Kılıççı Köyü
  Aileye İlaç
 

MÜSLÜMAN AİLEYE
İLAÇ GİBİ ÖĞÜTLER

هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ اِلَيْهَاۚ فَلَمَّا تَغَشّٰيهَا حَمَلَتْ حَمْلًا خَف۪يفًا فَمَرَّتْ بِه۪ۚ فَلَمَّٓا اَثْقَلَتْ دَعَوَا اللّٰهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ اٰتَيْتَنَا صَالِحًا لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِر۪ينَ
Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.
Fakat Allah onlara kusursuz bir çocuk verince, Allah’ın kendilerine verdiği bu nimet hakkında (sanki nimeti veren Allah değilmiş gibi)
O’na ortaklar koşarlar.
Allah, insanların ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.
(A'raf Süresi, 189-190. Âyet)

Aile olmak Yüce Rabbimizin emri, Peygamberimizin sünneti, insan fıtratının bir gereğidir. Cenabı hak Kur’anı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: "İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi,
Allah’ın varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
(Rûm, 30/21)

Allah Resûlü (sas) ise bizleri aile kurmaya şöyle teşvik etmektedir: "Nikah benim sünnetimdir. Benim sünnetime uygun davranmayan benden değildir…
(İbn Mâce, Nikâh, 1)

Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!
(Furkân, 25/74)

Allah, size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı.
Öyleyken onlar bâtıla inanıyorlar da
Allâh’ın nîmetini inkâr mı ediyorlar?
(Nahl Sûresi, 72. Âyet)
 
De ki: O, sizi yaratan ve size kulaklar,
gözler ve kalpler verendir.
Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
De ki: O, sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltandır.
Ancak O'nun huzurunda toplanacaksınız.
(Mülk Suresi, 23-24. Âyetler Cüz: 29)

Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık. Biz onu ömür boyu yürüyeceği yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. 
(İnsan Süresi, 2 ve 3. Âyet Cüz: 29)
 
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ اِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا 
وَزٖينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ اُمَتِّعْكُنَّ وَاُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحاً جَمٖيلاً ﴿٢٨
وَاِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَالدَّارَ الْاٰخِرَةَ
فَاِنَّ اللّٰهَ اَعَدَّ لِلْمُحْسِنَاتِ مِنْكُنَّ اَجْراً عَظٖيماً
Ey Peygamber! Hanımlarına de ki:
Eğer siz, dünya hayâtını ve onun güzelliklerini istiyorsanız, gelin sizi mihirlerinizi vererek güzelce boşayayım,
yok eğer Allah’ı, Rasûlü’nü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz Allah, içinizden Allâh’ın istediği gibi iyi olanlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
(Ahzâb Sûresi, 28-29. Âyet)

Müslüman kadın yeryüzündeki
en temiz kadındır. 
 
Kadın dört sebepten biri için alınır:
Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı.
Sen, dindar olanı seç.
(Aksi halde) sıkıntıya düşersin.
(Buhârî, "Nikâh" 15; Müslim, "Radâ", 53;
Ebû Dâvûd, "Nikâh", 2; Nesâî, "Nikâh", 13; İbni Mâce, "Nikâh" 6)
 
Her insan güzeldir.
Her insan değerlidir.
İnsanı güzel eğitmek gerekir.

Değerlisin ama değermisin bilmiyorum.
 
Bir insan ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.(Hz Mevlâna)

En güzel eş yanına yakışan değil,
Seni cennet'e yaklaştırandır.

Hayırlı eş ALLAH'ın en büyük ikrâmıdır.
Hayırsız bi eş ise dünyânın en ağır imtihanıdır.
 
Hanımsız ev susuz kuyu gibidir.
Huzursuz ev dikenli tarla gibidir.
İtaatsiz evlat eğitimsiz at gibidir.
İbâdetsiz hayat ot bitmeyen çöl gibidir.
Şükürsüz nîmet kabul görmeyen duâ gibidir.
Îmansız insan ise rotasız gemi gibidir.
Râbbim herşeyin en hayırlısını versin.
Ölümün, ömrün, rızkın, malın, evladın, eşin, işin, Yâ Rabb! Bizim halimize bakarak muâmele etme. Kendi ikram ve ihsanına göre bize muâmele eyle.
(Hz Mevlana)

Kötü Komşu: İnsanı Evinden Eder.
Kötü Arkadaş: İnsanı Ahlakından Eder.
Kötü Eş: İnsanı Huzurundan Eder.
Kötü Evlat: İnsanı Perişan Eder.
Dilerim ki mevlam karşımıza herşeyin
en hayırlısını çıkarsın.
 

Bir insanın merhâmetini sevin güzellik geçer gider. Para mal mülk tükenir ama merhâmet kalıcıdır. Bir insana en çok merhâmet yakışır
Bu sözümü ve tavsiyemi aslâ unutmayın.

Kadının ve Erkeğin güzeli çirkini olmaz.
Kadının ve Erkeğin efendisi merhâmetlisi olur. 

Anasına bak, Kızını al.
Babasına bak, Oğlunu al.

Erkek eşinin kendisine itaat ettiğini hissederse duruşu değişir. Eşine hürmet edersen Allah evinize bereket huzur verir.
Eşin bağırdığı zaman susuver.
Sessiz kalıver dışarda kim bilir nelerle mücâdele ettide sana sebepsiz yere bağırıyor.
Sebepsiz yere bağırırsa bil ki bu seninle alakalı değildir dolmuştur.
Sana söylemesi doğru mu
yanlış ama azıcık sabret.
Birazdan güler yüz'le gidiver biter.
Yâni her lafın peşine düşmeyeceksin. 
Bir kadın erkeğine ne söyleyip ne söylemeyeceğini tartarak konuşmak zorunda bunun başka yolu yok.

Bir insan sizi azarlayarak uyarıyorsa bilin ki sorun onda, sizde değil, çünkü normal insanlar başkalarını aşağılayıp durmazlar...

Bir insan huysuzsa idare edin, 
cahilse akıl verin, sinirliyse sabredin ama nankörse yol verin gitsin. Seni istemeyen birinin peşinden koşma. İyileri Allah teâlâ yalnız bırakmaz.

Nankör insanı mutlu etmek zordur.
Yağada yatırsan, Balada batırsan, yaranamazsın en iyisi kendi hâline bırakacaksın, kendi yağlarında kavrulsunlar. 

Saat kırıldı diye zaman durmuyor...
Kimsenin yokluğu kimsenin sonu olmuyor...!

Cehennemin çoğunu kadınlar oluşturuyor.
Sebebi Kadınlar kocalarına karşı çok Lânet ediyor ve Nankörlük ediyorsunuz.
Sadaka verin. Tövbe ve Duâ edin,
Allah'tan af dileyin.

(Hz Muhammed s.a.s)

Peygamber Efendimiz Buyuruyorlar ki;
Öyle bir zaman gelecek ki, aile reisinin felâketini hanımı ve çocukları hazırlayacaktır. İhtiyaç olmayan şeyleri (örf,  âdet sebebiyle) ihtiyaç zannedip isteklerini çoğaltacaklar, bunları helal kazançla karşılamaya gücü yetmeyen baba veya aile reisi de harama yönelmeye kendini mecbur sanacak. 
Böylece çocukları babalarının,
Hanımı da kocasının felâketini hazırlamış olacak. 

Üzmeyin, Kırmayın, Kıymet bilin.
Hayatta geri dönüşü olmayan ayrılıklar var...Rabbim bu günümüzü yârınımızı,
âkibetimizi hay'reylesin İnşaAllah.

Erkeğin kıyâfeti Eşinin temizliğini,
Kadının kıyâfeti Kocasının
Şahsiyetini
Kızın. Kıyâfeti ise Annesinin ahlâkını gösterir.!!     

Geçinmeye gönlü olan geçinir,
Anlaşmak isteyen orta yolu bulur,
Telâfi etmek isteyen eder,
Önemseyen gösterir. Kısacası ben böyleyim diye bir şey yok, ben sana karşı böyleyim diye bir şey var. Dikenine katlanamadığın gülü incitme, zorluğuna göğüs geremediğin yâri sevme. 

Bir şey kalbinizdeki huzurunuzu bozduğunda, ondan vazgeçin. 
(Hz Muhammed Mustafa s.a.v)

Sâdece sevmek yetmez, korumak gerek sâhiplenmek yanında değerli olduğunu hissettirmek gerek.

Aynı dili konuşanlar değil,
Aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.

Ömür masal gibidir.
Ne kadar uzun olduğu değil,
Ne kadar güzel geçtiği önemlidir.

Kalan yaşamımızı, pişmanlık ve keşkelerle geçirmemek için; Sâkin ve bilinçli hareket etmeliyiz.

İnsan insanın misâfiridir.
Sözünde dinlenir,
Gönlünde demlenir..
Görmezden gelin,
Ses etmeyin, cevap vermeyin.
Sessizlik herkesi mahveder.

Başkasına olan öfkeni benden çıkarma. 

"
Kötüleri affeden, 
İyilere ceza verir"
Bazen böyledir işte...
Sen kıymet verirsin
O hayatını kıyâmete çevirir.

Cehennem, insan yüreğinde
Sevginin bittiği yerdedir.

Çiçek öldükten sonra
Su versen neye yarar.

Sevgi kendisine özen göstermeyen
yürekleri terk eder.
Ömür kısa, üzme sevdiğini.
Bugün gözlerine bakarsın,
yarın mezar taşına
işte o zaman canın yanar...     
Hayat kısa Sev, Sevil. 

Bak Evlat; Bir esnafı asık surat
Bir şöförü aşırı sürat
Bir aileyi hayırsız evlat
Bir yiğidi süslü hanım YIKAR..
Duvarı nem insanı dert yıkar.

Evlilik Zor Bir İbadettir .
Emânete ihânet etmeyin.(Ailenize)
Hâlinizden şikayet etmeyin.
Büyüğünüze emretmeyin.(Ricâ edin)
Boş şeylerde ısrar etmeyin.
Cahillerlesohbet etmeyin.(Değeriniz düşer)
Nefesinizi boşa tüketmeyin.
(Enerjiniz tükenir)
İnsanları bekletmeyin.
Etrafınızı kirletmeyin.
Îmânınızdan şüphe etmeyin..
İnsanları katletmeyin..
Hayatınızı mahvetmeyin..
Kimseye minnet etmeyin..
İnsanları yüzüne karşı methetmeyin.
Kimseye küfretmeyin.
(Kötü söz sâhibine aittir)
Kötülüğe meyil etmeyin.
Mâlınızı israf etmeyin.
Kimseye bedduâ ve lânet etmeyin.
Sırrınızı kimseye demeyin.
Kimse kimsenin sırrını saklamaz.
Kimseyi merak etmeyin.
Suçunuzu inkâr etmeyin.
Sabırlı olun.
Sabrın başı soğan gibi acıdır.
Sonu şekerden baldan tatlıdır..
Bilginizle amel edin.. 
Nefsinizin peşine koşmayın.
Kalpleri fethedin...
Herkese tebessüm edin..
Çocuklarınızı terbiye edin.
Fakirleri Sevindirin.
İyi insan, İyi müslüman olalım. Değerlerimizi ve Sorumluluğumuzu bilelim. Allâh'a karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim.

Bu Öğütler Hayatınızı Değiştirecek!
Her yemekten sonra şükret
Seni seven insanları koru
Sevinçlerini sakın erteleme.
Her gün 30 dakika yürüyüş yap.
Her gün 3 bardak su içmeyi unutma.
Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlardan kork. Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
Aileni ziyâret et. Sıla-i rahim yap.
Araban güzel, Evin geniş olsun.
Arkadaşına sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.
Kendine yapılmasını istemediğin hiç bir şeyi başkasına yapma.(Empati yap) İşini ve Eşini iyi seç. Eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
İyi ve başarılı bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma. Doğru insanı bulmak ve Doğru insan olmak. 

Güzel Yaşamak İçin Önce iyi bir plan program yapmak zorundayız.
Plansız bir yaşam hebâ edilmiş bir hayattır. Çünkü plansız bir zaman şeytan ve nefse bırakılmıştır.

İlk Hedef Günahı Terk.
Bizi günaha sokacak etkenleri terk edeceğiz

⚫ Bir Müslümanın hayâtını berbat edecek 3 önemli etken

Hedefsiz ve gâyesiz insanlar.
Televizyon ve İnternet 

Televizyon prensiplerimiz

⚫ Sohbet ve hatim programları dışında:

⚫ Dizilerden

⚫ Tartışma programlarından

⚫ Gereksiz haber programlarından

⚫ Bidat ve hurafe saçan programlardan Ve hatta öncelikli İslami hedefleri ve Müslümanların gerçek sorunlarını gündeme taşımayan programlarından bile uzak duracağız.

İnternet prensiplerimiz

⚫ Sosyal medya orucu:

⚫ Bizi haram bakışlara yönlendiren

⚫ Gıybete İftirâya teşvik eden

⚫ Tartışmaya kapı aralayan

⚫ Kul hakkına yönelten

⚫ Zamanımızı boşa harcayan

⚫ Gereksiz bilgilerle gündemimizi işgal eden her sosyal medya faaliyetinden uzak duracağız.

Hedefsiz ve gâyesiz insanlara karşı tavrımız

⚫ Boş vaktini bizimle öldürmek isteyen

⚫Bizi gıybete ve dedikoduya yönelten

⚫ Bizi tartışmalara ve kalp kırmaya yönlendiren

⚫ Bizi zikirden, ibâdetten ve Kur’an tilâvetinden alıkoyan her insandan uzak duracağız.

Unutmayalım!
⚫İlk hedefimiz günahlardan uzak durmaktır.

⚫ Günahtan uzak durmak için ilk önce bizi günaha sürükleyen insanlardan uzak durmak gerekir.

⚫ Bizi günaha sürükleyen zeminleri ve insanları terk etmeden günahlardan uzak durmak mümkün değildir.

Evimizde üç şeye çeki düzen vereceğiz:

Televizyona, internete ve telefona.

⚫ Çünkü bu üç şeyi kontrol edemezsek gözümüzü haramdan, vaktimizi gafletten, kalbimizi kasvetten kurtaramayız.

Evimizde üç şeyi yasaklayacağız:
Gıybet, tartışma ve küskünlük.

⚫ Çünkü gıybet, yaptığımız sâlih amellerimizi yiyip bitirir.

⚫ Tartışma, kavganın, gürültünün,
Kin ve nefretin kapılarını açar.

⚫ Küskünlük, hayatı bize zehir eder.

Evimizde üç şeye devam edeceğiz:
Cemaatle namaza, Kur’an tilâvetine ve haftalık sohbete.

⚫ Çünkü cemaatle namaz, evin düzenini sağlar, mânevi atmosferi oluşturur.

⚫ Kur’an tilâveti, kalplerimize şifa, evlerimize huzur bereket olur.

⚫ Sohbet, ruhumuza gıda,
ailemize nasihat olur.

Evimizde üç şeyi çoğaltacağız:
Dua, istiğfar ve zikir.

⚫ Çünkü duâ ibâdetin özüdür.
Ailecek yapılan duâlar aileyi birbirine bağlar.

⚫ İstiğfar, belâ ve musibetleri engeller ve Allâh’ın rahmetine kapı açar.

⚫ Zikir ise kalbimizi yumuşatır, yüzümüzü nurlandırır ve mânevi derecelerimizi artırır.

Evimizde üç şeyi azaltacağız:
Çok yemeyi, çok uyumayı, çok konuşmayı.

⚫ Çünkü çok yemek hastalığa, çok uyumak tembelliğe, çok konuşmak çok hataya sebep olur.

⚫ İşte bu yüzden yemek israfından, uyku israfından ve söz israfından kaçınacağız.

Evimizde üç huyu terk edeceğiz:
Eleştiriyi, kınamayı ve iğnelemeyi.

⚫ Çünkü sürekli eleştiri sevdiklerimizi bizden uzaklaştırır.

⚫ Sürekli kınama aramızdaki muhabbeti öldürür.

⚫ İğneleyici konuşmalar nefislerimizi harekete geçirir.

⚫ Eğer bu huylardan vazgeçemezsek evde Huzur’dan bereketten bir şey kalmaz.

Evimizde üç huyu kazanacağız:
Yumuşak huyluluk, kolaylaştırıcılık, bağışlayıcılık.

⚫ Çünkü yumuşak huyluluk, huzur ve mutluluğun kapısıdır.

⚫ Dünya işlerinde kolaylaştırıcılık, ahiret işleri için bolca vakit bırakmak demektir.

Evimizde üç şeyden kaçınacağız:
Kalp kırmaktan, ayıp araştırmaktan,
kul hakkına girmekten.

⚫ Çünkü kalp kırmak evin huzurunu, ayıp araştırmak kalbin huzurunu, kul hakkına girmek ise dünya ve âhiret huzurunu kaçırır.

⚫ Özellikle eşlerimizin kalbini kırıp, ayıp ve kusurlarını yüzlerine vurup, kul hakkına girmekten kaçınacağız.

Evimizde üç şeyi ihmal etmeyeceğiz:
Helalleşmeyi, özür dilemeyi,
teşekkür etmeyi.

⚫ Çünkü helalleşmek kalplerdeki kini bitirir.

⚫ Özür dilemek, sevdiklerimize kıymet verdiğimizi gösterir.

⚫ Teşekkür etmek, her türlü hayrı ve iyiliği teşvik eder.

Evimizde üç bağlantıyı kesmeyeceğiz:
Akrabalarla, komşularla ve gariplerle.

⚫ Çünkü akrabayla münasebet rızkın ve ömrün bereketidir.

⚫ Komşularla güzel geçim, ahlakımızın gereğidir.

⚫ Gariplerle münâsebet
rahmetin vesilesidir.

Evimize üç şeyi sokmayacağız:
Faizi, haksız kazancı ve haram
katkılı gıda maddelerini.

⚫Çünkü eve giren fâiz haram para belâ ve musibetleri de peşinden getirir.

⚫ Haksız kazanç, huzuru ve
bereketi kaçırır.

⚫ Haram lokma dualarımızın kabulüne engel olur.

Evimize üç duânın girmesine gayret edeceğiz: Ana babalarımızın duası, gariplerin duası, sâlihlerin duâsı.

⚫ Çünkü ana-baba duası, huzurlu bir Ramazan için bulunmaz bir fırsattır.

⚫ Gariplerin ve ihtiyaç sâhiplerinin duası, belâ ve musîbetlere karşı kalkandır.

⚫ Sâlihlerin duâsı evimiz, rızkımız ve ömrümüz için berekettir.

Evimizde üç şeyi teşvik edeceğiz:
Sabrı, şükrü ve kanaati.

⚫ Çünkü sabredene dayanma gücü verilir,

⚫ Şükredene nîmetler artırılır,

⚫ Kanaat edene zenginlik kapıları açılır. 
 

Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur.
Keşke bilselerdi!
! 
(Ankebut, 29/64)
(Ayrıca bak:
Hadîd Sûresi, 20. Âyet)

O söylediği (mal ve evlâd gibi) şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir.
(Meryem, 80. Âyet)

Mal ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Bâki kalacak sâlih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
(Kehf
Suresi, 298. Âyet)

Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer (fitnedir) imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
(Tegâbun,64/15)

Dünyalar kadar malın olsa ne fayda,
ancak nasibin kadar yersin...

İnsan bir günde (29000) yirmi dokuz bin defâ nefes alıp veriyor.

Bir günde (2000) defa Göz kapaklarımız açılıp kapanıyor.

Allah'ın nîmetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Allah gerçekten bağışlayıcıdır, merhâmetlidir.
(Nahl, 16/18)

O halde rabbinizin hangi nîmetlerini yalanlıyorsunuz.
(Rahmân Sûresi, 28. Âyet)

Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenâsip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
(İnfitar Süresi, 6-7-8. Âyet)

Gelende gidende Allâh'ın ikrâmıdır.   

Allâh’a Hamd olsun, de!
(
İsrâ, 111)

Bütün hamd ü senâlar, âlemlerin Rabbi Allâh’a mahsustur.
(Yûnus, 10)

Her türlü hamd ve övgü, kuluna Kitab’ı indiren ve onda hiçbir yanlışlığa yer vermeyen Allah’a mahsustur.”
(Kehf, 18/1)

Zikrin efdali, «Lâ ilâhe illâllah»; duânın efdali de, «Elhamdülillâh» sözüdür. 

Allâh’a şükretmenin ilk şartı, 
O’na hamd etmektir.

Allâh’a hamd etmeyen bir kimse,
O’na şükretmemiş sayılır.

Öyleyse mü’minin görevi, Allah Teâlâ’ya her yerde ve her zaman hamdini sunmaktır.
Musîbetlerde hakkın bir hediyesidir.

اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلٰى كُلِّ حَالٍ
سِوَى الْكُفْرِ وَالضَّلَالِ
Mânâsı
Her hâlimiz için
Allah'a hamdolsun.
Allah ne verdiyse
hepsine hamd olsun.
Yaradana hamd olsun.
Yaratıp imtihan edene.
İmtihandan geçirip sabırlar verene
Sabırlar verip bilinçleri bileyene 
Zafere erdirene hamd olsun.
Senden gelene gelmeyene.
Ne şekilde belirlemişsen kaderime.
Elhamdulillâh.

Sıkıntı ve üzüntü hâlinde olsun, 
Neşe bolluk ve sevinç hâli olsun
Mümin dâima Allah'a hamd etmelidir. 

Mü’minin her işi, hayırdır.
(H-Ş)

Nimete şükreder, hayra kavuşur.
Belâya uğrayınca da, sabreder, 
yine hayra kavuşur.

MÜLK
ALLÂH'IN'DIR

وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِؕ
 وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحٖيطاً
Göklerdeki her şey,
Yerdeki her şey Allâh'ındır.
(Nisâ Sûresi, 126. Âyet)

يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
Göklerdeki ve yerdeki her şey,
Mülkün sâhibi, Allah'ı tesbih eder.
(Cum'â Süresi, 1. Âyet Cüz: 28)

قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ 
وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ
 
وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ 
بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Ey mülkün gerçek sâhibi olan Allâhım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın.
Her türlü iyilik senin elindedir.
Hiç kuşku yok sen her şeye kādirsin.
(Al-i İmran, 26. Âyet)

Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır" diyen Hz. Peygamber bizleri bu konuda uyarmıştır.
(Tirmîzi, Zühd, 26)

Dünyâ tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır.
Dünyaya aldanmaktan sakının.
KADINLARA kapılmaktan korunun.
Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.
(Hz Muhammed sav)

Kârun kadar servetimiz olsa da
ahiretteki tek sermayemizi îmânımız ve salih amellerimizin oluşturacağını unutmayalım.

İlim Peygamberlerden mîras,
Mal firavundan mîras.
(Hz Ali r.a)

Mal hırsı insanın elindekini bereketsiz hâle getirir.
Mal
 ve makam delisi olan mutlaka azar. Yârabbi bizi azanlardan eyleme.

Allâh'ım! Mal, aile, çocuk olarak insanlara verdiklerinin hayırlısını dilerim, sapıtan ve saptıranları değil.

(Tirmizî, Deavât, 124)
(Muhammed, 36. Âyet)

Allâh'ı hatırlatan zorluk,
Allâh'ı hatırlatan bolluktan iyidir.

Erkeği bollukta,
Kadını yoklukta
Arkadaşı yolculukta
Evlâdı yaşlılıkta
Dostu zor günde gör.
Allah kimseyi zor güne bırakmasın.

Birinin sizi çok sevdiğini zor günde anlarsın. Biri sizi seviyorsa zor gününüzde yanınızda olur.
İyi günde herkes dosttur.   
Benim en iyi dostum kendim 
İnsanlar maske kullanıyor,
İçi başka, Dışı başka 
Biz hiç bir insanın
iç âlemini göremiyoruz.

فَمِنَ اللّٰهِ ثُمَّ
اِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَاِلَيْهِ تَجْـَٔرُونَ
Size ulaşan her nimet Allah’tandır.
Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O’na yalvarır yakarırsınız.
(Nahl Suresi, 53. Âyet)

Fakirin yanında malından söz etme.
Hastanın yanında sağlığını övme.
Dertlinin yanında mutluluğunu anlatma. Mahkumun yanında özgürlüğünü söyleme.
Yetimin yanında anne, babandan bahsetme.
Çocuksuz kimsenin yanında çocuklarından söz etme.

Mal ve Çocuklarınızın sizin için birer imtihân olduğunu ve büyük mükâfatın
Allah katında olduğunu bilin.
(Enfâl Sûresi, 8/28)

Mü'min erkek ve kadının Allah'a günahsız olarak, tertemiz kavuşuncaya kadar, canın da,
çoluk çocuğunda ve malında
sıkıntı eksik olmaz.
(Tirmizî, Zühd, 56)

Allâh'ım! Cehenneme götüren fitneden, Cehennemin azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.
(Ebu Dâvûd, "Vitr", 32)

Hz Süleyman Aleyhisselam'ın Duâsı
Ey Rabbim! Beni bağışla
Bana benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk
(hükümranlık) bahşet!
Şüphesiz sen çok bahşedicisin...
(Sâd Sûresi, 35. Âyet Cüz: 23)


♥️  ❤️  ❤️
ŞÜKÜR NÎMETİ ARTIRIR BEREKETLENDİRİR.
Şükreden huzur bulur.
Güzellikler şükrettikçe çoğalır.
Uyandırdığın her güne.
Verdiğin her nefese Elhamdülillâh.

İnsan yediği lokmanın, nîmet olduğunu bilmezse haram olur.

Şükretmesini bilmezsen,
iki yakan bir araya gelmez.

Gerçekten üzerimizdeki nîmetleri görebilmeyi, gözlerimizdeki perdeyi kaldırabilmeyi, kulaklarımızdaki ağırlıkları kaldırabilmeyi ve gerçekten Allâh'ın kulu olduğumuzu
"Bu evin sâhibine kulluk edin" emrinde olduğu gibi.
Bu elin sâhibine kulluk et.
Bu gözün sâhibine kulluk et.

بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّـذ۪ٓي اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ
وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِـوَجا۔ًۜ
Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur. Hamd olsun Allah'a ki, O, (insanları) kendi tarafından çetin bir azap ile ikaz etmek, iyi iş ve davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için, içinde ebedî kalacakları (cennette) güzel bir ecir bulunduğunu müjdelemek ve «Allah evlât edindi» diyenleri de uyarmak için kuluna (Muhammed'e), kendisinde hiçbir (tezat ve) eğrilik bulunmayan dosdoğru Kitab'ı indirdi.
(Kehf Suresif, 1.2.3.4. Âyet)

Yokluğu görmeyen,
Varlığın kıymetini bilemez.

Nîmete şükredersen
fazlasını bulursun. 
Aç gözlülük edersen
Nîmetten de olursun. 

Bu toplum da aç yok,
Aç gözlülük var. 

Bizler açlıktan karnına taş bağlayan Peygamberin doymak bilmeyen
şükürsüz ümmetiyiz.

Bizler nîmetler yüzünden değil, 
nîmetlere karşı az şükrettiğimizden 
uğradık bu hâle...
(Bişr-i Hâfi)

Hamd, bizden hüznü gideren Allâh'a mahsustur. Şüphesiz rabbimiz çok bağışlayandır,
şükrün karşılığını verendir.

(Fâtır Sûresi, 34. Âyet)

Şükretmek, Kişiliği geliştirip özgüveni artırır. Şükürsüz bir insanı doyuramazsınız.
Şükürsüz bir insanda kanaat olmaz.
Şükürsüz bir insan hırstan kurtulamaz.
Şükürsüz insan mutlu olamaz.
Şükürsüzlük mutsuzluk getiriyor.
Şükretmeyen insan mutsuzdur.
Bu kadar nîmetin içindeyiz yine
 
Şükürsüz ve Suratsızız
.

İlahi Takdire Râzı Olmak
Kanaatkârlık, insanın sâhip olduklarına rıza gösterip şükretmesi ve bunlarla yetinmesidir. Bu tavrın zıddı olan tamahkârlık (açgözlülük) ise kişinin sâhip olduklarıyla yetinmeyip başkalarının elindekilere göz dikmesi ve her dâim daha fazlasını istemesidir. 
Sâhip olma tutkusu ve daha iyisini isteme,
fıtri bir duygudur. Ne var ki insanın isteklerine karşı ölçü koyması gerekir.
Peygamberimizin (s.a.s.) İnsan oğlunun iki vâdi dolusu malı olsa bir üçüncüsünü daha ister...
(
Buhârî, Rikâk, 10)
İnsan elinde olandan daha fazlasını istemeye meyillidir. İnsan, kanaat etmeyecek ve isteklerine bir sınır koymayacak olursa, elindekilerle yetinmediği için mutluluğu ve huzuru bulamaz. Ayrıca kanaatsizlik bir süre sonra "Nasıl olursa olsun, nereden gelirse gelsin; yeter ki benim olsun. " anlayışıyla kişiyi kumar, rüşvet, hırsızlık gibi gayrimeşru işlere de sevk edebilir. Asıl zenginlik mal çokluğu değil gönül tokluğu iledir. Kanaatkâr kişi büyük bir rahatlık ve sükûnet içinde olur. Çünkü kanaat etmek, aynı zamanda kadere de rıza göstermektir.

Ne kadar az şeye sahip olursan 
o kadar özgür olursun. 

Eşler ve Aileler Arasındaki Huzursuzluk Nedenleri; 
Kalpteki sıkıntının,
Evdeki huzursuzluğun,
Rızıktaki bereketsizligin, Ana nedeni; Allâh'ı unutmak, onun zikrini ve kuran'ı terk etmektir. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki; Kim benim zikrimden Kur'an'ımdan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayâtı olacaktır.
(Tâ-, 124)

Allah'la konuşmayı denedin mi?
Kimseciklere söylemeye cesâret edemediğin problemlerini bir bir rabbine say ve içindeki bütün sıkıntıları rabbine arz et.
İnsanlara anlatırsan derdini onlara mâzeme vermiş olursun ama rabbine anlatırsan sıkıntılarını onları giderir ve yerine daha güzellerini koyar. Rabbimiz kendisiyle dertleşe bilen kullarından olmayı hepimize nasip eylesin. 

Evinizde olan biteni sıkıntılarınızı
Yakınlarınızdaki insanlara anlatmayın Çünkü şu ihtimal çok oluyor O yakınınızdaki kişi yârın düşmanınız olabilir. Arkadaşlığınız bozuluyor
O bilgileri size karşı kullanabiliyor
Sizin ona verdiğiniz bilgiler Aslında onun size karşı kullanacağı SİLAH oluyor.
Keşke insanlar böyle arkadaş olmasalar ama böyle insan çok var.
Ateşinizi kimseye göstermeyin,
Ki
min odun atacağı belli olmaz.

Nesillerimizi perişan edenler,
Gençlerimizi ailemizi harap edenler,
Haramlarla şuurlarını, zürriyyetini bozanlar,
Kalplerinden îmanlarını sökenler,
Mahşer günü kıskıvrak tutuklanıp cehenneme atılacaklar.

Hz Mevlânâ derki; Toplumsal bunalımların,
kavga gürültü ve huzuru bozan ortamlarının tek doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun tedavi yolu ise SEVGİ ve "HOŞGÖRÜ" dür.
Hoş görülü olur ve "Yaratılan"Yaratan"dan ötürü severseniz, Sizde sevilirsiniz.
Bu yolda çalışır ve sebat ederseniz huzura kavuşursunuz.
Gönlünüzden sevgi,
Hânenizden huzur eksik
olmasın inşaallah. Âmin 

Gâyeniz Mevlâ'nın rızâsı değilse
Şeytana mahkum olursunuz.
Huzur İslamdadır.
R
asulullah Sallallâhu
Aleyhi Vesellem Şöyle Buyurdu:
H
oş Görki Hoş Görülesin. 
(İbn-i Hanbel 1, 249)

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ  وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ
لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ

Andolsun ki Biz Lokman’a derin bir ilim ve hikmet bahşederek, ona şöyle vahyetmiştik:
Ey Lokman, Allah’a tüm varlığınla şükret! Allah’ın verdiği bütün nîmetleri sâdece O’na kullukta kullan. Her kim O’na şükrederse, ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, yalnızca kendisine zarar vermiş olur. Çünkü Allah, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla, hiç kimsenin şükür ve ibâdetine ihtiyacı yoktur, asıl buna muhtaç olanlar, insanlardır. Ve kimse O’nu övüp yüceltmese bile, O kendi zatıyla Yücedir, gerçek anlamda yüceltilmeye, şükredilmeye ve övülmeye lâyık olan sadece O’dur.”
Hani Lokman oğluna -öğüt vererek- demişti ki: “Ey oğlum (hiçbir şeyi ve hiçbir güç sahibini, sakın) Allah'a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.
 
(Lokman Sûresi, 12-13. Âyet Cüz 21)

وَتَجْعَلُونَرِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُون
Allâh’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
(Vâkı'a Sûresi, 81. 82. Âyet Cüz: 27)

فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
Şükreden kişiye rahatlık,
güzel rızık ve
Nâim cennet'i vardır.
(Vâkı'a Sûresi, 88-89. Âyet Cüz: 27)

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafâ Sallallâhu Aleyhi Vesellem Buyuruyor Ki;
Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmesi ahlâkî bir görevdir. İyilikte bulunanı övmek ve ona dua etmekte bir teşekkürdür. İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmemiş olur.
(Ebu Dâvûd, "Edeb", 12)
(Tirmîzi Birr, 35)

O, halde, mü'min kendisine yapılan
hiçbir iyiliği küçük görmez;
nankörlük ve kibir göstermez

İslâm bizlere kişiyi takdir et.
Teşekkür et.
Güzel düşün, güzel söz söyle.
Kötü düşünme olumsuz söz söyleme.
Olumlu düşün güzel iş yap,
güzel yaşa diye emrediyor.
Aileni çocuğunu takdir et.
Ailende huzur bul.

Anne Babası, eşi ve çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü herkese teşekkür etmekle mutlu olur insan.

Kim benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyâmet günü kör olarak haşr edeceğiz.
(Tâ-Hâ Sûresi, 124. Âyet) 

Allah'ı anın,
Allah'ı anmak Şifâ'dır.
Hamd edin. Şükredin.
Şükreden insan Rabbini bilir.
Rabbini bilen haddini bilir.
Rabbim bizleri hâlinden şikayet eden değil, Hâline şükreden, Hamd eden kullarından eylesin.

"OTTAN, Samandan SÜT yapan  Allah'a hayran kalmıyorsunda kâfirin elektriğine hayran kalıyorsun.
Edison'un lambasına hayran kaldılar.
Anlata anlata bitiremediler.
Edisun elektriği buldu diye öve öve bitiremiyorlar. Allah'ın ayından, yıldızından, güneşinden bütün nimetlerinden faydalanıyoruz haberimiz yok. Şükretmiyoruz...
Hiç utanmıyor musun Rabbinden 

Sorsan herkes müslüman
Ne şükür var ne namaz.

Biz varlıkla imtihan ediliyoruz...
Herşey çok bereket yok
Karnı doyan yok.

Allâh'a yemîn ederim ki, Kıyâmet günü bütün bu nîmetlerden hesâba çekileceksiniz.
(Tirmîzi Zühd, 39)

Kıyâmet günü Cennete ilk çağrılacak, varlıkda ve darlıkda Allah'a çok Hamd edenlerdir.
(Hz Muhammed s.a.s)

Size verdiği nimetlerden ötürü,
Allah'ı
sevin. Allâh'ı çok zikredin.

Ey güzel Allâh'ım: Verdiğin her nimet için sana sonsuz Şükürler olsun. Hamd olsun.

Allah Şükredenleri sever. mükâfatlandırır.
(Kamer Suresi, 35. Âyet)

Biz şükredenleri Mükâfatlandıracağız.
(Ali İmrân Suresi, 144-145. Âyet)

Eğer Şükrederseniz,
Size nîmetimi daha çok vereceğim.
(İbrâhim Sûresi, 7. Âyet Cüz: 13)

وَءَاتَىٰكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ ۚ وَإِن تَعُدُّوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ لَا تُحْصُوهَآ ۗ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allâh'ın nîmetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.
Şüphesiz insan çok zalimdir,
Çok nankördür.
(İbrâhim Sûresi, 34. Âyet Cüz: 13) 

Artık siz düşünmez misiniz?
Hâlbuki Allâh'ın nîmetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şûphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Allah, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.
(Nahl Suresi, 17-18-18-19-23.
Âyet Cüz: 14
)

اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَاكِراً وَاِمَّا كَـفُوراً 
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse
şükreden olur,
isterse nankör.
(İnsan Süresi, 3. Âyet)

Bana şükredin,
nankörlük etmeyin.
(Bakara Suresi, 2/152. Âyet)

Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbim her bakımdan sınırsız zengin, cömerttir.(Neml Sûresi, 40. Âyet)

Ne kadar az şükrediyorsunuz.
(Mü'minun Sûresi, 78. Âyet)

Allah'a Kulluk et ve Şükredenlerden ol.(Zümer Sûresi, 66. Âyet)

Allâhu Teala, Şükredene bol bol nîmet verir.
(Fâtır, 30. Ayet)

Şüphesiz ki Allah, verdiği nîmetin eserinin kulunun üzerinde görülmesinden hoşlanır.
(Tirmizî, 54)

وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَداًۙ
اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۘ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَس۪يتَ
وَقُلْ عَسٰٓى اَنْ يَهْدِيَنِ رَ
لِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَد
Allah izin verirse" demeden hiçbir şey için Şu işi
 yarın yapacağım" deme! Unuttuğun takdirde rabbini an ve "Umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir" de.
(Kehf Sûresi, 23. 24. Âyet Cüz: 15

Hiçbir şeyi ben yaptım deme.
Ele geçirdiğin tüm kaleler;
Kazandığın tüm başarılar
Allah'ın bir lütfudur.
(Kanunî Sultan Süleyman)

Nîmete ulaştığında bunu hak ettim deme, Allâh'ın lütfudur ikrâmıdır
Elhamdülillâh de.

Her nîmet şükür gerektirir.
Her şükürsüzlük hezîmettir.

Eğer şükreder ve iman ederseniz,
Allah size niye
 azap etsin ki?
Allah
, şükrün karşılığını verendir,
Hakkıyla bilendir.
(Nîsâ Süresi, 147. Âyet)

Yeryüzü insanın hizmetine âmâde kılınmışken, İnsan mâlesef yeryüzünün ve eşyânın esiri olmuştur.

En güzel ev, Sâde olan evdir.
Sâde yaşamak îmandandır.
(Hadis-i Şerif)

Mutluluk Elinizde Bulunan Şeylerin Değerini Bilmekle Olur. Elinizde Olmayan Şeylerin Peşinden Koşarak Hayâtı Kendinize Zehir Etmeyin.

Bir adam Allâh'ın rızâsını umârak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.
(Buhârî Îmân, 41)

Mutlu insanlar, Her şeyin en iyisine sâhip olanlar değil, Sâhip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.

Kimse elindekinin değerini bilmez
Sâhip olduğu sürece ama bir gün elinden ucup gittiğinde Tek bir söz kalır. KEŞKE 

Beğenmedin, şikâyet ettiğin yaşam, belkide başkalarının
 hayâlî ve duâ'sıdır.

Kendini, eşini, çocuklarını, boyunu,
kilonu, fiziksel özelliklerini, 
giyimini, kuşamını, evini, aracını, ilişkini, evliliğini başkalarıyla kıyasladığın sürece mutsuz olursun...

Sâhip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin, Kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur.

Sâhip olduklarına şükrettiğin zaman
En mutlu sen olacaksın.

Kendini başkalarıyla kıyaslama depresyona girersin sonra mutsuz olursun. 

Şikâyet ettiğin yaşam, belki de başkasının hayali ve Duâsıdır.
Önce farkına varmak gerek. Şükür ve memnuniyetle yaşamak ümidi ile…

Hayâtımızdaki iyi kimseler, rızıktır. 
Allah rızkımızı artırsın.(Âmîn)

İnsana fırsat sunan hayat değil Allah'tır.
Ya şükreder bahtiyar olur, 
Ya da nankörlük eder bedbaht olur.

Sevilen bilseydi sevenin kıymetini,
Seven kör, Sevilen nankör olmazdı.      
Allâh iyi kullarını nankörlerle imtihan eder ama onlara yar etmez.

Şükür ne kadar güzel bir kelime Değil mi?Bâzen bulduklarına şükredersin, 
Bâzen de kurtulduklarına.

Sekiz Yerde Oturanın
Sekiz Şeyi Artar...
1. Zenginlerle oturanın,
dünyaya hevesi artar.
2. Fakirlerle oturanın Şükrü artar.
3. Amirlerle oturanın Kibiri artar.
4. Kadınlarla oturanın onlara meyli artar.
5. Çocuklarla oturanın oyuna meyli artar.
6. Günahkârlarla oturanın cüreti artar.
7. Salihlerle oturanın ibadete hevesi artar.
8. Alimlerle oturanın ilmî ve takvası artar.

وَاَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّر۪يقَةِ لَاَسْقَيْنَاهُمْ مَٓاءً غَدَقًاۙ
Eğer insanlar ve cinler, Allah’ın yolu üzerinde dosdoğru yürüselerdi,
onlara bol bol yağmur verir,
rızıklarını genişletirdik.
لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۚ
وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّه۪
يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًاۙ
Aslında verdiğimiz bu nimetlerle onları imtihan ediyoruz.
Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Allah onu gittikçe artan çetin bir azaba uğratır.
(Cin Suresi, 16. 17. Âyet)

اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا
وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.
(Secde Suresi, 15. Âyet) 

Bizi doyurup yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen
Allah'a hamd olsun.
(Tirmizî, "De'avat",56)
(Ebû Dâvud, Et'ime, 52)

Allah kulunun bir şey yiyip içmesinden dolayı kendisine hamdetmesinden hoşnud olur.(Müslim, "Zikir",89)

Allâh’ım! Senden nîmetlerine şükretmek ve ibâdetlerini en güzel biçimde yapmak istiyorum...

(Allâh'ım!) Bizi nîmetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenlerden eyle ve bize nimetlerin devamını
ihsan eyle. 
(Hâkim, "Te’min", No:977;
İbn Hıbbân, "Ed’ıye", No: 996)

Allâh'ım! Beni sana çok şükreden,
Seni çok zikreden, Senden çok korkan,
Sana itaat eden, Sana saygı gösteren,
Sana yönelen ve tövbe eden kimse yap...
(Tirmizî, "De’avât", 114; İbn Hıbbân, "Ed’ıye", No: 947; İbn Ebî Şeybe,
"Dua", 42, No: 29381)

Allâhım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.
(Ebu Dâvûd, “Salât”, 361; Nesâî, “Sehv60; Ahmed b. Hanbel, V, 245)

Allâh'ım bana verdiğin nîmetlere bereket ihsan et. Verdiğin şeylerin kötülüğünden koru...
(Dârimî, Salât, 214)

Allâh'ım! Bizleri nimetlerine şükreden, takdirine rıza gösteren, belâ ve musibetlere sabreden, korktuklarından emin, umduklarına nâil olan bahtiyar kullarından eyle Allah’ım!

Allâhım! Bana hidâyeti nasip ettiğin gibi, Müslüman olarak bu hidâyet üzere hayâtıma son verene kadar benden bu büyük nîmeti çekip almamanı niyaz ediyorum.

Allâh'ım! Senden; güven, îman, sabır,
şükür, zenginlik ve iffet istiyorum. 
(İbn Ebî Şeybe, Musannef,, 6, 25)

Allâhım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 181)

Allâh'ım! Dünya da ve ahirette
senden esenlik isterim; Allâh'ım, dînim, dünyam, ailem ve malım konusunda Senden af ve esenlik isterim. Allah'ım, ayıplarımı ört. Korkularımdan beni emin eyle. Önümde, ardımda, sağımda, solumda, üstümde olanlardan beni koru. Altımdakilerden de Senin azametine sığınırım.

(Ebû
 Davud)

Allâh’ım! Bize dünyada da iyilik ver,
Âhirette de iyilik ver.
Bizi cehennem ateşinden azâbından koru.
(Buhârî, Tefsîr 38, Daavât 55; Müslim, Zikr 23)

Allâh'ım gözlerimizi kör etme.
Bizleri dünyada da Ahirette de gözü
gönlü açık olan kullarından eyle
Yâ Rabbi!

Vazgeçme; Allâh'a sığınmaktan, 
Duâ etmekten, Şükretmekten, Sabretmekten, Allah’a her an,
her saniye güvenmekten. 

MÜLK SURESİ
Mülk sûresi, gizlesek de söylesek de bütün sözlerimizi, kalbimizden geçenlerin tamamını Allah’ın bildiğini haber vermektedir.
Bize düşen, elimizi, dilimizi, zihnimizi ve gönlümüzü Rabbimizin razı olacağı yollarda kullanabilmektir.

Her türlü kötülükten uzak durmak, iyiliği ve hayrı yeryüzüne yaymak, kendimizi hesap gününe hazırlamaktır.
Mülk sûresi, Allah’ın bize bahşettiği sonsuz nimetlerini de hatırlatmaktadır. O, yeryüzünü bizler için yaşanılır kılmıştır. Yediğimiz her lokmayı, içtiğimiz her damla suyu bize O lütfetmiştir. Hakkı idrak edebilmemiz için kalbimizi, hakikati görebilmemiz için gözümüzü, doğruyu işitebilmemiz için kulağımızı bize
O emanet etmiştir.

Bize düşen, Rabbimizin bütün nimetlerine hakkıyla şükredebilmektir.
Ne mutlu, Mülk sûresinin mesajlarını hayatına yansıtanlara. Ne mutlu, Rabbimizin istediği bir mümin olabilmek için gayret gösterenlere.
Ne mutlu, işini en güzel ve en doğru şekilde yaparak Allah’ın rızasını kazananlara. 


❤️  ❤️  
بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

رَبَّنَٓا اِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْف۪ي وَمَا نُعْلِنُۜ
وَمَا يَخْفٰى عَلَى اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِ
Rabbimiz Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. 
Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.
(İbrâhim Sûresi, 38. Âyet Cüz 13)

 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي وَهَبَ ل۪ي عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَۜ 
اِنَّ رَبّ۪ي لَسَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ

İhtiyar hâlimde, bana İsmâil'i ve İshak'ı lütfeden, Allah'a hamdolsun.
Şüphesiz Rabbim duâyı işitendir.» 
(İbrahim Suresi, 39. Âyet Cüz: 13)
(Ayrıca bak Zâriyat, 24-30. Âyetlere)
(Nahl Sûresi, 70. Âyet)

رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَٓاءِ
Rabbim Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.
Rabbimiz! Duamı kabul eyle.
(İbrahim Süresi, 40. Âyet)

رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟
Allâh'ım Beni anamı babamı ve (Bütûn) müminleri inananları hesap gününde herkesin sorguya çekileceği günde bağışla.
(İbrahim Suresi, 41. Âyet Cüz: 13)

وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ 
اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ
Ey Peygamber! 
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.(İbrahim Suresi, 42. Âyet Cüz: 13Ayrıca: Zâriyat, 29. Âyet'e bakınız Cüz: 26)

Toplumda Sevgi, Saygı, Güven,
Hoşgörü kalmamış neden?
Îman eksikliği olduğu için birbirimize güvenmiyoruz. Kişinin bir işi Allah rızası için yapması îmânın yansımasıdır.
Allâh'ın rızâsı, İnsanların rızâsından geçiyor.

Bilgimizle amel edelim.
İnsanlara söz ve davranışlarımızla
Örnek ve önder olalım.
İçimiz, Dışımız, özümüz, sözümüz bir olsun.

Sağlıcakla Kalalım.

Görelim Mevla neyler,
Neylerse güzel eyler.

Lütfen beğenip paylaşalım,
Daha çok insana ulaşalım.
Daha faydalı olalım.


❤️ ❤️ ❤️

Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz.
(Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!
(Bakara Suresi, 102 - 103. Âyet)

İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız!” buyurmuştu. Sahâbîler:
Ey Allâh’ın Rasûlü, onlar nelerdir?” diye sordular. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle cevap verdi: Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü, muska yapmak, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zinâ iftirasında bulunmak.
(Buhârî, Vasâyâ 23; Tıb 48;
Hudûd 44; Müslim, İman 145)

Aileme kötülük yapmak isteyenlere mâni ol Allâh'ım.
Âilede, karı - koca arası iyi olursa, toplum da sağlam ve kuvvetli olur.
Fakat ikisi arasındaki münâsebetler kötü olursa, bütün toplum bozulur.
Bu sebeple yahudiler,
en büyük kötülüğü yapıyor, kişiyle hanımının arasını ayırıyorlardı.         

 Allah Resûlü (s.a.s.), bu husûsun ehemmiyetini anlatmak için şöyle buyurur: Her şey Allah’ın kudret elindedir. İnsanlar yaptıkları yanlışın büyüklüğünü ah bir bilselerdi. Câhiliye devrine âit muska, nazarlık, hayvan tırnağı ve kemiği gibi şeylerin asılması yasaklanmaktadır.
Böyle şeyler yapanları Allah, o güvendikleri şeylere havâle eder, yardım ve rahmetinden mahrum bırakır.

Yine Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
Kim bir düğüm atar ve ona üfürürse sihir yapmış olur. Kim de sihir yaparsa şirke düşer. Kim fayda umarak hayvan tırnağı, nazarlık gibi câhiliye âdetlerinden bir şeyi herhangi bir yere asarsa, o astığı şeye havâle edilir. Yani Allâh’ın yardımından mahrûm bırakılır.
(Nesâî, Tahrîmü’d-Dem 19/4076)

Araştırmacı
Hafız Müezzin Yazar
Murat UÇAR 

VİDEO DİNLE 
https://www.facebook.com/reel/279158708166623?sfnsn=scwspmo&mibextid=FBR034

Video Dinle
https://www.facebook.com/reel/1517906632314448?sfnsn=scwspmo&mibextid=FBR034
 
  Bugün 51853 ziyaretçi (193441 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol