Sûresi, 3. Âyet)


VİDEO 
https://youtube.com/shorts/s8FG8nw0Q44?si=cLnRJ5Yk6FSyr_Qk

VİDEO DİNLE 
❤️Camiye ZEKAT Verilmez

https://youtu.be/E9jZmtQSI3M?si=3mBDBA6DlLklUHVw

❤️Kuran Kursu inşaatına
Zekat verilmez.

https://youtu.be/YjSpx2SFdIk?si=oexXEKu3PHa4h6fF


♥️
İDDET NE DEMEKTİR?
Herhangi bir sebeple evliliğin sona ermesi halinde, kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süreyi ifade eder. 

İddetin, kadının hamile olup olmadığının anlaşılarak nesebin karışmasını önleme, taraflara düşünme ve tekrar bir araya gelme fırsatı verme, kadın için yeni hayata ruhen hazırlanma, evlilik bağını bir anda yok etmeme gibi hikmetleri bulunmaktadır.

Evlilik, boşanma veya fesih yoluyla sona ermişse ve kadın da hamile değil ise, âdet gören kadın üç hayız süresi iddet bekler. “Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler.
(Bakara, 2/228)

Herhangi bir sebeple âdet görmeyenler ise, üç ay süreyle iddet beklerler. “Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır.
(Talâk,65/4)

Evlilik erkeğin ölümü ile sona ermiş ve kadın da hamile değilse, iddet süresi dört ay on gündür. “İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler.
(Bakara, 2/234)

Evlilik ne şekilde sona ererse ersin, hamile olan kadının iddeti, doğum yapıncaya kadardır; doğum yapmasıyla iddeti sona erer. “Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer.
(Talâk, 65/4)

İddet beklemenin başlangıcı, tarafların fiilen birbirlerinden ayrı kaldıkları an değil, boşamanın veya ölümün gerçekleştiği andır.

İddet beklemekte olan bir kadının başka biri ile nikâhlanmasının haram olmasının hikmeti, kendisinde hâlâ eski evliliğinin etkilerinin bulunabilmesi, eski kocasının haklarının korunması ve neslin birbirine karışma ihtimalinin bulunmasıdır.

♥️
Nişanlıların Rahat Görüşebilmek İçin
Nikâh Kıymaları Uygun Mudur?

Evlenmeyi diğer akitlerden ayıran özelliklerden biri bu akitten önce genellikle bir nişanlanma döneminin geçirilmesidir. Taraflar bu süreç içinde birbirlerini daha iyi tanımakta, karşılıklı hediyeler alınıp verilmektedir.

Bu dönemde nişanlıların mahremiyet ölçülerini gözetmek kaydıyla birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur.

Fakat nişanlıların flört etmeleri,
dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir. 
(Tirmizî, Fiten 7; Ahmed bin Hanbel,
el-Müsned, I
310,311, no: 176)
Günümüzde gençler, gerek velîlerinden izinsiz olarak gerekse velîlerin bilgisi dâhilinde nişanlılık döneminde güya dînî hassasiyetleri gözetmek amacıyla halk arasında “dînî nikâh” olarak bilinen merasimi yapmakta ve sonuçta hiç de arzu edilmeyen üzücü hadiseler meydana gelmektedir.
Bu tür olayların yaşanmaması için yapılan nikâh akitlerinin mutlaka kayıt altına alınıp hukuki güvenceye kavuşturulması gerekir. Çünkü dindar olduğunu söyleyen gençler veya aileleri, resmî tescilin olmadığı durumlarda çok kere, aralarında akdedildiği ifade edilen akitlerin gereğini yerine getirmemekte, taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur duruma düşmektedir. Böylece, dinimizin nikâhtan gözettiği ulvî gaye gerçekleşmek şöyle dursun, insanlar din adına birbirlerine zulmeder hâle gelmektedirler.
Nikâh kıyıldığında dînen evlilik hayatı başlar ve karı-koca arasında mehir, nafaka, miras gibi birtakım haklar ve sorumluluklar tahakkuk eder. Günümüzde bu haklar,
evlilik resmen tescil ettirilmeksizin korunamadığından, evlenecek kişilerin “resmî nikâh” kıyılmadan halk arasında “dînî nikâh” ya da “imam nikâhı” olarak bilinen geleneksel merasimi yapmaları uygun değildir.

آمين
Duâların sonunda söylenen “âmin” sözü ne anlama gelir; bunun dîni dayanağı nedir?

Âmin, “kabul buyur” demektir. Dualardan sonra “âmin” deme uygulaması sünnetle sabit olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.), “İmam ‘âmin’ dediği vakit siz de ‘âmin’ deyiniz. Zira kimin ‘âmin’ demesi meleklerinâmin’ demesine denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları affolunur. (Buhârî, Ezan, 111-112; Müslim, Salât, 62, 87) buyurmuştur.

Namazda Fâtiha sûresi okunduktan sonra
âmin demek de sünnettir.
Dua edenle âmin diyen sevapta ortaktır.
(İbn, Mâce, İkâme, 14)

Bu fetvâlar; Diyanet İşleri Başkanlığı
Din İşleri Yüksek Kurulu
Diyanet aylık dergi ve
Diyânet takviminden alınmıştır.
Diyânet'e Soralım
Diyânet Fetva Hattı;) 190


❤️Biz Büyûk Bir Âileyiz❤️ 
Bu Millete Dîni Öğretmek,
Dîni Sevdirmek,
Dîyânet'in
Görevidir.
Vatandaşlarla içli, dışlı, olmayan
hiçbir kurum, hiçbir insan
başarılı olamaz.


Diyanet İşleri Başkanlığı
Ankara - Çubuk İlçe Müftülüğü
 
Gel camiye engelleri birlikte aşalım.
Kulluk için yok engel.
Yeter ki sen de Camiye Gel
Cami Hayatın İçinde,
Hayat Caminin İçinde

Cami demek (Cem demek)
Toplânılan yer demektir.
 
Çubuk İlçe Müftülüğü
Engelli Koordinatörleri
Müezzin Kayyım (Murat Uçar)
Mustafa ENGİNAR ve Bütün Din görevlileri meslektaşlarım bir din görevlisi olarak imkanlarımız dâhilinde Dînimiz ve Diyânetimiz, Devletimiz, Milletimiz adına Allah rızası için engellilere insanlara yardımcı oluyoruz.
 
Çubuk ilçemizde yaşayan engelli kardeşlerimizin, engelsiz bir hayâtı yaşamaları bizlere büyük bir mutluluk veriyor.
 
Engelli bir kardeşimizin kendisini değerli hissetmesini sağlamışsak ne güzel,
ne mutlu bize. 

Bir insanı hayata, topluma kazandırmak
Bütün insanları hayâta topluma, kazandırmak kadar sevaptır. ama Bir insanı hayâta küsdürmek bütün insanları hayâta küsdürmek kadar günahtır.
Vebaldir.
 
Kötülerin ve önyargılı insanların her yerde var olduğu dünyâmızda kendi başlarına ayakta kalmaya, hayata tutunmaya, çabalayan
Engellilere acımak değil,
değer verilmeli ve incitilmemeli.
Merhâmet acımak değil,
Acıtmamak incitmemek değer vermektir..
 
Engelli vatandaşlarımızın sorunları bizim sorunlarımız. Onlar bizim için her zaman değerli. 
 
Engelli kardeşlerimiz hayatlarını dört duvar arasında değil, diğer insanlar gibi çarşıda pazarda, Camide, Mahallede, Toplumda aramızda olmalı.

Değerli Engelli Kardeşim;
Aramızda engel yok, engele takılma,
Engelinin sana ne kazandırdığına bak Hâline şükret hamd et.
Beterin beteri var.
İsyan etme duâ et,
Herşeyi bir gören var.
 
Engellilere bakıp hâlimize şükredelim
Engelli insanlar şükrü hatırlatır.

Îman Engel Tanımaz
En Büyük Engel Sevgisizliktir.
Empati ve Sevgi ile yârınlara hep birlikte
Gel Câmiye Engelleri Sevgiyle Aşarız.

İyi insanlar birlikte olursa,
Bütün zorluklar aşılır.
Engel yok, imkan var.
 
Camii Engelli Buluşması
İşlenecek Sohbet Konuları:

1- Engellilik: Karşılığı Cennet Olan
Büyük Sınav

2- Cennete Giden Yollar
Salih Amellerden Geçiyor

3- Kur'an'ı Kerim ve Duâ
 
  Bugün 51776 ziyaretçi (193314 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol